Pakistan'ı duymak
Dünyanın nabzının attığı anlarda, o nabzı hissetmek için doğru yerde bulunmanız gerekir. O nabzı duymak için... Muson yağmurlarının coğrafyasını değiştirdiği günlerde Pakistan'da olmayı istedim.
Yardım alabilmek için elleriyle helikopterlere uzanan, bakışlarıyla Allah'ı sayıklayan yoksulların gözbebeklerine bakmak için...
Zihnimde dönüp duran görüntülerden biri; dağıtılan pilava eşarbını uzatan kadının görüntüsüydü. Bir diğeri, selden alınıp helikoptere bindirilen anne ve çocuklarıydı. Kurtarılmayı beklediği saatlerde yaşlanmış bir kadın gibiydi. Suların ayağının altından çekip aldığı yeryüzünü nasıl yaşadı kim bilir. O saatleri kaç yüzyıl gibi geçirdi?
Pakistan'a gitmeden önce Fatima Butto'yu aradım. Fatima ile geçtiğimiz eylülde Bali'de tanışmıştık. Aynı panelde konuşmacıydık. Pakistan'da olup bitenlere dair ondan çok şey dinledim. Aile geleneğini sürdüren politik bir duruşu vardı. Butto ailesini anlattığı kitabı Batı'da çok saltanlar listelerinden inmediği için Pakistan'a dönememişti henüz. Kitabın tanıtım turnesindeymiş.
Karaçi'deki evlerini ilk aradığımda telefona Fatima'nın üvey annesi Ghinwa çıktı. Öldürülen Murtaza Butto'nun siyasette aktif olan eşi Ghinwa ile felaketi konuştum. Elektrikler kesildiği için konuşması defalarca yarıda kalsa da, bir siyasetçiden çok bir anne ve kadın olarak Pakistanlı kadınların durumunu aktardı. Arazilerinin çoğu su altında kalan Sind bölgesinden henüz gelmişti.
'Yardımlar ne yazık ki su kadar hızlı değil' diyordu. Ayni yardımdan çok, lojistik desteğe ihtiyaçları olduğunu ısrarla vurguladı. Hükümeti haklı olarak eleştirdi.
Talihsiz Pakistan halkı sadece iklimden değil, sömürge sonrası bir türlü oturmayan yönetimlerden de çekiyor ne yazık ki. Pakistan'ın şu an, bir işgal ülkesinden bile daha kötü durumda oluşunu sadece felaketle açıklamak doğru değil. Felaketin biriktirdiği zorluklar elbette yönetimleri zorlar. Ama Pakistan'da siyasi, kültür, kendi dinamiklerini yaratamadığı için de felaket bu boyutlarda yaşanıyor. Bütün sömürge deneyimlerinde olduğu gibi Pakistan da dokularıyla oynanmış, tarihi, kültürü, doğası yağmalanmış bir ülke... Sel felaketi biriken travmaları görünür kılıyor sadece.
Ziyaret ettiğimiz Noşirwa kampında gördüğümüz çaresiz insanları görünce, uzun sömürge geçmişini düşündüm. İngilizler o kadar yüzyıl boyunca ne yapmıştı sahi? Pakistan'ın kaynakları halkını doyurmaya yetmez miydi?
Ünlü Pakistanlı yazar Tarık Ali'nin Benazir Butto için kullandığı 'Batı'nın kızı' tabiri bu nedenle haklı bir tabir. Kendilerini her ne kadar 'Doğu'nun kızı, oğlu' olarak göstermeye çalışsalar da Pakistan'da gelmiş geçmiş bütün yönetimler Batı yapımı! Doğu'nun kavşağında kurulan Pakistan Batı'nın sömürgeci zihniyetinden yakasını kurtaramıyor!
Pakistan hükümetinin dışarıdan dinamiklerle belirlenen kişiliksiz, gerçeksiz yönetimi son yaşanan felaketin büyüklüğünde etkili olmuş.
Kiminle konuşsanız hükümeti suçluyorlar. Yetmişlerden itibaren temizlenmeyen, onarımı yapılmayan su yataklarının, baraj alanlarının bu felaketi çağırdığını iddia ediyor Ghinwa Butto.
Su yataklarının temizlenmesi, uluslararası lojistik destek olmadan mümkün görünmüyor. Yardım isteyen sivil toplum sözcüleri o nedenle ilk sıraya lojistik desteği koyuyorlar. Özetle beyaz adamın balık tutmayı öğretmediği yerli halk hikâyesi! Pakistanlılar kendi yaralarını saracak, organize olacak güçten mahrumlar...
Vaktinde temizlenmediği için gelen her damla yağmuru sele dönüştüren felaketten Pakistan'ın tek başına çıkma şansı yok. Bütün dünyanın seferber olması gereken bir insanlık dramı var ortada.
Türkiye, bu konuda yüklendiği aktif rolle örnek oluşturuyor.
Türkiye'den gelen heyet ve yardımlarla devam edeceğim.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT