1. YAZARLAR

  2. HAMZA TÜRKMEN

  3. Reel Siyaset, Fikrî Liderlik ve İstişare
HAMZA TÜRKMEN

HAMZA TÜRKMEN

Yazarın Tüm Yazıları >

Reel Siyaset, Fikrî Liderlik ve İstişare

15 Eylül 2015 Salı 19:47A+A-

 

1970’li yıllarda ‘siyaset’ kavramını ‘politika’ kavramından ayrıştıracak inceliği Malik bin Nebi’nin işaretleri sayesinde yakalamıştım.

Politika, biz Müslimlerin gözünde Batılı bir kavram. Politikada hedefe ulaşmak için her türlü yol ya da sapkınlık meşru görülebilir. Bu nedenle de ‘politik etik’ arayışları gündemleşmiştir.

Müslümanlar için siyaset ise, fıtrî ve vahyî olanı yaşatabilmek için insanın kendi nefsini ve insan ilişkilerini sevk ve idare edebilmek sanatıdır. Kendi adabımız için de; tebliğimiz, direnişimiz, dirilişimiz ve yeniden inşa çabalarımız için de siyasî ahlak elzemdir.

Siyasî ahlak ilkelerimizin uygulamalı en önemli verileri Resullerimizin Siretleri’nde belirginleşir. Aslında önderlik, fiilî lider dahil herkesi bağlayan üst ilkeleri yaşatmaktır.

‘Politik alan’da veya ‘reel siyaset’te hak ve adaletten yana alan açmanın da siyasî ve ahlakî ilkeleri olmalıdır.

1970’lerden bu yana vahyî ve fıtrî özgürlüklerimizin kısıtlandığı cahiliye rejimlerinde yaşadığımız vakıasını okuyanlardanım.

Ulusal ve küresel kuşatmaları aşmak için reel siyaset konusunu, Resulullah’ın Mekke ve Yesrib cahiliye yapısında fıtrî ve vahyî olana alan açmak için kullandığı ‘sistem içi araçlar alanı’ bağlamında görenlerdenim.

Ki bu alan Îlâf anlaşmalarından panayırlara, Eman Müessesesi’nden Medine Vesikası’na kadar ilkesel bağlar kuracağımız bir sahadır.

Ancak bu alanda var olabilmek için tüm muslih öncülerimiz gibi üç önemli şartı önde tutmak gereklidir:

1. İslami kimliği gizlememek,

2. Ayetlerin üzerini örtmemek veya vahyî işaretlerin pratiğimizle alakalı illetlerini geçiştirmemek,

3. Başarı adına ötekine yağcılık/müdahane etmemek.

Diriliş Postası’ndaki ilk yazılarımda bu konuyu işlemiş ve reel siyasette ‘vesayetçiler’ ve ‘pragmatikler’ karşısında, helal ve haram sınırlarını gözetmeye çalışan ‘idealistler’den bahsetmiştim.  

Rabbimize hamdolsun ki bugüne kadar Kur’ân merkezli iç eğitim; dışa dönük tebliğ, tanıklık ve mücadele safhalarında bu perspektife sahip veya bu perspektifi algılamış mü’min ve mü’mine insanlarla yürüdüm.

Ama reel siyaset içinde hiçbir partinin mahallî veya merkez karar masasına oturmadım. Oturamadım değil, oturmadım.

Çünkü öğrendiğimiz İslami önceliklerimizi içselleştirip temellendirebilmek hedefi sünnetullah gereği bizim için birincildi.

Bu bilinç ve kararlılık çizgisini, 1976’daki Düşünce Dergisi’nden, ve sonra Yeni Ölçü, Kriter ve Aylık Dergi’den bu yana kimimiz, tüm tecrübesizliğimizle birlikte bağımsız ve özgün bir çizgi, yapı veya ekol inşa edilmesi doğrultusunda kavradı.

Kimimiz Kur’ânî bilinçlenme yolunun güncel ve reel siyaset içinde ve ‘kervan yolda düzülür’ mantığı ile gerçekleşeceği yorumunu formlaştırdı.

En zayıf olanlarımız ise Kur’ânî-Tevhidî yönelimlerini entelektüel kibre dönüştürüp bireyci yollara saptı.

Aslında vahiyle uyanış ve yeniden inşa kaygısı taşımaya devam edenler arasında yaşanan bu eğilimler, fevriliklerini dışarıda bırakarak istişarî planda bir araya gelmelidirler. ‘Mü’minler kardeştir’ emri gereği zaafları aşma yollarını bulmalıdırlar.

