1. YAZARLAR

  2. Markar Esayan

  3. Psikolojik Harekât Başkanlığı Agos’u neden fişler
Markar Esayan

Markar Esayan

Yazarın Tüm Yazıları >

Psikolojik Harekât Başkanlığı Agos’u neden fişler

11 Şubat 2010 Perşembe 13:17A+A-

Kısa bir süredir annemin rahatsızlığı yüzünden gazete dışındaydım. Dün gazeteye geldiğimde masamda “Mehmet Baransu’dan sevgilerle” notuyla bir belgeyle karşılaştım. “Gizli” ibareli yazı, Ocak 2002 tarihinde Genelkurmay Psikolojik Harekât Grubu Komutanlığı’ndan Genelkurmay Harekât Komutanlığı’na gönderilmiş. Yazı, Agos gazetesiyle ilgili bir yayın analizini içeriyor. Lahikası, yani eklerinde ise Agos’un 4 Ocak 2002 tarihli 301. sayısından seçilen haber ve yazılar bulunuyor. Söz konusu “Yayın analizi” 1. Psikolojik Harekât Tabur Komutanlığı’nın 23 Ocak 2002 gün ve İSTH: 3500-14-02/14 (55) sayılı yazısına istinaden yapılmış ve aynı ay içerisinde talep eden üst makama gönderilmiş.

Açıkçası, Baransu’nun getirdiği bu belge, onun ortaya çıkardığı diğer darbe planları, andıçlar, hele Balyoz’un yanında oldukça naif kalıyor. Ancak niye diye sormak vatandaş olarak hakkımız. Özellikle azınlıkları bir iç tehdit olarak gören Milli Güvenlik Siyaset Belgesi hâlâ ortada duruyorken...

Avukat Erdal Doğan Hertaraf’taki yazısında “EMASYA tamam ama ya diğerleri ne olacak” diye soruyor, MGSB’nin kabul edilemez içeriğini sorguluyordu geçen gün. Hemen sonraki günlerde ise Emekli Büyükelçi Ünal Ünsal, tehlikenin sadece bu belgeleri tedavülden kaldırmakla bertaraf edilemeyeceğini, bunun devlet siyasetinde bir gelenek haline geldiğini, özellikle iç düşman tanımı ve bu zenofobik bakışın askerî ve sivil bürokraside olduğu kadar siyasette de, toplumda da bir karşılığının bulunduğunu ifade ediyordu.

“Dink’in gerçek katillerinin bulunması Türkiye’de rejimin değişmesi demektir” derken vurgulamak istediğim de tam anlamıyla buydu. Bu zihniyetten şeklen değil, tamamen kurtulduğumuzda, Türkiye bugünkü Türkiye olmayacak çünkü.

Agos
ile ilgili belgeye dönelim: Analizin başlangıç bölümünde Agos’un 2002 tarihli yönetim yapısı, isimleri teker teker zikredilerek yer alıyor. “İçerik İle İlgili Değerlendirme” bölümünde ise “Gazete, Ermenilere kendi dini, kültürü, siyasi fikirleri bakımından hitap edecek şekilde hazırlanarak, konuları bu bakış açısıyla yorumlamaktadır. Propaganda teknikleri açısından genel itibarıyla Amaçlı Seçimi kullanmaktadır” diyor. Zararlı ve kasti bir faaliyeti ima eden bu “Amaçlı Seçim”i örneklemeye yönelik 4 Ocak 2002 tarihli Agos’tan örnekler arkasından geliyor.

O dönemde bugün Ergenekon sanığı olan şahısların kanal kanal gezerek misyoner tehlikesine karşı halkı “bilinçlendirme” yönünde kara propaganda yaptıklarını iyi hatırlıyorum. Bu programlarda misyonerlerin ülkeyi bölmek üzere dış mihraklar tarafından yönlendirildiği ve kanunların bu kişileri cezalandırmakta aciz kaldığına dikkat çekilip, “halkın bu boşluğu doldurması” gerektiği dillendiriliyordu. İncil’in bir “porno” kitabı olduğu düzeyinde seyreden tartışmalarda doğal olarak hedef misyonerler ve Hıristiyanlardı. Agos’un lahikaya giren 301. sayısı da manşetiyle birlikte buna yoğunlaşmıştı. Hrant’ın kaleminden çıkan başyazıda Cumhuriyet’in en karanlık dönemlerinde dahi bugünlerdeki kadar ciddi bir saldırıya rastlanılmadığı vurgulanıyor.

Rapora giren benimle ilgili değerlendirmede, o sayıda ele aldığım misyonerlik karşıtı TV programları ve yılbaşını kutlamanın caiz olup olmadığı tartışmalarında o sene alışılmadık bir tansiyon yükselmesine dikkati çektiğim anlatılıyor. Bunun gerçek bir tartışma olmadığını, bir provokasyonla karşı karşıya olabileceğimize dair şüphelerimi aynı yazıda not etmişim.

Zamanla şüphelerim Dink, Santoro ve Malatya cinayetleriyle de doğrulandı zaten.

16 sayfalık lahikası bulunan dört sayfalık raporun değerlendirme bölümünde “Etki İle İlgili Bilgiler” başlığı altında “Gazetenin ulaştığı oranda hedef kitle üzerinde mutlak bir etkinliği olacağı değerlendirilmektedir. Karşı propaganda açısından gazetenin haberlerine doğrudan yalanlama tekniği ile karşılık vermektense, sessiz kalma ve dolaylı yalanlama şeklinde bahse konu olaylar hakkında toplumu bilgilendirmenin uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Akla gelen soru çok, biz birkaçını sıralayalım.

Psikolojik Harekât Komutanlığı yasal bir yayın organını nasıl tehdit unsuru olarak görür, hangi yetkiyle fişleme ve önlem alma yoluna gider.

Azınlıkları iç tehdit unsuru olarak değerlendirmenin gerekçesi nedir?

Böyle bir çalışmanın yasal dayanağı var mıdır?

Bu belgeler niye hazırlanır, nasıl kullanılır?

TARAF

YAZIYA YORUM KAT