Referandumda da Değişime “Evet”, Sonrasında da…
YASALAR VE ANAYASA
Anayasalar bir devletin olmazsa olmazı olmamalıdır.
Hele de kutsal bir metne çevrilmeleri, değişmez kılınması hiç olmamalıdır.
Toplumlar çok kültürlü, çok kavimli, çok kültürlü olmaları, birinin tamamı üzerine hukukunu dayatmasının da önüne geçilmelidir.
Yüzlerce yıldır Müslüman topluluklar kendi inanç ve değerlerinden neşet eden anlayış üzerine farklı din, teşri ve inanca sahip topluluklara kendilerine düşmanlık yapmadıkları ölçüde yasama, yargı, yürütme gibi organizasyon yapılarında iç hukuklarında serbestlik ve özgürlük sağladılar. Günümüz Cahili Batı zihni ve konjonktürel hegamonyası böyle bir anlayıştan çok uzaktır, despot bir üniterlik üzerinedir. Batı paradigmasının en büyük çıkmazlarından birisi de budur.
Pozitivist çağda, Batı’nın oluşturduğu ve dayattığı Ulus Modellerin tek tipleştirmesi hem kendi içinde hem de global ölçekte yıkımlara, trajedilere yol açtı. Post Pozitivist dönemde Çoğulculuk/Pulvarizasyon arayışları, pratikleri bunu kısmen önlese de Batı hiçbir zaman çok toplumlu, çok kültürlü yapıyı benimseyemedi, pratiklerin ortaya koyamadı.
Bütün bunlar yanında Batı ve onun etkisindeki kolonyalistler sömürü çarkından, dayatmalarından da vaz geçemediler.
Üçüncü Dünya’nın direnişi, hatta direnişin ötesinde bu halkların Batıya göçenlerinin kültürel direnişi Batı’da (zaten var olan) tek tipçi, Şoven, Sağcı kimliğinin tekrar tırmanışına neden oldu. Bu gün AB, ABD, Rusya ve diğer etki altındaki ülkelerdeki milliyetçi, sağcı şoven ve muhafazakâr tırmanışın sebebi de bunlardır. Hatta Batı Muhafazakârlığı Hıristiyanlık öğretilerine bile ters Pagan zeminde ilerlemektedir.
Belki çok toplumlu yapılarda ortak bazı konensusların Anayasa şeklinde dile getirilmesi makul karşılanabilir. Lakin hızlı değişen çağda, hele de bizim gibi kültür krizi yaşayan, Batı taklitçiliğinden kendi değerlerine dönmeye çalışan toplumlarda Anayasal Düzenlemeler sık sık değişim karşısında bariyer olma vasfına dönüşür. Komitacı yapıların kutsal ve değişmez ideolojik dönüştürme aygıtları haline gelmişti.
Adil sayılabilecek yönetimlerde toplum dengeleri sağlandığında bile, toplumsal bir kesimin diğerleri üzerinde nasıl bir kutsal dayatması olabilir ki?.
Yasa denilen şey zaten farklı toplumların kabul ettiği, birbirinden farkı kanuni düzenlemeler değil mi?
İbni Haldun’a göre yasalar şehirleşmenin ürünü, insan topluluklarının doğal asabi soya dayalı kabile ilişkilerinin zayıflaması ve insanların toplu yaşamlarından, işbölümlerinden doğan ilişkilerinin düzenlenme ihtiyacından doğar. Ona göre “Devlet bu ihtiyaçtan doğar ve yazılı yasalar şehirleşme sonucu tam medeni müktesep asabiye’nin/bağlılıklarının oluşturulamaması, içselleştirilmemesinin ürünüdür.
Toplum sözleşmeleri de böyledir.
Örfi geleneği oluşmuş topluluklarda, teamüllerin (birikim ve icra geleneğinin) oluşması ile yasaların anlamı da git gide azalır. Örneğin İngiltere kendine özgü birikim oluşturmuş, oturmuş kültürü ve medeniyeti ile yazılı anayasası olmayan bir ülkedir. Yüzyıllarca da belirgin bir anayasası olmadan ama kanun ve yasalara dayanak kültür, ilke ve inançlara sahip topluluklar vardır. İslam topluluklarında da son dönem Batılılaşma ile ortaya çıkan Mecelle hariç Müslüman topluluklarda yazılı bir Anayasa metni hiç olmadı. Islah ekolünden olalar değişmez Kur’an ayetleri ışığında, yapılacak içtihatları, fıkhı değişmez kılmadı. Günümüze benzer dış (Moğol ya da Haçlı) tehditleri döneminde belli kapıların kapanması, içtihadın durağanlaşması da gözlendi ama en tutucu Müslüman siyasetçiler, fakihler, ekoller bile Kıyas’ı bir şekilde kabul ettiler.
Aslında anayasa denilen şey Batı Aydınlanma ve Endüstri sonrası yeni Ulus toplum modellerinin oluşturduğu hızlı geçiş sürecinde oluştu. Kültürsüzleşmenin ya da yeni kültürü sağlıklı oluşmamış devletlerin istikrarsız toplumlarının ve hiyerarşik yapılarının zoraki güvenlik sübabı ya da tabularından başka bir şey de değildi. Yapısı itibarı ile sık sık despot bir dönüşümün simgesi oldu. Belki bazı hakların kayda alınması anlamı ile olumlu yönleri de gözlenmiş olabilir.
Mühendislikte ve iş güvenliğine “ne kadar az kural koyarsanız o kadar çok uyulur” “yazılı prosedürler olabildiğince az, öz ve yalın olmalıdır” gibi kurallar vardır.
Örneğin bir işyerinde 100 kural koyarsanız hepsine uyan insan bulamazsınız, 10 kural koyarsanız çoğunluk uyar lakin 3 kural koyarsanız herkes uyar.
Aslında yazılı olmayan kurallar o işyerinin çalışma disiplini, içselleştirilmiş tecrübesinden başka bir şey değildir.
Yine örneğin halkı ıslah olmuş, medeni ilişkileri sağlıklı bir kasabada yere tükürmekle ilgili ne bir ceza kanunu ne de uyarı yazmanıza gerek yoktur.
Medeni bir toplulukta bu teamül kendiliğinden oluşur.
Daha önemlisi dinamiktir, toplumsal taleplere ve değişimlere açıktır.
TÜRKİYE DE ANAYASA EN ANLAMA GELİYOR?
Çözülmeye başlayan Osmanlı toplumunun ürünü bir Mecelle var. Cumhuriyet döneminin jakoben bir toplum değiştirme dayatmasının göstergesi de TC Anayasası.
Mecelle toplumsal düzenin devamını, TC Anayasası ise köklü bir değişimi öngören metinlerdir.
Keşke bir anayasaya ihtiyacımız olmasa, keşke olabildiğince az ceza hukuku içeren bir kanunlar olsa.
Modern toplum modellerinde siyasette genel bir kabul var;”Kuvvetler Ayrılığı”
Bu Yasama, Yürütme ve Yargı’nın birbirinden bağımsız olması demek.
Türkiye mevcut Parlamenter sisteminde “Yasama” ve “Yürütme” Meclisin elinde, “Yargı” ise bağımsızdır(!).Türkiye’de Yargı bağımsızlığı biraz daha önde hatta seçilmişlerin atama yetkisi bile sınırlandırılmış, hiyerarşik kurumlardan Yargı erk’ine yükselme durumu da uzun süre Kemalist elitlerin tekelinde kalmıştır. Son olaylarda da Kemalizm’i kopyalayan Cemaat’in sızma alanı haline gelmiştir. Bunu tekrarlanacağı ya da farklı formatlarda tekrar nüksedeceğini görmek gerek.
