1. YAZARLAR

  2. M. HASİP YOKUŞ

  3. PKK’nin beklenen Mehdisi: Şeyh Mürşid Haznewi
M. HASİP YOKUŞ

M. HASİP YOKUŞ

Yazarın Tüm Yazıları >

PKK’nin beklenen Mehdisi: Şeyh Mürşid Haznewi

29 Aralık 2024 Pazar 12:32A+A-

8 Aralık günü Suriye’de gerçekleşen devrim sonrasında ikamet ettiği Norveç’ten Kamışlı’ya (Haseke/Suriye) dönen Şeyh Mürşid Haznewi’yi büyük bir ilgiyle takip ediyorum. Bu ilgimin en önemli sebeplerinden biri; Baas diktatörlüğünün baskısı ve zulmü altında yaşayan Suriye halkının büyük bedeller ödeyerek gerçekleştirdiği destansı bir devrim ve bu devrimin ümmet coğrafyasının yüzyıllardır maruz kaldığı baskı, işgal ve sömürü döneminin artık nihayete erdiği yeni bir tarihi kırılmanın eşiğinde olduğuna yönelik güçlü inancımdır. Suriye coğrafyası; etnik, mezhepsel ve dini yapısıyla Ortadoğu’nun adeta küçültülmüş bir minyatürü gibidir. Dolayısıyla Suriye sahasındaki herhangi bir gelişme salt Suriye coğrafyasıyla sınırlı kalmayacak, bütün bir Ortadoğu’yu etkileyecek bir potansiyeli içerisinde barındırdığını bilmemiz gerekiyor.

Diğer bir sebep ise Rahmetli babam Seyda Melle Nasreddin’in de rahle-i tedrislerinden geçtiği Şeyh Ahmet Haznewi ailesinin Suriye’de devrim sonrasında yükleneceği misyona ilişkin kişisel merakım sebebiyledir.

Şeyh Ahmet Haznewi aslen Mardin’in İdil (Hezex) ilçesine bağlı Bahine köyünden Seyda Murad Efendi’nin oğludur. Şeyh Ahmet, babası Murad Efendi imamlık yapmak üzere yerleştiği Kamışlı’nın Xezna köyünde dünyaya gelmiştir. Medrese geleneği ile tasavvuf geleneğinin birleştiği ender şahsiyetlerden biri olarak Şeyh Ahmet Haznewi  alim ve zahid kişiliğiyle Kürt toplumu arasında büyük bir saygınlık kazanmıştır. Şeyh Ahmet el Haznewi’nin ismini alan tarikat, Nakşibendi tarikatının Halidiye koluna bağlıdır. 

Birinci dünya savaşında Fransa’nın Suriye topraklarını işgal etmesi sonrasında tren rayının alt tarafında kalan (bınxet) Suriye sınırları içerisinde kaldı. Ancak, bu sınırlar hiçbir sahici temeli olmayan yapay sınırlar olduğu için bu aileyle Türkiye’deki sevenleri arasındaki bağ hiçbir zaman kopmadı.

Şeyh Ahmet’in vefatından sonra, oğlu Şeyh Masum tarikatın başına geçti ve hem medrese eğitimine olan ilgiyi hem de tasavvufi etkisini daha da güçlendirdi. Bu dönemde, rahmetli babam, Türkiye’de Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun getirdiği baskılar nedeniyle yarım kalan medrese eğitimini tamamlamak amacıyla Suriye’ye (Bınxet) gitti. Orada Haznewi ailesinin medreselerinde eğitimini tamamladı ve icazetini aldı.

Şeyh Ahmet Haznewi’nin torunu ve Şeyh Mürşid’in babası Şeyh Maşuk Haznewi, despotik tutumu ve Kürtlere yönelik insanlık dışı uygulamaları nedeniyle Baas rejimine karşı açıkça muhalefetini sürdürmekten çekinmedi. Sonunda, 10 Mayıs 2005’te Suriye istihbaratı tarafından Şam’dan kaçırıldı. Ardından, 1 Haziran 2005’te Deyrezor’da cansız bedeni ailesine teslim edildi. Cenaze merasimine yaklaşık 500 bin kişi katıldı.

Türkiye’deki tarikat yapılarında günümüzde tanık olduğumuz yozlaşma ve post kavgaları, Haznewi ailesi içinde çok daha erken bir dönemde yaşandı. Suriye’deki kaos ortamının da etkisiyle, Şeyh Ahmet ve Şeyh Masum’un samimi çabalarıyla şekillenen gelenek hızla bozulmaya ve etkisini kaybetmeye başladı. Haznewi ailesi oldukça geniş bir aileydi; üyelerinin bir kısmı Diyarbakır, Batman, Mardin, Urfa, İstanbul gibi şehirlere taşınırken, bir kısmı da Avrupa’ya göç etti. Şeyh Mürşid Haznewi de Norveç’e göç etmişti. Devrim sonrasında yeniden Kamışlı’ya dönünce bütün gözler ona çevrildi. Nasıl bir siyasi rol üstleneceği merak ediliyordu.

