PKK ve Kürt sorunuyla ilgili 10 nokta...
Daha fazla acı çekmek ahmaklıktır!
Ankara, hükümet ne yapacak?.. İmralı, Kandil 15 Ağustos’ta neye hazırlanıyor?.. Yeni ‘yol harita‘ları mı?.. PKK tarafında silahların tümüyle susması, hatta bırakılması gündeme gelebilir mi?.. Çok güncel sorular!
Bir süredir Öcalan’ın avukatları da dolaşıp nabız tutuyor, görüş topluyorlar. Geçen gün bana da uğradılar.
DTP de faaliyet halinde.
Tümü önemli gelişmeler...
Kısacası:
Kürt sorunu ve PKK ile ilgili olarak, kapalı kapıların önünde ve arkasında bir şeylerin pişirildiği söylenebilir.
Bu konuda yazılmadık çok az şey kaldığını, ancak yine de bir şeyler söyleme zamanı olduğunu düşünüyorum.
(1) Önce yapılacak işlerle, daha sonraya bırakılması gerekenler birbirine karıştırılmamalı. Bu nokta öncelikle Öcalan’ı ilgilendiriyor.
(2) Silahı ve şiddeti siyaset aracı olarak kullanmanın zamanı, eski deyişle miadı dolmuştur. Bu izlenimi birkaç ay önce Kandil Dağı’nda Murat Karayılan’la görüşürken de edindim. İlgili tüm taraflar bu gerçeğin farkında...
(3) PKK’nın silahlı mücadelesine, şiddet eylemlerine bugün Amerika da, Avrupa Birliği de, Irak Kürdistan Yönetimi de karşı. Bu odakların tümü, PKK’nın dağdan inmesini ve şehirde siyaset yolunun açılmasını istiyorlar.
(4) Ancak ABD’si, AB’si, Irak Kürtleri aynı zamanda PKK’nın dağdan inmesi karşılığında Ankara’nın da ‘bir şeyler yapması gerektiği’ni bir süredir söylüyorlar ki, bunda da haklılık payı vardır.
(5) Kısacası, bugün gelinmiş olan noktada iç ve dış koşullar, silahların tümüyle susması ve siyaset yolunun açılması için olgunlaşmış durumda.
(6) İlk aşamada, iki taraf için de ‘parmakların tetikten çekilmesi’dir doğru olan... PKK’nın önkoşulsuz ve ucu açık ateşkes ilan etmesi ve kendi deyişiyle “çatışmasızlık bölgelerine çekilmesi”dir yine doğru olan... Öcalan eğer gerçekten silahların susmasından ve bir süre içinde tümüyle bırakılmasından yanaysa, ilk aşamada ayrıntılı açıklamaları bırakıp önce bu ateşkesi, ‘eylemsizliği’ hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde sağlamalıdır.
(7) Biliyorum şimdi sorulacak, “Ne yani Ankara Öcalan’ı muhatap mı alacak?” diye...
Bu sorunun ardında yatan gerçekler malum, anlıyorum. Fakat şu realiteyi de çoktandır biliyorum: Öcalan görmezlikten gelinemez, böyle bir tutum çıkmaz sokaktır.
(8) Bunun gibi Kürt sorunu ile PKK da birbirinden ayrılamaz. Bu ikisi iç içedir, ikisinin arasına bundan böyle duvar çekilemez. Eğer Kürt sorununu çözüm rayına oturtmak istiyorsanız, bu işe PKK’yı dağdan indirecek adımlarla başlamaktan başka çare olduğuna ihtimal veremiyorum.
(9) Bu konudaysa öncelikli adres İmralı’dır, Öcalan’dır. Bu bir olgudur, eski deyişle ‘vakıa’dır. Öcalan’ın muhatap alınmasının ya da alınmamasının bin bir türlü yolu yordamı vardır, bulunabilir.
Ancak ilk aşamada da, parmakları tetikten çekerek ve önkoşul öne sürmeden başlatılacak olan ‘yeni süreç’ önemlidir. Bu süreçte neyin önce neyin sonra ele alınacağı, yani önceliklerle sonralıkların birbirine karıştırılmaması yaşamsal bir noktadır. İşte bu noktada özellikle Öcalan’ın sorumluluğu büyüktür.
(10) Son olarak şunu belirtmek istiyorum. Cılkı çıkmış birtakım klişelerle, geçersizliği bin yıldır kanıtlanmış ‘devlet ezberleri’yle ve elbette PKK’nın şiddet ve terör anlayışıyla barışın yolu açılamaz.
Silahın ve şiddetin kullanma tarihi artık geçmiştir. Tarihin tekerleğini tersine çevirmeye kalkışmak bugüne kadar bu topraklarda çok büyük acılara mal oldu.
Yetti artık!
Kürt sorunu şiddetten arındırılmalı. Daha fazla gözyaşı akıtmak ahmaklıktır.
MİLLİYET
YAZIYA YORUM KAT