Aslında bu kuvvetlere ”Denetleme” adlı bir unsurun da eklenmesi faydalıdır. Ve yine mevcut durumda Anayasa Mahkemesi, HSYK, Cumhurbaşkanlığı ve meclis ayrı ayrı denetleme yetkilerine sahip kurumlardır. Meclisin doğrudan seçilmiş olması, Cumhurbaşkanının meclis tarafından seçilmiş olması, diğerlerinin ise kısmen seçilmişler kısmen (alaylı tabir edebileceğiniz) kurum içi bürokrasi tarafından atanmış olmaları hayli karmaşık bir yapı olarak karşımızda duruyor. Bunu Oligarşik bir yapılanma, vesayet sistemi olarak görüyoruz.
Oysa denetlemenin tamamı ile doğrudan seçilmiş Meclis’e ait olması daha makul.
Mevcut sistemde Yasama yetkisi de asıl olarak meclistedir. Mevcut sistem bazı bürokratik kurumları meclise hayli müdahil kılıyor. Yıllardır vuku bulan darbe ve girişimlerinin önemli bir kısmı da bu katı ideolojik çerçevede şekillenmiş bu bürokratik, oligarşik yapıların desteğinde gerçekleşti.
Yine mevcut sistemde “Yargı”, kurumların elinde, ama kurumların ataması yüksek oranda seçilmiş Meclis, belli oranda dolaylı seçilmiş Cumhurbaşkanı ve kısmen de kurumsal ve akademik çevrelere aittir.
Atamaların doğrudan seçilmişlerin, özellikle farklı eğilimlerin oransal temsil edilebildiği meclis’in elinde olması daha doğru olur.
Hâlihazırda “Yürütme”, Meclis içerisinde oluşturulan Başbakanlık ve Bakanlar Kurulunun elinde. Değişiklik bunu tamamen ayırıyor. Yürütme seçilmiş bir Cumhurbaşkanın’ın tayin edeceği Bakanlar Kuruluna devrediliyor.
Görüldüğü kadarı ile Meclis yürütmeden tamamen ayrılıyor, “Yürütme” üzerindeki kontrolü dinamik değil. Yani müdahale etmesi ancak Başkan’ın ve/veya Meclis’in diretmesi halinde sil baştan yenilenmesini gerektirecek bir sürece bağlanmış.
Ek’1 de bazı bürokratik kurumlar yapıları ve süreçleri hakkında bilgiler vardır
Ek’2 de bazı yönetim şemaları verilmiştir.
OLİGARŞİ NEDİR, TÜRKİYE DE NASIL OLUŞTU?
Eflatun’un devlet ve siyaset üzere yaklaşımlarında “Demokrasi”nin yozlaşması ile “Oligarşi”, “Monarşi”nin yozlaşması ile “Tirani” oluşuyor.
Türkiye ise demokrasiyi doğru dürüst hiç yaşamadı, Tiranlıktan oligarşiye geçti. Bu aslında Tirani’nin ardından konjonktürel demokrasiye geçişini kabullenemeyen monarkların oluşturduğu bir sistem. . Tirani denilen Diktatörlüğün modern siyasette iki türü var; birincisi elit, seçkin, saltana, komitacı ya da azınlık diktaları, ikincisi ise çoğunluğun verdiği yetki ile toplumun diğer kısımları üzerine uygulanan çoğunluk diktası.
Histerik şoven topluluklarda, Naziler ya da devrimini yeni yapmış karizmatik kurtarıcı topluluklarında kitle’nin çoğunun benimsediği bir Dikta/Tirani ile karşılaşılabiliniyor.
Ama az gelişmiş(!) ülkelerde daha çok karşılaşılan birincisidir.
Özellikle Türkiye’de ikincisi (demokratik diktatörlük) sosyal olarak vuku bulmamış ama solcuların, liberallerin, jakoben sekülerlerin ağızlarına pelesenk ettikleri bir fantezidir. Türkiye’de çoğunluk azınlığın karşısında hiç bir zaman tam iktidar olmadı ki, dikta’ya dönüşen özellikler taşısın. Sürekli tekrarlanan darbeler ve darbe girişimleri de bu oligarkların marifeti.
Türkiye’nin öznel ve kendine özgü siyasal sürecine şöyle bir bakarsak gerek ittihatçı gelenek, gerekse bunun devamı Cumhuriyet kadroları komitacı, topluma jakoben bir baskı uygulayan elitlerce kadrosu oluşturan, toplumu belirgin bir kalıba girmeye zorlayan diktatörlük özellikleri vardır. Bu Enver Paşa’dan Mustafa Kemal’e oradan İnönü’ye kadar sürer.
Demokrat Parti iktidarında ise bu toplumun baskı altına alınmış kesimlerinin tepkisel desteğini almış yine seküler, yine Kemalist ama liberalleşme konjonktürüne bağlı bir iktidar karşımıza çıkı.
Bu liberalleşme gerçekte Mustafa Kemal’in de arzu ettiği oluşturmak istediği bir model.
Mustafa Kemal Liberal Batılı bir toplum istiyor ama buna toplumun uygun olmadığını görüyordu. Baskıcı, hızlı, devrimci(!) metotla bunu yerleştirdi, bu esnada da kendi mutlak iktidarını kurdu. Kendisinden sonra istediği daha Liberal bir yapıydı.
İzmir iktisat Kongresi ile ekonomik yönü şekillendirilmeye, oluşturmaya çalışılan, İnönü’nün devrimlerin şiddetle yerleştirilmesi bir iktidar ihtiyacıydı. Bunun soğuması ile Celal Bayar Başbakanlığında oluşturulmak istenen de yine bu Liberal/Kapitalist yapı.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Truman Siyasi, Marshall Ekonomik doktrinleri siyasal alanda kaçınılmaz konjonktürel gereği Demokrasiyi zorunlu kıldı. Ama tabi Oligarşik vesayetlerle gölgelenen bir demokrasi.
Parti Kongresinde Truman dönemi siyasal yapılanma tarzını kabul eden, ama tutucu kadroları ile uygulamayı başaramayan CHP yerine bunu DP yürürlüğe koyacaktır.
Bir çeşit İdeolojik kalıplaşmanın ve iktidarı devredemeyen zihnin ve yapıların 27 Mayıs Darbesi yeni düzenin, Oligarşik yapının şeklini iyice belirginleştirir.
27 Mayıs ürünü ve sonraki darbelerle şekillendirilen Anayasa Mahkemesi, HSYK gibi kurumlar ve 1914 Birinci dünya savaşında oluşturulan Askeri Yargı gibi kurumlar Asker ve Sivil Bürokrasi’nin, siyasette oligarşinin temel ayaklarıdır.
DEĞİŞİM NE ANLAMA GELİYOR.
Önce madde madde değişiklik önerisine kısaca bakalım.
Ek’3 de Referanduma sunulan değişiklik önergesi karşılaştırmalı olarak verilmiştir.
Madde 9: Milletvekili sayısı 450’den 600’a çıkartılıyor. Değişiklik sadece teknik bir değişiklik, temsilci sayısının arttırılması hem büyüyen nüfus, ekonomik ve siyasal alan hem de temsiliyetin daha küçük guruplara imkân tanıması açısından doğal. 80 milyonluk ekonomisi, hiyerarşisi, siyasal yapıları kurulduğu yıllara nazaran kat kat artmış bir ülke için azla milletvekili istihdamının ekonomik yük getireceği ekonomistlerin bile güleceği bir polemik.
