‘Reformist’ Ahmedinejad ve kadınlar
I- Bu kez Asgar Ferhadi’nin kahramanı Nadir, Simin’den farklı bir şekilde ayrılıyor, İran’da yayımlanan Çehelçerag (Kırk lambalı avize) dergisinin son sayısının kapağına bakılırsa. Dergi bir zamandır tartışılmakta olan üniversitelerde kız ve erkek öğrencilerin dersliklerinin ayrılması konusunu işlerken Ferhadi’nin Berlin’de Altın Ayı ödülü kazanan Simin ve Nadir: Bir Ayrılık filmine atıfta bulunmuş. Konuya ilişkin dosyada Ayetullah Humeyni’nin torunu Zehra Eşragi, dedesinin hiçbir zaman üniversitelerde kız ve erkek öğrenciler arasına duvarlar çekilmesini kabul etmediğini, kendisine bu doğrultuda yönelen baskılara karşı koyduğunu hatırlatıyor. Ayetullah Humeyni’ye yakın olan başka kadınlar da onun üniversite öğrencisinin forma tarzıyla kısıtlanmasına sıcak bakmadığını belirtiyorlar dergide yer alan söyleşilerde.
Son bir iki yıldır İran’da muhafazakâr bir kesimin üniversitelerde kız ve erkek öğrencilerin ayrı dersliklerde eğitim görmesi yönünde bir çalışma yürüttüğü biliniyor. Gazetelerde zaman zaman tartışmalara yol açan projenin, üniversitelerdeki eğitim kadrosu ve bina yetersizliği nedeniyle uygulanamadığına dair bir kanaat hep söz konusu ediliyor. Bu tasarının bütün muhafazakârlar tarafından benimsenmediğini belirtmeliyim.
Öğretim üyeleri ve dekanlar arasında bu ayrılık kararını öğrencilerin kişiliğine saygısızlık olarak değerlendirenler çoğunlukta. Bu çevreler erkekler ve kızlar için özel derslerin konulmasının mümkün olduğunu, ancak genel eğitimde kesin bir ayrımın gerçekleşmesinin imkânsız olduğunu ifade ediyorlar. Reformist siyasetçi, şair Fatma Rakei, bu tasarının seçkinlerde bir hakarete uğrama hissi uyandırdığını ve İran gençliğinin böylesi bir ayrımcı muameleyi hak etmediğini dile getiriyor.
Tasarının somutlaşmasına doğru süreç hızlanırken gelen tepkiler üzerine Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ilgili bakanlıklara bir mektup yazarak bu bağlamda geliştirilen projelerin hemen iptalini istedi. Ahmedinejad’ın tavrı, kız ve erkek öğrenciler için ayrı derslikler hazırlama konusunda sıkıntı yaşayan üniversite çevrelerinde memnuniyetle karşılandı. İran’da son senelerde kızların üniversiteye girme oranı yüzde 60’ın üzerinde. Hâlihazırda bütün İran’da Tahran’da bulunan el-Zehra gibi çok az sayıda üniversite kadınlara mahsus olarak faaliyet gösteriyor.
II- Ahmedinejad kadınları ilgilendiren kimi konularda daha önce de kendisini destekleyen çevreler tarafından tepki alan açıklamalarda bulunmuştu. 2005 yılından itibaren asayiş şubesi sorumluları kötü tesettürlülere yönelik yeni ve ciddi (mesela kişiyi doğduğu şehre sürgüne gönderme gibi bir cezayı da içeren) yaptırımlar ileri sürerken, bu konularda seçmenlerini şaşırttığı farklı bir yaklaşım sergilemeyi sürdürdü. Daha önemli bir nokta ise Ayetullah Humeyni’nin sağlığı sırasında, “taş kafalı” diye adlandırdığı kimi çevrelere karşı dile getirdiği, reformistler tarafından sekiz yıl boyunca vurgulanan bir görüşün zaman zaman muhafazakâr Cumhurbaşkanı tarafından da ifade ediliyor olması: “Toplumsal yozlaşma söz konusu olduğunda bundan kadınların tek başına sorumlu tutulması kabul edilemez bir haksızlık.”
