Rus istihbaratı bizim medyayı nasıl kullandı?
Her şeyi istihbarat operasyonuyla açıklamak komploculuk, kesin. Ama dünyayı hiç istihbarat oyunu olmayan bir açık toplum, bir teletabiler diyarı zannetmek de insanlığa büyük bir inanç değilse, herhalde en çaktırmayanından bir komplo teorisi olmalı.
Son örnek geçen hafta Habertürk’ün yeterince konuşulmayan manşetiydi. Aslında “İki PKK’lı arasındaki telsiz konuşmaları kirli planı ortaya koydu” haberlerine karnımız epey tok. “Kandil yerle bir edildi” haberleri gibi, kötü propaganda haberleri olarak artık pek itibar görmemekteler.
Ama bu kez haber hem çözüm süreci, hem Suriye meselesi hem de medyanın halini göstermesi açısından epey aydınlatıcıydı.
MİT’in dinlemesine takılan konuşma PKK’nın Suriye işlerinden sorumlu (tabii ki Suriyeli) iki ismi arasında geçiyor.
Nurettin Sofi: Şimdi Rusya ısrar ediyor.
Şahin Cilo: Evet.
Nurettin Sofi: Diyorlar ki sizin ajansınız bir kez desin ki bu Türklerin muhalifleri için gönderdiği silahlar var ya bizim aldığımız bilgilere göre bunların içinde kimyasallar var densin diyorlar.
Şahin Cilo: O zaman başka bir şekilde yapmak gerekiyor, yani ajans şeklinde değil de bu haberi şey şeklinde yapılabilir.
…
Nurettin Sofi: Valla bilmiyorum, Türklere mal edersek, sonra bunun için Türklerle karşı karşıya geliriz.
Şahin Cilo: Yani bu şekilde yapılabilir. Mesela bu haber ilk önce internetteki bir sitede yayınlanabilir. İşte böyle bir haber geçiyor falan diye.
Nurettin Sofi: İki seferdir Şişko’dan rica ediyorlar. Demişler ki onun için babamızla bile görüşme yapabilir. Mektup gönderebilirler ve buna yardım edebilir. Ama sadece bunu söyleyin, yani öyle diyor ki tarih önünde önemlidir.
Konuşma böyle devam ediyor. Habere göre “Şişko” Salih Müslüm, görüştürülmesi vaad edilen “Baba” de Putin. Vaad büyük. Peki sonra ne oluyor?
Haber tam Şahin Cilo’nun bulduğu formülle yapılıyor. 12 Eylül günü PKK’nın ODA TV’si lekolin.org sitesinde hem de belgesiyle. Daha önce İçişleri Bakanı’na “PYD’ye karşı El Kaide’ye yardımı” Vali’ye, bütün temayülleri aşıp, “arz” ettiren, koskoca Dışişleri’ne “PKK’nin” dedirtip belgelerdeki “maharetini” ortaya koyan siteye göre (Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin sitesi) MİT VE El Nusra Nisan ayında Antep’te toplanıp anlaşmış, Türk istihbaratı Nusra ve ÖSO’ya kimyasal silah vermeyi taahhüt etmişti. Hem de “Nusra Cephesi Şeriat Komitesi, rejimi devirmek adına, kimyasal silah dahil her türlü aracın kullanılabileceğini belirtir'' gibi Abdülcanbaz karikatüründen fırlamış maddelerin olduğu bir yazılı anlaşmayla.
Lekolin.org’daki haber yine Cilo’nun tarif ettiği gibi birkaç saat sonra siteye referansla önce Fırat Haber Ajansı tarafından hemen ardından, PYD’nin sitesi PYDROJOVA tarafından dolaşıma sokuldu.
Rus istihbaratının ısmarladığı haberin Türkiye’de de müşterisi çok oldu. Esed yanlısı haberleriyle bilinen Yakın Doğu sitesi mühim belgeyi Arapça’dan çevirerek dilimize kazandırdı. Ardından ODA TV şanına yakışır biçimde Şok iddia diye haberi belgesiyle girdi. Sonra bağımsız gazetecilik aşığı Serdar Akinan’ın “İddia çok ilginç ve önemli. Türkiye istihbaratı El Kaide'ye bağlı gruplara kimyasal silah verdi” tweetiyle haber twitterda yayılmaya başlandı. Pek çok ünlü gazeteci, “Ortadoğu uzmanı” isim haberi paylaştı. Özgür Gündem, Sol gazetesi, Aydınlık, Yurt, Gazeteport, Gazetevatan haberi alıp kullanan site ve gazetelerden birkaçı.
Ne tesadüftür ki o haberin çıktığı gün Mayıs ayında Adana’da düzenlenen bir El Kaide operasyonunun da iddianamesi çıkıverdi. İddianameye göre El Nusra ve Ahrar-ı Şam örgütleri MKE’den sarin gazı almaya çalışmıştı. Haber anti-AKP gazetelerinin hepsinde manşet oldu. O hafta üst üste Suriye’deki kimyasal saldırıyı Türkiye’ye bağlayan haberler yapıldı
Ve 18 Eylül. Guta’daki kimyasal saldırıyla ilgili toplanan BM Güvenlik Konseyi’nde konuşan Rus Büyükelçi, bu haberleri sıralayıp, tezine delil göstererek saldırıyı Esed’in yapmadığını, provokasyon olduğunu iddia etti. Bir süre sonra Suriye de bu haberleri bir dosyaya koyup Türkiye’yi BM’ye şikayet etti. Rus siteleri, gazeteleri istihbaratlarının pasladığı haberi Türk ve Kürt sitelerden alıp dünyaya bildirdi.
Yani Ruslar kendi ısmarladıkları haberle Türkiye’yi sıkıştırdılar. Hem de haberleri Türk basınına yaptırarak? Peki savcılığa da mı?
O kadar da değil. Belki de Mayıs ayındaki El Kaide operasyonun kimyasallı iddianamesinin tam da o gün çıkması sadece bir tesadüftür. Tarihleri hatırlayarak bitirelim: Guta’daki kimyasal saldırının tarihi 20 Ağustos. PKK’lılar arasındaki konuşmanın tarihi habere göre Eylül ayının başı. İlk haberin çıkışı 12 Eylül. İddianamenin çıkışı 12 Eylül. Rus Büyükelçi’nin BM’de konuşması 18 Eylül.
Keşke hepsi komplo teorisi olsaydı… Kıssadan hisse: Bu ülkede Kürt sorununu çözmek de, gazeteci olmak da temiz kalmak da zor…
Türkiye
YAZIYA YORUM KAT