Resmi ideolojinin Hurafelerine Teslim mi Olalım?
19 Mayıs’ın 100. yılı üzerinden hurafelerle ideolojik “gerçek”lere teslim olma tehlikesine dikkat çeken D. Mehmet Doğan, “1934’ten beri İnkılap Tarihi dersleri ile yıkanan beyinler, Millî Mücadele’nin gerçekleriyle yüzleşmekten ürküyor.” diyor.
D. Mehmet Doğan’ın Karar’da yayımlanan konuyla alakalı yazısı (26 Şubat 2019) şöyle:
100. Yıl İdeolojiye Teslim Olma Yılı Olmasın!
Uyarmıştık: Okuyucularımız arşivden “Yüzüncü yılda ideolojik ‘gerçek”lere teslim olmamak” başlıklı yazımızı okuyabilirler. Millî Mücadele’nin başlangıcının 100. yılındayız ve 19 Mayıs bu başlangıçla ilgili önemli günlerden biri. Bu sene 100. yıldönümü olması dolasıyla, kutlamaların Samsun’a çıkış esaslı olacağı tahmin edilebilir. Nitekim Cumhurbaşkanlığı bu hususla ilgili bir genelge yayınladı.
100. yılın hatırlanması, kutlanması elbette olağan. Fakat bu olağanı hurafeye boğmak, ideolojik “gerçek”lere teslim olmak tehlikesi çok yüksek. 1934’ten beri İnkılap Tarihi dersleri ile yıkanan beyinler, Millî Mücadele’nin gerçekleriyle yüzleşmekten ürküyor. Ağır bir hamaset edebiyatı gidiyor ve hurafe pazarı kuruluyor. Bundan bazı açıkgözler istifade ediyor. Hani bir gazeteci kitabının 1881 adedini 2500’şer tl.den sattı ya. 19 Mayıs’ta da 1919 adedini iki katına satmayı deneyebilir mesela!
Hurafe mevsimi erken açıldı. Buyurun şu gazete haberine: “Hakkari İl Emniyet Müdürlüğ’ünün karşısındaki tepede karların erimesiyle ortaya çıkan Atatürk silüeti yoğun ilgi gördü. Tepede karların erimesiyle birlikte Atatürk silüeti ortaya çıktı. Atatürk silüeti, Hakkari dağlarına ayrı bir renk kattı.”
Bu haber diye yazılıyor ve ciddiye de alınıyor! Bir süre sonra bunun üzerine resmi bir faaliyet icad edilirse şaşmayın! Çünkü örneği var: Ardahan’ın Damal ilçesinde bir dağda yıllardır Atatürk silüeti ortaya çıkıyormuş! Mesela bu mevsimlik gölge geçen sene erken zuhur etmiş!
***
100. yılı Millî Mücadele gerçeklerini öğrenme yılı olarak kutlayalım. Mesela, İnkılap Tarihi anlatımı şudur: Mustafa Kemal Paşa, vatanı kurtarmak için herkesi atlatıp, köhne bir vapurla İstanbul’dan yola çıktı her ne hikmetse peşine takılan İngiliz gemisi vapura yetişip engelleyemedi. Paşa 19 Mayıs sabahı alay-ı vâlâ ile Samsun’a çıktı ve Kurtuluş Savaşı onun işareti ile başladı!
Bu efsanenin fiyakasını bozan olay şudur: İki ay önce, 9 Mart 1919’da 200 mevcutlu bir İngiliz birliği Samsun’u işgali etmiştir! “Kurtuluş Savaşı” adlandırması külliyen yanlışdır! Kurtuluş savaşı sömürgeleşmiş ülkeler tarafından verilir. Biz işgalcilere karşı savaştık! Buna da zamanında “Millî Mücadele” veya “İstiklâl Savaşı” dedik. Elbette Millî Mücadele’de Mustafa Kemal Paşa’nın rolü esastır. Fakat bu rolü daha da büyütmek için karikatürleştirmek hamakattır.
