Palalı Sabri olarak bilinen şahıs fuhuş çetesi kurmaktan 248 yıl hapisle yargılanacak
Fuhuş şebekesi kuran Palalı Sabri lakaplı şahıs için 248 yıl hapis talep edildi. İdeolojik yaklaşımlarıyla topluma propaganda üzerinden haber servis eden seküler basın kuruluşlarının ise ‘Palalı Sabri’ hadisesine yaklaşımı şaşırtıyor.
Gezi Parkı olayları sırasında medyanın gündemine düşen ‘Palalı Sabri’ olarak bilinen Sabri Çelebi'ye yönelik fuhuş çetesi soruşturmasını tamamlayan savcılık, Çelebi ve 10 kişiye 248 yıl hapis istedi.
Palalı Sabri adlı şahsın liderliğinde kurulan fuhuş çetesinin çökertilmesini konu alan savcılık kararını Gezi eylemleri üzerinden ele alan sol seküler basın, Sabri Çelebi adlı şahsın iğrenç vukuatları ve fuhuş çetesi üzerinden yaptığı işlere odaklanmak yerine Gezi Olaylarında yaşanan hadiseleri öne çıkartmayı tercih ediyor.
Sabri Çelebi ve çetesinin iğrenç vukuatları iddianamede detaylarıyla aktarıldı
İddianameye göre, genellikle Fas uyruklu kadınların pasaportlarının ellerinden alınarak esarete tabi tutulup örgüte ait pansiyonlarda alıkonuldukları, telefon ve benzeri imkanlarının ellerinden alındığı, kadınların pansiyonlardan alınarak zorla gece kulüplerine sevk edildikleri ve bu gece kulüplerinin müşterilerinin genel itibariyle Arap asıllı turistler olduğu ve kadınların bu müşterilerle cinsel birlikteliğe tabi tutuldukları belirlenirken ‘Palalı Sabri’ kurduğu bu düzenin iğrençliğini eleştirmek yerine ‘Gezi eylemcilerine palayla saldıran adam’ şeklinde olayı farklı bir noktaya çekmeye çalışan seküler basının fuhşiyata olan bakışı tepki çekiyor.
Savcılık iddianamesine göre Sabri Çelebi'nin Taksim Talimhane mevkiinde bir kuaförün sahibi olduğu ve bu kuaförün bulunduğu binanın üst katı ile altındaki turizm şirketinin üst katındaki yerleşkelerin apart olarak dizayn ettirilip gece kulüplerinde zorla çalıştırılan kadınların burada kilit altında zorla tutuldukları, bu apart yerleşkelere giriş ve çıkışların kontrol altına alındığı, kadınların istekleri gibi özgürce bu dairelerden çıkış yapamadıkları ve buralarda zorla tutularak gece vakitlerinde VIP diye adlandırılan araçlarla gece kulüplerine sevk edildikleri belirtildi.
İddianamede, eğlence yerlerinin özel dizayn edildiği, kamera sistemlerinin kapalı devre sistem olarak görevlilerince izleme altında tutulduğu, işletmelere gelen müşterilerin tamamına yakınının yabancı uyruklu turistler olduğu, Türklerin bu gece kulüplerine alınmadığı, müşteri olarak gelen yabancı uyruklu şahısların masalarına zorla çalıştırılan yabancı uyruklu kadınların konsomatris olarak gönderildiği ve müşterilerce bayanlara yönelik masaya söylenen alkollü mamullerin "vol" diye tabir edilen sistemle fahiş fiyat olarak hesaba yazıldığı da belirtildi.
Çeşitli suçlardan hakkında 15 ayrı yakalama emrinin bulunduğu belirtilen Sabri Çelebi'nin, hakkında çıkan yakalama emirlerinden dolayı yurtdışına kaçtığı kaydedildi. Suç örgütünün liderinin Sabri Çelebi olduğu, şüpheliler Mehmet Emin Çelebi ile Müslüm Çelebi'nin örgüt yöneticisi oldukları, şüpheliler Hüseyin Çelebi, Vedat Özyağ, Kenan Toprak, İlknur Akçıoğlu, Engin Aytekin, Mehmet Şirin Ateş ve Mahmut İlter'in örgüt üyeleri oldukları belirtildi. Şüpheliler Sabri Çelebi, Mehmet Emin Çelebi ve Müslüm Çelebi'nin "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "İnsan ticareti yapma" ve "Bir kimseyi fuhuşa teşvik etme veya yaptırma veya aracılık etme veya yer temin etme" suçlarından toplamda 104 yıldan 248 yıla kadar hapsi istendi.
Şüphelilerden 6'sının "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "İnsan ticareti yapma" ve "Bir kimseyi fuhuşa teşvik etme veya yaptırma veya aracılık etme veya yer temin etme" suçlarından toplamda 102 yıldan 244 yıla kadar hapis cezası talep edilirken, bir şüphelinin ise "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar hapsi istendi. İddianame kabul edilirse şüpheliler, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanacak.
HABERE YORUM KAT