Prof. Dr. Metin Başaranoğlu ile Koronavirüs Üzerine
Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, Formsante sitesine verdiği röportajda koronavirüs hakkında kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.
Röportaj: Meltem Şahbaz / Formsante.com.tr
Çin’in Vuhan kentinde çıkan yeni koronavirüs salgını tüm dünyayı etkisi altına almaya devam ediyor. Çin, koronavirüse karşı mücadelesinde başarılı oldu ve yavaş yavaş normal hayata dönmeye başladı. Daha sonra salgın Avrupa’yı etkisi altına aldı.
Bir süre önce virüsün merkez üssü İtalya oldu ve İtalya’nın koronavirüsten aldığı hasar Çin’i çoktan geçti. Derken Türkiye’de de koronavirüs vakaları görülmeye başlandı ve ülkemiz de koronavirüs salgınına karşı mücadele başlattı. Şimdi insanlar evlerinde, koronavirüse karşı mücadelede karantina uygulanıyor ve herkes bu salgın hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya çalışıyor.
Süper Taşıyıcı nedir, Türkiye’deki koronavirüs mücadelesi ne seyirde ilerliyor, Almanya koronavirüs ile savaşta nasıl başarılı oluyor, İtalya ve İspanya koronavirüs konusunda hangi hataları yaptı, koronvirüs pandemisinde sona gelindi iddiaları doğru mu, C vitamini koronavirüs ile savaşabilir mi? Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, Formsanté’ye özel verdiği röportajda Koronavirüs hakkında değerlendirmelerde bulundu.
FRANSA VE İNGİLTERE’YE KORONAVİRÜS BULAŞTIRAN SÜPER TAŞIYICI NEDİR? *
• Süper Taşıyıcı ne demek? Süper Taşıyıcı hastalığı nasıl bulaştırır?
Bir mikrobun yada virüsün bulaşma yaptığı en yoğun dönem hastanın, hastalık bulgularının en şiddetli olduğu dönemdir. Bu hastaların yakalanıp toplumdan ayrıştırılıp izole edilmeleri kolaydır. Ancak bazı enfekte olan kişiler hiçbir şikayetleri olmadığı için ne kendileri hasta olduklarını ne de toplum hastalığı fark eder. Bu hastalar etrafta dolaşırlar ve temas ettiği pek çok kişiye de Covid-19 bulaştırırlar. İşte bu grupta olan hastalar “Süper Taşıyıcı”, “Süper Bulaştırıcı” olarak adlandırılır.
Bunu bir örnekle anlatayım. Covid-19 salgınının henüz Çin dışına çıkmaya başladığı ilk dönemlerde, virüsü Singapur’da bir toplantıda kaptığı sanılan bir İngiliz’in, daha sonra Fransa ve İngiltere’de bir düzine kişiye Covid-19’u bulaştırdığı anlaşıldı. İngiliz kişi, toplantı dönüşü ilk olarak Fransız Alpleri’nde tatil yapan ailesinin yanına döndü ve daha sonra o dağ evindeki 5 kişide de koronavirüs tespit edildi. Bu kişinin virüs kaynağı olduğu ancak İngiltere’deki evine döndükten sonra anlaşıldı. Yani, bu kişinin hasta olduğu epey bir zaman anlaşılamadı ve bu sırada başkalarına da koronavirüs bulaştırdı.
SÜPER BULAŞTIRICILAR KONFERANSTA MIYDI? *
Singapur’daki bir konferansa Çin’in Vuhan şehrinden katılan bir kişinin aynı konferansa katılan ve sonrasında kendi ülkelerine dönen ve hastalığa yakalanan diğer kişilerin de yayıcı yani bir Süper Bulaştırıcı olduğunu düşünmekteyiz.
Bir diğer Süper Taşıyıcı vakasının da Amerika Birleşik Devletleri’nde Boston kentinde düzenlenen bir konferansla bağlantısı olan 104 kişiye Covid-19 bulaşmasına neden olduğu tahmin edilmekte.
Bilimsel kanıta dayalı olan bilgimiz, bazı virüslerde bulaşıcılığın özellikle çok yüksek düzeyde olduğu gerçeği. Covid-19 insandan insana aşırı bulaşıcı bir virüs. Covid-19’un diğer bir özelliği de toplum içinde hızla yayılması. Yani Covid-19, muhtemelen toplumda semptomu olmayan kişler tarafından yayılıyor.
KORONAVİRÜS MÜCADELESİNDE TÜRKİYE NE DURUMDA? *
• Şu anda dünya genelindeki Corona Virüs mücadelesine baktığınızda, Türkiye’yi ne konumda görüyorsunuz?