Madde 76: Seçilme yaşı 25’den 18’e indiriliyor. Yaş tartışması da pedagojik bir mesele. Her ne kadar yaşı kemale daha fazla ermiş kişilerin tecrübesinden söz edilse de doğal seçimde zaten 18-25 yaş gurubu meclisin çoğunluğu olmaz. Zaten olsa da bu halk tercihi ve yöneticilik liyakati akli baliğ olan herkesin alabileceği bir şeydir.
Madde 77: Seçimlerin yapılması 4 yıldan 5 yıla çıkarılıyor. Eren seçim kaldırılıyor. Milletvekili sayısının düşmesi halinde ara seçimin önü kapatılmamış. Halk onay süresinin uzamış olması iktidar olanlar, vekillerin halk desteğinin yenilenmesi açısından olumsuz, icraat süresinin uzatılması, aksamaması açısından olumlu.
Madde 87: Yasama ve Ülke güvenliğinin sağlanması konuları yetkisi meclisin elinde kalmaya devam ediyor. Meclisin Bakanlar Kurulunu denetlemesi kaldırılmış. Bu her ne kadar Meclis yetkisinin sınırlandırılması olarak görülse de Yürütme’nin meclisten ayrılıp yine seçilmiş Devlet Başkanı ve onun atayacağı Bakanlar Kuruluna verilmiş olması nedeni ile “Yürütme hususundaki denetleme kaldırılıyor.
Madde 89: Kanunların meclisten çıkarılması, Cumhurbaşkanınca yayınlanması hakkında daha net ifade kullanılmış. Önemli bir değişiklik yok.
Madde 93: Bakanlar Kurulu’nun meclisi toplama yetkisi Devlet Başkanına veriliyor. Yetki’nin Bakanlar Kurulu gibi çok sayıda kişiden tek kişiye verilmesi gücün dağıtılması (demokratik) ilkesine ters görülüyor.
Madde 98: (Bakanlar ve Cumhurbaşkanı üzerindeki) Gensoru kaldırılıyor. Yürütme üzerinde meclis tasarrufu kaldırılmış durumda, zira diğer konulardaki dokunulmazlığın kaldırılması yine meclisin elinde.
Madde 101: Cumhurbaşkanı seçimin de meclis üyelerinin aday göstermesine yüz bin seçmen’in aday gösterme hakkı ilave edilmiş. Orta çaplı bir STK ya da camianın bile ilk tur için aday göstermesi Batı normlarına da, halk iradesine de, toplumsal siyasal katılım açısından çok daha iyi bir değişim. Parlamenter sisteme doğrudan demokrasi kanalı açılmış (!)
Madde 104: Cumhurbaşkanı birçok alanda yetkiler arttırılıyor. Daha önce temsilin ötesine gitmeyen Cumhurbaşkanı’nın Yürütme’nin başı olması hasebi ile “Yürütme” konularındaki yetki artışı doğal. Diğer konularda eskisi ile arasında pek fark yok. Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesine iptal davası açma yetkisi, Anayasa Mahkemesinin seçilmişler üzerindeki kontrolü devam ediyor. Her ne kadar bu Yine seçilmiş Başkanda olsa da Anayasa Mahkemesinin seçilmişler üzerinde mevkisi hala problemli bir durum. Bu Anayasa Mahkemesi üyelerinin belirlenmesindeki meclis etkinliği ile arttırılmalı. Sonraki maddelerden de anlaşılacağı üzere meclis’in bu konudaki payı arttırılmamış, tersine az da olsa azaltılmış görünüyor.
Madde 105: Cumhurbaşkanı’nı dokunulmazlığı sınırlandırılıyor, icraatlerinin yargıya taşınması önü açılıyor. Daha önce ihanet haricinde tam dokunulmazlığa sahip Cumhurbaşkanı meclis tarafından yargı’ya gönderilebiliyor. Yürütmenin başı olması nedeni ile doğal bir durum. Lakin bu arada Cumhurbaşkanı’nın bizzat kendisinin meclis üzerinde oligarşik baskı kurmasının önüne geçilmiş. Bu tarihte Cumhurbaşkanlarının “Yargı”yı kilitlemeleri, Anayasa Mahkemesi kitabı fırlatma krizleri ile “Yürütme”yi kilitleme faaliyetleri düşünüldüğünde iyi bir gelişme. Yeni sistemin Dikta oldu söylemini de zayıflatıyor. Hem halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı, hem de yine halkın seçtiği meclis tarafından “Yargı”ya çıkarılabilmesi açısından daha iyi bir ortam.
Madde 106: Cumhurbaşkanı’nın Yürütme üzerindeki yetkileri hayli arttırılmış. Meclis’in Yürütme hakkında denetleme ve Yargı’ya verme hakkı sağlanmış. Bu aslında Yürütme’nin meclis’ten ayrılmasının doğal sonucudur.
Madde 116: Milletvekili Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanı seçiminin yenilenmesi hem Meclis, hem de Cumhurbaşkanı tarafından iki taraflı ve birlikte sağlanabiliyor.
Madde 119: OHAL uygulamaları Bakanlar Kurulundan Cumhurbaşkanlığına geçirilmiş. Bakanlar Kurulu’nun Cumhurbaşkanı tarafından atanması nedeni ile OHAL uygulama kararının Bakanlar Kurulundan alınması doğa lama buna meclis onayı eklense çok daha iyi olurdu. Devlet erki’nin yine daha geniş kesime yayılması gerekli. Kanun hükmündeki bu kararnamelerin Meclise sunulması gibi OHAL’in de meclise sunulması sağlanabilirdi. Bu tek adam retoriğini güçlendiriyor.
Madde 142: Disiplin ve savaş hali harici Askeri mahkemelerin kurulması engellenmiş. Askeri Oligarşi’nin önünün tıkanması devrim niteliğinde bir değişikliktir.
Madde 146: Sivil Bürokrasinin önemli ayakları olan Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay üzerinde Askeri Oligarşik kurumların atama yetkileri kaldırılmış. Bu da önemli bir adım, lakin oransal olarak Cumhurbaşkanı atamaları artıyor. Atamaların meclise daha fazla ağırlık vermesi doğru olurdu.
Madde 159: HSYK atamaların da Sivil Bürokrasi etkisi azaltılıyor, Cumhurbaşkanı atama oranı ise artıyor. Bu konu’da Batı’da Pulvarizasyon (çoğulculuk) uygulamaları daha fazla araştırılmalı. Toplumsal organizmaların doğrudan etkileri sağlanmalı.
Madde 161: Mali hükümler “Yürütme” ile ilgilidir. Yeni düzenlemeye uydurulması mevzuatla ilgili bir durum
Bağlantısı nedeni ile değişen maddeler:
8. Madde yine Bakanlar Kuruluna verilen yetkilerin Cumhurbaşkanında toplanmasını sağlıyor.
15. 17. 19. Maddelerde “Sıkıyönetim” uygulamasını kaldırıyor. Her ne kadar seferberlik, savaş ve OHAL gibi uygulamalar (kaçınılmaz olarak) dursa da, Sıkıyönetimin kendi vatandaşına yönelik yüksek baskı aracı olması yasal olarak kırpılmış. Bu da devrim niteliğinde yasal bir düzenleme. Elbette yasaların çıkarılması kadar uygulanması da önemlidir.