PKK/PYD öncülüğünde Suriye’de elde edilen kazanımları ve Mazlum Abdi’yi adeta kutsayarak, ENKS’nin de bu yapıya katılması için toplumsal baskı oluşturmaya çalışıyor. Katıldığı televizyon programlarında ve basına verdiği demeçlerde, büyük bir retorik ustası olarak dikkat çekiyor. Ancak asıl şaşırtıcı olan, üstlendiği misyon ve yüklendiği siyasal rolü. Özetle şu görüşleri savunuyor: "Suriye’de seküler/laik bir yönetim kurulması gerekiyor. Hasan el-Benna ve bu düşünceden etkilenen tüm siyasi İslamcı akımlar, felaketten başka bir şey getiremez. Devrim hükümetinin eli kirli, Kürt kanına bulaşmıştır; onlara hiçbir minnetimiz yoktur. Asıl gücümüz ve avantajımız silahımızdır, bunu asla bırakmamalıyız. Ey Yezidi Kürtler, Alevi Kürtler, Sünni Kürtler, bugün düşmana karşı birlik olma günüdür."

Şeyh Mürşid Haznewi’nin PKK ile kurduğu ilişki, karşılıklı çıkarlar üzerine kurulmuş simbiyoz bir ilişkidir. PKK, onun dini otoritesinden faydalanırken, o da PKK’nin gücünden yararlanarak Haznewi ailesinin Suriye’de dağılmaya yüz tutan potansiyel mirasını kendi lehine tahkim etmek istiyor.

Katıldığı programlardaki söylemleri ve demeçleri, PKK’ye yakın medya hesaplarında büyük bir destek ve ilgi görüyor. Seküler bakış açısını asla değiştirmeyen bu çevreler, Şeyh efendiyi adeta kutsayarak ona beklenen mehdi muamelesi yapıyor. Ancak bu durum, Suriye sahasında içine düştükleri çaresizlik sebebiyledir. Bir yanda müttefikleri İran ve Baas rejiminin Suriye’deki hezimeti, diğer yanda şimdiye kadar ‘cihadist/terörist’ olarak nitelendirip küçümsedikleri muhaliflerin devrim yaparak ülke yönetimine gelmesi, bir tarafta da Türkiye’nin tehditleri karşısında iyice sıkışan PKK/PYD için Şeyh efendinin sarığı, sakalı, cüppesi hiçbir problem teşkil etmiyor.

Sebep ne olursa olsun Şeyh Mürşid’in yaklaşımları sahadaki gerçeklikten uzak ve yapıcı olmayan bir bakış ve üslup içeriyor. Devrim hükümetinin karşısına PYD/PKK’yi merkeze alan bir süreci zorlamak hem gerçekçi değil, hem Kürtlerin hayrına değil. Esasında, Batıcı, Seküler, Ulusalcı ve Despotik Baas rejimi Suriye yönetiminden azledildiği gün, bunun müttefiki ve Kürt versiyonu olan PKK/PYD çizgisinin de Suriye’nin geleceğinde bir karşılığı kalmadı. Bu fasid anlayışı Kürtler üzerinde tahkim etmeye çalışmak devrimin ruhuna aykırı olduğu gibi Kürt halkına da büyük bir zulümdür.

 

 

YAZIYA YORUM KAT

7 Yorum
  • Haydari / 12 Ocak 2025 13:09

    kullanılmaya elverişli bu bel'am-samiri tipli ruhban sınıfı tüm seküler ideoljiler kullanabiliyor,Esadın da Belamları vardı,Kemalizminde belamları bu ülke çok var,Apoizmin Belamlarına son örnekte Şeyh Mürşid Haznewi...PKK YPG nin seküler,laik marksist ideolojisine rağmen ona destek olan bu tipleri görünce kavmini Allaha şerik kılan tüm kavmiyetçiliklerin gerçekten ümmetin en büyük belası olduğunu aynel yakin müşahede ediyoruz.Türkçülükte,kürtçülükte,Arapçılıkta bu günün Allaha şerik kılınan putlarından bazıları..

    Yanıtla (0) (0)
  • Hamza Turkmen / 09 Ocak 2025 08:39

    Hasip Yokuş'un Suriye'de ümmetleşmeye değil de seküler ulusculuğa meylettiğini anlattığı Ahmet Haznewi gibi dünyevi arzularına yenik düşmüş "ulema" kılıklı şeytinileşme eğilimli ve şirke bulaşmış ıslah ve ihya çizgisinin mürtedi bir çok ismi ilk açılan Darulfünun İlahiyat Fakültesi ve Mecmuası kadrolarından biliyoruz. Dünyevi tercihlerde yana renklerini kullanan bu Türkçü din görevlisi zevat

    "Ümmetten bir millet/ulus yaratmak" sapkınlığının peşindeydiler.

