Pyongyang’ın taşına bak, gözlerimin yaşına bak
Aziz Lider, Dahi Lider, Sevgili Lider, Rehber Güneş Işığı, Mutlak Muzaffer, Demir İradeli Kumandan, Devrimci Yoldaşsal Aşkın En Yüksek Tecessüdü, 21. Yüzyılın Parlak Güneşi, Cennetten İnen Şerefli General...
Kuzey Kore’nin yurtta, dış temsilciliklerde resmî ağlama törenleriyle veda ettiği Komünist Kim Hanedanlığı’nın ikinci kuşağı Kim Jong-il’in 50 sıfatından bazıları bunlar...
Edebi Şef, Ulu Önder, Büyük Kurtarıcı’dan daha yaratıcı oldukları kesin. Belki çocukken kargaları kovalamamış ama Kuzey Kore okullarında okutulan resmî biyografisine göre doğumunu bir kuyruklu kelebek muştulamış.
Zaten, 1942’de ahşap bir kutu içinde Kore yarımadasının en büyük dağı Baekdu’da dünyaya gelirken aniden gökte beliren iki gökkuşağının ve hiç görülmemiş bir yıldızın eşlik ettiği lider için az bile bu sıfatlar. Üç yaşındayken yanlışlıkla haritada üzerine mürekkep döktüğü Japonya’da fırtınalar kopartan bir devlet başkanının arkasından Koreliler kendini ne kadar paralasa da az.
İki ekmek arasına köfteyi koyup “Gogigyeopbbang”ı (Siz Batılılar daha sona buna hamburger dediniz) keşfetmiş bir liderden bahsediyoruz. Komünist bir Gozdzilla filmi çektirmek için 1978’de Güney Koreli yönetmen Şin Sang-ok ile aktris karısı Choi Eun-hee’yi kaçırtacak, Sinema Sanatı Hakkında kitap yazmış, 30 bin DVD biriktirmiş sanatsever bir liderden.
Kıskanmayın ama parti gazetesi Rodong Sinmun ’a göre o, aynı zamanda uluslararası bir moda ikonu. Tabii “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” demekle kalmayıp altı opera bestelemiş bir müzik dehası olduğunu da unutmamak gerek. Üst üste dört atışta deliği bulan bir golf üstadı, dev tavşan üreticiliğiyle ülkesindeki açlığını yenmeye çalışan bir ekonomi dahisi, telefonla verdiği taktiklerle milli takımı dünya kupasına taşıyan müthiş bir futbol dahisi olduğunu da...
Tabii bunları konuşurken bahsettiğimiz kişinin Kuzey Kore Ulusal Savunma Kurulu başkanı, Kore İşçi Partisi Genel Sekreteri ve Kore Halk Ordusu Başkomutanlığı titrlerini ama en çok da hâlâ yaratıcı çözümler üreten bir komünist ideolog olduğunu da hiç akıldan çıkarmamak gerek.
90’larda onun rehberliğinde geliştirilen Songun (Önce Ordu) teorisinin, Türk solunun kurucu babalarının Milli Demokratik Devrim teorisinden eksiği yok uygulandığı için fazlası var. “Devrimin öncü gücü işçi sınıfı değil ordudur. Bu Kuzey Kore’nin kendi şartlarına uygun bir modeldir” falan...
Ciddiye almadıysanız o halde baba Kim’in Juche’sini denemelisiniz. Stalin’in ardından SSCB’deki destalinizasyon sürecine fena bozulup hayranı olduğu lidere bağlılığını göstermek için Juche’yi geliştirir Kim İl-Song. Tabii ki her zaman olduğu gibi “insan merkezli bir sosyalizm kurmak” tır amaç. Halkın devrime katılımı esastır. “İnsanı diğer varlıklardan ayıran yaratıcılık, akıl ve bağımsızlık özellikleri sayesinde kendini geliştirir, öğrenir ve hep ilerler. İnsan içgüdülerinin ötesinde, sadece eğitim, tartışma ve yaratıcılık deneyimleri sayesinde ilerleyebilir” der. Yani her sosyalist teori gibi kitabi niyeti halistir Juche’nin. Yani öyle Kuzey Korelilerin tek tip kıyafet giydiğine falan bakmayın.
İnanmayan baba Kim’in 70’inci doğum gününde dikilen, 70 basamakla çıkılan Juche Kulesi’nden barış ovası anlamına gelen başkent Pyongyang’a, baksın. Google’dan Fransa’dan, İsviçre’ye, Pakistan’dan Madagaskar’a dünya üzerindeki Juche Enstitüleri’ni, Juche Studies dergilerini, her yıl düzenlenen Juche Kongreleri’ni incelesin. Arnavutluk’un ‘Hoca’ sının, ağaları orakla köy meydanında doğramayı esas alan Hindistan Komünist Partisi’nin izleyicileri olduğuna inanıyorsunuz da Kim İl Song’un ilke ve inkılaplarının takipçileri olabileceğine neden inanmıyorsunuz ki?
Kuzey Kore’ye “Hani bahar sabahları vardır, Ahmet, çıkarsın evden/ karşında bir müjde gibidir dünya./ İşte böyle bir dünyaydı artık Kuzey Koreli için her sabah/ her akşam/ her gece memleket./ Söz hürriyetindi. / Toprağı bölüşmüştüler. Demiryolları/ altın,/ gümüş, / kömür,/ ovada yağmur, dağda rüzgâr,/ deniz/ bulut,/ güneş, çocuk bahçeleri, hastaneler, okullar ve fabrikalar milletindi./ Bahtiyardılar” diye şiirler yazan Nazım Hikmet, dünyanın devrimci önderlerini sayarken Kim İl Song’u atlamayan Türk devriminin öncü isimleri, Kuzey Kore liderinin arkasından dayanışma mesajı yayımlayan Türk sosyalistleri de yanılıyor olamaz.
Yoksa Kuzey Kore pratiği de mi gol değildi. Bu da mı kitapta harika duran sosyalizmden sayılmaz.
Talihin bir oyunu gibi aynı günlerde vefat eden Vaclav Havel gibi “karşı devrimcilerce” tam insan odaklı ve katılımcı olacakken çökertilip durulan şu sosyalizm de bir türlü pratiğe geçirilemedi gitti diye üzülmeyin.
Balkonlarda “kimjongilia” (46. doğum gününde bir Japon botanikçinin onun için geliştirdiği kırmızı begonya türü) çiçekleri açtıkça gerçek bir sosyalist dünya hayali hep yaşayacak...Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın...
TARAF
YAZIYA YORUM KAT