1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Rıdvan Kaya’dan Koray Çalışkan’a Mektup
Rıdvan Kaya’dan Koray Çalışkan’a Mektup

Rıdvan Kaya’dan Koray Çalışkan’a Mektup

Dün akşam CNN Türk’te yayınlanan “Tarafsız Bölge” programında Rıdvan Kaya ile Koray Çalışkan arasında “Mursi döneminde tutuklanan gazeteci oldu mu?” tartışması yaşandı.

09 Temmuz 2013 Salı 18:26A+A-

HAKSÖZ-HABER

CNN Türk’te yayınlanan ve Ahmet Hakan Coşkun’un sunduğu “Tarafsız Bölge” programında dün akşam Mısır’daki askerî darbe konusu tartışıldı. Programa konuk olarak Mustafa Akyol, Koray Çalışkan, Rıdvan Kaya, Murat Somer ve Ceren Kenar katıldı.

Koray Çalışkan’ın yer yer İhvan hakkında verdiği bilgi yanlışlarını düzeltmek durumunda kalan Rıdvan Kaya ile arasında “Mursi döneminde tutuklanan gazeteci oldu mu?” tartışması yaşandı.

Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Koray Çalışkan’ın “Mursi döneminde basına yönelik baskı Mübarek dönemine oranla daha fazla oldu!” iddiasının temelsiz olduğunu belirtti. Kaya, Çalışkan’a “Mursi döneminde tutuklanan gazeteci var mı?” sorusunu yöneltti. Çalışkan, bu soru karşısında sessiz kaldı ve cevap veremedi.

Programın ilerleyen bölümlerinde, konuyu araştırdığını söyleyen Çalışkan, Mursi döneminde tutuklandıklarını iddia ettiği gazetecilerin isimlerini verdi. Fakat programın sonuna gelinmişti ve mesele bu şekilde kapandı.

Konuyla ilgili Rıdvan Kaya, bugün Koray Çalışkan’a bir mektup gönderdi. İşte o mektup:

***

Sayın Koray Çalışkan,

Dün akşam konuk olarak katıldığımız Tarafsız Bölge programında konuşmanız sırasında mealen Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin otoriter bir rejim yönelimi içinde olduğuna ilişkin sözler sarfetmiş, bu bağlamda basına ve sivil topluma yönelik baskılardan söz etmiştiniz. Bu yaklaşımınıza itirazla Mursi döneminde Mısır'da hapse atılan tek bir gazetecinin olup olmadığını sormuş ve olmadığını iddia etmiştim.

Programın devamında The Committee to Protect Journalists adlı kuruluşun kayıtlarına atıfla bazı gazetecilerin isimlerini sayarak bu kişilerin hepsinin Mursi döneminde 1 yıldan fazla ceza alıp, hapsedildiğini ifade etmiş ve beni de kesin bilgi sahibi olmadığım bir konuda iddialı cümlelerle muhatabını sigaya çekmeye çalışmakla itham etmiştiniz.

Bahsettiğiniz kaynağa baktığımda nedense sizin ulaştığınız bilgilere ben ulaşamadım. Bilakis aynı kaynakta sizin ifade ettiğinizden farklı bilgilere ulaştım.

Öncelikle 23 Ağustos 2012 tarihinde, yani Muhammed Mursi'nin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasından çok kısa bir süre sonra yaşanan bir gelişmeye dikkatinizi çekmek isterim. Giza kentindeki bir mahkemenin ed-Dustur gazetesinden İslam Afifi isimli gazeteciyi Cumhurbaşkanını aşağıladığı için tutuklaması üzerine, Mursi yasama yetkisini kullanarak, gazetecilerin yazdıkları yazılarından ötürü tutuklu yargılanmalarını engelleyen bir kararname yayınlamıştır. Konuyla ilgili olarak Milliyet gazetesinin ve BBC'nin haberlerine ek olarak sizin de referans gösterdiğiniz CPJ'in Mursi'ye bu kararından ötürü memnuniyetini bildirdiğine dair haber linklerini paylaşıyorum.

( http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/08/120824_egyptsjournalist.shtml?print=1;

http://dunya.milliyet.com.tr/misir-da-artik-gazeteci-tutuklanmayacak/dunya/dunyadetay/25.08.2012/1586043/default.htm

http://www.cpj.org/2012/08/in-egypt-morsi-bans-pre-trial-detention-of-journal.php )

Tevfik Ukaşe isimli gazetecinin ne zaman hapsedildiğini ben öğrenemedim, zahmet olmaz da bildirirseniz, araştırırım. Mısır'da Mübarek yanlısı olarak bilinen ve halkı İhvana karşı ordunun yanında saf tutmaya yönelik çağrılarıyla tanınan bir kişi olan Tevfik Ukaşe'ye sahibi olduğu el-Farian adlı kanalda yayınlanan hakaretleri nedeniyle Luxor'da 25 Ekim 2012 tarihinde bir mahkeme tarafından gıyabında 4 ay hapis cezası verilmiş fakat bu ceza temyize gitmiş.

