“Post modernizm nedir, nasıl bir krizin içerisindeyiz?”
Özgür-der Muş Temsilciliği “Güncel Kavramlar” programı çerçevesinde gerçekleştirilen “Post Modernizm Nedir, Nasıl Bir Krizin İçerisindeyiz” başlıklı sunumu Oğuz Bingöl yaptı.
12 Ocak Pazar günü Özgür-der Muş Temsilciliği “Güncel Kavramlar” programı çerçevesinde Oğuz Bingöl “Post Modernizm Nedir, Nasıl Bir Krizin İçerisindeyiz” sunumuyla içerisinden geçtiğimiz zaman diliminin analizini yaptı. Eğitim-bir Sen konferans salonundaki sunumda kısaca aşağıdaki konulara değinildi.
Postmodernizm, yalnızca bir hakikatin olmadığını savunan ve görecelik kavramını öne çıkaran bir eleştiri yöntemi olarak nitelendirilebilir. Postmodernizm hakikati parçalayıp göreli hale getirirken insanın tüm tutku ve arzularıyla kendisini referans almaya devam etti. Post modern algı içerisinde hakikatin reddi ve doğruluğun göreceli hale gelmesi dinler ve özelde vahyi dinleri yerinden eder. Geleneksel toplumsal normların yerini hızla değişen modern normların alması, bireyin kendini yeniden tanımlama çabasını zorlaştırır. Bireyin bir yandan ekonomik bağımsızlık ve özgürlük arayışındayken, diğer yandan kapitalist sistemin dayattığı sosyal normlar ve ekonomik beklentiler arasında sıkışıp kalır. Bu paradoks, bireyin modern toplumdaki varoluşunu sürekli gerilim içinde tutar. Sahip olunan araçlar fiziksel ihtiyaçları karşılamaktan ziyade; insanların gözündeki değerleri tayin edici görevler üstlenmiştir. Bireylerin gündelik yaşam alanlarında farklılaşma ve kendilerini değerli hissetme arzusu nesnelere yönelik ciddi bir ilgiyi ortaya çıkarmıştır. Postmodernizmin yaşam tarzı özne-nesne ilişkisini nesne- nesne ilişkisine dönüştürererek, hazzı kutsamıştır.
Postmodern çağ modern çağın devamı niteliğinde algılanırsa hata edilmiş olur. Aslında modern ve postmodern çağın her ikisi de tarihin sonunu göstererek insanı tanımlı insan karşısında değersizleştirmektedir. Fıtri varlığıyla ruhi sevinci maneviyat ve metafizik ile yakalamaya çalışan insanı, beden iktidarıyla yok etmeye çalışmaktadır.
“Benim bedenim, benim özgürlüğüm ve onu istediğim gibi kullanabilirim” gibi mottoların geliştirildiği bu çağda tüm bu batıl dinlerden sıyrılmak gerekmektedir. Ed-din olan İslam insanı kâinatta olması gereken yere yükselterek ahiret kurtuluşunu merkeze almıştır. Bu bağlamda öte dünya hakikat alemi olarak aşkın ve ulaşılması kaçınılmaz bir menzildir. Tüm dünyevi nimetlere kendini sınırlayarak yaklaşan insanın ahlaki duruşu onu biricikleştirmekte ve “çalışan bunun için çalışsın, diğer tüm çabalar ancak bu çabaya katkı sunduğunda değerlenir” gibi ulvi bir ideal sunmaktadır.
Seminer soru-cevap faslıyla son buldu.
HABERE YORUM KAT