“Rabia, Yeryüzüne Yayılan Bir Musalladır!”
"Rabia artık bizim için Mısır’da bir meydanın adı değil, yeryüzüne yayılan bir musalladır!"
Abdurrahman Dilipak, Yeni Akit'teki köşesinde Rabia işaretinin neyi sembolize ettiğini yazdı:
RABİA
Abdurrahman Dilipak / Yeni Akit
Bir barut tüccarının parası ile barış ödülü örgütlerseniz, onu darbeci birine vermeniz aslında pek de garip bir çelişki olmasa gerek.
Bir nükleer fizik profesörü düşünün; “%1,5 büyüktür %51’den” diye siyasi bir teori geliştiriyor. Evet, siz bunu BM’de görevlendirebilirsiniz..
Şimdiye kadar demokrasinin liberali, sosyalisti, milliyetçisi, Hıristiyanı, her şeyi yapıldı ama, “Tarihin sonu”na geldiğimizde “militarist demokrasi”yi de gördük, “halksız demokrasi”yi de!
Bize içinde yaşadığımız bölgeye “Ortadoğu” demeyi öğrettiler.. Kendimize İngiltere’den baktığımızda evet öyle.. Biz zafer işaretini de W. Churchill’den öğrendik. O kendi dilinde zafer kelimesinin baş harfini işaret ederek, kendi zaferini kutlarken, biz de öyle yaptık. Oysa bu adam değil mi idi “Bir damla kan, bir damla petrol” diyen!
İnsanlar elleri ile başka ne işaretler yapıyorlar.. Argoları çıkartırsak, yumruk öfkenizi ifade eder.. Şehadet parmağı, şahidliğinizi ve şehadetinizi ifade eder.. Parmaklarınızı birleştirir ve avucunuzu açarsanız, bu “Dur. Artık yeter” demektir.. Parmaklarınızı iyice birbirinden ayırırsanız, baş parmağınız elif, diğer dört parmak, “Allah” lafzının diğer harfleri olur. Aynı zaman da bu barışı temsil eden güvercine benzer!. Başparmağınızı ayırıp yumruk yaparsanız da aynı sonuca ulaşırsınız.. Eğer avucunuzu açar ve başparmağınızı içeriye kapatırsanız bu Rabia işareti olur. Özgürlüğün yeni sembolü yani.. Rabia işareti Hz. Nuh’a gönderilen bir selamdır aynı zamanda. Nuh’un gemisine binenlere bir oluşun işaretidir bu anlamda. İçe kapanan başparmak elif, dik duran diğer harfler de “Allah” lafzını ifade eder..
Rabia işareti bir çığlıktır aynı zamanda.. Bu zaman kimine göre ebedi saatenin başlangıcına, kimi zaman ebedi felakete işaret eder. “Ahirzaman” o zaman!
Biz, alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz!
Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak, mazlumlara yardım etmek ister.
Sevgimiz nefretimizden, merhametimiz gazabımızdan büyüktür..
Rabia, Adeviye’yi çağrıştırır bize.. Sabrı anlatır, sadakatı, merhameti..
Rabia isyanı anlatır bize. Asiye’nin isyanını. Mazlumların isyanını anlatır..
Mısır’ın Rabiası, tarihten gelen bir derinlikle yeni anlamlar kazanmıştır.. Bir Musa muştusudur, bir Yusuf esintisi, bir Asiye direnişi, bir Harun sadakatını anlatır bize..
Rabia’nın yüzü Kudüs’e dönüktür, Mekke’ye, Medine’ye dönüktür.
Rabia bize Basra’yı anlatır, Urfa’yı anlatır..
Rabia Mursi’yi anlatır..
Rabia şehadeti anlatır.
Rabia vahdeti anlatır. Bir vahdet çağrısıdır..
Mısır’ın Rabia’sı, biraz Kızılderilidir, o modern batının yok ettiği bir insanlık türünün çocuğudur. Rabia biraz kara derili. O bir Afrikalıdır, köle pazarlarında satılan. Rabia biraz çekik gözlü bir sarışındır, Asya’nın çile yükünü omuzlarında taşır. Rabia bir beyazdır, bütün bu cinayetleri işleyen, ademoğluna karşı, ademoğullarından, şeytanın işbirlikçisi, insanları ve hayvanları öldüren, ekinleri talan eden müfsit, kan dökücü en beyaz ırkın utancını taşır,
Vay o namaz kıldığını söyleyip de, sonra da bu cinayetlere ortak olanlara..
Rabia’nın ruhu Mısır’da hayat buldu yeniden. Mısır’da, Şam’da Filistin’de, Gazze’de şehid olan her müminin kanı, binlerce müminin yeniden doğuşu için bir hayat iksiri oldu bugün.. Rabia’da şehadet şerbeti içip, İstanbul’da, Diyarbakır’da diriliyorlar..
Rabia musallası, uzaya roket fırlatılan bir üs değil, cennete açılan bir şehidlik kapısı oldu bugün.. Allah’a açılan manevi bir kapı..
İnkarcılar bizim yenilmez ve ölümsüz olduğumuzu bilmiyorlar.. Onlar şeytanın askerleri, biz ise Hakk’ın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli ve haykıran sesiyiz.. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalimlere karşıyız..
Biz Al-i İbrahim’e salatu ve selamlar ederiz vahiyle her yüzleştiğimizde. Biz Al-i İmran’a selat ve selamlar göndeririz.. Biz Yakub’un çocuklarıyız, Musa’nın çocukları, biz Meryem’in çocuklarıyız, Mesih mesheder şehidlerimizin yüzünü. Biz Davud’un kılıcıyız. Asay-ı Musa, yed-i beyza aydınlatır ufkumuzu.. Biz hatemünnebi Muhammed ümmetiyiz. Salat ve selam O’na olsun.
Rabia’nın çocukları ölmezler. Onlar şehid oldular, Resul’ün yanındalar, Mavi Marmara şehidleri ile buluştular.. Şehidler ölmez.. Biz yenilmeyiz. Bu bir imtihandır.. Bize yapılan haksızlıklara karşı direnerek derecemizi yükseltirken, onlar zulümlerini daha da artırarak aslında sadece kendi cehennemlerine sırtlarında odun taşıyarak, kendi kıyametlerini hazırlamaktadırlar..
Biz, tarihin yaşayan tanıklarıyız. Ve bugün Şam, Kudüs, Kahire bizim için bir mektep olmuştur. İstanbul’da her meydan bizim için bugün Rabia’dır.
Biz, Rabia iksiri ile yeniden hayata dönüyoruz.. Rabia selamı bu anlamda dirilişimizi ifade etmektedir.. Biz, Rabia’da kendimizi görüyoruz.. Ve inanıyoruz ki, bir insana yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir..
Rabia artık bizim için Mısır’da bir meydanın adı değil, yeryüzüne yayılan bir musalladır! Şimdi yeni Rabialar doğmaktadır. Yeni Esmalar, yeni Mursiler..
Resul’ün dilsiz ve sağır bir kadının imanına şehadet için tahiyatta işaret parmağını kaldırması gibi, biz de bugün, O’na teberrüken, şehadet şuurunu ifade eder ilayı kelimetullahı avuçlarımıza kazıyoruz.
Selâm ve dua ile.
HABERE YORUM KAT