Kimi muhafazakâr kurum ve kişiler açısından hükümet, kötü tesettürlü kadınlara karşı yaptırımlar uyguladığı takdirde kuruluşunun amacını gerçekleştirmiş olabilirdi. 2006 yılında siyah çarşaflı bir kadın grubu meclis önünde bir gösteri düzenleyerek, kötü tesettürlü kadınlara yaptırımlar uygulanması talebini dile getirdiğinde de Ahmedinejad bu talebi geri çevirmiş, vatandaşlık haklarından söz ederek, kadınlara kötü tesettürleri nedeniyle yapılan kaba ve kırıcı muameleleri eleştirmişti.
2005 yılında ilk kez Cumhurbaşkanlığı konumuna geldiğinde ise kadınların futbol maçlarını izlemek için stadyuma gitme talebini desteklemiş, karşılaştığı tepkiler üzerine geri adım atmıştı. Bazı ayetullahlar Cumhurbaşkanı’nın kadınların da stadyumda futbol izleyeceği şeklindeki açıklamasına tepki gösterdiler, mesela Ayetullah Lengarani ve Ayetullah Mekaremşirazi gibi iki önemli ayetullah, erkeklerin bile emniyetinin sağlanmasında zorluklar yaşanılan stadyumlarda kadınların nasıl yer bulabileceği şeklinde bir eleştiri yönelttiler Cumhurbaşkanı’na. Lengarani Ahmedinejad’ın bu konuyu öncelikle ulemayla konuşması gerektiğini söylerken, bu çıkışı ‘maksadını aşma’ olarak nitelendirmişti. Din adamları ve politikacılar kadınların stadyumlarda maç izlemesine izin verilmesine, kadın-erkek arasında korunması gereken mahremiyet ölçüleri açısından da kuşkuyla yaklaşıyorlar.
İran’ın ilk kadın bakanını atamak da Ahmedinejad’a nasip oldu. Reformist hükümetler döneminde kadınlar “Cumhurbaşkanı Yardımcısı” sıfatıyla ve “çevre meseleleri”nden sorumlu bulunan Masume Ebtekar örneğinde olduğu üzere dolaylı olarak hükümette bir pozisyon üstlenebiliyorlardı. Ahmedinejad Merziye Vahit Desgtgerdi’yi Sağlık Bakanı olarak atayıp bir ilki gerçekleştirdi.
III- Bütün bu açıklamalar ve tepkiler, iki yıl kadar önce yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında dile getirdiğim bir tesbiti hatırlatıyor bana: Muhafazakârlar seneler sonra gelen bütüncül iktidarları döneminde kendi aralarından reformistlerini çıkartırken, iç kırılmalar yaşayacaklar.
Bir başka ifadeyle muhafazakârlar, Ahmedinejad’ın izlediği politikalarda da açıkça görüleceği üzere, reformistlerin girişimde bulundukları takdirde büyük bir tepkiyle geri adım atmaya zorlandıkları konuları bir şekilde kamuoyu ve sistem içselleştirmeye başladığı için de daha bir rahatlıkla gündemlerine alabiliyorlar. Söz gelimi ABD ile görüşmeler mi yapılacak, bunu da muhafazakârlar yapmalı, şeklinde bir kanaat bu çevrelerde hep dile getiriliyor. Daha önemlisi ise, seçim dönemlerinde reformist hükümetlere değerlere bağlılıkta zaaf içinde olma ve ekonomik alanda başarısızlık gibi iki konuda yüklenmiş olan, bu alanlarda vaatlerde bulunan Ahmedinejad’ın yukarıda anlattığım çıkış ve tavırlarının, Hatemi hükümetlerinin ‘hoşgörü’ ve ‘kolaylaştırma’ gibi iki ilkeyi vurgulayan söylemlerine geri döndüğünün göstergeleri olarak da okunabileceği...
TARAF
YAZIYA YORUM KAT