PKK’nın demir maskesi: TAK
Ankara patlamasını TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) adlı örgüt üstlendi. TAK’ın 2003 yılında Kandil’deki bir “Askerî Konsey” toplantısında kurulduğu bugün artık biliniyor. Örgütün eski yöneticilerinden Hıdır Sarıkaya ile Nizamettin Taş’ın açıklamalarına göre TAK’ın fikir babası PKK’nın etkili isimlerinden Cemil Bayık. Ancak örgütün diğer yönetici isimleri de bu kuruluşa onay vermiş.
Yaygın kanıya göre TAK’ın kuruluş amacı PKK’nın üstlenmekte zorlanacağı “terör” saldırılarını gerçekleştirmek. Bence TAK bundan biraz daha fazlası. Bir nevi TİT (Türk İntikam Tugayı) ve JİTEM (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) gibi bir yapılanma. TİT ve JİTEM devletin “demir yumruğu”ydu. TAK da PKK’nın “demir maskesi”.
PKK, devletin, Kürt muhaliflere ve PKK’ya karşı 1990’lı yıllarda geliştirdiği TİT ve JİTEM türü şiddet modelinin bir kopyasını “TAK” formunda, kendisi için çıkardı.
JİTEM, TİT veya TAK gibi yapıları birbirine bağlayan ortak özellik şiddeti tüm değerlerden arındırarak sergilemiş olmalarıdır. Şiddet yasalardan ve ahlaktan soyutlandığında korkunç bir “güç” açığa çıkar. Şiddet kendisini sınırlayan bütün engellerden kurtulur ve ardında sadece korkunç bir yıkım bırakır. Bu da bir tür savaş biçimidir. Ama uygarlıktan kopmaya, gündelik hayatta kullandığımız deyimle “insanlıktan çıkmaya” da işaret eder.
Aslında Kürtler, gündelik hayatlarında da şiddete çok yabancı değildi. Onlarca isyana kalkışmış, şiddetin türlü halini tatmışlardı. Kan davası, aşiret kavgaları, arazi anlaşmazlığı gibi nedenlerle şiddet zaten hayatlarının bir parçasıydı. Fakat JİTEM’in 1990’lı yıllarda Güneydoğu’da yarattığı korkunun izleri hâlâ silinmedi. Neden?
Kürtler belki de ilk defa şiddetin bu türüne maruz kalmıştı. Güneydoğu’da şiddet, hayal sınırlarının ötesine geçmişti. O “hayal ötesi” yer, şiddetin değerlerinden arındığı ayrı bir boyuttu. JİTEM’in teknikleri geleneksel ölme-öldürme biçimlerinden ayrılıyordu.
JİTEM gibi yapılarla devlet, şiddeti “hayal ötesi”ne taşıyarak Kürt isyanını bastırmak istemişti. PKK da bugün şiddeti TAK gibi yapılarla “hayal ötesi”ne taşıyor. Amaç siyasi iradeyi kırmak ve hükümete boyun eğdirmek. Eskiden devletin Kürtlere yaptığını bugün PKK Türklere yapmaya çalışıyor.
Şiddetin bu türünden medet uman eski devlet yenildi; eski devlete özenen PKK da yenilmekten kurtulamaz. İnsani değerlerden sıyrılarak siyasi bir değer elde etmek bu çağda artık olanaklı değil.
Kürt siyaseti de PKK’yla er veya geç hesaplaşacaktır. Saygın bir toplum ve siyasal grup olarak kalmanın başka çaresi de yok. Burada sorun Kürt siyasetçilerin PKK’yı kınayıp kınamaması, onu “terörist” ilan edip etmemesi sorunu değil; maalesef sorun artık Kürt siyasetinin siyasetle, ahlakla doğru bağlar kurma meselesine kadar gelip dayandı. Kürt politikacılar bu gerçekle yüzleşmeden ben barışın geleceğine inanmıyorum.
Durum Hükümet açısından da pek parlak görünmüyor. Hükümet PKK/Kürt meselesini nasıl çözecek?
ABD Başkanı Obama ile New York buluşmasında Erdoğan’ın örgüte karşı askerî ve siyasi destek aldığı anlaşılıyor. Basında en çok insansız hava aracı “predatörler” konusu öne çıktı. Hükümetin aklı daha çok askerî seçeneğe kayıyor. Ama şunu hatırlatalım, askerî seçeneğin öne çıkması sadece bir zafiyetin göstergesi. PKK siyasi olarak aşılamazsa askerî olarak hiç aşılamaz. Hükümet Kürt sorununda radikal adımlar atmayıp PKK’yı askerî olarak tasfiyeye yönelirse, sadece şiddeti körükler, örgüte siyasi meşruiyet kazandırır. Politik çözüm daha öncelikli olmak zorunda.
Bu meselenin askerî çözümü yoktur. Hükümet önce kendisini buna ikna etmeli. AKP, iyi niyetli olduğunu savunabilir; MİT-PKK görüşmeleri bunu doğruluyor; ama bunun yetmediği de yeterince ortada değil mi?
KCK operasyonları askerî seçeneğin, güvenlik tedbirlerinin bir parçası. Bu operasyonlar Kürt sokağının hükümete ve devlete karşı öfke bilemesine neden oluyor. BDP üyelerinin toplu halde tutuklanması, Hükümet’in Kürt meselesine yaklaşımında büyük bir güvensizliğe dönüşmüş durumda. Ayrıca PKK şiddetini de meşrulaştırmaya yarıyor. Bu tutuklama furyasının önüne geçmeden Kürt sokağını demokratik çözüme ikna etmek pek mümkün değil.
TARAF
YAZIYA YORUM KAT