Riyâzü’s-Sâlihîn’den müminin kalbini karartan ameller - gıybet
Üsve-i Hasene olan Allah Resulü (s)’nün gıybetin verdiği zararlar hakkındaki hadislerinden bazıları…
HAKSÖZ HABER
Allah Resulü (s)’nün örnekliğini anlamak açısından hadis külliyatımız en önemli kaynak olma özelliğine sahip. Dünya ilim tarihinde biricik bir konuma sahip olan hadis ilminin başka hiçbir düşünce geleneğinde benzeri bulunmuyor. Hadislere dönük hassasiyet aynı zamanda ilim geleneğimizle kurduğumuz ilişki açısından da oldukça önemli şüphesiz.
Haksöz Haber’de, İmam Nevevi’nin (Allah ona rahmet etsin) bir Müslümanın günlük hayatında ihtiyaç duyacağı âyet ve hadisleri derlediği eseri RİYÂZÜ’s-SÂLİHÎN’den belirli veya irtibatlı konular ile alakalı hadisleri okuyucularımıza aktarmaya devam ediyoruz.
Gıybetin haram oluşu ve zararları
Kötü davranış dikkatsizliğin eseri dahi olsa zamanla kalpte yer edinebilir. Bu sebeple büyük küçük demeden Müslümanların meşru olmayan davranışlardan uzak durmaları, çevrelerindeki insanları da bu noktada üslubunca uyarmaları gerekmektedir.
Bu hafta mevzu bahis edineceğimiz gıybet ise kötülüğün en olağan halleri arasında zikredilebilir. Gıybet sözle veya amelle yapılan incitici davranıştır. Bu basit tanımın ötesinde Kitab-ı Kerim’de mevzu bahis edildiği şekliyle gıybet zanna dayanarak bir başka kimseye haksızlık yapmaktır. Zanna dayalı davranışlar insanlar arası hukuku ve ilişkileri yerle bir eden oldukça problemli bir zeminden beslenmektedir.
Müminlerin aile, cemaat ve ümmet değerlerini tekrardan ikame etmelerinin önündeki ilk engelleri, gıybet gibi işin özünde son derece ‘gündelik’ şeylermiş gibi gözüken zaaflı yaklaşımlar oluşturuyor.
Ayetler:
1- Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. (Hucurât, 49/12)
2- Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsrâ, 17/36)
3- İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın. (Kâf, 50/18)
Hadisler:
1-Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allah’a ve ahiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun.”
Buhari, Müslim
2- Ebû Mûsâ’nın (ra) şöyle dediği rivayet edilmiştir: (Hz. Peygamber’e:)
Ey Allah’ın Resûlü, hangi Müslüman daha faziletlidir, diye sordum. Resûl-i Ekrem:
“Elinden ve dilinden Müslümanların güven içinde olduğu kimse,” buyurdu.
Buhari, Müslim
3- Ebû Hüreyre’nin (ra), işittiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Kişi, iyi düşünmeden söylediği bir söz yüzünden cehennemde uzaklığı doğu ile batı arasından daha uzak bir yere düşer.”
Buhari, Müslim
4- Süfyân b. Abdullah (ra) anlatıyor:
(Bir gün) Ey Allah’ın Resûlü, bana sarılacağım bir şey söyle, dedim. Resûl-i Ekrem:
–“Rabbim Allah’tır.” de, sonra da dosdoğru ol, dedi.
–Ey Allah’ın Resûlü, hakkımda en çok korktuğun şey nedir, dedim. Mübarek dilini (eliyle) tutarak: –“İşte budur,” buyurdu.
Tirmizi
5- İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allah’ı anmak dışında, çok konuşmayın. Çünkü Allah’ı anmak dışında çok söz söylemek kalbi katılaştırır. Allah’ın rahmetinden en uzak insanlar ise katı kalplilerdir.”
