
Pakistan ordusu Afganistan'ı istikrarsızlaştırmaya çalışıyor
Sangar Paykhar, Pakistan ve Afganistan arasındaki gerginliğin arka planını aktarıyor.
Sangar Paykhar/Mepa News
Pakistan ordusu Afganistan'ı istikrarsızlaştırmaya çalışıyor
Pakistan'ın zorlayıcı dış politikası, sınır ötesi saldırılardan mültecilerin sınır dışı edilmesine kadar uzanan tehditlerle Afganistan'a da sıçrıyor. Kabil kesin bir şekilde karşılık vermeli.
Rawalpindi'de üretilen bir kriz
4 Nisan 2025 tarihinde Pakistan'ın Afganistan'a yönelik sınır ötesi askeri saldırılar için gizli planlar yaptığına dair haberler ortaya çıktı. Bu ifşaatlar, gerilimin arttığı ve söylemin giderek kışkırtıcı bir hal aldığı bir dönemin ardından geldi. İslamabad Kabil'i bir istikrarsızlık kaynağı olarak nitelemeye çalışırken, Afganistan daha derin bir soruyla hesaplaşmak zorunda: Pakistan'ın yenilenen saldırganlığını ne tetikliyor ve buna nasıl karşılık vermeli?
Pakistan'ın hibrit rejimi ve stratejik felç
İmran Han'ın 2022'de devrilmesinden bu yana Pakistan'ın siyasi mimarisi derin bir dönüşüm geçirdi. Ordu Komutanı General Asim Munir, ülkenin sivil ve dış politika alanları üzerindeki askeri hakimiyetini pekiştirdi. Sivil kurumlar törensel uzantılara indirgendi, özerklikleri Rawalpindi'nin güvenlik merkezli mantığı tarafından geçersiz kılındı. (Rawalpindi Pakistan ordusunun merkezi olan kentin adıdır ve yazar tarafından Pakistan ordu yönetimini ifade etmek amacıyla bu isim kullanılmıştır-editör)
Bu militarizasyon özellikle Hayber Pahtunhva ve Belucistan'da -coğrafya, etnik köken ve tarih açısından Afganistan'a sıkı sıkıya bağlı bölgeler- daha da belirginleşmiş durumda. Devlet, yerel şikayetleri ele almak yerine zorlama ve gözetimi tercih etti. Daha önce iktidarda olan Tahrik-i İnsaf (PTI) sistematik olarak zayıflatıldı, Gohar Khan ve Ali Amin Gandapur gibi kilit isimler uzlaşı yerine arka plandan yönlendirmeye maruz kaldı.
Eski ordu mensubu ve siyasi analist Adil Raja, bu otoriter sürüklenmenin Pakistan'ın gerçek güvenlik tehditlerine yanıt verme kabiliyetini aşındırdığını belirtiyor. "Güvenlik devleti o kadar şişti ki artık kendi kendini tüketmeye başladı" gözleminde bulundu. Siyasi söylemleri kontrol etme saplantısı, stratejik netlik pahasına ortaya çıkan bir durumda.
Bir 'günah keçisi' olarak Afganistan
Drop Site News'in Pakistan istihbarat camiası ve Batılı diplomatik çevrelerdeki kaynaklara dayanarak yaptığı son araştırma, İslamabad'ın yeni bölgesel duruşunun boyutlarını ortaya koyuyor. Afganistan'da sözde IŞİD'i hedef alacak saldırılara dair askeri planlamalar, taktiksel bir gereklilikten ziyade siyasi bir dikkat dağıtmayı temsil ediyor.
Rawalpindi bu tür operasyonların aynı anda üç amaca hizmet edeceğine inanıyor gibi görünüyor:
- Pakistan'ın ABD'nin terörle mücadele ortağı olduğu imajını güçlendirmek.
- Muhalefeti Afganistan merkezli militan faaliyetlerle ilişkilendirerek Tahrik-i İnsaf'ın güçlü olduğu eyaletlerdeki iç baskıları meşrulaştırmak.