Zaten birbirimize beslememiz gereken sevgi ‘şef, reis, başkan’ gibi kelimelerle tâzime hatta tapınca dönüşmemelidir. Geçmişten, hatta padişahlık kültüründen kalan ‘O ne derse o’ gibi aforizmalar her yetkili şahıs için sakıncalıdır. Aradığımız fiilî liderlikten önce ‘fikrî liderlik’tir; yani mücadelemizde yaşatacağımız temel ölçülerdir.

Fikrî veya ilkesel liderliğe kim hizmet ediyorsa başımızın gözümüzün üstündedir.

Şura ruhunu ve önderlik ilkelerini taşımak da yapıcı uyarılardan azade değildir.

Ama uyarılar istişâri temelli olmalıdır.

YAZIYA YORUM KAT

3 Yorum
  • Ebu Abdullah / 15 Eylül 2015 22:19

    3.Muslumanlarin onemli bir eksigi,birbirine karsi elestriye acik degildirler,elestriye tahammulleri yok.bir iki kere biraraya gelir gelmez,fikirler cakisinca,sirtlarink birbirine verir,birdaha biraraya gelmemek sartiyle!farkindayim,cehennemin yolu iyi niyet,taslariyla duselidir.herdusunulen sey,iyi niyetle yapilmis olabilirsiniz,fakat belki fark edemediginiz edemedimiz,sadece samimiyet yeterli degil,yaptigimiz,dusundugumuz,yaklasma uslubumuzun islama,uygunluk onemlidir.


    Ilkesel bazda dogruluk yununu gozununde bulundurmaliyiz.muslumanlarin,bir,on ve aylarce zaman harciyarak mutlaka,dogrular ozerinde birbirliktelik olusturmaliyiz.aksi halde,paramparca olarak,daginik olarak hayatimizi tuketmis oluruz.bu haliyle,Allah‘in yardiminda,da,mahrum kalmis oluruz.Allah hayirli bir kapi acmasinj nasip eylesin amin.mutlak bir sbep olusturmaliyiz.,O,sebep,birileri bu cigiri acmak icin,fedakarlik etmeli,ki,Allah cc yardimini esirgemesin.hicbirsey,kendiliginden olmaz,illa,bir sebep olmalidir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ebu Abdullah / 15 Eylül 2015 22:02

    2.Islami gruplarin,ilke olarak bakis acisi sabiteler,kur‘an ve sunnet konusunda hemfikirdirler,diye dusunuyorum,ayriliga dustukleri,asil konu,degiskenlerdir.degiskenler ise,akidevi konularda delil olarak kabul edilmez.genelde,muslumanlar,sosyal medya ozerinde,elestri yapiyorlar,bu yalnis,herkes,kendini ozelestriye,tabi tutup,nefis,heve,heves,kibir,grur,cokluk ve ustunluk kompleksini ozerinde atarak,Allah icin,muslumanlarin bir birliktelik olusturmalari icin,ilkesel olarak,kur‘an merkezli bir sura olusturmalari farzdir.yuce Rabbimiz,topluca,Allah‘in ipine sarilin.emir mahiyetinde olan ayetin geregini yapmalari,farzdir.muslumanlarin,kanaat onderleri,bu hayirli ise unayak olmalari gerekir.zaman kaybi,tum muslumanlar icin,zarardir.kim ilk etapta bu hayirli ise unayak olursa,Allah cc katinda ecrini,mukafatini alacaktir.kimde bu ise engel olupta,diretirse,kutu bir cigir acmis olur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ebu Abdullah / 15 Eylül 2015 21:08

    1.H,Tukmen abimizin,gondemlestirdigi,konular,onemlidir,Turkiyedeki,tevhidi anlamda birbirine yakin olan,grup hizip veya olusumlar,herbiri,siyasi bir perspetif,olusturup,bununla birlikte,kalinca duvarlar olusturulmus.hicbir grup,istenilen anlamda,islami bir cercevede,islami kardeslik bilinciyle,birbiriyle irtibatlari,iliskileri,hayri ve sabri birbirine tavsiye etmeleri diye bir endise olsada pratikte bunun aktif birsekilde uygulanmasi simdiye kadar,olmussada cok az gurulmustur.

    Yanıtla (0) (0)