PYD Kimin, Nesi Olur?
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere devlet ve hükümet yetkilileri, çeşitli vesilelerle, PYD ve askeri kanadı YPG’nin, uluslararası toplumun da terör örgütü olarak kabul ettiği PKK’nın bir uzantısı olduğunu ve dolayısıyla onun da terör örgütleri kapsamına alınması gerektiğini vurguluyorlar. Özellikle Ankara’daki son bombalı saldırıdan sonra (saldırganın YPG’yle ilişkili olduğunun anlaşılmasıyla birlikte) bu vurgu çok yoğun biçimde ve yüksek perdeden dile getiriliyor. Fakat şu ana kadar, bırakalım bu açıklamaların asıl muhatapları olan ABD, Rusya veya AB’yi, evdeki ana muhalefet partisi lideri bile ikna edilebilmiş değil.
Kılıçdaroğlu, BBC’den Selin Girit’in “PYD-YPG’nin terör örgütü olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna “Eğer bir örgüt silahlı bir terör örgütüyle ilişkilerini hala sürdürüyorsa, onu terör örgütü olarak kabul etmek gerekiyor. Bir örgüt eğer gerçekten PKK terör örgütüyle arasına mesafe koyuyorsa, o örgütü kınıyorsa, biz terör örgütü değiliz diye net ve somut bir açıklama yapıyorsa elbette biz bu açıklamaya önem veririz” diye, her zamanki gibi ne anlama geldiği açıkça anlaşılamayan yuvarlak sözlerle cevap verdi.
Oysa en başta ABD olmak üzere, PYD ve YPG’nin, PKK’nın da bağlı olduğu KCK çatısı altındaki örgütlerden olduğunu bütün dünya elbette biliyor (Kılıçdaroğlu’nun bildiğinden emin değilim. Kendisinin ülkeyle ilgili herhangi bir konuyu net olarak bilip bilmediğinden de emin değilim). Zaten bu gizli saklı bir bilgi değil. İnternet başında birkaç saatini harcayacak herkes bunu detaylarıyla öğrenebilir. Öyle büyük istihbarat örgütlerine sahip olmanıza gerek yok. Birkaç kanıtı ben yazayım.
Bilindiği üzere PYD, PKK’nın Nisan 2002’deki 8. Kongresi’nde alınan kararla 2003 yılında kuruldu. Hatta PKK içinde meydana gelen anlaşmazlık sonucu 2004’te ikiye bölündü. Hareketten ayrılan ve Rekeftin olarak anılan grubun lideri Kemal Şahin de Şubat 2005’te, Kuzey Irak’ta, PKK tarafından öldürüldü.
2011’de Suriye iç savaşı başladığında, PYD dışındaki Kürt gruplar devrime destek verdiler. Bunlardan Gelecek Hareketi lideri Mişel Temo’nun öldürülmesinde PYD’nin parmağı olduğu iddia edilir. Çünkü rejim muhalifi Kürtler sürekli zemin kaybederken, Esad’la arasını iyi tutan PYD güç kazanmıştır. Bu durum, Suriye Kürtlerine kimlik bile vermeyen rejimin geçmişte Öcalan’ın PKK’sına (‘bazı işler’ karşılığında) ayrıcalıklar sağlamasının, mesela PKK’ya katılan gençleri zorunlu askerlikten muaf tutmasının devamı gibidir.
Öcalan’ın Nisan 2011’de, avukatları aracılığıyla Esad’a gönderdiği ve rejimle işbirliği önerisi içeren mektubunun varlığı, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin KCK iddianamesinde ortaya çıkmıştı. Mektupta Öcalan, PYD’ye kuzeyde idari yetkiler sağlanması karşılığında örgütün rejimi destekleyeceğini ifade ediyordu. Yani PYD’ye yetki vermesi için Esad’la bizzat PKK lideri temas kuruyordu. Nitekim bu tarihten sonra PYD kuzeydeki Kürt bölgelerini Muhaberat ve Şebbiha güçleriyle birlikte idare etmiş, rejim güçleri bir süre sonra bu bölgelerden kademeli olarak çekilmeye başlamıştı. PYD’nin ilk yaptığı iş ise muhalif Kürt grupları bastırma girişimleri oldu. Tıpkı ilk kurulduğu yıllarda PKK’nın Türkiye’nin Kürt bölgelerinde yaptığı gibi.
Ayrıca PYD “Apoculuk” ideolojisini benimsediğini, Kongra-Gel’i “Kürdistan halkı için yüksek yasama organı” olarak tanıdığını tüzüğünde ilan ediyor. PYD’nin kullandığı semboller, söylemler, yönetim yapısı da PKK ile aynıdır, askeri güçlerinin yapılanması da aynıdır. PKK’nın silahlı kanadı HPG’nin karşılığı YPG, bunun kadın kanadı olan YJA-Star’ın karşılığı da YPJ’dir. Bu iki silahlı oluşuma bağlı unsurların ihtiyaç halinde yekdiğerine geçiş yaptığı da biliniyor. Örneğin, Wall Street Journal’a röportaj veren Zind Ruken isimli bir militan “Kimi zaman bir PKK’lıyım, kimi zaman PJAK’lı (İran kolu-bn), kimi zaman da YPG’liyim. Fark etmiyor. Hepsi PKK’nın bir kolu” diyordu (24 Temmuz 2015).
PYD İç Tüzüğü’nün “Partinin Esasları” başlıklı İkinci Madde’sinde şöyle deniyor: “PYD Kürt halkının lideri Abdullah Öcalan’ı kendi lideri ve Kürt halkının kongresi olan Kongra-Gel’i Kürdistan halkı için en yüksek yasama organı olarak kabul eder”. Yine, Parti Üyesinin Görevleri’ni tanımlayan 3. Madde’nin C bendinde ilk madde“Lider Abdullah Öcalan’ın ve Kürt halkının değerleriyle gurur duymak, onlara bağlı olmak ve lideri esaretten özgürleştirmek için mücadele etmek”tir.
Kısacası, PYD ile PKK’nın aynı yapının birer parçası olduğunu kanıtlamak için sınırsız sayıda örnek bulunabilir. Çünkü öyledirler. Ama buna rağmen Rusya PYD’ye Moskova’da (HDP milletvekili Feleknas Uca’nın da katılımıyla) ofis açıyor. Obama özel temsilcisini Kobani’ye yolluyor ve YPG’liler ona plaket veriyor. Yakalandığında Öcalan’ın“140 ülke PKK’ye destek veriyor” dediği ülkelerden YPG’ye destekler ve katılımlar sürüyor.
Demek ki PYD’nin PKK uzantısı bir terör örgütü olduğunu ispatlamaya çalışmak tek başına yeterli olmuyor. Belki de muhataplarına yeterli gelmeyen bu argümanı gözden geçirmek ve/veya başka yönlerden desteklemek gerekiyor. Örneğin, daha iki gün önce Haseke’nin güneyindeki bir saldırıda, 30 bin sivilin, neden YPG kontrolündeki kuzeye değil de DAEŞ kontrolündeki güneye kaçtığını sorgulatmak gibi (http://syriadirect.org/news/in-battle-for-one-corner-of-al-hasakah-30000-displaced-move-south-toward-islamic-state-territory-amidst-fears-of-sdf/#.VsyUezUVZgg.twitter).
Sonraki yazıda bu faslı açacağım.
SERBESTİYET
YAZIYA YORUM KAT