- Kamuoyunun dikkatini Belucistan'da devam eden isyanlardan ve sosyoekonomik kötü gidişattan başka yöne çekmek.
Ancak bu mantık kendi kendini yok ediyor. Pakistan'ın Servisler Arası İstihbaratı (ISI) on yıllar boyunca Afgan Taliban gruplarıyla ilişkiler geliştirerek, şimdi içe dönen bölgesel bir vekalet çatışmasını körükledi. Şimdi "aşırıcılıkla mücadelede ahlaki otorite" olduğunu iddia etmek en iyi ihtimalle samimiyetsizliktir. Kayda değer bir olay -IŞİD militanı olduğu iddia edilen Şerifullah'ın ABD'ye teslim edilmesi- İslamabad'ın terörle mücadele konusundaki kararlılığının bir kanıtı olarak düşünülmüştü. Ancak, gazeteciler Ryan Grim ve Murtaza Hussain'in ortaya çıkardığı üzere, bu olayın koreografisi göz boyamak için yapılmıştı.
Bir zamanlar sadık bir müttefik olan Çin'in de Pakistan'a desteğini yeniden değerlendirdiği bildiriliyor. Çin kısa süre önce Pakistan'ın ikinci vuruş nükleer kapasitesine (düşman tarafının saldırısından sonra misilleme yapabilme kabiliyeti-editör) erişim talebini, Gwadar Limanı'na genişletilmiş askeri erişime izin verme tekliflerine rağmen reddetti. Bu ret, İslamabad'ın öngörülemeyen manevralarından ve Washington ile Pekin'i birbirine düşürme stratejisinden duyulan rahatsızlığın giderek arttığına işaret ediyor.
Belucistan muamması
Ordunun stratejik tutarsızlığı hiçbir yerde Belucistan'da olduğu kadar belirgin değil. Beluç isyancılar tarafından gerçekleştirilen 2024 Jaffar Express saldırısı, devletin huzursuz bölgeleri güvence altına alma konusundaki başarısızlığını vurguladı. Ordu, uzun süredir devam eden mağduriyetleri -zorla kaybetmeler, kaynak sömürüsü, siyasi dışlanma- ele almak yerine, ordunun propaganda aygıtı tarafından yönetilen bir halkla ilişkiler kampanyasıyla karşılık verdi.
Adil Raja, istihbarat aygıtlarının gazetecileri, öğrencileri ve siyasi aktivistleri bastırmak için yönlendirildiğini ve isyancı ağlara nispeten zarar verilmediğini savunuyor. Pakistan'ın Huawei gözetleme sistemlerine artan bağımlılığı operasyonel egemenliği daha da tehlikeye atıyor ve hassas verilerin güvenliği konusunda soru işaretlerine yol açıyor. Aslında ulusal dayanıklılık teknolojik bağımlılıkla takas edilmiş durumda.
Kabil'in bakış açısına göre, çevresini yönetemeyen bir devlet bölgede istikrar sağlayıcı bir güç olduğunu inandırıcı bir şekilde iddia edemez. İç istikrarsızlığın bulaşıcılığı şimdiden sınırın ötesine sızmaya başladı.
Mültecileri silah olarak kullanmak: Diplomatik bir kırmızı çizgi
Pakistan'ın Afgan mültecileri kitlesel olarak sınır dışı etmesi, zorlayıcı politikasının en korkunç yönü niteliğinde. 2023'ten bu yana bir milyondan fazla Afgan, çoğu zaman insanlık dışı koşullar altında zorla sınır dışı edildi. İslamabad gerekçe olarak ulusal güvenlik ve ekonomik yükü gösteriyor. Oysa bu eylemler uluslararası hukukta yer alan geri göndermeme ilkesini ihlal ediyor.
