Putin savaşın ikinci yılında gerilimi tırmandıracak mı?
Avrupa’daki savaş bir yılı geride bırakırken olan bitenler bize neler öğretti? Kremlin’in bir sonraki adımı ne olacak? 2023’te savaş nasıl seyredecek?
Matthew Sussex / Fikir Turu
Ukrayna-Rusya savaşında ikinci yıl daha kritik
Dünya pandemiden henüz sıyrılmamışken patlak veren ve büyük şok dalgaları yayan Rusya-Ukrayna savaşı bir yılı geride bıraktı. Ukrayna-Rusya savaşında ikinci yıl daha kritik olacak gibi görünüyor.
Rusya’nın birkaç haftada “bitireceği” ileri sürülen savaşta halen üstünlük Batı’nın büyük savaş makinesini ve maddi gücünü arkasına alan Ukrayna’da. Cepheye sürecek asker toplamakta güçlük çeken, ekonomisi yaptırımlar altında inleyen Rusya’nın baharda büyük bir saldırıya geçeceği ileri sürülüyor. Ancak Rusya’nın Ukrayna’da gidişatı lehine çevirebileceğine inanan çok az.
Avustralya Ulusal Üniversitesi’nin Stratejik ve Savunma Araştırmaları Merkezi’nden Matthew Sussex, The Conversation için kaleme aldığı makalede savaşın 2023 ve sonrasına taşınabileceğini, ancak Rusya’nın üstünlük kazanmasının çok güç olduğunu ileri sürüyor.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
“Savaşlar dünyayı şekillendirir. Yarattığı insani ve maddi kayıpların ötesinde savaşlar toplumların ve devletlerin kaderini değiştirir. Kaynak ve nüfuza erişime giden yolları belirler. Gelecekteki savaşların nasıl meşrulaştırılacağı konusunda emsal teşkil ederler. İşgal ve fetihlerdeyse dünya siyaseti haritasını yeniden çizebilirler.
24 Şubat 2022’deki herhangi bir kışkırtma olmadan girişilen işgalden bir yıl sonra Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşı tüm bu tehlikeleri içeriyor.
Ukrayna, hayatta kalmak için varoluşsal bir savaş yürütürken Rusya, fethedemese bile Ukrayna’yı yıkıma uğratmakla yetinmekten memnuniyet duyuyor gibi görünüyor. Her iki tarafın da savaşmayı durdurmak için herhangi bir girişimi yok.
Ukrayna ya da Rus silahlı kuvvetlerinin tamamen çöküşü söz konusu olmadığı için, savaş muhtemelen 2023 boyunca ve sonrasında devam edecek.
2023 çok önemli olacak
Ancak Ukrayna’da 2023’te ne olacaksa hayati önem taşıyacak. Her şeyden önce her iki taraf için zaferin mümkün olup olmadığını veya çatışmaların “donup donmayacağı” ortaya çıkacak.
2023’te tüm ana kahramanların ve destekçilerinin kararlılığı test edilecek. Buna, Ukrayna’nın Rus saldırılarını püskürtme ve bölgeyi yeniden ele geçirme kabiliyeti; Vladimir Putin’in kendi ülkesinde vatandaşlarının itaatini sürdürüp sürdüremeyeceği ve Moskova silah tedarik eden Çin’in niyetleri de dâhil.
Savaşın 2023’te nasıl seyredeceği, Batı’nın zorbalara karşı durma kararlılığının gerçekten ne kadar güvenilir olduğunu da ortaya çıkaracak. Batı, Kiev’i her türlü yöntem ve araçla desteklemeyi sürdürecek mi, yoksa serum verir gibi yardım sağlamaya geri dönecekler? Belki de savaş yorgunluğuyla ilgilerini yitirecekler.
Halen, Rusya’nın silahlı kuvvetleri son zamanlarda yeniden ivme kazanmış olsa da Ukrayna üstünlüğü ele geçirmiş durumda. Ancak önümüzdeki aylarda Kiev iki temel zorlukla karşılaşacak.
