Putin'in ulusa seslenişi: Şark cephesinde yeni bir şey yok mu?
Avrupa medyası Putin’in konuşmasının değerlendirdi:
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin salı günü yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında Ukrayna'da devam eden savaştan bir kez daha Batı'yı sorumlu tuttu. Batı Rusya'nın barış çabalarını sistematik olarak baltaladığı için Ukrayna'daki taarruzun devam edeceğini söyledi. Ve Rusya'ya askeri veya ekonomik olarak diz çöktürmenin imkânsız olduğunu ilan etti. Avrupa medyasındaki yorumcular bu anlatıya katılmıyorlar.
LA CROIX (Fransa)
Kuru propaganda
La Croix, Putin'in içinde bulunduğu acınası durumu örtbas etmek amacıyla yine ucuz düşman imgelerine sarıldığı analizinde bulunuyor:
“Putin bir kez daha, savaşı başlatmak için bahane ettiği saplantılı kuruntularına sarılıyor: 'neonazi' Ukrayna, 'çökmekte olan' Batı veya Avrupa'da 'norm' haline gelen pedofili. ... Kendisini, hayal ürünü geleneksel değerlerin savunucusu ilan ediyor. ... Rusya-Ukrayna çatışmasının gerçekten de medeniyete dair bir arka planı olsa da, bu çatışma hattı ilericilik ve muhafazakârlık arasında değil, demokrasiler ve otoriter rejimler arasında kurulmuş durumda. Geri kalan diğer her şey kuru propagandadan ibaret ve [Putin için] strateji eksikliğini örtbas etmenin kolay yolu.”
NV (Ukrayna)
Rusya Putin'den arındırılmalı
Diplomat Konstantin Yeliseyev, NV’de Putin’in Rusya’yla barış yapmanın Batı’nın elinde olduğu yönündeki sözlerine inanmamak gerektiği uyarısında bulunuyor:
“Bu tez, sözümona ateşkes fikrinin ve Rusya’yla barış müzakerelerine başlamaktan başka alternatif olmadığının propagandasını yapmak isteyen pek çok ‘kullanışlı aptal’ için cazip gelebilir. Verilecek taktiksel bir ara, Moskova’nın savaşı sürdürmek üzere güç toplaması bakımından önemli. ... Putin, kimi Batılı liderlerin kendi rejimiyle adil bir barışa varılabileceği beklentilerinin yersiz olduğunu, dolayısıyla barışa giden en iyi yolun Rusya’nın yenilmesinden ve Putin’den arındırılmasından geçtiğini, rejimin de uluslararası düzeyde suçlarından sorumlu tutulması gerektiğini bir kez daha kanıtlamış oldu.”
LE SOIR (Belçika)
Birlikte karşılık verilmeli
Le Soir’a göre konuşma yalnızca, Kiev’e destek konusunda taviz vermemenin ne denli önemli ve doğru olduğunu vurguluyor:
“Bu menfur ve nahoş konuşmanın tek olumlu yanı, Putin ve yandaşlarına karşı mücadelede Batı ile Ukrayna arasındaki bağın ne denli güçlü olduğunun teyit edilip bir kez daha pekiştirilmesiydi.”
JUTARNJI LIST (Hırvatistan)
Hep aynı hikâye
Jutarnji list’e göre, Putin aslında yeni hiçbir bir şey söylemedi:
“Rus kamuoyunda günlerdir heyecan yükseltilmiş ve dramatik bir atmosfer yaratılmış, konuşmaya ‘tarihsellik’ ve kutsallık atfedilmişti. ‘Başkan yalnızca Ruslara değil, bütün dünyaya seslenecek,’ diyordu Ria Novosti ajansı. ... Ancak konuşma yaklaşık iki saat sürmesine rağmen, Putin genel olarak yeni ya da şaşırtıcı hiçbir bir şey söylemedi. Beklendiği üzere, Rusya’nın ana ve baş düşmanı Batı’ya karşı ne denli sert ve net olduğunu gösterdi.”
ZEIT ONLINE (Almanya)
Savaş artık yeni normal
Rusya'da çalışan serbest gazeteci Maxim Kireev, Zeit Online'da Putin'in konuşmasında ülkesindeki durumu yeni normal ilan ettiği kanısında:
“Savaş, uzun zamandır modern Rusya'nın temel meselesi haline geldi. Devlet Başkanı'nın konuşmasının da açıkça gösterdiği gibi, bu durum gerekirse sonsuza kadar böyle devam edebilir. Bu bakış açısıyla, savaşı olabildiğince çabuk bitirmek için olağanüstü bir ulusal çaba sarfetmek gereksiz hale geliyor. ... Putin yeni istihdam olanakları, daha iyi eğitim ve kariyer fırsatları sözü verdi. Buna uygun bir şekilde, ülkenin süper zenginlerine Rusya'ya yatırım yapma çağrısında bulundu. ... Putin'in hayal dünyasında bu yeni normal, giderek imkânsız hale gelen Ukrayna zaferi olmadan da pekâlâ yaşanabilir.”
CORRIERE DELLA SERA (İtalya)
Ufukta diyalog görünmüyor
Corriere della Sera üzüntüsünü dile getiriyor:
“Avrupa'nın kaderinin yeni merkez üssü olan Kiev-Varşova-Moskova üçgeninde dün, yani 21 Şubat 2023'te yaşananlar, kesinlikle Stefan Zweig'ın deyişiyle 'insanlığın yıldızının parladığı anlara' tekabül ediyor. ... Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü barbarca saldırının kıtayı yeniden böldüğü iki kamp arasındaki derin husumet, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından bu yana ilk kez güçlendi. Bir yanda ABD liderliğinde tüm halkların özgürlüğü ve kendi kaderlerini tayin hakkı için mücadele eden demokratik ülkeler, diğer yanda başındaki otokratı uzun ve varoluşsal hale gelmiş bir çatışma çağrısı yapan, kalan tüm iletişim kanallarını kapatan, düşman ve yozlaşmış Batı'nın her türlü etkisine karşı köprüleri atan neoemperyal Rusya var.”
Kaynak: Eurotopics
HABERE YORUM KAT