Rehinelerin Bırakılması Hakkında Özgür-Der’den Açıklama
Özgür-Der, Musul Konsolosluğu mensubu 49 rehinenin diplomatik mücadele sonrasında IŞİD tarafından serbest bırakılması hakkında açıklama yaptı.
HAKSÖZ-HABER
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, 49 rehine krizinin çözülmesinin Türkiye’nin politik tutarlılığının işareti olduğunu belirtti.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Kaya, soğukkanlı ve basiretli tutumlarından dolayı yetkilileri kutlarken, ABD öncülüğünde kotarılmaya çalışılan savaş koalisyonuna iliştirmeye çalışanların temel tezi olan “IŞİD tehlikesi”ne dair de bazı tespitlerde bulundu.
Özgür-Der Genel Merkezinden yapılan açıklama:
49 Rehine Krizinin Çözülmesi Türkiye’nin Politik Tutarlılığının İşaretidir!
20 Eylül 2014
10 Haziran’dan beri IŞİD’in elinde tuttuğu 46'sı Türkiye 3'ü Irak vatandaşı 49 rehine ile ilgili gerilimli bekleyiş bugün mutlu sonla noktalandı. Türkiye’nin Musul Konsolosu başta olmak üzere, konsolosluk çalışanları, görevliler ve ailelerinden oluşan rehinelerin sağ salim ülkelerine dönmüş olmasından ötürü yaşanan sevinci paylaşıyor, herkese geçmiş olsun diyoruz.
Tam tekmil bir savaş arenasına dönen bir bölgeden vatandaşlarının herhangi bir zarar görmeksizin kurtulmasını sağlamak Türkiye’nin başarısı olmuştur. Bu vesileyle izledikleri soğukkanlı, basiretli tutumdan ötürü öncelikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu ve çalışma arkadaşlarını kutluyoruz.
Elde edilen bu sonuç Türkiye’yi IŞİD’e karşı cephe açmaya yönelik gayret ve kışkırtmaların yanlışlığını ve gereksizliğini ortaya koymuştur. Türkiye’yi hem içeriden, hem dışarıdan hummalı bir kampanyayla, ABD öncülüğünde kotarılmaya çalışılan savaş koalisyonuna iliştirmeye çalışanların temel tezi olan “IŞİD tehlikesi” tezinin abartılı ve temelsiz olduğu görülmüştür. Türkiye, bu coğrafyada hiçbir sorunun çözümü olmadığı gibi, başlıca müsebbibi, kaynağı ve besleyicisi olan emperyal güçlerin bir Haçlı seferi ruhuyla bir kere daha bölgemize üşüşmeye kalkanlara alet olmamanın haklı onuruyla hareket etmiş ve ödülünü almıştır.
Bir tarafta katledilen Amerikalı ve İngiliz rehineler, diğer tarafta serbest bırakılan Türkiyeli rehineler olgusu üzerinde durmak gerekir. Şüphesiz IŞİD’in Amerikalı ve İngiliz gazetecilerini katletmesi lanetlenmesi gereken bir insanlık suçudur ve hiçbir gerekçeyle savunulamaz, izah edilemez. Bununla birlikte bu insanların hayatlarını kaybetmelerinde ülkelerinin sorumluluğu da görmezden gelinemez. ABD ve İngiltere saldırgan politikalarla ve ‘teröristlere taviz vermeyiz’ adına izledikleri nobran ve buyurgan tutumla bu insanların katledilmelerine zemin hazırlamışlardır. Buna karşın Türkiye mantıklı ve basiretli bir tutum izlemiş; tüm kışkırtma ve zorlamalara rağmen vatandaşlarının zarar görmesine yol açacak bir yanlışa imza atmamıştır.
Bu basiretli ve sonuç alıcı politik hat sürdürülmelidir. Ne enteresandır şu aşamada dahi “Artık rehine engeli kalmadığına göre, IŞİD’e karşı cepheye daha aktif katılalım!” diyebilen bazı aklı evvellere rastlayabiliyoruz. Bu kadar basit ve ucuz yaklaşımlarla Türkiye dış politikasına yön verme çabasına kalkışanlara ‘mutlu rüyalar’ diliyoruz! Kendilerinin ‘bir çırpıda’ kavrayabildikleri bu durumu sahada savaşan aktörlerin kavramaktan aciz olduklarını düşünmeleri ne kadar derin bir uykuda olduklarını göstermektedir. Yüzlerce kilometrelik sınırıyla her türlü provokasyona ve sürekli misilleme riskine açık bir ülkenin tek başına ‘49 rehine’ meselesinin çözülmesiyle istediği gibi hareket edeceğini düşünmek sorumsuzluktur.
Mamafih asıl üzerinde durulması gereken, odaklanılması gereken husus ise Ortadoğu’ya yönelik planlarında, politikalarında emperyalistlerin taşeronluğuna soyunmanın bizatihi bir çirkinlik olduğudur, kabul edilemezliğidir.
Birileri çıkıp emperyalist saldırganlığı meşrulaştırmak için gayet masumane bir pozla “Peki IŞİD tehdidi ne olacak, buna karşı bir şeyler yapılmalı değil mi?” diye soruyor. Onlara soralım! “Peki, bugüne kadar Maliki zulmüne karşı ne yapmıştınız? Esed belasına karşı ne yapmayı öneriyorsunuz?” Gerek Türkiye, gerekse de bu coğrafyada yaşayan tüm kardeşlerimiz için asıl tehdit kaynağı olan, tehditten öte doğrudan can yakan, vahşice zulmeden unsur olan Esed musibetini görmezden gelenlerin, bu zulmü arkalayanların karşımıza çıkıp “IŞİD’e karşı bir şeyler yapmalı!” diye gündem oluşturmaya kalkışmaları alçakça tezgâhlanmış bir tuzaktır. Asla bu tuzağa düşmemeliyiz!
Rıdvan Kaya
Özgür-Der Genel Başkanı
HABERE YORUM KAT