Özkök ve Tayiz, Erdoğan'ı Kimlere Karşı Koruyor?
Yeni Akit'ten Ali Osman Aydın'ın bugünkü yazısı Özkök ve Tayiz'in sabıkası bir hayli kirli ve kabarık yönlerine dikkat çekerek kimlerin Neo-Kemalist bir proje için seferber olduğuna dikkat çekiyor.
HAKSÖZ-HABER
Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök ve Akşam'dan Kurtuluş Tayiz Atatürkçü Erdoğan ve Kemalist AK Parti hedefi için aynı hedefe vuruyorlar: İslamcılık.
Yeni Akit'ten Ali Osman Aydın'ın “İşe Bakın! Erdoğan’ı Bize Karşı Özkök ve Tayiz Savunuyor!” başlıklı bugünkü (16 Kasım 2017) yazısı Özkök ve Tayiz'in sabıkası bir hayli kirli ve kabarık yönlerine dikkat çekerek kimlerin Neo-Kemalist bir proje için seferber olduğunu mercek altına alıyor.
"AK Parti'nin Kemalizm’le Flörtü" başlıklı makalesiyle ilgili oluşturulan kara propagandaya hem cevap veren hem de muhtemel risklere dikkat çeken Aydın'ın makalesini dikkatinize sunuyoruz:
Heyhat, ne günlere kaldık…
Klasik Atatürkçülük çizgisine göz kırptı diye Ak Parti’ye yaptığımız ikaza nereden cevap geldi dersiniz?
Bizim terbiye çizgisi içindeki tenkidimize kim en şedit kelimelerle hücum etti, Ak Parti’yi ve Cumhurbaşkanımızı bize karşı kimler müdafaa etti biliyor musunuz?
Onlar isim verecek cesarete sahip değiller ama ben söyleyeyim…
Hürriyet sirkinin baş jonglörü, sofistike kışkırtıcılığın ve “411 el kaosa kalktı, vay şerefsiz” manşetlerinin mucidi Ertuğrul Özkök…
Diğeri ise…
Geçmişte Atatürk CHP’sini “Diktatörlük” olarak gördüğü halde siyasal çizgisi sosyalistlikten liberalliğe, ulusalcılıktan Atatürkçülüğe evrilen Kurtuluş Tayiz…
Suçlamalarına göre…
“Cumhurbaşkanı’nın uçağından inmiyormuşuz…
Ekmeğimizi, milletin bir parçasını, ötekinin düşmanı haline getirerek kazanıyormuşuz…”
En ilginci, Tayiz’in ifadesiyle: “Mahallenin münafıklarıymışız…”
Yani, gırla yalan ve bir dolu iftira…
10 Kasım’daki bazı söz ve uygulamaları “abartı” bulmak ve Kemalizm ile Ak Parti arasında kan uyuşmazlığı olacağını öngörmek en önemlisi resmi söyleme anında itaat etmemek“Münafıklık” olarak yorumlanmış.
Bilesiniz ki sizin gibilerden bahsetmeye mecbur olmak kadar mide ve ruh bulandırıcı çok az iş var şu yazarlıkta…
Maalesef mecbur kaldık…
Düşünün, kariyerinin bir kısmında iktidarı güçsüz kesimlere karşı kışkırtmanın en sinsi örneklerini veren Özkök iyi niyet elçiliğine soyunarak, yazdıklarımıza karşı vatandaşı makul olmaya çağırmış.
Yahu Özkök tüm nedenleri bir kenara bırak, sadece senin bir mesele hakkındaki kefaletin bile ahlaklı, vicdanlı insanları o meseleden kuşkulandırmaya yeter.
Bence hiç çağrıda bulunup kendini yorma…
Daha geçen günlerde “ebedi gençlik” iksiri diye köşende ballandıra ballandıra anlattığın ilacın ardından kirli birhanut tezgahı çıkmadı mı?
Bugüne kadar senin şehadetinin olduğu hangi meselenin arkasından Müslümanların hayrına bir şey çıktı ki bunda da çıksın…
İsminin konuşulması karşılığında katlandığın alçalma yetmedi mi?
