PKK El Kaide ile ittifak mı kurdu?
İki ay önce burada, ilginç bir tartışmadan söz ettim. Bazı çevrelerin, PKK sonrasına ilişkin tezlerine işaret ederek, PKK ile El Kaide arasında farazi ortaklıklar inşa etmeye çalışıldığını, Türkiye'nin Güneydoğusu için benzer senaryoların gündeme taşındığını belirttim. Bu çevreleri bugüne kadarki icraatlarından tanıyoruz.
Şimdi 13 Mart tarihli şu haberi birlikte okuyalım:
“Irak'taki el Kaide ile PKK liderleri arasında koordinasyon müzakereleri başladığı öne sürüldü. Katar'da yayınlanan El Arab gazetesi, Irak'taki El Kaide oluşumu Irak İslam Devleti ile PKK arasında 'askeri koordinasyon ve işbirliği' görüşmelerinin başladığını yazdı. El Kaide liderlerinden Şeyh Ebu Halil Bahadili, gazetenin Bağdat muhabirine yaptığı açıklamada, muhtemel anlaşmanın ayrıntılarını anlattı. El Arab'ın dünkü sayısında yer alan iddiaya göre PKK, El Kaide savaşçılarının Diyala, Musul ve Kerkük'te sığınmalarına yardımcı olacak, örgüte silah yardımında bulunacak. PKK ayrıca, örgütün Kuzey Irak'tan geçişini kolaylaştıracak. El Kaide ise bunun karşılığında PKK'ya istihbarat desteği verecek. Bahadili, PKK ile müzakerelere başlamalarının bu örgütle aynı ideolojiye sahip oldukları anlamına gelmediğinin altını çizdi.”
4 Ocak tarihli “PKK El Kaide olur mu” başlıklı tartışmayı tekrarlamakta yarar var. Belki bazı nüansları fark etmeye yardımcı olur. PKK'ya öfkenin, Irak direnişine sempatinin alabildiğine yoğun olduğu Türkiye'de böyle bir yakınlaşmanın ya da iddianın nasıl algılanacağı çok önemli. Tehlikeli, kasıtlı, rahatsız edici bir yakınlaşma ya da uzaktan kumandalı bir senaryo…. Şimdilik o günkü cümleleri hatırlatmakla yetineyim:
“PKK'nın tasfiyesi sonrası ne olabilir? Her ne kadar bu uzun bir süreç olacaksa da, sonrasının tartışılması ilk bakışta olağan bir durum. Olağan olmayan, tartışmaların “PKK yerine başka bir korku” ikame etmeye dönük olması. Korkuları ortadan kaldırmaya çalışırken, özgürlük, adalet, refah ve huzur arayışları öne çıkması gerekirken başka korkular üretilmesini en azından zihnen ve kalben kabullenmemek gerekmiyor mu? Korkuları ortadan kaldırmaya çalışılırken psikolojik sınırın yeni korkulara kapı aralamak olmaması gerekmiyor mu?
PKK sonrası için “Kürt Hamas'ı” iddiaları, PKK tasfiye edilirse “İslamcı Kürtler güçlenir” söylemleri, devlet “PKK'ya karşı İslamcı gruplara oynuyor” iddiaları sözünü ettiğim “korku ikamesi”ne ilişkin en belirgin söylemler olarak öne çıkıyor yeniden.
Yeniden diyorum çünkü aslında bunlar eski tartışmalar. “Kürt İslamcılar” tehdidi her zaman bu ülkenin gündeminde tutuldu. Hizbullah tartışmaları, “PKK'ya karşı Hizbullah'la işbirliği” iddiaları, Hizbullah'ın tasfiyesi ve mezar evler gibi konular Türkiye'nin iç siyasi konjonktürüne göre “korku filmleri” olarak bize yaşatıldı.”
Hazır PKK sonrasını tartışırken birileri bu korkuları tazelemeye çalışıyor. Bu sefer Hizbullah değil de adını “Kürt Hamas'ı” koymak fark etmiyor. Aynı ön kabullerle hareket etmek, aynı zihinsel ortamı oluşturmak aynı sonuçlarla yüzleşme tehlikesini besliyor.
Aslında yabancısı olmadığımız, bölgesel tasarruflarda bulunan çevreler, içeride “Kürt Hamas'ı” söylemi için ortam oluştururken dışarıda da “Kürt El Kaidesi” ya da “PKK-El Kaide” benzetmesi yapıyor. Son olarak bir ABD gazetesinde yayınlanan PKK-El Kaide benzeşmesine ilişkin yazı aslında bütün bunların ne anlama geldiğine dair çok önemli ipuçları veriyor.
PKK ile El kaide arasında ideoloji, hedefler, taktikler, örgütlenme ve daha bir çok özellik itibariyle hiçbir bağlantı yok. Hedefler açısından da benzerlik yok. Hamas'la Kürt İslamcılar arasında olmadığı gibi. Lübnan'daki Hizbullah'la Güneydoğu'daki Hizbullah arasında olmadığı gibi. Hamas'la İsrail arasındaki ilişkilerle Türkiye ile Kürtler arasındaki ilişkilerin hiçbir benzerliği olmadığı gibi. Filistin meselesiyle Kürt meselesi arasında bağlantı kurmak, İsrail ile Türkiye arasında benzerlik kurmak bin yıldır aynı sokakta, aynı mahallede, aynı evde yaşayan insanlara yapılacak en büyük kötülüktür.”
Eğer böyleyse, böyle bir ittifak kurulabiliyorsa, en azından konuşulabiliyorsa PKK gerçekten bitmiş demektir… Ama bu senaryoların, bu ittifak söylemlerinin adreslerini tahmin etmek zor değil.
Çok önemli bilgi
İlginç bir not aktarmalıyım. Bağdat'tan kalkan ABD askeri uçakları önceki gün Beyrut havaalanına indi. Yoğun güvenlik önlemleri altında boşalttıkları kargo alanda bekleyen ABD elçiliğine ait araçlarla bir yerlere nakledildi. Silah mı? Birileri mi öldürüldü? Ya da birileri mi kaçırıldı? Birileri mi paketlenip götürüldü? Bu neyin hazırlığı? Bakalım bundan ne çıkacak?
Yeni Şafak
YAZIYA YORUM KAT