Madde 118: Milli Güvenlik Kurulu düzenlemesi. MGK’nın sadece görüş bildiren organ olmasına sık sık Türkiye’de kendi hukukunu bile çiğneyen dayatma aracı haline gelmesi sık gözlenmişti. Hat-ılanacağı üzere dönemin Başbakanı Erbakan’ın MKG kararlarını imzalayıp imzalamadığı da spekülasyonlara neden olmuştu. Başbakan hukuken haklı olarak MGK’nın sadece tavsiye kararı olduğu ve icra yetkisinin kendinde olduğunu söylerken, MGK kararın yaptırım gücü olduğu yorumu ile Oligarşik vesayette bulunmuştur. MGK sadece memur kurumudur ve bu düzenleme devam ediyor. Görülen O ki, sorun yasa değil, yasa’nın yorumlanması ile ilgilidir.
Madde 125: “Cumhurbaşkanı’nın işleri Yargı dışındadır” hükmü kaldırılıyor. Bu gerekli ve şart bir ilavedir.
Diğer maddeler tamamı ile yeni durumun Yürütme organı vasfı ile ilgilidir.
Görülen o ki, Oligarşik yapılarda Askeri Bürokrasi tasfiye ediliyor.
Bürokrasinin seçilmişler üzerindeki kontrolü ters çevrilerek seçilmişlerin Bürokrasi üzerindeki kontrolüne çevriliyor.
Kısaca Oligarşi önleniyor.
Ama kontrol farklı kesimlerinde temsil edildiği meclis yerine ağırlıklı olarak daha çok Cumhurbaşkanına (Devlet Başkanı dense daha isabetli) verilmiş durumda.
“Ne var bunda, Başkan da zaten halk tarafından seçiliyor” diyebilirsiniz.
Bizim sorun gördüğümüz bunun tekelleşmesi.
Bu yetkilerin tekelleşmesi aslında kendi içerisinde bir sebeplere dayanıyor.
Yıllardır Koalisyonlar dönemlerinde her parti kendi ele geçirdiği Bakanlık ve diğer kurumlarda ciddi bir kadrolaşmaya gitti. Jakoben geleneğin oluşturduğu Oligarşik yapılardan öykünerek kendisi komitaci kadrolaşma faaliyetleri yürüttü. Akparti döneminde de parti içi koalisyon diyebileceğimiz yapılar bu kadrolaşmayı gerçekleştirdi, hem de iktidarı paylaşan bir toplumsal kesim değil, ele geçiren, kendi değişim programını her kesime dayatmak isteyen, bunun içinde biryandan kuralına uygun davranır görünürken diğer yandan her türlü boşluğu kanunsuz uygulamaları, kullanarak. En ciddi olanı da, Eski Kemalist İktidar Elitlerinin bir kısmını ve bazı dış güçleri yanına aldığı gözleniyor.
En nihayetinde 15 Temmuz darbesini gerçekleştirmeye çalışan kadro’nun İktidar tarafından kadrolaşmasının önünü kesme faaliyeti karşısındaki reaksiyonunu gördük.
Diğer yandan toplum da tehdit algısı oluştuğunda liderlere daha fazla yetki verme eğilimine girer. İçeride kardolaşma ile İktidarı ele geçirmeye çalışan “Yapı”nın dış destek aldığı verileri buna ciddi bir dış tehdit algısının eklenmesine neden oldu.
Fiili durum aslında arızi ve travmatik bir durum. Bu durumun kalıcılaştırılması tehlikesi var mıdır?
Bir yandan on yıllar süren sivil hakların sağlanmasına bakıp bu tehlike azdır diyor, hukukiliğin yerleştirilmesi çabalarını görüp tehlike’nin azlığından bahsediyoruz, diğer yandan yozlaşmanın ve tehdit karşısında otoriterleşme eğilimlerinin de mümkündür diyoruz.
Biz tehdit karşısında gücün, özellikle atamalar ve denetleme yetkilerinin seçilmiş (de olsa) bir Cumhurbaşkanı yerine daha fazla seçilmiş meclis’e verilmesi sağlıklı olur kanaatindeyiz.
Değişimin yumuşak karnı bu olmasına karşılık dönülmez bir uygulama değil. Türkiye normalleştikçe bu tip düzenleme talepleri yükseltilebilir.
Sorunun tamamlayıcı önlemleri sivil hayatın daha da genişletilmesi, siyasal katılımın daha geniş sağlanmasıdır. Bir takım özgürlükler ve hakların genişletilmesi, toplumun bilgilendirilmesi ve yasaklayıcı tavırların, düzenlemelerin tamamen kaldırılmasıdır. Bu Anayasa değişikliğini aşan toplumsal bir icraattır.
Görülen o ki; Yürütme, Hükümet ve Bürokratik düzenlemeler dışında “Kutsal Devlet”, “İdeolojik Dayatma”, “Uniter Siyasal, Hukuki Ekonomik ve Sosyal Yapılanm”a anlayışları üzerinde bir değişiklik yok.
Lakin mevcut düzenlemeler yetersiz de önceki maddelerden daha tutarlıdır.
Geniş kitleler analitik düşünce ve detaylar üzerinden karar vermezler. Daha çok semboller, seramoniler davranış kalıpları) ve kimlikler üzerinden karar verirler. En önemlisi de Yöneticilere ve adaylara güven duymaları üzerine eğilim belirlerler. Bu minvalde politikacıların yer yer ajitasyon yapmaları, deşifre etme çabaları, basitleştirme ve sloganlaştırma faaliyetleri doğaldır. Hatta yalan, iftira, saptırma ve kandırma esaslı olmadıkça camiaların, STK’arın ve sivil kurumların da bunları yapmaları doğaldır, siyasetin ta kendisidir.
Son sözümüz değişim gereklidir.
Daha cesur değişimler zorlanmalıdır.
Değişimler özgürlük alanlarını açacak yönde ilerlemelidir.
Değişimlerdeki yetersizliğe rağmen eski ve yenisi kıyaslanmalı tartılmalı karar verilmelidir.
Referandumun “evet” ile daha geniş katılımla “evet” ile geçmelidir.
Ama şerh düşerek daha fazla değişimi zorlayacak ve yeni ortaya çıkacak toplumsal, yönetimsel risklere de tavır getirilecek formatta olmalı, vesayet ve gözü kapalı destek şeklinde olmamalıdır kanaatindeyim.
------------------------------------------------------------
Ekler:
Ek 1
Başbakanlık
Kurtuluş Savaşında yasama yetkisi ve yürütme yetkileri Büyük Millet Meclisi’nde toplu haldedir.
2 Mayıs 1920’de Meclis adına yürütme görevini yerine getirmesi için İcra Vekilleri Heyeti kuruldu.
Mustafa Kemal, ilk İcra Vekilleri Heyeti Reisi olarak 24 Ocak 1921 tarihine kadar iki görevi beraber yürüttü
Cumhuriyetin İlanında Cumhurbaşkanı tarafından atanan Başvekalet Makamı İcra Vekilleri Heyetine başkanlık yaptı.
10 Ocak 1945’d, 20 Nisan 1924 tarihli Teşkilâtı Esasiye Kanunu'nun anlamda değişiklik yapılmaksızın 4695 sayılı Anayasa maddesi ile İcra Vekilleri Heyetinin adı Bakanlar Kurulu, Başvekaletin adıysa Başbakanlık olarak değiştirildi.