Nasıl gittiğimizi 3-4 hafta sonraki sonuçlar gösterecek. Lütfen evde kalın. Bir benzetme yapmak istiyorum, dışarıda gezen tavuk olmayın. Çünkü çamuru eve getirip tüm hane halkına Covid-19 bulaştırıyorsunuz. Türkiye olarak biz hala bu işin başındayız. Nereye gideceğimiz, ne yana savrulacağımız toplumun davranışlarında gizli. Almanya ya da İtalya olmamızı tek belirleyecek olan Türk toplumunun Covid-19’a karşı davranışı. Bu hastalığın sizi ve sizi tedavi edecek sağlıkçıları öldürme ihtimali olduğu bir gerçek.
Lütfen samimiyetle kurallara uyalım ve hep birlikte Almanya olalım. Alışverişe evden sadece 1 kişi ve haftada 1 kez çıksın. Dışarıya zorunlu çıktığınızda market ya da eczane gibi mekanlarda sosyal mesafenizi koruyun; diğer bir kişiyle araya 1.5-2 metre mesafe koyun. Ellerinizi bol bol sabunla yıkayın. Ve unutmayın bu ülkenin nüfusu 81 milyon. En iyi ihtimalle 32 milyon vatandaş hastalanacak ve bunların 6.4 milyonu hastaneye yatacak. Bunların da 1.6 milyonuna yoğun bakım yatağı ve solunum cihazı gerekecek.
Hepiniz aynı anda hastalanırsanız, bunu kaldıracak kapasite sıkıntısı yaşanır. Sadece bizim değil, hiçbir ülkenin sağlık sistemi bu yükü kaldırmak üzere oluşturulmadı. Sadece izole olun ve bekleyin, bizler de aşı ya da ilacı bulalım. Üstüne basa basa söylüyorum, sakın hep beraber hastalanmayın, aksi halde yoğun bakımda 50 hastanın 1’i yatacak yer bulur ve maalesef 49’unuzu kaybederiz. Tekrar ediyorum, evde izole olun, ellerinizi sık sık sabunla yıkayın.
“ALMANYA’DA İKİNCİ BİR UYARIYA GEREK BİLE KALMADI” *
• Peki “Almanya gibi olalım” derken neyi kastediyorsunuz? Almanya neler yaptı?
Öncelikle Almanya’da çok yüksek koronavirüs vakasına rağmen, ölüm oranı çok az! Almanya hükumeti daha virüs lafını duyar duymaz, bir gecede, sağlık sistemine 36 milyar euro aktardı. Henüz Almanya’da bir kişi bile ölmemişken, ülkedeki bütün hastanelerin yoğun bakım ünitelerini derhal dört katına çıkardı. Her gün 22 bin kişiye test yaptı. Hastanelerinde 25 bin adet solunum cihazı vardı, henüz bir kişi bile ölmemişken, derhal 15 bin adet solunum cihazı daha satın aldı.
Biliyorsunuz Almanya, Japonya’dan sonra dünyanın en büyük tıbbi cihaz üreticisi… Bu yüzden, test kitlerini, solunum cihazlarını ithal etmedi, kendi şirketleri üretti. Koronavirüs testi pozitif çıkan herkesi iki gün hastanede tuttu, belirti göstermeyenleri evde karantinaya aldı, belirti gösterenleri ise 14 gün daha tuttu. Böylece çok erken teşhisle, çok erken müdahale etmiş oldu.
Henüz bir kişi bile ölmemişken, sağlık sistemindeki tüm izinleri iptal etti. Yurt dışında tatilde olan doktorlarını, o ülkeye uçuşlar yasaklanmış bile olsa, Alman devletinin gücünü kullanarak getirdi. Mecbur kalınan durumlarda, yurt dışındaki Alman vatandaşlarının tahliyesini bile öteledi ama, dışarıda bir tek doktor bırakmadı.
Eğitimli, bilinçli Alman toplumu, Robert Koch Enstitüsü ne diyorsa harfiyen uydu, tokalaşma, sarılma, öpüşme, bir arada bulunma filan, bıçak gibi kesildi. Alman toplumundaki disiplin kültürü sayesinde, ikinci bir uyarıya gerek bile kalmadı.
