PKK-Hizbullah Yakınlaşmasını Nasıl Okumalı?
Lübnan Hizbullah’ı ile PKK/HDP arasındaki sıcak diyaloglar ve birbirine karşılıklı övgüler düzme göz yaşartıyor!
HAŞİM AY / YÖNELİŞHABER
Selahattin Demirtaş’ın Hizbullah’ın televizyonu Menar’a verdiği demeçte söz konusu örgüte düzdüğü övgüler sıcaklığını korurken Yeni Özgür Politika’da yayınlanan bir haber Hizbulesed-PKK sathında kirli ilişkilerin sinyalini veriyor.
Lübnan Hizbullah’ı Milletvekili ve Dışilişkiler Sözcüsü Ali Fayyad, Kürt sorununun çözümünde geniş bir otonomiden yana olduklarını belirterek “Otonomiye sıcak bakıyoruz” ifadesini kullandı.
Bir süre önce daha çok Euro Bölgesi’ne karşı alternatiflerin tartışıldığı Atina’da bir konferansa katılan Fayyad Suriye’deki gelişmeler ve bölgede Kürtlere ilişkin görüşlerini Yeni Özgür Politika’ya açıkladı.
Fayyad şu açıklamada bulundu: “Araplar Ortadoğu’da Kürtlere karşı geçmişte yanlışlıklar yaptı. Biz Hizbullah olarak Kürtlerin her talebini içeren bir Kürt otonomisini kabul etmeye hazırız. Hizbullah olarak Ortadoğu’da Kürtler için geniş kapsamlı bir otonomiyi kabul etmeye hazırız. Fakat bu otonomi bölge ülkelerinden bağımsız olmamak şartıyla. Bağımsızlık yerine, Kürtlerin tüm taleplerinin kabul görüldüğü ve bölge ülkelerinin onayıyla geniş çaplı bir otonomi hakkının verilmesi gerekir. Biz, Hizbullah olarak Kürt sorunun bölgedeki çözümü konusunda bu görüşe sahibiz.”
Hizbullah’ın Kürt sorunu çözümü konusundaki bu önerisine İran’ın nasıl bir yaklaşım sergileyeceğine ilişkin de Fayyad şunları ifade ediyor: “Bu yönde bir gelişmenin İran için sancılı bir sürecin başlangıcı olacağına inanıyoruz. Fakat bölge ülkelerinden bağımsız olmayan ve İran’ın da onayı ile kurulacak bir otonominin İran için bir tehdit unsuru oluşturmayacağını düşünüyoruz. İran’ın da böylesi bir otonomi fikrine sancılı da olsa sıcak bakacağını düşünüyoruz. Ama dediğim gibi bağımsızlığı içermemek şartıyla.”
Hatip Dicle “İlişkimiz Tek Beden İki Baş Gibidir”
Geçen gün hatip Dicle de, uzlaşı heyetinin DTK’ya yaptığı ziyaret sırasında Lübnan Hizbullah’ı için, "Bizim şu an onlarla ilişkimiz, tek beden iki baş gibidir" diyerek Rojava bağlamındaki kirli işbirliğine işaret etmişti.
Demirtaş: "Hizbullah'ın Onurlu Direnişinin Yanındayız!"
Yine yakın bir zaman önce Suriye'de katil Beşşar Esed'in katliamlarına ve bekası için İran'la birlikte her türlü desteği veren Hizbullah'ın kanalı Al-Manar televizyonuna canlı yayında bağlanan Selahattin Demirtaş da "Hizbullah'ın Onurlu Direnişinin Yanındayız. " demişti. Demirtaş Suriye halkı ve direnişinin düşmanı Hizbullah kanalında Suriye'deki katliamların sorumlusu Esed, İran ve Hizbullah hakkında tek bir eleştiri yapmazken Erdoğan ve Davutoğlu'nu yerden yere vurmuştu.
PKK/HDP ile Hizbulesed arasındaki bu yakınlaşmanın iki izahı olabilir:
Birinci olarak Lübnan Hizbullah’ı ile PKK’nin gelecek tasarımları benzerlik arz ediyor. Biri Lübnan’da paralel devlet inşası peşinde ve hatta bunu tamamlamış vaziyette. Diğeri ise Rojava’da resmen start verdiği paralel devlet inşasını Türkiye Kürdistanında da inşaya ve kabul ettirmeye çalışıyor.
İkinci olarak ise iki örgüt arasındaki bu yakınlaşmanın temel izahı Suriye’deki müttefiklik hali olsa gerektir. Keza Suriye’de Esed ve İran’la kol kola Suriye halkı ve direnişine karşı 4 yıldır işlenmedik cinayet bırakmayan Hizbullah, rejim için daralan alanda yeni müttefiklere ihtiyaç duyuyor. Kendi sınırlarındaki Kürtlere her türlü zulmü reva gören İran ve müttefiki Hizbullah’ın Rojava’yı PYD/YPG’ye emanet ettiği bilinen bir husus. Dolayısıyla Esed üzerindeki üst iradenin merkezinde yer alan İran-Hizbullah’ın PYD/YPG üzerindeki üst irade olan PKK’ye yakın durmasından başka da çaresi yok. Anlaşılan Rojava’da Suriye direnişi, IŞİD ve Türkiye hükümetine karşı PYD/YPG’yi stratejik düzeyde müttefik edinen İran-Hizbullah ikilisi Türkiye’de de aynı saiklerle PKK/HDP’ye zeytin dalı uzatıyor.
Açık bir şeytanlık örneği bu!
Zira ne İran ne de Hizbulesed Kürtlerin kara kaşına kara gözüne hayran değil. Anlaşılan YPG/PYD'yi yanlarında tutmak için her türlü şeytani vaatte bulunuyorlar. PKK'nin "Rojava devrimi"nin yıldönümünde Türkiye'de ortalığı karıştırmasının da doğrudan İran-Esed-Hizbulesed-PKK arasındaki Rojava merkezli muhtemel pazarlıkların payı olabilir.
Bu çizginin çözüm sürecine yüklediği değer zaten öteden beri "Rojava devrimi"ni ve Türkiye Kürdistanındaki paralel devlet modeli yani “demokratik özerklik”i Türkiye'ye resmen dayatmak olarak açığa çıkıyor.
HABERE YORUM KAT