"Puta tapan asırdır bu asır..."
Sezai Karakoç'un İnsanlığın Dirilişi isimli kitabından alınan bu pasaj Cins tarafından tekrar okuyucularla buluşturuldu. İçinden geçtiğimiz günleri özetleyen bu sözleri iktibas ediyoruz.
İnsanlığın en büyük yanılgısı, ortak sevgi ve saygı alanında oldu çağımızda. İnsan, kalbinin bağını Tanrı'dan kopararak eşyaya, güçlü görülen insanlara, düşüncelere ve sistemlere bağlıyor. Bu bağlanışı, şöyle veya böyle ölçülü bir bağlanış sanmayın.
Bu, aklın veya sağduyunun kabul edeceği veya mazur göreceği bir ilgi değil, irrasyonel bir bağlanış, âdeta bir tapıştır. İnsan, çağımızda gönül tarlasına durmadan put dikiyor. Kendi tükettiği eşyaya, kendi kurduğu sisteme veya kendinin yücelttiği insana tapmak yoluyla kendine tapmaya çalışmakta belki de. Kendini dolaylı yoldan putlaştırmanın boş deneyinde...
İnsan, çağımızda gönül tarlasına durmadan put dikiyor. Kendi tükettiği eşyaya, kendi kurduğu sisteme veya kendinin yücelttiği insana tapmak yoluyla kendine tapmaya çalışmakta belki de.
Aslında insanın kendini veya başkasını putlaştırması, sonuç olarak aynı yere çıkar: şifası güç bir aşağılık duygusu saplantısına. Tarihi bir aşağılık duygusunun pençesinde kıvranmakta insanlık... Bu kompleks nasıl oluştu? Tarihçilerin ve tarih düşünürlerinin üzerinde şiddetle durması gereken önemli nokta, insanlığın çağdaş trajedisine sebep olan put dikiciliğinin temeli burada yatıyor.
...
Batı, Hz. İsa'nın "ilah" olduğuna inanmıyor gerçekte. Ondan kurtulmakta ama İslam'ın Tanrı kavramına ‘mutlak' kavramına ulaşamıyor bir türlü. Hz. İsa yerine bir takım çağdaş kişiler tanrılaştırılmak isteniyor.
Şahıs kültü, temelde değişmiyor. Ekonomi putları, politika putları, devrim, ideoloji, müzik, spor, sinema putları... İrili ve ufaklı putlarıyla Batı ve Doğu, Hz. İbrahim'in hakikatin şimşeği olan baltasına muhtaç... Âdeta onu bekliyor.
Sezai Karakoç, İnsanlığın Dirilişi, Diriliş Yayınları
HABERE YORUM KAT