İran İçişleri Bakanı Abdurrıza Rahmani Fazli, başkent Tahran'daki bakanlık binasında düzenlediği basın toplantısında 12. dönem Cumhurbaşkanlığı seçiminin kesin sonuçlarını ilan etti.

Fazli, sandıkların yüzde 99,7'sinin açıldığını belirterek, "41 milyon 220 bin 131 geçerli oyun 23 milyon 549 bin 616'sını Sayın Ruhani aldı. Ruhani, oyların yüzde 57'sini alarak Cumhurbaşkanı oldu." dedi.

Muhafazakarların adayı İbrahim Reisi'nin 15 milyon 786 bin 449 (38,2) oy aldığını dile getiren Fazli, bir diğer aday Mustafa Mir Selim'in 478 bin 215, Mustafa Haşimiteba'nın ise 215 bin 450 oy aldığını duyurdu.

HASAN RUHANİ KİMDİR?

Reformist ve ılımlı muhafazakarların adayı 69 yaşındaki Ruhani, 2013 yılında yapılan seçimlerin ilk turunda yüzde 50,7 oy alarak İran'ın 7'nci Cumhurbaşkanı olmuştu.

Kendisini "ılımlı muhafazakar" olarak nitelendiren Ruhani, ekonomik durgunluğun sona ermesi için yüzde 8 büyüme hızına ulaşmayı, bunun için de yabancı sermayeden yıllık 50 milyar dolar girdi sağlamayı planlıyor.

Özgürlüklerin genişletilmesi, istihdam, kalkınmada süreklilik, dünyayla diyalog ve barış merkezli ilişkiler Ruhani'nin seçim vaatleri arasında yer alıyor.

RUHANİ’NİN SEÇİLMESİ İRAN’IN DIŞ POLİTİKASINI ETKİLER Mİ?

Öte yandan bir zamanlar dünya Müslümanları arasında heyecan ve merakla takip edilen İran, son birkaç yıldır olduğu gibi yine son seçimlerde de ilgi görmedi. Çeçenistan, Afganistan ve Irak’ta ortaya konulan ulusal çıkarcı politika mustazaf Müslümanlara ağır mal oldu. İran’ın hali hazırda sürdürdüğü Suriye politikası ise devrimin dünya mustazafları ve Müslüman halklara yönelik söylemini tersine çevirmiş, İran’ı Müslümanlar nezdinde öfke ve lanetle anılır hale getirmiştir. İran devrimine yıllarca gönül veren Selahattin Eş Çakırgil de Star gazetesi ve sitemiz için kaleme aldığı son yazısında ne bu ne de başka bir seçimin İran’ın dış politikasını etkileyemeyeceğini belirtmiş ve Ruhani’nin yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinin Suriye politikasına olumlu veya olumsuz herhangi bir yansıması olmayacağını kaydetmişti.

Selahattin Eş Çakırgil’in konuyla ilgili yazısı >>>