• Sosyal medyada evdeki karantina halinden bunalmak üzerine paylaşımlar yapılıyor. Siz de mutlaka denk geliyorsunuzdur…
Evde izole olmak demek fiziksel izolasyon demek. Ruhunuz ve duygularınız sizinle. Günümüz teknolojilerini kullanarak yakınlarınızı arayabilir, görüntülü konuşabilirsiniz. Sosyal mesafe çok mühim, evde izole olursanız sorun kalmaz. Belirttiğim gibi bu hastalık özellikle solunum damlacık yoluyla ve insandan insana bulaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün ortaya koyduğu 1-2 metre olarak tarif edilen sosyal mesafeye dikkat edelim.
İTALYA KORONAVİRÜS KONUSUNDA HANGİ HATALARI YAPTI? *
• İtalya’daki Corona Virüs grafiği, yükselişi bize neler anlatıyor? Bundan yapabileceğimiz çıkarımlar neler? Bu arada İspanya’da da benzer bir tablo ortaya çıkmaya başladı, değil mi?
İtalya çok güzel bir ülke ve fazla turistik. Aslında bir nevi mini dünya İtalya’da desek yanlış olmaz. Salgının çıktığı Çin’den de gelenler burada, Güney Koreliler de. İtalya’da bir şehirde çakılı kalmazsınız turlarla ya da raylı sistemle ülkeyi bir boydan bir boya gezersiniz. Covid-19 taşıyıcı birinin veya birkaç kişinin bunu yaptığını hayal edin, nasıl oluyor da virüs bu kadar kolay bulaşıyor anlarsınız. Diğer bir neden de tipik Akdeniz ülkesi; insanları samimiyeti sever, yakın ilişki içinde olmak onlar için mutluluktur.
İtalya’da bir futbol maçını izlemeye gelenler arasında Covid-19’luların olduğu ve bunların daha sonra ülkeye yayıldığına inanılmakta. İtalyanlar “Herkes kendini kapatsın” uyarısına aldırış etmediler. Bu bizdeki “herkes kendi OHAL’ini ilan etsin” söylemi ile aynıydı. Ama İtalyanlar bunu uygulamadılar. İtalyanlar bir araya gelmeye, kafe ve parklarda toplanmaya devam etti. Sonuçta toplumun %40 ila %70’ine yayılma olasılığı olan bu “süper bulaşıcı virüs” toplumda hızla yayıldı ve pek çok kişi aynı anda hastalandı.
Hastalananların %20’sine yatış endikasyonu kondu fakat hasta sayısı yatak sayısını aştı. Hastaların %5’ine yoğun bakımda solunum desteği gerekti ama sağlanamadı. Bu da İtalyanları vaka sayısı ve ölüm/genel popülasyon oranında dünyanın zirvesine oturttu.
Biz maalesef tipik Akdenizliyiz, huyumuz benziyor, korkarım sonumuz benzemesin. Otokontrolü elden bırakmayıp 2-4 hafta kendimizi evlerde izole etsek aslında bu iş sona yaklaşır. Ancak, sanırım huyumuz korusun “evde OHAL” beceremeyeceğiz. Çünkü, en ufak sonuçlarda iyileşme görsek sokaklara atacağız kendimizi. Samimi ilişki bu dönem dengesizliğimiz.
Kendimizi karantinaya alacağımız konusunda maalesef inancım çok az. Bilimsel kurulların uyarılarını görmezden gelen bir toplum olmamamız en büyük dileğim. İspanya da turistlerin çok sevdiği, çok kalabalık bir ülke. Samimi ilişkiler ve yakınlaşma üst seviyededir. Barış zamanlarında çok iyi olan bu özellikler, Covid-19 ile savaşta Türkiye, İtalya ve İspanya’nın zayıf karnı. Maalesef bu noktadan yumrukları almaya devam edeceğiz.
C VİTAMİNİ İLE KORONAVİRÜS MÜCADELESİ İMKANSIZ *
• Çin’deki Corona Virüs mücadelesinde hastalara yüksek dozda C vitamini verildiği doğru mu? ABD’deki bir uzman (Dr. Andrew Weber) Çin’de uygulanan bu yöntemi kendi hastaları üzerinde denediğini paylaştı.
Çin’de Vuhan bölgesinde bulunan bir hastanede C vitamini çalışması 14 Şubat’ta başlatılmıştı. Bu çalışmanın Eylül ayında bitirilmesi planlandı. Ancak, bu çalışmaya dair basılı bir sonuç henüz yok. Nezle ve grip üzerine az da olsa etkisi olmuş C vitaminin Covid-19’un yayılmasını engellemede ve tedavisinde faydalı olacağına dair beklenti minimum düzeydedir.