Mustafa Kemal Paşa 1927’de Büyük Nutuk’da “Samsuna çıktım” derken, 1923’te Büyük Millet Meclisi’nin açılışında “Samsun’da işe başladım” demektedir. Esasında, Paşa’nın Osmanlı hükümetince görevlendirilme süreci ve olağanüstü yetkilerle donatılması bilinirse “işe başlama” ifadesi açıklık kazanır.
Peki, 19 Mayıs öncesinde memleket mücadeleden tamamen ümidini kesmiş miydi? Millî Mücadele 19 Mayıs’ta mı başladı? Elbette 19 Mayıs önemli bir başlangıçtır, fakat mücadelenin öncesi vardır. Mondros Mütarekesi’nin akabinde kurulan Karakol Cemiyeti önemli bir teşkilattır. Bu gizli Cemiyet’in kuruluşu için ilk adım Enver Paşa’nın evinde Talat Paşa’nın da bulunduğu bir toplantıda atılmıştır. Karakol Cemiyeti menzil teşkilâtıyla Anadolu’ya çok sayıda önemli şahsiyetin geçişini sağlamıştır. Karakol’un başarıları arasında Damat Ferit’in evinde istihbarat kaynağı bulundurması, Gelibolu’da Akbaş Cephaneliği baskını ve çok sayıda silah ve mühimmatı Anadolu’ya geçirmesi sayılabilir. E.J.Zürcher’e göre, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçişinde de önemli rol oynamıştır. (Millî Mücadelede İttihatçılık)
***
Şöyle bir basit kronoloji verelim:
26 Kasım- 9. Ordu kumandanı Yakup Şevki Paşa Kars-Ardahan- Batum bölgesini savunma emrini verdi. (Mütareke’ye göre boşaltması gerekiyordu). Harbiye Nazırı Cevat Paşa, Şevki Paşa’dan Mütareke hükümlerine uymayarak Kafkasya cephesindeki mühimmattan tek bir tüfek ve kurşunun İtilaf devletlerine teslim etmemesini istemiştir.
1 Aralık- İzmir’de İzmir Müdafaa-yı Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti’nin kuruldu, Millî Mücadele döneminde çok sayıda “Müdafa-yı Hukuk” cemiyeti kurulmuştur. Birçok yerleşme merkezinde “Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti” levhaları silinip “Müdafaa-yı Hukuk”a dönüştürülmüştür.
2 Aralık- Edirne’de Trakya–Paşaeli Müdafaa-yı Heyet-i Osmaniyesi Cemiyeti kuruldu.
3 Aralık’ta Urfa’da Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti kuruldu.
4 Aralık- İstanbul’da bazı eski meb’us ve valiler tarafından Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-yı Hukuk-ı Millîye Cemiyeti kuruldu. Cemiyet hükümetten 50.00 lira yardım aldı, Süleyman Nazif idaresinde Hadisat adlı bir gazete çıkardı. 3 Mart 1919’da Erzurum şubesi açıldı.
19 Aralık- Millî Mücadelenin ilk kurşunu atıldı, Dörtyol Karakese köyüne saldıran Ermeni ağırlıklı Fransız askerleri püskürtüldü.
1919’un ilk aylarında da bu yönde hareketler devam etti. İstanbul hükümeti Mersinli Cemal Paşa’yı, Ali Fuat Paşa’yı ve Kâzım Paşa’yı Anadolu’da önemli birliklere komutan olarak tayin etti. Bu Anadolu’da başlatılacak bir harekat için önemliydi. Bilhassa 13 Mart’ta Kâzım Karabekir’in Erzurum’da bulunan 15. Kolordu kumandanlığına tayini önemlidir ve Paşa bu öneme mütenasip işler yapmıştır. Hatta Erzurum Kongresi’nde Kemal Paşa’nın yolunu açması başlı başına önemlidir.
Ve Kâzım Paşa 19 Nisan’da Trabzon’a çıktı! Bakalım Millî Mücadele için önemli olan bu başlangıcı hatırlayan olacak mı?
HABERE YORUM KAT