'Özgür medya' da yekpare değil
Dün sabah Yeni Şafak'ı elime aldığımda “İşte manşet!” dedim kendi kendime. Şu manşet yani: “Köln Camii'ne sol kalkan”.
Alt başlığı da aktarayım da tamam olsun:
“Camiye karşı çıkan Alman faşistler gösterilerini iptal etmek zorunda kaldı. Naziler, camiyi savunmak için harakete geçen Türklerle solcu ve otonom'ların barikatını aşamadı.”
Arada bir benim canımı da sıkmasına rağmen, Yeni Şafak iyi gazete doğrusu... Köln'de bir aya yakın bir zamandır gündemi işgal eden bir tartışma ve bu çerçevede sahneye konmaya çalışılan bir gösterinin başına gelenler bundan iyi bir manşetle duyurulamazdı.
Gelişmeleri biliyorsunuz: Köln'de Hırıstiyan Demokrat belediye başkanının partisini karşısına alarak 28 Ağustos'da belediye meclisinden şehrin yakın banliyölerinden birisinde iki minareli büyük bir caminin inşasına izin çıkartması üzerine ortalık karışmıştı. Karşı çıkanı bol bir izindi bu. Ralph Giordano gibi soykırıma bizzat tanık olmuş ve Almanya'da prestiji yüksek olduğu söylenen bir Yahudi yazarın bile “İslam'ın güç gösterisi” diyerek karşı çıktığı cami inşaatı izni -tabii ki- herkesten çok aşırı sağcı grupları yerinden oynattı.
“Pro-Köln” adlı aşırı sağcı küçük bir parti projenin geri çekilmesi için kampanya başlatıp 23.000 imza toplamıştı. Kampanya çerçevesinde 20 Eylül'de Köln'de Fransa'dan Le Pen gibi aşırı sağcıların da davet edildiği bir toplantı düzenlenecekti.
Düzenlenecekti ama olmadı; Yeni Şafak'ın manşetinde duyurulduğu gibi cami projesine sol kalkan oldu.
Köln'de oluşturulan bu “kalkan” bakalım cami projelerinin rahatsızlık yarattığı diğer şehirlerde de (Frankfurt, Münih, Kassel..) oluşturulabilecek mi? Yeri gelmişken, Almanya'da Duisburg gibi, cami projelerinin şehirdeki birçok çevreden (belediye, Müslüman göçmen dernekleri, siyasi partiler, Kilise, okul ve üniversiteler) temsilcinin ortak çalışmasıyla sulh içinde gerçekleştirildiği şehirlerin olduğunu da hatırlatalım.
Cami projesi etrafındaki tartışmanın Köln'de bu derece sertleşmesi -herhalde- biraz da şehrin o muhteşem gotik katedralinden dolayı. Anlaşılan o ki, sağcı partiler ve seçmenler katedralin yakınında olmasa bile Köln'de minareli cami istemiyorlar. Konuya ilişkin haberlerde katedralin 157, proje halindeki cami minarelerinin ise 55 metre yükseklikte olduğunun belirtilmesi bu yüzden olsa gerek. Konuyla ilgili bir başka haberden de ezan sesinin cami dışına çıkmaması şartında uzlaşma sağlandığını öğreniyoruz. Umarız bu bilgi doğru değildir. Tamam, minarelere hoparlör takarak Köln halkına beş vakit ezan dinletmek gibi bir isteği kimseye -tabii ki- kabul ettiremezsiniz; ama bir müezzinin şerefeden ezan okumasının hangi kültüre ne gibi bir zararı olur ki?
Köln'deki cami projesinden Almanya'daki kiliselerin de memnun olmadığı anlaşılıyor,. Ancak bu çerçevede başta Köln Kardinali Joachim Meister olmak üzere bazı kilise büyüklerinin yaptıkları açıklamalarda haklı olarak altı çizilen bir hususu da unutmamak gerekir: Camiyi inşa edecek ülke olan Türkiye'nin adı doğrudan geçmese de, Müslümanların nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturduğu ülkelerde Hırıstiyanların karşılaştıkları sorunlar haklı olarak hatırlatılıyor.
Konuyla ilgili olarak şu sorunun da cevabını merak ediyorum doğrusu: Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yurtdışı dairesinin ön ayak olduğu bu camilerin mimari projelerinin kimin elinden çıkacağına nasıl karar veriliyor? Bu projeler Kocatepe Camii örneğinde olduğu gibi eskinin camilerinden bolca “esinlenmiş” projelerin birer benzeri mi, yoksa günümüz mimari tasarımının elinin değdiği türden şeyler mi?
Şimdi de gelelim elinizdeki yazının başlığının ('Özgür medya' da yekpare değil ) açılımına:
Yazının başında hakkında övgüler düzdüğüm Yeni Şafak'ın manşetini hatırlıyorsunuz.
Gazetemiz haklı olarak Köln'de faşist grupların organize ettiği bu “anti-cami” gösterisini “sol kalkan”ın durdurduğunu yazıyordu.
Peki bu “kalkan” bazı gazetelerimizde nasıl takdim edildi?
Mesela Zaman gazetesi. Bu gazete ırkçıları püskürtenler hakkında ne diyordu acaba?
Zaman gazetesinin konuya ilişkin haberinin ilk cümlesinde ırkçıları püskürtenlerin “şehir halkı” olduğu belirtiliyor: “Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden ırkçı ve aşırı sağcı grupların cami inşasını protesto etmek için dün Köln'de düzenleyecekleri yürüyüşe şehir halkı sokağa dökülerek izin vermedi.”
Aşırı sağa karşı bir araya gelen “yaklaşık 40 bin kişi”nin “şehir halkı” olarak nitelendirilmesi sizce de tuhaf değil mi?
Peki ya “solcular”, onlar neredeler bu karşı gösteride?
Şuradalar: “Genel olarak İslam karşıtı organizasyonu protesto edenler barışçıl yöntemler seçerken, ırkçı eylemcilerin buluşmayı planladığı Heumarkt Meydanı'na sol grupların gelmesiyle gerginlik çıktığı ifade edildi.”(!)
İşte, “ 'Özgür medya' da yekpare değil” derken bunu söylemek istiyordum.
Avrupa'nın ırkçı sağcıları bir araya gelmiş gösteri düzenliyor; yeşili-solcusu bir araya gelmiş faşistlere geçit vermiyor; ülkemizin cami projesini yürekten destekleyen bir gazetesi ise “sol grupların gelmesiyle gerginlik çıktı”, “şehir halkı izin vermedi” diyerek okurlarından haber-bilgi gizliyor. “Irkçıları Köln'de solcular durdurdu” diyemi-yor bir türlü.
Ne dersiniz, Sol'un yeminli düşmanı bir sağcı olduğu için mi eli bu bilgiyi vermeye gitmiyor bir türlü?
Yeni Şafak gazetesi
YAZIYA YORUM KAT