Referandum Sonucunu Nasıl Okumalı: S. Bülent Yılmaz Yorumladı
Referandumda resmi olmayan sonuç değişiklik paketine geçit vermekle birlikte sonucun özellikle AK Parti açısından beklenenin çok gerisinde olduğu anlaşılıyor. Serdar Bülent Yılmaz’dan ortaya çıkan tabloyu sitemiz için yorumlamasını istedik.
HAKSÖZ-HABER
Av. Serdar Bülent Yılmaz, referandumun resmi olmayan sonuçlarını Haksöz-Haber okurları için değerlendirdi. Mevcut tabloyu çeşitli açılardan değerlendiren Serdar Bülent Yılmaz’ın özellikle de AK Parti – MHP ittifakı ve Kürt bölgelerindeki sonuçlar bağlamında yaptığı değerlendirmeler ilgi çekici.
Bize zaman ayırıp demecimize cevap verme nezaketinde bulunan Serdar Bülent Yılmaz beye teşekkür ediyor ve referandum sonucuna dair yaptığı analizi ilginize sunuyoruz:
*
Sonuçlar bize öncelikle şunları söylüyor:
Normal şartlarda AK Parti ve MHP’nin toplam oyu yüzde altmışın üzerinde olması gerekirken bu sonuç her iki partinin de kendi seçmenini ikna edemediğini gösteriyor. En büyük fireyi MHP’nin verdiği açık. Ancak AK Parti’nin de seçmenini konsolide etmekte artık zorluk çektiği görülüyor. Açıkçası “Evet”e verilen oyların Erdoğan’a verildiğini düşünüyorum.
Bunun çeşitli nedenleri var. Özellikle büyük şehirlerdeki düşüşler dikkate alınırsa hükümetin tansiyonu yükseltme siyasetinin ters teptiği, kentli sosyolojiyi rahatsız ettiğini söyleyebiliriz. Bunun yanında ekonomik tedirginliğin de büyük şehirlerde daha fazla “Hayır”a katkı sağladığını söyleyebiliriz.
İkincisi darbe sonrası başlatılan ihraç ve açığa almaların yarattığı mağduriyetin kamu vicdanını rahatsız ettiği, geniş bir kesimi etkilediği, bunun da seçime yansıdığı düşünülebilir.
AK Parti’nin MHP ile yaptığı seçim ittifakının ve bunun sonucunda yükselen milliyetçi söyleme rağmen Kürtlerin daha rasyonel bir zemine doğru yöneliş gösterdiğini söyleyebiliriz. Ancak çukur teröründen sonra HDP cephesinde çok daha fazla bir düşüş bekleniyordu. Bunun olmaması salt MHP ile ittifakla açıklanamaz. AK Parti hükümetinin bölge siyasetini, siyasetçisini ve bürokratlarını yenilemesi gerekiyor.
İlk defa oy kullanacak genç seçmenden yeterli bir destek alınamadığı dikkate alınırsa genç seçmeni kuşatma konusundaki sorunun da devam ettiğini ifade etmek gerekir.
Bölgede seçime katılımın Türkiye ortalamasının bir miktar gerisinde kaldığı görülüyor. Bunu arafta kalanlarla ilgili bir veri olarak okursak, bu kesimin yüksek bir oran oluşturmadığı söylenebilir. Bu kitle de ikna edilebilirdi ancak gerek MHP ittifakı, gerekse çukur terörü sonrası bölgede yaraları sarma ve sosyal politikalar alanında uygulamalardaki zafiyet bu sonuçta etkili oldu.
Anayasa değişikliğinin kamusal tartışmadan kaçırılması, milletvekillerinin bile görüşlerine başvurulmadan alelacele meclisten geçirilmesi daha baştan beri bu değişikliğe itirazların yükselmesine neden olmuştu. Bu kötü başlangıç, soru işaretleriyle dolu bir anayasa değişikliği referandum sürecini yaşamamıza neden oldu.
Diğer bir husus da iki tercih arasındaki farkın çok az olması. Bu durum “Hayır” cephesinin bildik meşruiyet tartışmalarını başlatacağını gösteriyor. İlk açıklamalara bakıldığında bu tartışmanın başlatıldığı görülüyor. Yaklaşık yüzde 49’luk bir kitleden güç alarak bu kitleyi dinamize etmeye çalışacaklarını, sokak eylemleri ile hükümeti geri adım atmaya zorlayacaklarını, bir yönetim krizi çıkarmaya yelteneceklerini, tartışmayı olabildiğince üst perdeden ve uzun süreli sürdürmek isteyeceklerini şimdiden öngörebiliriz.
Sonuç olarak AK Parti bu seçimden sonra söylemden eyleme her konuda kendisini gözden geçirmelidir.
HABERE YORUM KAT