(http://www.cpj.org/2012/10/egyptian-court-sentences-journalist-to-jail-for-de.php)

Mursi Haziran 2012'de yapılan seçimler sonrasında cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştu. Referans verdiğiniz CPJ verilerine baktığımızda 2012 yılında dünya genelinde tutuklu gazetecilerle ilgili rakamlar arasında Mısır'la ilgili herhangi bir verinin olmadığını, yani Mısır'da tutuklu gazeteci bulunmadığını görüyoruz. 2013 yılı verileri yayınlanmadığı için bu konuyla ilgili bir şey söyleyemeyeceğim. (http://www.cpj.org/imprisoned/2012.php)

Yine referans gösterdiğiniz kurumun sayfasında Nisan başında Mursi'nin aleyhinde yapılan yayınlar nedeniyle daha önce suç duyurunda bulunduğu tüm gazeteciler hakkında suç duyurularını geri çektiğine ve bu kararı üzerine CPJ'in memnuniyet bildirdiğine ilişkin bilginin de dikkat çekici olduğunu belirteyim.

(http://www.cpj.org/2013/04/cpj-cautiously-welcomes-morsis-step-to-drop-anti-p.php  )

Koray Bey,

Muhammed Mursi'nin basına yönelik olarak Mübarek döneminde bile görülmemiş bir baskı politikası uyguladığına, basının Mübarek döneminden çok daha kötü şartlara tabi tutulduğuna ilişkin sözlerinizi büyük bir haksızlık olarak gördüm. Bu yaklaşımınıza itirazımı ifade etmek üzere size somut olarak şunu sordum: Mursi döneminde hapsedilmiş bir gazeteci var mı?

Programın devamında üç kişinin ismini vererek pek çok gazetecinin ceza alıp hapsedildiğini söylediniz. Referans verdiğiniz kurumun sayfasına baktığımda Mursi döneminde hapse atılmış isimlerle ilgili ben bir bilgi göremiyorum. Bu konuda program esnasında ismini zikrettiğiniz gazeteciler ve daha başkalarıyla ilgili somut verilere sahipseniz bunu ortaya koymanızı, aksi durumda program esnasında bana ve dolaylı biçimde Ceren Hanım'a yönelttiğiniz eleştiriyi geri çekmenizi rica ediyorum.

 

HABERE YORUM KAT

6 Yorum
  • Sezai Arıcıoğlu / 10 Temmuz 2013 17:18

    Programı baştan sona izledim.Ahmet Hakan'ın Mısır'la ilgili bölüme başlarken Rıdvan abi ile başlaması çok yerinde oldu ve akabinde Rıdvan abinin söyledikleri katılanlar tarafından dikkatle dinlendi.

    Koray Çalışkan en başından beri dikkatle bakıldığında tipik bir laik kibri içerisindeydi.Ve bu kibrin içerisinde yalan ve iftira elbette olacaktı.

    (Zaten bu 31 Mayıs vakasından sonra bu laik-seçkinci kesimde ilginç ve anlamsız bir özgüven şöyle bir kimseyi tanımazlık hali haddini bilmezlikte yaşanan zirve halleri ve anarşist hal ve hareketler gözleniyor.)

    Sonrasında Rıdvan abinin Çalışkan'a sorduğu malum soru üzerine kendisi resmen dumura uğradı ve içten içe bir intikam hırsı ile yaşadı ondan sonra.

    Programın bitimine doğru Çalışkan'ın tekrar o noktaya dönüp de altta kalmadığını göstermek istemesi yine yukarıda belirttiğimiz ruh halinin en azından kurtarılıyor havasının yaratılması hem kendisi açısından hem titri açısından ve belki de en önemlisi taksim kalkışmasının istikbali açısından gerekliydi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Bahadır Kurbanoğlu / 10 Temmuz 2013 02:51