İlk olarak Ukrayna’nın taarruz ederken Rusya’nın karşı saldırılarına karşı koyması gerekecek. Bunun için de Batı’nın ağır zırhlı araçlarına, uzun menzilli saldırı kabiliyetlerine ihtiyaç duyacak.
İkincisi Ukrayna, ekonomisi çökerken toplumsal düzeninin bozulmamasını ve kritik altyapısına daha fazla zarar gelmemesini sağlayabilmek için sürekli olarak uluslararası yardıma muhtaç olacak.
Bütün dikkatler Putin’in ordusu ve otoritesi üzerinde
Buna karşılık Rusya’nın gidişatı kendi lehine döndürebilmesi için silahlı kuvvetlerinin berbat performansını önemli ölçüde tersine çevirmesi gerekecek. Rusya’nın, birçok kişinin ilkbahar saldırılarının bir başlangıcı olarak gördüğü Ukrayna’nın güneydoğusundaki Vuhledar’a yönelik saldırısının olağanüstü biçimde başarısız olması hayra alamet değil.
Rusya’nın tüm kara kuvvetlerinin yaklaşık yüzde 80’ini ve seferberlikle silah altına alınan on binlerce askerini cepheye yollanması, Rus komutanlar üzerindeki baskıyı artırdı. Komutanlar hızlı bir sonuç almayı deneyebilir.
Bunu başaramazlarsa fatura Putin’e patlayacak. Putin, toplumsal düzeni sürdürmek için giderek daha baskıcı hale geldi, kitapları yasakladı, komplo teorilerini besledi ve savaş karşıtlarının çoğunu hapse attırdı.
Silahlı kuvvetler ile Wagner’in paralı askerleri arasındaki iç kavga yatışmış gibi görünse de bu çatışmanın kamuoyu önünde cereyan etmesi, Putin’in artık Rusya’nın liderleri üzerinde eskisi gibi demir yumruklu bir denetime artık sahip olmadığını gösterdi.
Tabii ki, başka bir Rus devriminin (yukarıdan veya alttan) olma ihtimali hâlâ çok uzak. Rusya’nın siyasi seçkinlerinin Putin’i görevden alınmasına yönelik bir teklifi olmadığı gibi, bunu denemek dahi kişisel olarak çok riskli. Yine de Rus toplumu, savaşa karşı artık eskisi gibi hevesli değil. Ama savaşa karşı kayıtsız kalmayı tercih ediyorlar.
Elbette bu değişebilir. Putin, Batı’yı sonsuza dek suçlayarak veya kendi kötü seçimlerinin suçunu güvenlik güçlerine atarak ömür boyu koltuğunu koruyamaz. Uzun iktidarı, Ruslarla yaptığı bir pazarlığa dayanıyordu. Onlara güvenlik ve yaşam standartlarını yavaş yavaş iyileştirme sözü vermişti. Son 12 ay içinde bu taahhütlerin ikisi de yerine getiremez hale geldi. Binlerce Rus Ukrayna’da savaşmak için silah altına alınırken, Putin’in eylemleri sert yaptırımların konulmasına neden oldu.
Putin, seferberlikle silah altına alınanları cephede ön saflara sürerek ve Rusya’nın varlık fonlarını ekonomiye verdiği zararı telafi etmek için kullanarak Rus toplumu üzerinde çifte baskı oluşturdu. Seferberlik ilanları sık sık tekrarlanır hale geldi. Ayrıca yaptırımlar giderek daha fazla can acıtmaya başladı. Bu yıl sadece azınlık grupları değil, Moskova ve St. Petersburg’un seçkinleri de savaş nedeniyle geçim kaynaklarının etkilendiğine şahit olacaklar.
Savaş tırmanırsa, muhtemelen bu yıl olacak
Ülkesinde kontrolü elinde tutmak Putin için daha zor hale gelirse, gerilimi daha fazla tırmandırmak ona daha çekici gelecektir. Gerilimin tırmanması çatışmaların da tırmanmasını da beraberinde getirecektir.
