
"Rabbimiz! Şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilmektesin!"
"Rabbimiz, şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilmektesin. Yerde ve gökte hiç bir şey Allah'a gizli kalmaz." (İbrahim/38)
رَبَّنَٓا اِنَّكَ تَعْلَمُ مَا نُخْف۪ي وَمَا نُعْلِنُۜ وَمَا يَخْفٰى عَلَى اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَٓاءِ ﴿٣٨﴾
"Rabbimiz, şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilmektesin. Yerde ve gökte hiç bir şey Allah'a gizli kalmaz." (İbrahim/38)
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي وَهَبَ ل۪ي عَلَى الْكِبَرِ اِسْمٰع۪يلَ وَاِسْحٰقَۜ اِنَّ رَبّ۪ي لَسَم۪يعُ الدُّعَٓاءِ ﴿٣٩﴾
"Hamd, Allah'a aittir ki, O, bana ihtiyarlığa rağmen İsmail'i ve İshak'ı armağan etti. Şüphesiz benim Rabbim, gerçekten duayı işitendir." (İbrahim/39)
Ya Rabbi şüphesiz Sen bizim içimizde saklı tuttuklarımızı da, dışımızı da bilensin. Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz. Allah bilgisi tam olandır, bilgi kendisinden olandır ve O’nun bilgisinin dışında kalan hiçbir şey yoktur.
Hamd, övgü, senâ, yücelik Allah’a aittir ki, O, bana yaşlılık dönemimde İsmail ve İshak’ı armağan etmiştir. Doğrusu Rabbim duaları işiten ve gereği gibi icabet edendir.
Babasıyla, kavmiyle, zalim idarecilerle şanlı bir mücâdele veren, Allah’ın kendisinden istediği müslümanca bir hayatı sürdürebilmek için hicret üstüne hicrete çıkan atamız nihâyet çok ihtiyarlamıştı. 90-100 yaşına yaklaşmış, karısı Sâra annemiz de 70-80 yaşlarında, o da ihtiyarlamış bir durumdaydı. Ve üstelikte Sâra annemiz kısırdı. Ama Rabbimiz onu ödüllendirecekti. Rabbimiz o yaşta onlara melekleriyle iki oğul müjdeledi. Birisi Sâra annemizden İshak (a.s), diğeri de Hacer annemizden İsmail (a.s). Kitabımızın başka âyetlerinin beyanıyla birisi bilgin bir oğul, diğeri de halim bir oğul.
Hz.İbrahim, Allah teala tarafından kendisine verilen nimetleri anmak isterken, yaşlı bir durumda olduğu halde kendisine verilen evlat nimetini anmaktadır. Zira kişinin Ölümünden sonra geride kalan nimetlerden biri de kendisine hayır duada bulunan evlat nimetidir.
Resulullah (s.a.v.) bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmaktadır:
"İnsanoğlu Öldüğünde ameli kesilir. Ancak üç çeşit ameli müstesna. Sadaka'i cariye (Devam eden sadaka), kendisinden faydalanılan ilim yahut, kendisine dua eden salih evlat.
BASAİRUL KUR’AN
Yaşlılık döneminde insana evlât bahşedilmiş olması büyük etki bırakır insanda. Çünkü evlât sürekliliktir. İnsanın sonunun yaklaştığını hissettiği ve fıtri bir ihtiyaç olarak soyunun devam etmesini istediği bir sırada evlât bağışı ne büyük nimettir. İbrahim de Allah’a hamdediyor, O’nun rahmetini umuyor!
“Hiç şüphesiz benim Rabbim duaları işitip kabul edendir.”
Allah’a şükrettikten sonra kendisini sürekli şükreden bir kul kılmàsı için Allah’a dua ediyor. İbadet etmek suretiyle şükreden bir kul kılmasını istiyor. Bununla ibadet etmedeki kararlılığını, hiçbir engelin onun ibadetine engel olamayacağını, hiçbir şeyin onu ibadet etmekten alıkoyamayacağını duyurmuş oluyor.
FİZİLALİL KUR’AN
HABERE YORUM KAT