Peygamber dostu dört güzel insan
Amasya İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlyas Uçar “Peygamber Dostu Dört Güzel İnsan” konulu seminer verdi.
Amasya Özgür-Der ve İHH seminer salonunda gerçekleştirilen seminerde modern çağda yaşanılan en büyük sıkıntının iman olduğunu belirten Uçar, imanımızı kuvvetlendirmenin en önemli yolunun peygamber ve peygamber dostlarını doğru bir şekilde tanımak olduğunu ifade ederek şu hususlara değindi:
Günümüzün En büyük Problemi İman
Resulullah (sav) bir hadisi şeriflerinde: "İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız." diye buyuruyor. Cennete giden yolun imandan, imana giden yol ise müslümanları sevmekten geçiyor. Sevdiğimizi söylediğimiz Peygamberimizi ve peygamberin dostlarını ne kadar tanıyoruz?
“Ey iman edenler iman edin” ayeti günümüz açısından imanla ilgili önemli bir mesaj veriyor. Sadece iman ettim demek yeterli değil, aynı zamanda iman üzere istikamet sahibi olmak da önemli. İstikamet üzere yaşamak için de elimizde önemli bir hazine var. Onlardan biri de Peygamberimizin yıldızlar gibi diye nitelendirdiği seçkin sahabe topluluğu. “Peygamberimizin onlar yıldızlar gibidir. Hangi birine tutunursanız doğru yolu bulursunuz.” tavsiyesi üzerine sahabeleri doğru bir şekilde tanımak hepimizin üzerinde bir sorumluluktur. Onlardan alacağımız çok mesajlar ve dersler var. Bugün burada hem peygamber dostu hem de Hulefa-i Raşidin olan Hz. Ebubekir, Hz Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali'yi tanımaya çalışacağız.
Hz. Ebubekir'i sıddık olması; Hz. Ömer'i Faruk olması; Hz. Osman'ı haya sahibi olması; Hz. Ali'yi ilim sahibi olması ile tanıyoruz. Ve bunun gibi birçok sahabeden alacağımız dersler var. Bugün bu insanların ahlakına çok ihtiyacımız var.
Hz. Ebubekir çok zengin olmasına rağmen malının tamamını Allah yolunda harcayacak bir cömertliğe sahipti. Acaba bizler bugün rabbimizin rızası için neleri verebiliyoruz! O birçok insanın İslam'la şereflenmesine vesile oldu. Acaba bizler bugün kaç insanın hayatına dokunabiliyoruz?
Hz. Ebubekir peygambere sadık bir dost oldu. Miraç hadisesinde müşrikler onu peygamber hakkında şüpheye düşürmek için arkadaşın Kudüs'e yürüyerek gitmiş dediklerinde, "bunu kim söyledi?" diyor. Muhammed dediklerinde, "O dediyse doğrudur." diyerek sıddık olma özelliğini ortaya koyuyordu. Bugün bizler de böyle dostluklar edinebildik mi?
Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde Rasulullah'ın yol arkadaşı olmuş, zor zamanlarında hep yanında olmuş, hayırlı evlat yetiştirerek kızı Aişe'nin peygamberle evlenmesine vesile olmuştur. Bizler de dostlarımızın dertleriyle dertleniyor muyuz? Çocuklarımızı yetiştirme konusunda ne kadar hassasiyet sahibiz?
Hz. Ebubekir peygamber vefat ettikten sonra sorumluluk almaktan vazgeçmedi. Peygambere olan vefasına sadık oldu. İslam'ın yeryüzünde yayılması için elinden gelen gayreti ortaya koydu. Acaba bizler bize verilen nimetlerin karşısında ne kadar İslam'a hizmet ediyoruz?
Hz. Ömer'i üç dönemde ele almalıyız. Kâfir iken Ömer, müslüman olan Ömer, halife iken Ömer. Hz. Ömer müslüman değilken de müslüman olduğunda da cesurdu ve davasına ölümü pahasına sahip çıkıyordu. Rasulullah (sav) sahabelerin farklı mizaç ve karakterlerine göre sorumluluklar veriyordu. Hz. Ömer müslüman olduğunda davet artık açıktan yapılmaya başlandı. Hz. Ömer halife olduğunda aldığı sorumluluk onu değiştirdi. Adalet duygusu daha bir ön plana çıktı. İdareci olmanın gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmeye gayret etti. İstişareyi, müsmahayı, adaleti ve liyakati esas alan bir idarecilik ön plana çıktı. Bugün bizler de bu şekilde sorumluluk sahibi idarecilere ne kadar da muhtacız!
Modern Çağda Müslüman Kalmak Sahabeyi Doğru Tanımaktan Geçer
Hz. Osman o kadar hayâ sahibi idi ki. Rasullah ( sav)'in iki kızı ile nikâhlanmıştı. Hz. Ali ilmiyle öncü olmuştu. Bu seçkin insanların hayatlarını bir hikaye olarak okumamalıyız. Hayatımıza yön vermek için anlamaya çalışmalıyız. Onların dualarını örnek almalıyız. Bugün Gazze'de yaşanan süreci de bu açıdan okumalıyız. Sahabe dönemindeki kardeşliğe, izzete, hayaya, cömertliğe Gazze'de şahit oluyoruz. Gazze hepimize sorumluklar yüklüyor.
Bir de İslam tarihini sadece savaşlar üzerinden okumak yanlış İslam algısını ortaya koymaktadır. Bu insanlar da yeri geldi bizim gibi üzüldüler, yeri geldi bizim gibi güldüler. Bu insanların hayatları sadece savaşla geçmedi. Bu insanların hayatlarını bu açıdan değerlendirmek durumundayız.
Rabbimiz bizleri sahabeleri doğru bir şekilde anlamayı, ahlâklarını hayatımıza tatbik edebilmeyi, kendisine hakkıyla iman etmeyi ve iman üzere istikamet sahibi olmayı nasip etsin." dedi.
Doç. Dr. İlyas Uçar program sonunda sorulara cevap verdi ve kitabını imzaladıktan sonra program sona erdi.
HABERE YORUM KAT