Tirmizi
6- Ukbe b. Âmir (ra) anlatıyor:
–Ey Allah’ın Resûlü, kurtuluş (yolu) nedir, diye sordum:
–"Dilini tut, evin ile yetin ve günahlarına ağla," buyurdu.1
Tirmizi
7- Muâz (b. Cebel) (ra) anlatıyor:
–Ey Allah’ın Resûlü, bana, beni cennete koyacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle, dedim. Buyurdu ki:
–“Büyük bir şey sordun ama o, Allah Teâlâ’nın kolaylaştırdığı kimse için kolaydır: Allah’a ibadet eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar, gücün yeterse haccedersin.” Sonra da dedi ki:
–“Sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç, bir kalkandır. Suyun, ateşi söndürdüğü gibi sadaka da günahları söndürür. Gecenin yarısında bir kimsenin namaz kılması da böyledir,” buyurdu. Daha sonra:
“Onların vücutları –gece namaz kılmak için– yataklarından uzaklaşır, korku ve ümitle Rablerine dua ederler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayra harcarlar. Onların yaptıkları amellere mükâfat olarak kendileri için göz aydınlığı olacak nimetlerden neler gizlenmiş olduğunu şimdi kimse bilmez.” mealindeki âyetleri okudu. Ondan sonra:
–“İşin (dinin) başını, direğini ve zirvesini sana haber vereyim mi,” dedi. Evet, ey Allah’ın Resûlü, dedim.
–“İşin başı, İslâm/teslimiyet, direği namaz, zirvesi ise cihaddır,” buyurdu. Ondan sonra da:
–“Bu dediklerimden hepsinin yerini tutan şeyin ne olduğunu söyleyeyim mi,” diye sordu. Evet, ey Allah’ın Resûlü, dedim. Mübarek dilini (eliyle) tutup:
–“İşte şunu tut,” dedi. –Ey Allah’ın Resûlü, biz söylediğimiz sözler sebebiyle de sorgulanacak mıyız, dedim. Resûl-i Ekrem:
–“Hay anası tarafından yitirilesi! Herkesi cehenneme yüz üstü düşüren şey, dillerinin kazandıkları değil mi?” buyurdu.
Tirmizi
8- Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) :
–“Gıybet nedir bilir misiniz,” diye sordu. Ashâb: –Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler:
–“Kardeşini, hoşlanmadığı şeylerle nitelemendir,” diye tarif etti. –Peki ya kardeşimde dediğim özellik varsa ne dersin, denilmesi üzerine:
–“Eğer dediğin özellik kardeşinde varsa, onun gıybetini etmiş olursun. Şayet yoksa, işte o zaman ona iftira atmış olursun,” buyurdu.
Müslim
9- Hz. Âişe (ra) anlatıyor: Bir gün Hz. Peygamber’e : –“Ey Allah’ın Resûlü, şöyle şöyle olan Safiyye sana yeter!” demiştim. (Ravilerden bazılarının dediğine göre o, bununla, onun kısa boylu oluşunu kastetmişti.) Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v) :
–”(Ey Âişe), öyle bir söz söyledin ki, eğer o söz denizin suyu ile karışsaydı onu dahi bozardı.” buyurdu.
Hz. Âişe diyor ki: Ben yine bir gün Hz. Peygamber’in yanında bir kimsenin hâl ve hareketini taklit etmiştim. Resûl-i Ekrem:
–“Karşılığında bana şunu şunu verseler dahi, bir insanın taklidini yapmayı istemem,” buyurdu.
Ebu Davud, Tirmizi
10- Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Her Müslümanın diğer Müslümana kanı, şeref ve namusu ile malı haramdır (saygın ve dokunulmazdır).”
Müslim
صدق رسول الله فيما قالوأو كما قال
[1] Bu tür konuşmalarda Hz. Peygamber’in, muhatabının özel durumunu dikkate alarak cevaplar verdiği hatırlanmalıdır.
HABERE YORUM KAT