Yargıtay
II. Mahmut 1837’de günümüzde Danıştay’ı ile Yargıtay’ın işlevini yürüten Meclisi Vâlây-ı Ahkâmı Adliye Makamını kurdu.
1868 yılında Abdülaziz döneminde Meclisi Vâlây-ı Ahkâmı Adliye; Şuray-ı Devlet (Danıştay) ve Meclisi Ahkâmı Adliye (Yargıtay) adı ile ikiye ayrıldı
Şura'yı Devlet'e kanun tasarılarını hazırlama ve idarî uyuşmazlıklara çözüm getirme, "kanun tasarı hazırlama" ve "yargı" görevi, Divanı Ahkâmı Adliye'ye ise yalnızca "yargı" görevi verildi
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce 1920 yılında Sivas'ta "Muvakkat Temyiz Heyeti" adıyla kuruldu.
Cumhuriyet'in ilanı ile beraber, 1924 yılında bu mahkemenin adı "Temyiz Mahkemesi" olarak değiştirilerek Eskişehir'e taşındı.
1924 yılında kabul edilen Teşkilatı Esasiye Kanunu, 10 Ocak 1945 tarihinde "Anayasa" olarak değiştirildi. Eskişehir'deki temyiz mahkemesinin de "Yargıtay" olarak değiştirildi.
2011 yılında Yargıtay'ın daire sayısı 32'den 38'e, üye sayısı 250'den 387'ye çıkarıldı.
2014 yılında daire ve üye sayıları tekrar arttırılarak daire sayısı 46 üye sayısıysa 516 ‘ya çıkartıldı.
2016 yılında ise Yargıtay'ın daire sayısı 44, üye sayısıysa 310 oldu
Danıştay
Yürütme organlarına yardımcı inceleme, danışma ve karar organıdır.
Hükümetleri yargı yoluyla denetler.
Danıştay 9 dava dairesi 1 idari daire olmak üzere toplam 10 daireden oluşur.
Osmanlı’da 54 yıl süren Danıştay, 4 Kasım 1922’de TBMM Hükümetinin idaresine geçti
669 Sayılı Kanuna göre Danıştay, üç idari bir dava dairesi olmak üzere, dört daireden oluştu
1961 Anayasası’na "İdarenin hiçbir eylem ve işlemi yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamaz" 114ç.maddesi ilave edildi. 1982 Anayasası’nda bazı kısıtlamalar getirildi.
1982 yılında ilave olarak, ilk derece idari yargı mercileri olan idare ve vergi mahkemelerinin kuruldu. Danıştay, bu mahkemelerin üzerinde bir temyiz mercii olarak çalışmaktadır.
10 Şubat 2011 tarihinde Danıştay'ın daire sayısı 13'ten 15'e, üye sayısı ise 95'ten 156'ya çıkarıldı.
2014 yılında daire sayısı 15'ten 17'ye, üye sayısı 156'dan 195'e çıkarıldı.
2016 yılında üye sayısı 116'ya daire sayısı 15'e düşürüldü.
Sayıştay
Mali yargı organıdır.
Merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapar.
Sayıştay’ın kesin hükümleri hakkında ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren on beş gün içinde bir kereye mahsus olmak üzere karar düzeltilmesi isteminde bulunulabilir. Bu kararlar dolayısıyla idari yargı yoluna başvurulamaz
Anayasa Mahkemesi
Kuruluşu 9 Temmuz 1961
1982 Anayasası'nda da daraltıldı.
12 Eylül 2010'da yapılan Türkiye anayasa değişikliği ile bireysel başvuru yapma hakkı verildi.
Askerî Yüksek İdare Mahkemesi,
Kuruluşu4 Temmuz 1972
Askeri idari yargı alanında faaliyet gösterir. Asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir.
Askerî Yargıtay
6 Nisan 1914 Birinci Dünya Savaşı halinde kuruldu
Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu
İlk kuruluş 13 Mayıs 1981
Yüksek Hâkimler Kurulu (1961-81)
Yüksek Savcılar Kurulu (1971-81
Ek 2 Yönetim şemaları:
Ek 3 Anayasa Değişikliği: Eski ve Referanduma sunulan yeni metinler
YÜRÜRLÜKTEKİ METİN |
TEKLİFLE DEĞİŞİK METİN |
Madde 9 |
|
IX. Yargı yetkisi |
IX. Yargı yetkisi |
Madde 75 |
||
I. Türkiye Büyük Millet Meclisi |
I. Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
Madde 76 |
||
B. Milletvekili seçilme yeterliliği Madde 76 – En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, |
B. Milletvekili seçilme yeterliliği Madde 76 – Onsekiz yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir. En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, askerlikle ilişiği olanlar, kamu hizmetinden yasaklılar, taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar; zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, (Değişik ibare: 27/12/2002-4777/1 md.) terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.Hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı Kuvvetler mensupları, görevlerinden çekilmedikçe, aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler. |
|
Madde 77
C. Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçim dönemi Madde 77 – Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimleri
|
C. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanının seçim dönemi MADDE 77-Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır. |
Madde 87
II. Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri A. Genel olarak Madde 87 – Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; |
II. Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri Madde 87 – Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; bütçe ve kesinhesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir. |
Madde 89
C. Kanunların Cumhurbaşkanınca yayımlanması Madde 89 – (3) Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu aynen kabul ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanır; Meclis, geri gönderilen kanunda yeni bir değişiklik yaparsa, Cumhurbaşkanı değiştirilen kanunu tekrar Meclise geri gönderebilir. |
C. Kanunların Cumhurbaşkanınca yayımlanması (3) Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu üye tam sayısının salt çoğunluğu ile aynen kabul ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanır; Meclis, geri gönderilen kanunda yeni bir değişiklik yaparsa, Cumhurbaşkanı değiştirilen kanunu tekrar Meclise geri gönderebilir. |
Madde 93
III. Türkiye Büyük Millet Meclisinin faaliyetleri ile ilgili hükümler A. Toplanma ve tatil Madde 93 –(2) Meclis, bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir; ara verme veya tatil sırasında, |
III. Türkiye Büyük Millet Meclisinin faaliyetleri ile ilgili hükümler A. Toplanma ve tatil Madde 93 –(2) Meclis, bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir; ara verme veya tatil sırasında, Cumhurbaşkanınca toplantıya çağrılır. |
Madde 98
Madde 98 – Türkiye Büyük Millet Meclisi
Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir. Genel görüşme, toplumu ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesidir.
