Süreç nereye gidiyor?

PKK'nın DTP bünyesine girmesine gidiyor.

Soralım:

-Şu anda PKK'nın söyleyip de DTP'nin söyleyemediği bir şey var mı?

Bölgeyi "Kürdistan" diye nitelemek dahil.

"Mahalli seçimler Kürdistan'ın haritasını çizdi" sözünü bir DTP milletvekili söyledi.

DTP'ye yönelik hukuki bir yaptırım mı uygulanıyor?

Anayasa Mahkemesi'ndeki kapatma davası dahil, davalar kadük olma yolunda değil mi?

Evet, PKK'nın hayat alanı bitti.

Amerika tarafından, PKK lider kadrosu uyuşturucu şebekesinin liderleri olarak tanımlandı. Avrupa o yolda ilerliyor. PKK için terör yolu kaldı mı? Kalmadı.

Şimdi dağa çıkan çocukları, süklüm püklüm değil de, "onur"larıyla oradan indirmeye uğraşıyoruz.

Onun için "teslim olma" yerine "barış adamı" payesi veriyoruz.

Olsun elma şekeri her zaman iyi bir rehabilitasyon aracıdır.

Dağdan insinler ve DTP saflarında siyaset yapsınlar.

DTP'nin adı değişsin, PKK olsun...

"Partiya" bilmem ne değil mi PKK'nın açılımı?

Dağdan inenler, Meclis'e gelip, DTP kürsüsünden hitap etmek istemekteymişler.

Bu arada Meclis Başkanı ile de görüşmeyi arzu etmekteymişler.

Olsun, ne olacak?

DTP orada değil mi?

Emine Ayna'dan daha fazlasını söylemeyeceklerine eminim.

Bu memleket hepsine şerbetli hale geldi.

Öcalan çıksa DTP ya da "Partiye bilmem ne..."nin başına geçse, sorun olmaz.

Oy oranı yüzde 5-6'nın üstüne mi çıkar sanıyorsunuz? Hayır.

Bu arada Ergenekon davası savcıları, Öcalan dosyasını istiyorlar.

Soru şu:

-Acaba Öcalan'ın Ergenekon'la ilgisi var mıydı?

Ne kadar ironik bir durum değil mi?

Acaba var mıydı?

Kemal Burkay, Kürt aydını, Öcalan ve şu andaki PKK kadrolarıyla devlet istihbaratı arasındaki ilişkileri faş ediyor. Rahmetli Abdülmelik Fırat da ısrarla bu kanaati belirtirdi. Ama PKK kadroları onun "önderlik" konumunu asla tartışmıyorlar.

Nitekim, dağdan inenlerin elinde bir bildiri metni var, orada Öcalan için "önderimiz" ifadesi yer alıyor.

Önder buyurdu, dağdan indiler.

Peki ya "önder"in devletin herhangi bir derinliği ile ilişkisi varsa...

Sorma bunları, sen barışın keyfini çıkar.

Ne iş değil mi?

25 yıldır memleketi savaş ortamına sok, sonra dış lojistik kesilince gel, zaten sürmekte olan siyasi sürece monte ol.

"Onur"luca ol da gerilla desinler!

Aklıma bir soru takılıyor:

-Acaba devletin elinde Kandil'de bulunanların bir listesi var mı? Kim dağa çıktı kim çıkmadı, kim eyleme karıştı kim karışmadı... Var mı böyle bir liste? Yani savcılar o listeye bakarak mı, suç isnadında bulunacaklar? Yoksa sadece "Örgüt üyeliği" suçu mu söz konusu?

Öyle garip bir durum ki...

Belki de bilinen birkaç isim dışında, hiçbir liste yoktur devletin elinde... Sadece tahminler vardır.

Hani denirdi ya, "gündüz külahlı, gece silahlı..." Öylesine belirsiz...

Bilmem kaç bin dolarlık ciplerle gelmişler Habur'a...

Müthiş para yapmışlar demek ki...

Dağda üretim müthiş!

Ne üretip sattılar da aldılar bu cipleri acaba?

İronik!

Abdullah Öcalan'ın bir serveti var mı, ne dersiniz?

Karayılan kaç ağa eder?

Avrupa'daki PKK'lıların serveti ölçülebilecek boyutta mıdır?

PKK'nın biriktirdiği servet, dağdaki, diyelim 5-6 bin militan arasında pay edilecek midir PKK dağılınca?

Ne sorular değil mi?

Onlar "onur" derdinde biz bölüşülecek paradan bahsediyoruz.

"Kürdistan" tutkusu yanında paranın esamisi mi okunur!

Bu işte en sahici olanlar kim mi dersiniz?

Bence analar.

"Bir oğlum dağda, bir oğlum hapiste..." diyen analar var ya... İşte onların yüreği pır pır ediyordur şimdi...

O zafer işaretleri PKK için mi? Sanmam.

Evladına kavuşma sevincidir o.

Neyse, bu da önemlidir.

25 yıldır Devlet-PKK-DTP-Ergenekon-Amerika-Avrupa... Bedeli 40 bin insanın canı olan bir oyunu oynadık, şimdi bitirmeye çalışıyoruz.

Elde var demokratik açılım!

BAŞSAĞLIĞI:

Hüzün günlerindeyiz. İbrahim Canan Hoca'dan sonra aziz dost Adnan Büyükdeniz'i de dar-ı bekaya uğurladık. Merhuma Allah'tan sonsuz rahmet diliyor, ailesine, dostlarına başsağlığı ve sabır niyaz ediyorum.

BUGÜN