Senin ne evsafta bir adam olduğunun anlaşılması için acınası soytarılıklarına değil de bize hücum ettiğin yazında ele aldığın diğer meselelere bakılması kafi.
Sana gelince Tayiz…
Sen dolaylı yoldan Atatürk müdafaasını İslam terminolojisiyle yaparak Haydar Baş’a bile fark attın doğrusu.
Bir sonraki uçuşta Cumhurbaşkanının sofrasında bir köşeye ilişebilmek, o masanın kırıntılarından kendine bir ziyafet çekebilmek için yapmayacağın maskaralık, sergileyemeyeceğin sahtekarlık, çalmayacağın kara yok, biliyorum…
İnsanlardan “münafık” ithamına maruz kalmamaları için seninki kadar keskin dönüşler beklemen haksızlık, insafsızlık…
Böylesi ancak sen ve senin gibi omurgasız sergerdelere mahsus…
Bize karşı müdafaa etmeye çalıştığın Erdoğan’ın elinden Belediye Başkanlığı alındığında biz belediye binasının önünde cop yerken sen hangi suçun mahkumu olarak yatmaktaydın acaba?
Ya bugün senin gibi olanlar neredeydiler sahi?
Senin ve senin gibilerin bize karşı Beyefendiyi müdafaa etmeye ne tıynetiniz, ne çapınız, ne de maziniz müsait…
Madem milleti “münafık”, fitneci ilan edecek kadar M. Kemal’i ortak değer görüyordunuz, Erdoğan Atatürkçülüğü 10 Kasım konuşmasıyla dolaşıma sokmadan önce nerelerdeydiniz?
Kürt sorununun, toplumdaki kimlik çatışmalarının, dayatmacı kabullerin yegane müsebbibi gördüğün Kemalizm’in bir anda müdafi haline gelmeniz İslami literatürde nasıl adlandırılıyor engin din bilginizle söyleseniz keşke…
Sen ve senin gibiler, işaret gelir gelmez yepyeni bir söylemin savunucusu olduğunuz halde dürüst ve güvenilir olmaya devam edeceksiniz ama biz dedemiz, babamız zamanından beri sopasını yediğimiz Kemalizm’e, hafızamızı silercesine kucak açmanın tuhaflığını ortaya koyduğumuz için “münafık”olacağız öyle mi?
Ve sen pervasızca milleti “münafık” ilan ettiğin halde hala o gazetede yazmaya, “askerimize selam durdurmaya” devam edeceksin. Bizse ‘hukukun üstünlüğüne, toplumsal barışa, dayanak olarak öne sürdüğünüz Kemalizm bu fonksiyonu görmeye uygun değildir çünkü Kemalizm’in ayrıştırmayla, ötekileştirmeyle at başı giden iç karartıcı bir geçmişi vardır’ dediğimiz için tu kaka edileceğiz, öyle mi?
Bu meydan da sen ve senin gibilere kalmış ya…
Yazık, çok yazık…
En Sıra Dışı Kemalist Cümle
Kemalizm tartışmasıyla ilgili en afili cümle, “Her şeyimizi, aldığımız nefesi bile borçlu olduğumuz Atamız” diyen Uğur Dündar’dan değil, ilginç suçlamalar yapan bir okurumuzdan geldi. Öyle bir cümle ki söylenen, Kemalist değerlere kuşkuyla bakanların eline sağlam bir argüman veriyor.
“Ak Partinin Kemalizm’le Flörtü” yazımıza okurumuzun gönderdiği mesajda dikkatimi çeken cümle şöyle: “Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Allah’ın bana layık görmediği hakları verdi.”
Tayiz gibi bu zihniyetle buluşmak için ortak nokta arayanlar, buyursunlar lütfen…
Diktatörlük Zararsızdır!
12 Kasım günü Teke Tek programına konuk olan Celal Şengör M. Kemal’i savunduğu açıklamalarında şunları söylemiş: “Diktatörlük zararlı bir şey değildir.”
E tabii konu Osmanlı Padişahları olduğunda onlar peşinen “Tek adam, zorba, müstebit” oluyorlar. Ancak konu M. Kemal olduğunda diktatörlük matah bir şey oluyor...
HABERE YORUM KAT