    Hasip Yakuş'un anlattığına göre Ahmet Haznewi hazretleri de aynı şeytanlaşmanın değirmenine şu taşıyor demekki. İslam ümmet bağını bırakıp üretilen sanal Türk veya Kürt ulus bağına tutunmanın İslami olarak nitelenen tek ifadesi vahyi olanı çiğneyip şeytanlaşmanın yolunu tercih etmektir. Aynı Samiri gibi.

    "Ümmetten bir millet/ulus yarattık" diyen Atatürk'ü de Atakürdü de aynı çıkmaz yolun yakıtıdır. Bu çurufun üzerine bir kibrit atmak yerine aşırı nezaketli bir üslupla uyarıcı bir tarzda konu hakkında bizi bilgilendiren Yakuş kardeşe teşekkür ederiz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hacı / 01 Ocak 2025 01:44

    Yazık PKK gibi dinsiz markitz bir örgütün piyonu olmuş

    Yanıtla (0) (0)
  • Bekir ziya / 30 Aralık 2024 18:18

    Bu münafıklardan her yerde bolca var maalesef.

    Yanıtla (0) (0)
  • İsmail Kaya / 30 Aralık 2024 17:16

    Allah Razı olsun Hasip Yokuş'tan. Ellerine yüreğine sağlik çok değerli bilgiler faydalandık. Başında koca kavuk , şık cübbe , hararetli konuşmasıyla bir süredir dikkatimi çekiyordu. Ne yapmak istediğini kime hizmet ettiğini anlamakta güçlük çekiyorduk.

    Yanıtla (0) (0)
  • Faik KAYNAK / 29 Aralık 2024 17:52

    Suriye'de HEZNEVİ ailesinin / hanedanı ' nin ..
    Eli kanlı zalim , katil Esed ' in arka bahçesi olduğu , dini referansı , fetva ( danışma ) makamında bir konuma sahip olması hepimizin malûmudur..

    Baba Esed ' ten bu yana .. 61 senelik tahakküm, ceberrüd, isbdat rejim döneminde , en zemheri şartlarda ..
    İslam ve Müslüman düşmanı olan Nusayri bir yönetimin, Haznevi tarikatına tahammül etmeleri / faaliyetlerine göz yummaları düşünülebilir mi ?

    Şeyh Mürşid Haznevi ' ye gelince ,
    Pastadan pay kapma derdine düşerek Kürtler üzerinden rant devşirmesini , popülizm üzerinden harketle taban bulma telaşını elbette anlıyoruz.. Çünkü HAZNEVİ ailesi seneler önce .. hatırı sayılır hacimce büyük bir sermaye / bitmek tükenmek bilmeyen devasa akaretler , zenginleştirmeye çanak tutan sermaye hamuru yüzünden, birbirlerinin canına kast edecek kadar gözlerini hırs büyüdü ..

    Dünyevileşmeye meyyal olan , hız , haz ve hırs üzerinden bir hayatı önceleyen HEZNEVİ ailesinin .. İslam'la, irşadla , Allah rızasını önceleyen çabayla , neslin ıslah / inşa ve ihyası noktasında atılacak adımlarla iltisakları, ilgileri ve alakaları yoktur ..

    Suriye bağlamında ..
    Haznevi hanedanını merkeze alarak, neden - sonuç ilişkisi üzerinden hareketle .. Zalim ESED ' in kaçmasından sonraki dönemde nasıl bir zemin ile karşılaşılacağı, çözüm önerilerini kapsayan, öznel bir yazıyı istifademize sunduğu için Hasip YOKUŞ kardeşime teşekkür ediyoruz .. Rabbim ilmini ve cehdini arttırsın ..

    Yanıtla (0) (0)
  • Ramazan ileri / 29 Aralık 2024 15:09

    Allah'ın eleği çalışıyor.
    Elek üstü ve altı milyonlarca insanla dolu. Zor zamanlar önemli kararlar vermeyi beraberinde getiriyor.
    Cihad meydanı türlü örnekliklerle dolu.
    Bir tarafta Suriye devriminden önce sıradan müslüman iken daldığı gayri İslami hayatın izlerini üzerinden silmeye çalışan şartların olgunlaştırdığı mücahitler. Diğer tarafta alt yapısı İslami motiflerle süslü kişilerin saptığı derin yanlışlar.
    kişisel ihtiraslarımı? Kavimsel taassupmu nedir anlayamadım.

    Yanıtla (0) (0)