Bunun yasal olup olmamasının da ötesinde kültürel bir ihanet durumu yatıyor. Sınır dışı etmeler, Peştunların "melmastiya" kurallarına (Peştun kültürünün misafirperverliğe dair temel bir kaidesi-editör), İslam'ın sığınak sağlama yükümlülüğüne ve bölgesel misafirperverliğin tarihi ahlakına aykırı. Mülteciler İslamabad'ın stratejik hesaplarında Afgan hükümetine baskı yapmak, ülke içindeki hoşnutsuzluğu yatıştırmak ve bir kontrol yanılsaması yaratmak için kullanılan pazarlık kozlarına indirgendi.
Bu tür taktikler sadece alaycı olmakla kalmıyor. İkili güveni ve bölgesel iyi niyeti aşındırıyor. Afganistan bunu insani bir gözetim olarak değil, egemenliğine yönelik stratejik bir saldırı olarak ele almalı.
Afgan seçenekleri: Savunmacı duruştan proaktif stratejiye
Rawalpindi'nin saldırganlığı karşısında Kabil, ikili politikasını yeniden gözden geçirmeli. Tamamen tepkisel bir tutum sadece zemin kaybettirecektir. Bunun yerine Afganistan çok yönlü bir karşılık vermeli:
- Diplomatik karşı saldırı: Birleşmiş Milletler'de ve çok taraflı forumlarda mültecilerin sınır dışı edilmesini ve sınır ötesi tehditleri uluslararası hukukun ihlali olarak vurgulamak.
- Bölgesel çeşitlendirme: Orta Asya ülkeleriyle, Hindistan'la, İran'la ve İslamabad'ın ikiyüzlülüğüne karşı giderek daha temkinli hale gelen Körfez aktörleriyle ilişkileri derinleştirmek.
- Söylem kontrolü: Pakistan ordusunu bölgesel istikrarsızlığın panzehiri değil mimarı olarak göstermek için medyaya yatırım yapmak.
Bu eylemler amaç netliği ve ulusal birlik gerektirir. Pakistan'ı yatıştırma girişimi başarısız olmuştur. Afgan egemenliğinin pazarlık konusu yapılamayacağını ortaya koymanın zamanı gelmiştir.
Sonuç: Rawalpindi'nin hayalleriyle yüzleşmek
Pakistan'ın askeri eliti, kendi vazgeçilmezlik efsanelerine kapılarak bölgenin başlıca istikrarsızlık kaynağı haline geldi. İçeride bastırma, dışarıda kışkırtma ve küresel güçleri manipüle etme stratejisi izolasyonun derinleşmesine ve bir zamanlar sahip olduğu güçlü kozların erozyona uğramasına neden oldu.
Afganistan için zorunluluk açık. Boyun eğme zamanı sona erdi. Kabil, egemenliğini koruyan, mültecilerini savunan ve bölgesel ittifaklarını güçlendiren ilkeli ve iddialı bir strateji oluşturmalı.
Artık soru Pakistan'ın reform yapıp yapmayacağı değildir. Afganistan'ın, komşusunun fantezilerinin bedelini bir kez daha ödemeden önce kararlı bir şekilde hareket edip etmeyeceğidir.
HABERE YORUM KAT
Pakistan, Amerika’nın kullanışlı bir aparatından ibarettir, Amerika’dan aldığı bir iki kuruşa muhtaçtır, o para kesilir diye Amerika’nın sözünden çıkamıyor, 11 Şubat olayından sonra yüzlerce Müslümanı Amerika’ya teslim eden işbirlikçi Pakistan’dı. Bilim Kadını bir Pakistan’lı bacımızı Amerika’ya teslim eden yine Pakistan rejimiydi, maalesef uğradığı ağır baskı ve işkenceden dolayı akıl melekelerini kaybetti bacımız.
Yanıtla (0) (0)Pakistan ordusu imparatorluklar mezarlığı listesine yazılır inşaallah yada hidayet bulur, biri islam Devleti biri seküler bir ordu ve devlet batı Pakistan ı iyi kullanıyor
Yanıtla (0) (0)