Burada C vitamininden bahsediyoruz; yüksek dozda bir vitamin kullanımının (6-8 gr kadar) kullananın vücudu üzerine ciddi yan etkileri olabileceği göz ardı edilemez. Deneme yapmak saygın bir araştırmacıya yakışmayacağı gibi hastaların kobay olarak kullanılması ABD yasalarına göre ağır suç ve tazminat gerektirir. Bu tür uygulamalar ancak dengesiz hezeyandan ibaret olabilir.
• Koronavirüse karşı yüksek dozda C vitamini alımı insanlar arasında da çokça konuşuluyor…
Öncelikle şunu söyleyeyim, bilimsel kanıta dayalı olmayan her şey bedeninize zarar verir. C vitamini yaygarası sosyal medyada kopuyor. Yüksek doz C vitamini Covid-19’a yakalanmanızı engellemeyeceği gibi hastalanmışsanız koronavirüs tedavisinde de işe yaramaz.
Amerika Bulaşıcı Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi ile Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarılarına kulak verelim. Ne diyorlar: “Sosyal mesafe koymak” Covid-19’u engelleyen bilinen tek araçtır. Bağışıklığınızı yüksek tutmak için sigara içmeyin, günde 5 porsiyon meyve ve sebze tüketin, balık yeyin, düzenli egzersiz yapın ve stres düzeyinizi en alt düzeye indirin. Ayrıca vitamin D seviyeniz düşükse doktor tavsiyesi D vitamini takviyesi alabilirsiniz. Çekirdek kahveden hazırlanan gerçek kahveleri içelim. Çay tüketelim ve stres yapmayalım.
“DAHA BETERİYLE KARŞILAŞACAĞIMIZ KESİN” *
• Nobel Ödüllü biyofizikçi Michael Levitt’in, “İstatistiklere göre koronavrüs pandemisinde artık sona gelindi” şeklinde bir açıklamada bulunmuştu. Rakamlar üzerinden sonuca ulaşan Levitt’in verilerine göre, Çin’deki Corona Virüs salgını martın sonunda kaybolacak. Siz bu yaklaşım hakkında neler söylemek istersiniz?
Bilinmeyeni bol bir virüsle karşı karşıyayız. Esasen şanslıydık, SARS ve MERS bir denemeydi, büyük sınava hazırlanmalıydık. Maalesef, yakın zamanda karşılaştığımız bu Covid-19 benzeri salgınlardan sadece ateş düştüğü yakar misali Çin, Güney Kore, Vietnam ve birkaç ülke daha ders almış ve yenisine hazırlık yapmış. İtalya, İspanya, Fransa gibi Avrupa ülkeleri hatta İngiltere bile gafil avlandı bu virüs karşısında. Anlamadığım, ABD gibi saygın üniversiteleri olan bilim dünyasının en büyük beyinlerinin yerleştiği ülkede bile bir ön görünün olmaması, bu günün geleceğinin farkına varılamamış olması.
Daha şiddetli bir virüste nakavt olacağımız kesin. Daha beteriyle karşılaşacağımız da kesin. Bunu bir uyarı olarak görmek gerekiyor. SARS ve MERS’ten çok çeken, bu yolda doktor ve hemşirelerini kaybeden ülkeler önlemlerini hemen alıp olayı bastırdı. Dünyanın geriye kalan deneyimsiz kısmı, hala bu virüs ile nasıl başa çıkacağını düşünürken ve Dünya Sağlık Örgütü her gün “Bu daha başlangıç, tepeye ulaşamadık” derken, sonu görenlere kristal kürelerini ya da gözlük camlarını iyice silmelerini tavsiye ederim.
KORONAVİRÜSÜN BAĞIRSAKLARDA ÇOĞALDIĞI ORTAYA ÇIKTI *
• Sizin alanınızla ilgili yapılan bir çalışma ile koronavirüsün bağırsaklarda çoğalma özelliği keşfedildi. Koronavirüsün bağırsaklarda çoğalabilmesi ne anlama geliyor? Bu veriye göre halkın dikkat etmesi gereken nokta ne?
Biz Covid-19’un öncelikli olarak ağızdan veya burundan dışarı çıkan damlacık yolu ile bulaştığını en baştan beri biliyoruz. Bulaşmış yüzeyler ise daha düşük bulaş kaynakları. Vaka sayısı artıkça çalışmalar da peş peşe gelmeye başladı. Bunların bir kısmı da benim uzmanlık alanımdan geldi. Covid-19’un hasta bağırsağında da çoğalmakta olduğunu araştırmalar ortaya çıkardı. Bu da aynı aileden olan MERS’te olduğu gibi oral-feçal bulaşmayı akla getiriyor. Hijyen her alanda önemli hale geldi. Banyo ve lavabo, musluk başları bulaş yuvaları olabilir. Covid-19 hastalarında ateş, solunum sıkıntısı ve öksürükten sonra görülen başlıca şikayet bulantı-kusma ve ishal.