|
(Madde Kenar Başlığı Yok) Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeden ibarettir. Meclis soruşturması, Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlar hakkında 106 ncı maddenin beşinci, altıncı, yedinci fıkraları uyarınca yapılan soruşturmadan ibarettir. Yazılı soru; yazılı olarak en geç onbeş gün içerisinde cevaplanmak üzere milletvekillerinin, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı olarak soru sormalarından ibarettir. Meclis araştırması, genel görüşme ve yazılı soru önergelerinin verilme şekli, içeriği ve kapsamı ile araştırma usûlleri Meclis İçtüzüğü ile düzenlenir. |
Madde 101
İKİNCİ BÖLÜM YÜRÜTME 1. Cumhurbaşkanı
Madde 101 – (Değişik: 31/5/2007-5678/4 md.) Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanlığına Cumhurbaşkanı seçilenin |
İKİNCİ BÖLÜM 1. Cumhurbaşkanı Madde 101- Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yüksek öğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip, Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer. Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir. İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin herhangi bir nedenle seçime katılmaması halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların salt çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilir. Oylamada, adayın geçerli oyların çoğunluğunu alamaması halinde sadece Cumhurbaşkanı seçimi yenilenir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin diğer usûl ve esaslar kanunla düzenlenir. |
Madde 104
D. Görev ve yetkileri Madde 104 – Cumhurbaşkanı Devletin başıdır
Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak
Kanunları yayımlamak, Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri göndermek, Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halk oyuna sunmak, Kanunların,
Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır. |
D. Görev ve yetkileri Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapar. Kanunları yayımlar. Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açar. Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir. Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanı kararnamesi ile düzenler. Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul eder. Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır. Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez. Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir. Cumhurbaşkanı ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır. |
Madde 105
Madde 105
|
E. Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu sürede işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittikten sonra da bu madde hükmü uygulanır. |
Madde 106
Madde 106 – |
F. Cumhurbaşkanı yardımcıları, Cumhurbaşkanına vekâlet ve bakanlar |
Madde 116
H. Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin
|
H. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi Bu şekilde seçilen Meclis ve Cumhurbaşkanının görev süreleri de beş yıldır |
Madde 119
III. Olağanüstü
Madde 119 |
III. Olağanüstü hal yönetimi Cumhurbaşkanının talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi her defasında dört ayı geçmemek üzere süreyi uzatabilir. Savaş hallerinde bu dört aylık süre aranmaz. |
Madde 142
E. Mahkemelerin kuruluşu Madde 142 – Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. |
E. Mahkemelerin kuruluşu Madde 142 – Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkemeler kurulamaz. Ancak, savaş halinde asker kişilerin görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli askeri mahkemeler kurulabilir. |
Madde 146
II. Yüksek mahkemeler Anayasa Mahkemesi Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur. Cumhurbaşkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, Yargıtay, Danıştay, |
II. Yüksek mahkemeler |
Madde 159
III. Hâkimler ve Savcılar Madde 159 – (Değişik: 7/5/2010-5982/22 md.) Hâkimler ve Savcılar Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir. Kurulun, Kurul üyeliği seçimi, üyelerin görev süresinin dolmasından önceki
Kurulun, Adalet Bakanı ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı dışındaki asıl üyeleri, görevlerinin devamı süresince; kanunda belirlenenler dışında başka bir görev alamazlar veya Kurul tarafından başka bir göreve atanamaz ve seçilemezler. Kurulun yönetimi ve temsili Kurul Başkanına aittir. Kurul Başkanı dairelerin çalışmalarına katılamaz. Kurul, kendi üyeleri arasından daire başkanlarını ve daire başkanlarından birini de başkanvekili olarak seçer. Başkan, yetkilerinden bir kısmını başkanvekiline devredebilir. Kurul, adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar; ayrıca, Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir. Hâkim ve savcıların görevlerini; kanun, Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz. Kurula bağlı Genel Sekreterlik kurulur. Genel Sekreter, birinci sınıf hâkim ve savcılardan Kurulun teklif ettiği üç aday arasından Kurul Başkanı tarafından atanır. Kurul müfettişleri ile Kurulda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıları, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Kurula aittir. Adalet Bakanlığının merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcılar ile adalet müfettişlerini ve hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçileri, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir. Kurul üyelerinin seçimi, dairelerin oluşumu ve işbölümü, Kurulun ve dairelerin görevleri, toplantı ve karar yeter sayıları, çalışma usul ve esasları, dairelerin karar ve işlemlerine karşı yapılacak itirazlar ve bunların incelenmesi usulü ile Genel Sekreterliğin kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir. |
III. Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kurulun yönetimi ve temsili Kurul Başkanına aittir. Kurul Başkanı dairelerin çalışmalarına katılamaz. Kurul, kendi üyeleri arasından daire başkanlarını ve daire başkanlarından birini de başkanvekili olarak seçer. Başkan, yetkilerinden bir kısmını başkanvekiline devredebilir. Hâkim ve savcıların görevlerini; kanun, yönetmeliklere ve genelgelere (hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemleri, ilgili dairenin teklifi ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkanının oluru ile Kurul müfettişlerine yaptırılır. Soruşturma ve inceleme işlemleri, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hâkim veya savcı eliyle de yaptırılabilir. Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz. |
Madde 161
DÖRDÜNCÜ KISIM Mali ve Ekonomik Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM Mali Hükümler I. Bütçe
Madde 161
|
DÖRDÜNCÜ KISIM |
Bağlantısı Nedeniyle Değişen Hükümler
Madde 8
VIII. Yürütme yetkisi ve görevi Madde 8 – Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı |
VIII. Yürütme yetkisi ve görevi |
Madde 15
IV. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması Madde 15 – Savaş, seferberlik, |
IV. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması |
Madde 17
İKİNCİ BÖLÜM KİŞİNİN HAKLARI VE ÖDEVLERİ I. Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı Madde 17 –(4) (…) meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, |
İKİNCİ BÖLÜM |
Madde 19
III. Kişi hürriyeti ve güvenliği Madde 19 – (5) (Değişik birinci cümle: 3/10/2001-4709/4 md.) Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırk sekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Bu süreler olağanüstü hal, |
III. Kişi hürriyeti ve güvenliği |
Madde 73
VI. Vergi ödevi Madde 73 – (4) Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi |
VI. Vergi ödevi |
Madde 78
D. Madde 78 – Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. |
D.Seçimlerin geriye bırakılması ve ara seçimler Madde 78 – Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. |
Madde 82
3. Üyelikle bağdaşmayan işler Madde 82 – (2) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmi veya özel herhangi bir işle görevlendirilemezler. |
3. Üyelikle bağdaşmayan işler |
Madde 88
B. Kanunların teklif edilmesi ve görüşülmesi Madde 88 – Kanun teklif etmeye Kanun |
B. Kanunların teklif edilmesi ve görüşülmesi |
Madde 96
D. Toplantı ve karar yeter sayısı Madde 96 – (Değişik birinci fıkra: 31/5/2007-5678/3 md.) (2) Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.
|
D. Toplantı ve karar yeter sayısı |
Madde 108
H. Devlet Denetleme Kurulu Madde 108 – İdarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla, Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaşkanının isteği üzerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinin yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü inceleme, araştırma ve denetlemeleri yapar.
