Rantisi’yi anarken
17 Nisan 2004 HAMAS'ın ileri gelenlerinden Prof. Dr. Abdülaziz Rantisi'nin şehit edildiği tarihtir. Biz de şehit edilişinin dördüncü yıldönümü münasebetiyle onu rahmet ve minnetle anarken kendisinden de özetle söz etmek istiyoruz.
22 Mart 2004 sabahı bütün İslâm âlemi, Filistin davasıyla ismi özdeşleşen ve sadece HAMAS'ın değil genelde bütün Filistin direnişinin, Kudüs davasının önderi olan Şeyh Ahmed Yasin'in şehit edilmesiyle sarsıldı.
Vahşette sınır tanımayan Siyonist işgalciler korkakça ve kahpe bir saldırı düzenleyerek, tekerlekli sandalyeye mahkûm ve muhtelif hastalıklarla boğuşan Şeyh Yasin'i sabah namazından çıktığı sırada üzerine havadan füzeler fırlatmak suretiyle şehit etmişlerdi.
Siyonistler bu cinayetle yetinmeyerek Filistin direnişinin diğer önderlerini de hedef alacaklarına dair açıklamalar yaptılar. Onların bu tehditleri karşısında Filistin direnişinin öncülüğünü kabullenmek büyük bir fedakârlık gerektiriyordu. Çünkü bu, kelle koltukta yaşamak, her an ölüm tehdidiyle karşı karşıya olmak anlamına geliyordu. Ama direniş bayrağının da yere düşmemesi gerekiyordu.
Prof. Abdülaziz Rantisi, direniş bayrağının yere düşmemesi için kendisine tevdi edilen vazifeyi kabul etti. Bazıları böyle bir vazifeyi üstlenmeyi her halde bir nimete konmak sanıyorlardı ki, Şeyh Yasin'in şehit edilmesinden sonra HAMAS'ta liderlik tartışmasının, bölünmenin ortaya çıkabileceğini ileri sürdüler. Oysa bu iddia vakıayı, gerçeği değil iddia edenlerin içindeki temenniyi yansıtıyordu. Ama gerçek onların arzuladıklarından ve umduklarından çok farklıydı.
Direniş bayrağını Şeyh Ahmed Yasin'den sonra devralan Prof. Rantisi daha ilk günden işgalci Siyonistlerin tehditleriyle karşı karşıya gelmeye başladı. Ama o işgalci saldırganlar karşısında taviz vermemeyi, mücadele konusunda gevşememeyi, tam bir kararlılıkla yoluna devam etmeyi tercih etti. İşgalcilerin tehditlerinin sorulması karşısında da, bir hastalıktan veya kalp krizinden ölenin de, Apaçi helikopterlerinin saldırısına uğrayanın da dünyaya veda etmek zorunda kaldığını, kendisine sorulsa Apaçi'yi tercih edeceğini ifade ederek iki mesaj vermeye çalıştı: Birinci olarak işgalcilerin tehditlerinden korkmadığını. İkinci olarak da ölümler arasında tercih yapma imkânı olsa şehadeti tercih edeceğini, şehadetin onun için en ulvi hedef olduğunu.
İşgalcilerin Prof. Rantisi'yi hedef alan saldırıları da diğerleri gibi haince ve korkakça olmuştur. Onlar bu saldırılarıyla aynı zamanda Gazze'den çekilme kararı almalarının bir yenilgi olarak algılanmamasını sağlamak istediklerini ifade ettiler. Bu konudaki stratejilerini yetkililerin ağızlarıyla da dışa yansıttılar. Ancak her ne kadar yeni ve vahşi cinayetlere imza atsalar da Gazze'den çekilmeyi kabullenmek zorunda kalmaları Filistin direnişinin bir zaferidir ve Siyonistler açısından da Güney Lübnan'dan çekilme gibi ciddi bir yenilgidir.
Burada üzerinde durulması gereken bir husus da Rantisi cinayetinin arkasındaki ABD rolüdür. Bu konuda cinayetin işgal devletinin o zamanki başbakanı Şaron'un ABD ziyaretinin hemen arkasından ve Bush'un ona açık çek verdiğini açıklamasından hemen sonra gerçekleştirilmesine özellikle dikkat çekmek gerekir. Bush, Şaron'un söz konusu ziyaretinde onun geliştirdiği projelere hayran kaldığını ve tam destek verdiğini dile getirdi. Gerçi onun görünüşte kastettiği Gazze'den çekilme ve Filistin halkıyla irtibatı kesme projesiydi. Ancak Rantisi cinayeti de bu projeyle bağlantılı olduğundan tahminimize göre bu cinayet de Bush - Şaron görüşmesinde ele alınmış ve karara bağlanmıştır. Cinayetin, ABD'nin Irak'taki direniş karşısında köşeye sıkıştığı ve büyük kayıplar verdiği günlerde gerçekleştirilmesi de bir rastlantı değildi. ABD'nin o günlerde dünya kamuoyunun dikkatlerini bir başka yöne çekmeye ihtiyacı vardı.
Cinayette kullanılan teknoloji ise tamamen ABD’nin Siyonist devlete ikram ettiği teknolojidir. Örneğin işgal devletinin nokta operasyonları adını verdiği cinayet saldırılarında, bu çerçevede Rantisi'yi hedef alan vahşi saldırısında kullandığı Apaçi helikopterlerini ABD, İsrail işgal devletinden başka hiçbir ülkeye vermemektedir. Bu helikopterlerin kullandığı füzelerin de ABD ürünü olması muhtemeldir.
Saldırıda Rantisi'nin iki koruma görevlisi ile 25 yaşındaki oğlu Muhammed de olay yerinde şehit oldular. Bu üç kişinin cesetleri atılan füzelerle parçalanmış ve organları etrafa saçılmıştı.
Yüce Allah’tan Rantisi’ye, oğluna ve tüm şehitlere rahmet diliyoruz. Allah mekânlarını cennet eylesin.
Vakit gazetesi
YAZIYA YORUM KAT