KORONAVİRÜS EN ÇOK KİMLERİ ETKİLİYOR? *
• Corona Virüs’te en çok kimler tehlike altında?
Bu virüsün çocuklar ve genç-orta yaşta büyük bir sıkıntı çıkarmadığının artık farkındayız. Ancak, bağışıklık baskılanması durumu ile giden diyabet, kronik böbrek yetersizliği, organ nakli olmuşlar ve yaşlılar hala risk altında ve virüs ile etkilendiklerinde en yüksek ölüm oranları bu gruplarda. Erkeklerde ölümler kadınlarda görülenin bir kaç katı olup daha sıktır.
ERKEKLERDE ÖLÜM KADINLARA ORANLA NEDEN DAHA FAZLA? *
• Peki erkeklerde koronavirüs kaynaklı ölüm oranının kadınlara oranla daha sık olmasını sebebi nedir?
Bunlar elimizdeki veriler. Ölenlerin toplam sayısı içinden çıkan gözlemsel bir sonuç. Bilinen gerçek şu ki; normal hayatta erkek, kadın ile kıyaslandığında 8-10 yıl az yaşar. Sigara, stres yükü, stresle mücadelede kadınlara oranla daha az başarılı olmaları, kilo fazlalığı, kötü beslenme koşulları, testosteron/östrojen hormonlarının farklı etkileri bu durumda olası sebepler. Vuhan’daki Covid-19 sebepli ölümlerin oranları erkeklerde %2.8, kadınlarda ise %1.7. Erkeklerin Covid-19’a karşı immün yanıtı farklı. Kadınlar normal dünyada otoimmün hastalıklara çok yakalanırken, Covid-19’da bu durum işe yaramış görünüyor.
KORONAVİRÜS NE ZAMAN BİTECEK VE BİZİ NELER BEKLİYOR? *
• Siz Corona Virüs salgınının ne zaman biteceğini düşünüyorsunuz?
Şayet Covid-19 aşısı bulursak ya da hastaları tedavi edecek ilaçları bulursak sorun çözülür. Aksi halde Covid-19’un bitmesi zor, bu büyük kayıplar vermeden olmayacak gibi görünüyor şimdilik. Örneğin, ABD’de New York’ta 40 bin vaka varken, diğer eyaletlerde Covid-19’u pozitif çıkan 3000, 2500, 2000 ve 1300 vaka var. Yani, eyaletler arası bile bir homojenizasyon yok. Hala işin başındayız. Türkiye’de de daha kötüyü görmedik, tepe noktaya ulaşmadık. İnsanlar toplu olarak 3-4 hafta evde kapalı kalabilse bu iş çözülür ama ne yazık ki Amerikan ekonomisi bile buna müsaade etmiyor.
• Bu tip virüs salgınları ileride de olacak mı?
Daha önce deneyimlediğimiz MERS, SARS gibi salgınları da zihnimizde canlandırdığımızda şunu söylemek zorundayım ki, maalesef bu tip virüs salgınlarıyla ilerde de karşılaşacağız. Hem de daha sıklıkla… Bugün adı Covid-19 olan virüs yarın başka bir şey olacak. Virüs ile eninde sonunda vücudumuz karşılaşacak, biz bundan kaçamıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü vaka rakamlarını her gün yayınlanıyor. Dünya çapında vaka sayısındaki artış hızı roket gibi.
Tekrar belirtmekte fayda görüyorum, SARS tecrübesini yaşayan Çin ve Güney Kore bu işi hızlı çözdü. Yaşadıkları tecrübeden ders çıkarttılar. Bu savaşın kaybedeni şu an Akdeniz ülkeleri dediğimiz İspanya ve İtalya başta olmak üzere izolasyonu beceremeyen halklar topluluğu. Türkiye kendini izole edebilmeyi başarmalı. Markette burnunu silip ekmeğe ve diğer ürünlere dokunan gençleri görüyorum. Sokaklar insan kaynıyor. Bu şekilde gitmez.
Sağlık personelleri olarak bu dönem ölüm riski olan bir iş yaptığımızın farkındayız. Görünmeyen bir düşmana karşı mücadelede bizimle iş birliği yapmak zorundasınız. Evinizde kalın! Evinizde kalın…
HABERE YORUM KAT