Zaten son 12 ayda Kremlin’in küresel açlık oyunlarıyla flört ettiğine, nükleer imha senaryolarını gündeme getirdiğine, “kirli bombalar” hayaletini yükselttiğine ve Moskova’ya karşı çıkan herkesi Nazi olarak yaftaladığına tanık olduk.
Şimdiye kadar Batı, Kremlin’in tehditlerine hünerle ve orantılı olarak cevap verdi. Batı, geçen yıl kendini Rus enerjisine bağımlılıktan kurtardı ve Rusya’nın stratejik kozlarından birini elinden aldı. Ancak 2023’te Moskova’nın Batı birliğini kırma çabalarını katbekat artıracağını tahmin etmek güç değil.
Kremlin’in Moldova’da bir darbe girişimini desteklediği ve Kosova’da Sırp milliyetçilerine yardım ettiği yönündeki raporların gösterdiği gibi Putin risk almaya meyilli ve “gri bölgede” dolaşarak her türlü eylemi gerçekleştirebilir. Söz konusu eylemlere şantaj, siber saldırılar, sabotajlar, hatta NATO bölgesindeki suikastlar ve Rus silahlı kuvvetlerinin provokasyonları dâhil olabilir. Savaş karşıtları, küreselleşme karşıtı aşırı solcular ve komplo teorilerine inanan aşırı sağcılarla bir araya gelerek baskı oluşturmayı deneyebilir.
NATO’nun ağırlık merkezi doğuya kayacak
NATO yerçekimi merkezi muhtemelen doğuya daha fazla kaymaya devam edecek. Polonya ve Estonya, Ukrayna’nın egemenliğinin baş savunucusu olarak ortaya çıktılar ve özellikle Almanya ve Fransa da dâhil olmak üzere daha suskun Avrupa ülkelerini daha sıkı bir duruş sergilemeye zorlayarak başarılı oldular. NATO aday üyeleri Finlandiya ve İsveç de yoğun biçimde çalışırken 2022 savunma harcamalarını yüzde 10 ila yüzde 20 arasında artırdılar.
Macaristan dışında, Kırım’daki Rus saldırganlığına yanıt olarak 2015 yılında kurulan Bükreş Dokuz Grubu, NATO’da daha gelişmiş silah sistemlerinin Ukrayna’ya transferini savunan güçlü bir ses olarak ortaya çıktı.
Ocak 2023’te Polonya, askeri harcamalarını GSYİH’nın yüzde 4’üne çıkardığını açıkladı. Varşova, ABD ve Güney Kore de dâhil olmak üzere silahlar için sayısız sipariş verdi. ABD Başkanı Joe Biden’in 20 Şubat’ta Kiev’e sürpriz ziyaretinde yeni bir askeri yardım paketi duyurdu.
NATO için en büyük zorluk, Ukrayna meselesine farklı yaklaşımların anlaşmazlık ve kırılma potansiyelini artırmasıdır. Bazı Batı Avrupa ülkelerinin Rus saldırganlığına tepki vermekte çekingen davrandığı göz önüne alındığında, Baltık Devletleri, Polonya ve diğerlerinin üzerlerine düşen görevi yerine getirdiği söylenebilir.
Nihayetinde, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşına hızlı bir şekilde kazanacağını öngörenlerin, 12 ay önce olduğu gibi 2023’te de hayal kırıklığına uğraması muhtemeldir. Geçen yıl zayıfların güçlü olana nasıl direnebileceği; her ne pahasına olursa olsun barış istemenin tehlikeleri ve kibirli despotların teşvik edilerek kazanılamayacağı konusunda çok şey öğretti.
Ama belki de en önemlisi bize savaş hakkındaki varsayımlarımızı sorgulamayı öğretti. Şimdi, birçok kişinin imkânsız olduğunu düşündüğü Avrupa’da bir yıldır süren bir savaşla muhtemelen dünyayı şekillendiren savaşların nasıl olabileceğini yeniden keşfediyoruz.”
HABERE YORUM KAT