|
Madde 108 – |
Madde 117
İ. Milli Savunma 1. Başkomutanlık ve Genelkurmay Başkanlığı Madde 117 – (2) Milli güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, (4) Genelkurmay Başkanı,
|
İ. Milli Savunma (3) Cumhurbaşkanınca atanan Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir. |
Madde 118
2. Milli Güvenlik Kurulu Madde 118 – (Değişik birinci fıkra: 3/10/2001-4709/32 md.) Millî Güvenlik Kurulu; Cumhurbaşkanının başkanlığında, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan yardımcıları, Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanından kurulur. (3) (Değişik birinci cümle: 3/10/2001-4709/32 md.) Millî Güvenlik Kurulu; Devletin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili alınan tavsiye kararları ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini (4) Milli Güvenlik Kurulunun gündemi; (5) Cumhurbaşkanı katılamadığı zamanlar Milli Güvenlik Kurulu (6) Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin teşkilatı ve görevleri |
2. Milli Güvenlik Kurulu (3) (Değişik birinci cümle: 3/10/2001-4709/32 md.) Millî Güvenlik Kurulu; Devletin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili alınan tavsiye kararları ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Cumhurbaşkanına bildirir. Kurulun, Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördüğü tedbirlere ait kararlar Cumhurbaşkanınca değerlendirilir. |
Madde 123
1. İdarenin bütünlüğü ve kamu tüzelkişiliği |
1. İdarenin bütünlüğü ve kamu tüzelkişiliği |
Madde 124
2. Yönetmelikler Madde 124 – Hangi yönetmeliklerin Resmi Gazetede yayımlanacağı kanunda belirtilir. |
2. Yönetmelikler |
Madde 125
B. Yargı yolu Madde 125 – İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.(Ek hüküm: 13/8/1999-4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir. |
B. Yargı yolu Madde 125 – İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.(Ek hüküm: 13/8/1999-4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir. |
Madde 127
2. Mahalli idareler Madde 127 – Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. |
2. Mahalli idareler Mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile, kendi aralarında Cumhurbaşkanının izni ile birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır. |
Madde 131
2. Yükseköğretim üst kuruluşları Madde 131 – (2) (Değişik ikinci fıkra: 7/5/2004-5170/8 md.) Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler |
2. Yükseköğretim üst kuruluşları |
Madde 134
G. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Madde 134 – Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak amacıyla; Atatürk'ün manevi himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, |
G. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu |
Madde 137
J. Kanunsuz emir Madde 137 – Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, |
J. Kanunsuz emir |
Madde 148
3. Görev ve yetkileri |
3. Görev ve yetkileri |
Madde 150
5. İptal davası |
5. İptal davası |
Madde 151
6. Dava açma süresi Madde 151 – Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, iptali istenen kanun, |
6. Dava açma süresi |
Madde 152
7. Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi Madde 152 – Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya |
7. Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi |
Madde 153
8. Anayasa Mahkemesinin kararları Madde 153 – (2) Anayasa Mahkemesi bir kanun veya (3) Kanun, |
8. Anayasa Mahkemesinin kararları (3) Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez |
Madde 154
B. Yargıtay Madde 154 – (2) Yargıtay üyeleri, birinci sınıfa ayrılmış adli yargı hakim ve Cumhuriyet savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hakimler ve Savcılar |
B. Yargıtay |
Madde 155
C. Danıştay Madde 155 – (2) (Değişik ikinci fıkra: 13.8.1999 - 4446/3 md.) Danıştay, davaları görmek, (3) Danıştay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf idari yargı hâkim ve savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar |
C. Danıştay |
Madde 158
F. Uyuşmazlık Mahkemesi Madde 158 – Uyuşmazlık Mahkemesi adli, idari |
F. Uyuşmazlık Mahkemesi |
Madde 166
İKİNCİ BÖLÜM Ekonomik Hükümler I. Planlama; Ekonomik ve Sosyal Konsey (1) Madde 166 – (4) (Ek fıkra: 7.5.2010-5982/23 md.) Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında |
İKİNCİ BÖLÜM |
Madde 167
II. Piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi Madde 167 – (2) Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya kanunla |
II. Piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi |
Mülga Hükümler/Kaldırılan Hükümler
Madde 91
E. Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme Madde 91 – Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez. Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir. Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz. Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir. Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin hükümler saklıdır. Kanun hükmünde kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir. Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür. Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler bu kararın Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu değişikliklerin Resmi Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer. |
Madde 99
B. Gensoru Madde 99 – Gensoru önergesi, bir siyasi parti grubu adına veya en az yirmi milletvekilinin imzasıyla verilir. Gensoru önergesi, verilişinden sonraki üç gün içinde bastırılarak üyelere dağıtılır; dağıtılmasından itibaren on gün içinde gündeme alınıp alınmayacağı görüşülür. Bu görüşmede, ancak önerge sahiplerinden biri, siyasi parti grupları adına birer milletvekili, Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya bir bakan konuşabilir. Gündeme alma kararıyla birlikte, gensorunun görüşülme günü de belli edilir; ancak gensorunun görüşülmesi, gündeme alma kararının verildiği tarihten başlayarak iki gün geçmedikçe yapılamaz ve yedi günden sonraya bırakılamaz. Gensoru görüşmeleri sırasında üyelerin veya grupların verecekleri gerekçeli güvensizlik önergeleri veya Bakanlar Kurulunun güven isteği, bir tam gün geçtikten sonra oylanır. Bakanlar Kurulunun veya bir bakanın düşürülebilmesi, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla olur; oylamada yalnız güvensizlik oyları sayılır. Meclis çalışmalarının dengeli olarak yürütülmesi amacına ve yukarıdaki ilkelere uygun olmak kaydıyla gensoru ile ilgili diğer hususlar İçtüzükle belirlenir. |
Madde 100
C. Meclis soruşturması Madde 100 – Başbakan veya bakanlar hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin vereceği önerge ile soruşturma açılması istenebilir. Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve (Ek ibare: 3.10.2001-4709/31 md.) gizli oyla karara bağlar. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasi partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclise sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona iki aylık yeni ve kesin bir süre verilir. (Ek cümle: 3.10.2001-4709/31 md.) Bu süre içinde raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına teslimi zorunludur. (Değişik: 3.10.2001-4709/31 md.) Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde görüşülür ve gerek görüldüğü takdirde ilgilinin Yüce Divana sevkine karar verilir. Yüce Divana sevk kararı ancak üye tamsayısının salt çoğunluğunun gizli oyuyla alınır. Meclisteki siyasi parti gruplarında, Meclis soruşturması ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz. |
Madde 102
B. Seçimi Madde 102 – (Değişik: 31.5.2007-5678/5 md.) Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır. Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder. Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir. |
Madde 107
G. Cumhurbaşkanı Genel Sekreterliği Madde 107 – Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin kuruluşu, teşkilat ve çalışma esasları, personel atama işlemleri Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir. |
Madde 109
II. Bakanlar Kurulu A. Kuruluş Madde 109 – Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan kurulur. Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır. Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır; gerektiğinde Başbakanın önerisi üzerine Cumhurbaşkanınca görevlerine son verilir. |
Madde 110
B. Göreve başlama ve güvenoyu Madde 110 – Bakanlar Kurulunun listesi tam olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise toplantıya çağrılır. Bakanlar Kurulunun programı, kuruluşundan en geç bir hafta içinde Başbakan veya bir bakan tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunur ve güvenoyuna başvurulur. Güvenoyu için görüşmeler, programın okunmasından iki tam gün geçtikten sonra başlar ve görüşmelerin bitiminden bir tam gün geçtikten sonra oylama yapılır. |
Madde 111
C. Görev sırasında güvenoyu Madde 111 – Başbakan, gerekli görürse, Bakanlar Kurulunda görüştükten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisinden güven isteyebilir. Güven istemi, Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirilmesinden bir tam gün geçmedikçe görüşülemez ve görüşmelerin bitiminden bir tam gün geçmedikçe oya konulamaz. Güven istemi, ancak üye tamsayısının salt çoğunluğuyla reddedilebilir. |
Madde 112
