PKK’nın Kürtlük Kriterleri
HDP’nin önde gelen figürlerinden Hasip Kaplan, HDP eşbaşkanları ve bazı milletvekillerinin tutuklanması üzerine yaptıkları sokak çağrılarına rağbet göstermeyen Kürtler hakkında şöyle bir tweet yazdı:
“Kürdün yavşağına, iktidar uşağına, tırşıkçısına yazıklar olsun; keklik soylulara..!!!”. Burada geçen ‘tırşıkçı’ (veya ‘tırşikçi’), Kürtlerin ‘beleşçi, yanaşma, yalaka’ anlamlarında kullandığı, aşağılayıcı bir terim. Bunu HDP/PKK’lılardan ilk kez duymuyoruz. Mesela, Sırrı Süreyya Önder de yakın zamanda, “Yeni bir parti kurulacak ve tırşikçi Kürtler oraya katılacak” demişti. “Keklik soylu” yakıştırması da özetle “kendi halkına ihanet eden” anlamında, HDP/PKK’lıların sık kullandığı bir kavram. Avcılar keklik avına çıktığında, bir kekliği kafese koyar ve onun ötüşüne gelen diğer keklikleri avlarlar. Böylece kafesteki keklik kendi soyundan gelenlerin avlanmasına vasıta olmuş olur. Bugün tutuklu bulunan HDP vekili İdris Baluken, bu sözü, Aralık 2015’te, AK Parti milletvekili Orhan Miroğlu için, meclis kürsüsünden sarf etmişti.
Esasen PKK, kurulduğu günden beri kendisine biat etmeyen her Kürdü bu tür sıfatlarla etiketliyor. ‘Hain’ anlamında kullandıkları ‘cahş’ da bu sıfatlardan biri. Her kim ki PKK’nın emri altına girmez, eylemlerine katılmaz, başka siyasi parti veya hareketlere meyleder veya PKK’ya en ufak bir eleştiri getirirse bu ve benzeri sıfatlarla yaftalanır, hedef gösterilir, çoğu zaman da ‘cezalandırılır’.
Örneğin, korucular için her dönem kullanmışlardır. Öldürülüp bir direğe bağlandıktan sonra ağzına kâğıt para sıkıştırılmış korucu görüntüleri herkesin hafızasındadır. Bunların yanına bırakılmış notlarda ve daha sonra örgütün konu hakkında yaptığı açıklamalarda bu sıfatların bol bol kullanıldığını görürüz. Kuruluştan beri gerçekleştirdikleri binlerce örgüt içi infaza gerekçe olarak da hep bu sıfatlar eşlik etmiştir. Bunda o kadar ileri giderler ki, bir asırdır ‘bağımsız Kürdistan’ mücadelesi veren Barzani ailesini bile, gözlerini kırpmadan hain ilan ederler.
Yani PKK’nın rahatını kaçıracak en ufak eleştiri veya eylem hain ilan edilip hedef gösterilmeye yeterlidir. Cemil Bayık’ın 2015 Eylül ayında, Yeni Özgür Politika gazetesindeki yazısında kullandığı şu cümle de tipik örneklerden biri:
“AKP içinde kendine Kürt diyen Orhan Miroğlu, Muhsin Kızılkaya, Galip Ensarioğlu gibi soysuzlar tarihin en büyük ihanetçisi olarak tarihteki yerlerini alacaktır”.
Bunun son örneği Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi. İki hafta sonra ölüm yıldönümü gelecek olan Elçi’yi, sonu ölüme varacak şekilde nasıl hedef gösterdiklerinin detayını, Serbestiyet’te yazmıştım (Tahir Elçi son olur mu? http://www.serbestiyet.com/yazarlar/cengiz-algan/tahir-elci-son-olur-mu-646547)
Mayıs 2016’da, Dürümlü Köyü’nde, 15 ton patlayıcıyla moleküllerine ayırdıkları 16 Kürdü hatırlayalım. HDP’ye %98 oy vermiş olan köylüler için bile PKK “hain, yerel işbirlikçi” hakaretlerini kullanmıştı. Yine HDP’nin tutuklu eşbaşkanı Demirtaş, bu yılın başlarında, ‘hendek savaşları’nı cılız sesle de olsa eleştiren birkaç kişi çıkınca “Partide Erdoğan yalakaları var” demişti. Aynı Demirtaş, 2014’te, Diyarbakır Belediyesi önünde, PKK’dan çocuklarını geri istemek için oturma eylemi yapan annelere “MİT’ten aldıkları ücret karşılığında eylem yapıyorlar” diyordu. Sonra belediye araçları gelip su püskürterek anneleri oradan kovaladı.
Uzatmaya gerek yok; çok sayıda örnek var bu konuda. Fakat şimdi Hasip Kaplan çıtayı yükseltiyor. Hendek günlerinden beri ne yaptılarsa sokaklara dökemedikleri Kürtleri toptan hain ilan ediyor. Bu da yetmiyor, bir de ‘yavşak’ diye küfür ediyor. Hem de ne zaman? Vekillerin tutuklandığı gecenin sabahında, PKK’nın Bağlar’da patlattığı minibüsle, ikisi çocuk 11 Kürdü paramparça ettiği gün.
Kanımca bu durumu “Kürtlere tepeden bakmak”la tanımlamak artık yeterli değil. Elbette tepeden bakıyorlar. Bunu Öcalan’ın sık sık “Kürtler koyundur” deyişinden de biliyoruz. Ama bu kadarı artık bir acizliğin ifadesi. 1,5 yıldır neyi denedilerse sokağa çıkaramadıkları Kürtlere, artık ancak hakaret ve tehditle yaklaşabiliyorlar. Bugüne kadar Kürtlerin mağduriyetinden yola çıkıp, çocuğundan, evinden, haracından, oyundan, mitinglerde kitleselliğinden, örgüt gündeminin ihtiyaç duyduğu her an faydalandılar. Kürtler bazen isteyerek, bazen çaresizlikten, bazen de korkudan, onlar ne istediyse verdi. Milletvekili de yaptılar, belediye başkanı da. 40 yıl sırtlarında taşıdılar. Şimdi, 40 yıldır ilk defa, emirlerini tınlamıyorlar. Bu da PKK/HDP’yi acizleştiriyor, dolayısıyla halkına hakaret edecek kadar saldırganlaştırıyor.
Çünkü Suriye’de gözlerini kamaştıran kumar masasına Türkiyeli Kürtleri sürdüler ama kaybettiler. Emperyalist ajandada, ellerinde masaya sürecek ‘kullanışlı’ bir halk yok artık. Bu yüzden giderek daha da çirkinleşecek, daha da saldırganlaşacaklar. Böylece her geçen gün, daha da büyük bir nefreti üzerlerine çekecekler.
Bitirirken bir de soru sorayım:
HDP ‘halkların partisi’ değil miydi? ‘Türkiyelileşme’yi benimsememiş miydi? Sadece Kürtleri değil, Türkleri de, Ermeni, Çerkes, Arap, Rum, Süryanileri de; ‘tüm ezilen halkları’ temsil etmiyor muydu? Öyle ise neden sadece Kürtlere hakaret ediyorsunuz? PKK’nın çağrısıyla sokağa çıkmayan diğer ‘halklar’ın “yavşak, tırşıkçi, cahş, iktidar uşağı, hain, işbirlikçi” olanlarını sayabilir misiniz?
Serbestiyet
YAZIYA YORUM KAT