    Yorum yazan kardeşler hissiyatımıza tercüman olmuşlar. Allah razı olsun. Başka bir konuya dikkat çekmek isterim. Ceyda Karan'da da gördüğümüz üzere bu tipler gerçekten de ekran tecrübesine sahipler. Sıkıştıkları alandan sıyrılmayı iyi biliyorlar. Dün Rıdvan abinin "Yargıcın tekrar görevine iadesi" ve "gazetecilerin askerlerin 15 aylık iktidarı döneminde tutuklanıp tutuklanmadıkları" sorusu arada güme gitti. Koray Çalışkan lafazanlıkla bu soruları bastırdı. Biz anladık ama pekçok insan açısından havada kaldı, belki de duyulmadı. Dün en fazla konuşan kişi bu vatandaştı ve Ceren Kenar da bu durumdan şikayet etti ama o da Çalışkan kadar söz kesme becerisi gösteremedi. Adam herkesin sözünü kesti ve sazı alıp alakasız alanlarda dolaştı ama küçük müdahalelerde "O zaman Rıdvan bey konuşsun ben sonra konuşayım" gibi söz ustalıkları(!) ve mugalatalarla konuları geçiştirdi. Rıdvan abinin ve diğerlerinin nezaketini bu tür tipler haketmiyor. Onlara misliyle mukabelede bulunmak ve küstahlıklarına dair de bir iki kelam etmekte fayda var. Kolay değil biliyorum ama ekran sadece doğru bilgi ve tutarlı görüşlerin duyulmasını sağlamıyor, bazen cahilliklerin ve lafazanlıkların da engellenmesi için tetikte olmak gerek.

    Rıdvan abiden Allah razı olsun, tüm bu hatırlatmalarıma rağmen, "iyi ki var" dedirten bir duruşu, vakarı ve bilgeliği de ortaya koydu. Abartma sayılmasın, bu türden şark kurnazı ve sinsi tiplerin karşısında tezlerimizi anlaşılır bir şekilde savunmak kolay değil. Hele ki bunlarla yarışamadığı için al gülüm ver gülüm mide bulandırıcı (bizim cenahtan) insanların medyatik olduğu böyle ortamlarda.

    Yanıtla (0) (0)
  • Murat Kurt / 10 Temmuz 2013 01:11

    Allah razı olsun Rıdvan abiden.
    Olayın aydınlanması için gerekli araştırmayı yapıp üşünmeden bir mektup yazıp iftiralara karşı her zaman örnek olmuş insanlara ihtiyacımız var.

    Koray Çalışkan'ın bu olaya cevap verecekmi acaba? Büyük bir ihtimal hayır..

    Ceren Kenar twitter hesabından mektubu yayınlamış..

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali Değirmenci / 10 Temmuz 2013 00:41

    Bazı insanlar vardır. "Allah yokluklarını göstermesin." dersiniz. Onların yanında Allah'ın dinini, onurlu ve güzel yaşamayı hatırlarsınız. Rıdvan KAYA, benim bu dünyada gördüğüm bu güzel, değerli insanlardan biridir. Haksöz ve Özgür-Der camiası genel olarak bir "güzel insanlar galerisi"dir zaten. CNN Türk'te iki programda izlediğim Rıdvan Kaya; vakarı, donanımı, nezaketi, uyanıklığı ve cehdiyle benim gibi birçok kardeşimizin göğsünü genişletmiş, duygu ve düşüncelerine tercüman olmuştur sanırım. Alllah razı olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • Murat AYDOĞDU / 10 Temmuz 2013 00:26

    Çamur at izi kalsın babında kampanyalardan birisine örnek.
    Rıdvan ağabey'in olayı takip ederek iftiralara karşı çabalarını tebrik ve takdir ederken, bu tip faaliyetler karşı uyanık, hazırlıklı ve temkinli olmak gerek.
    Zira ortalıkta maymun iştahı ile bir sürü aslı astarı olmayan, değerlendirilmesi yapılmamış, afaki bilgi(sizlik) kirliliği ile kampanyalar yürütülüyor.
    İslam dünyasındaki en ufak kıpırtıyı bile kendilerine yönelik bir uyanış olduğunun farkında olan küresel istikbar ve kibir'in, haset'in, cehaletin eline düşmüş yerel gafillerden oluşan şer ittifakı karşısında duruş bir ibadettir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hasan mensur / 09 Temmuz 2013 22:19

    Tarih boyunca firavunlara dalkavukluk yapanların haddi hesabı yok. eskiden kese kese altınları onlara fırlatır dinini imanını kişilik ve şahsiyetini elinden alırken, onları insan yerine bile koymazlardı, şimdikiler onların izini takib edenlerın akibeti de aynıdır, paranın kulu külesi olanlara lanet olsun.

    üç beş günlük dünya hayatının yaşantısını ebedi olan dünya hayatıyla değiştirmek, ahlaksızlık değil midir? bunlar ahlaktan, kişilikten ne anlar; yalan, iftira, dezenformasyon, genlerine yerleşmiş, at çamuru hiç olmazsa izi kalır, gerisi teferruat.

    Yanıtla (0) (0)