D. Görev ve siyasi sorumluluk Madde 112 – Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur. Her bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur. Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür. Bakanlar Kurulu üyelerinden milletvekili olmayanlar; 81 inci maddede yazılı şekilde Millet Meclisi önünde andiçerler ve bakan sıfatını taşıdıkları sürece milletvekillerinin tabi oldukları kayıt ve şartlara uyarlar ve yasama dokunulmazlığına sahip bulunurlar. Bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri gibi ödenek ve yolluk alırlar. |
Madde 113
E. Bakanlıkların kurulması ve bakanlar Madde 113 – |
Madde 114
F. Seçimlerde geçici Bakanlar Kurulu Madde 114 – Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları çekilir. Seçimin başlangıç tarihinden üç gün önce; seçim dönemi bitmeden seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde ise, bu karardan başlayarak beş gün içinde, bu bakanlıklara Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışarıdan bağımsızlar Başbakanca atanır. 116 ncı madde gereğince seçimlerin yenilenmesine karar verildiğinde Bakanlar Kurulu çekilir ve Cumhurbaşkanı geçici Bakanlar Kurulunu kurmak üzere bir Başbakan atar. Geçici Bakanlar Kuruluna, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları Türkiye Büyük Millet Meclisindeki veya Meclis dışındaki bağımsızlardan olmak üzere, siyasi parti gruplarından, oranlarına göre üye alınır. Siyasi parti gruplarından alınacak üye sayısını Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tespit ederek Başbakana bildirir. Teklif edilen bakanlığı kabul etmeyen veya sonradan çekilen partililer yerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışarıdan bağımsızlar atanır. Geçici Bakanlar Kurulu, yenilenme kararının Resmi Gazete'de ilanından itibaren beş gün içinde kurulur. Geçici Bakanlar Kurulu için güvenoyuna başvurulmaz. Geçici Bakanlar Kurulu seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar vazife görür. |
Madde 115
G. Tüzükler Madde 115 – Bakanlar Kurulu, kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştayın incelemesinden geçirilmek şartıyla tüzükler çıkarabilir. Tüzükler, Cumhurbaşkanınca imzalanır ve kanunlar gibi yayımlanır. |
Madde 120
2. Şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması sebepleriyle olağanüstü hal ilanı Madde 120 – Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir. |
Madde 121
3. Olağanüstü hallerle ilgili düzenleme Madde 121 – Anayasanın 119 ve 120 nci maddeleri uyarınca olağanüstü hal ilanına karar verilmesi durumunda, bu karar Resmi Gazetede yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır. Meclis, olağanüstü hal süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir. 119 uncu madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, Anayasanın 15 inci maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağı, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri, Olağanüstü Hal Kanununda düzenlenir. Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler, Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisce onaylanmasına ilişkin süre ve usul, İçtüzükte belirlenir. |
Madde 122
B. Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali Madde 122 – Anayasanın tanıdığı hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelen ve olağanüstü hal ilanını gerektiren hallerden daha vahim şiddet hareketlerinin yaygınlaşması veya savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması sebepleriyle, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra, süresi altı ayı aşmamak üzere yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde sıkıyönetim ilan edebilir. Bu karar, derhal Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halinde değilse hemen toplantıya çağırılır. Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekli gördüğü takdirde sıkıyönetim süresini kısaltabilir, uzatabilir veya sıkıyönetimi kaldırabilir. Sıkıyönetim süresinde, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu sıkıyönetim halinin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararname çıkarabilir. Bu kararnameler Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Bunların Meclisce onaylanmasına ilişkin süre ve usul İçtüzükte belirlenir. Sıkıyönetimin her defasında dört ayı aşmamak üzere uzatılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararına bağlıdır. Savaş hallerinde bu dört aylık süre aranmaz. Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hallerinde hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği, idare ile olan ilişkileri, hürriyetlerin nasıl kısıtlanacağı veya durdurulacağı ve savaş veya savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi halinde vatandaşlar için getirilecek yükümlülükler kanunla düzenlenir. Sıkıyönetim komutanları Genelkurmay Başkanlığına bağlı olarak görev yaparlar. |
Madde 145
H. Askeri yargı Madde 145 – (Değişik: 7.5.2010-5982/15 md.) Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz. Askerî mahkemelerin savaş halinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir. Askerî yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir. |
Madde 156
D. Askeri Yargıtay Madde 156 – Askeri Yargıtay, askeri mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Ayrıca, asker kişilerin kanunla gösterilen belli davalarına ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar. Askeri Yargıtay üyeleri birinci sınıf askeri hakimler arasından Askeri Yargıtay Genel Kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla her boş yer için göstereceği üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir. Askeri Yargıtay Başkanı, Başsavcısı, İkinci Başkanı ve daire başkanları Askeri Yargıtay üyeleri arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanırlar. (Değişik son fıkra: 7.5.2010-5982/20 md.) Askerî Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, mensuplarının disiplin ve özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir. |
Madde 157
E. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Madde 157 – Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri hakim sınıfından olan üyeleri, mahkemenin bu sınıftan olan başkan ve üyeleri tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oy ile birinci sınıf askeri hakimler arasından her boş yer için gösterilecek üç aday içinden; hakim sınıfından olmayan üyeleri, rütbe ve nitelikleri kanunda gösterilen subaylar arasından, Genelkurmay Başkanlığınca her boş yer için gösterilecek üç aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir. Askeri hakim sınıfından olmayan üyelerin görev süresi en fazla dört yıldır. Mahkemenin Başkanı, Başsavcı ve daire başkanları hakim sınıfından olanlar arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanırlar. (Değişik son fıkra: 7.5.2010-5982/21 md.) Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin ve özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir. |
Madde 162
B. Bütçenin görüşülmesi Madde 162 – Bakanlar Kurulu, merkezî yönetim bütçe tasarısı ile milli bütçe tahminlerini gösteren raporu, mali yıl başından en az yetmiş beş gün önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Bütçe tasarıları ve rapor, kırk üyeden kurulu Bütçe Komisyonunda incelenir. Bu komisyonun kuruluşunda, iktidar grubuna veya gruplarına en az yirmi beş üye verilmek şartı ile siyasi parti gruplarının ve bağımsızların oranlarına göre temsili göz önünde tutulur. Bütçe Komisyonunun elli beş gün içinde kabul edeceği metin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür ve mali yıl başına kadar karara bağlanır. (Değişik dördüncü fıkra: 29.10.2005-5428/4 md.) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Genel Kurulda, kamu idare bütçeleri hakkında düşüncelerini, her bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler sırasında açıklarlar; bölümler ve değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oylanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, bütçe kanunu tasarılarının Genel Kurulda görüşülmesi sırasında, gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamazlar. |
Madde 163
C. Bütçelerde değişiklik yapılabilme esasları Madde 163 – Merkezî yönetim bütçesiyle verilen ödenek, harcanabilecek miktarın sınırını gösterir. Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz. Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez. Cari yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik tasarılarında ve cari ve ileriki yıl bütçelerine mali yük getirecek nitelikteki kanun tasarı ve tekliflerinde, belirtilen giderleri karşılayabilecek mali kaynak gösterilmesi zorunludur. |
Madde 164
D. Kesin hesap Madde 164 – Kesin hesap kanunu tasarıları, kanunda daha kısa bir süre kabul edilmemiş ise, ilgili oldukları mali yılın sonundan başlayarak, en geç yedi ay sonra Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Sayıştay, genel uygunluk bildirimini, ilişkin olduğu kesin hesap kanunu tasarısının verilmesinden başlayarak en geç yetmiş beş gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Kesin hesap kanunu tasarısı, yeni yıl bütçe kanunu tasarısıyla birlikte Bütçe Komisyonu gündemine alınır. Bütçe Komisyonu, bütçe kanunu tasarısıyla kesin hesap kanunu tasarısını Genel Kurula birlikte sunar, Genel Kurul, kesin hesap kanunu tasarısını, yeni yıl bütçe kanunu tasarısıyla beraber görüşerek karara bağlar. Kesin hesap kanunu tasarısı ve genel uygunluk bildiriminin Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olması, ilgili yıla ait Sayıştayca sonuçlandırılamamış denetim ve hesap yargılamasını önlemez ve bunların karara bağlandığı anlamına gelmez. |
Geçici Madde 21
GEÇİCİ MADDE 21- E) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve askerî mahkemeler kaldırılmıştır. |
Yürürlük Maddesi
MADDE 18- Bu Kanun ile Anayasanın; |
YAZIYA YORUM KAT