Özgür-Der'e Kapatma Davası Protesto Edildi!
Resmi Törenleri Boykot Çağrısı nedeniyle İstanbul Valiliği’nin talebiyle hakkında kapatma davası açılan Özgür-Der için Fatih Adliyesi önünde protesto eylemi gerçekleştirildi. Özgür-Der’in çağrısıyla düzenlenen protestoya çok sayıda kuruluş temsilcisi dest
Duruşmaya girmek üzere çok sayıda avukat Fatih Adliyesi'ne gelerek Özgür-Der'e destek verdi. İslami camiadan birçok vakıf, dernek, dergi temsilcisi basın açıklaması etkinliğine katıldı.
Özgür-Der adına basın açıklaması etkinliğini sunan M. Ali Aslan, 7 Kasım 2008'de "İnancımızın ve Kimliğimizin Aşağılandığı, Resmi İdeolojinin Dayatıldığı Törenlere Tavır Alalım!" başlıklı bir basın açıklaması nedeniyle Özgür-Der hakkında açılan davayı protesto için toplandıklarını ifade ederek; devletin inancımıza ve değerlerimize gem vurmasına izin vermeyeceklerini; resmi ideolojinin çizmiş olduğu sınırlara boyun eğmeyeceğimizi ifade etti.
Eylemde ilk sözü Özgür-Der adına alan Haksöz Dergisi yazarı Rıdvan Kaya, dava süreci hakkında bilgi verdikten sonra, İslami kimliğimizi korumanın ve İslami kimlikli mücadele etmenin önemine dikkat çekti. Derneğin kapatılmasının önemli olmadığı; önemli olanın Müslümanca yaşamak ve kulluk sorumluluğumuzu yerine getirmek olduğunun altını çizen Kaya, dayatmalar karşısında insanca yaşam, özgürlük ve adalet talebimizden asla vazgeçmeyeceğimizi vurguladı. Bugüne kadar İslami kimlikleriyle baskılara karşı direndiklerini, bundan sonra da direneceklerini belirten Kaya, "Yargılanıyoruz ama biz biliyoruz ki haklıyız ve inanıyoruz ki mutlaka kazanacağız!" dedi.
Özgür-Der'e destek vermek üzere İLKAV Başkanı Mehmet Pamak, Özgün İrade Dergisi yazarı Ramazan Kayan, Vakit Gazetesi Sahibi Mustafa Karahasanoğlu, Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak, Düşünceye Özgürlük Girişimi sözcüsü Şanar Yurdatapan, Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş, Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Gülden Sönmez, İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım tek tek söz alarak Özgür-Der'e desteklerini bildirdiler. Konuşmacılar, davanın önemine dikkat çekerek Türkiye'de düşünce ve düşünceyi ifade etme özgürlüğünün önündeki engellere karşı mücadele etmenin gerekliliğine işaret ettiler. Çocuklarımızın resmi ideoloji kıskacında yetiştirilmesine karşı durmanın önemini ifade ederek dayatmalara karşı Özgür-Der'le dayanışma içinde olduklarını belirttiler. (Destek konuşması yapanların söylediklerinden ayrıntıları aşağıda okuyabilirsiniz...)
Eylem boyunca "Özgür-Der Susmaz, Susturulamaz!", "Dayatmaya Boyun Eğmeyeceğiz!", "Özgürlük Talebi Yargılanamaz!", "Tevhid, Adalet, Özgürlük!", "Baskılar Bizi Yıldıramaz!", "İnancımız, Mücadelemiz, Kimliğimizle Varız, Varolacağız!", "Zorbalığa Karşı Omuz Omuza!" vb. sloganlar atıldı. Davaların, baskıların insanca ve Müslümanca yaşam talebimiz önünde engel olamayacağı ifade edilerek eylem sona erdi.
Basın açıklaması eyleminin ardından başlayan dava 10 Haziran 2009 tarihine ertelendi. Davaya yaklaşık 30 avukat katıldı.
Sindirilmek İstenen İslami Kimlik ve Taleplerdir!
Eylemde söz alan ve konuşmasında Özgür-Der'in İslami kimlik ve taleplerdeki ısrarcı tutumuna dikkat çeken Özgün İrade Dergisi yazarı Ramazan Kayan, kapatma davası üzerinden sindirilmek istenenin İslami kimlik ve talepler olduğunu belirterek bunun sesi olan Özgür-Der'in yanında olduklarını söyledi.
Kurumlarımızı Kapatabilirler Ancak Bizi Asla Susturamazlar !
Üçüncü konuşmacı olarak eylemde İLKAV adına söz alan Mehmet Pamak, İlkav'ın da daha önce benzeri bir davaya maruz kaldığını belirterek şunları söyledi: "Resmi ideoloji tüm muhaliflere dayatılmak isteniyor. Buna karşı tüm erdemli kesimlerin elele verip omuz omuza mücadele etmesi gerekmekte. Okulların, eğitim kurumlarının resmi ideolojinin kışlaları değil, özgürlük adası olması gerektiğini talep ediyoruz ve bu talebimiz cezalandırılmak isteniyor. Kapatma davalarının siyasi-ideolojik olduğu ortada. Kurumlarımızı kapatabilirler ancak bizi asla susturamazlar!"
Kararlı Tavrından Dolayı Özgür-Der'le İftihar Ediyoruz!
Vakit Gazetesi sahibi Mustafa Karahasanoğlu Türkiye'de hukuk alanındaki çifte standartların hala devam ettiğine dikkat çekerek darbeci zihniyetin sürdürülmek istendiğini söyledi. Özgür-Der'e açılan davanın ideolojik arka planının da bundan bağımsız olmadığını kaydeden Karahasanoğlu, "Baskı ve dayatmalara karşı Özgür-Der bu güne kadar hiç susmadı, yamulmadı ve bugünden sonra da susup yamulmayacaktır inşallah. Kararlı tavrından dolayı Özgür-Der'le iftihar ediyoruz!" diyerek sözlerini tamamladı.
Olması Gereken Özgür-Der'in Kapatılması Değil, Yasakçı Yasaların Çöpe Atılmasıdır!
Eylemde Şanar Yurdatapan'la birlikte söz alan Abdurrahman Dilipak Türkiye'de devletin her alana müdahale ederek ideolojik temelde şekillendirmeye çalıştığına dikkat çekerek yasakçı yasalarla da bu durumun pekiştirilmek istendiğini söyledi. Özgür-Der'e açılan kapatma davasının da bir diğer dayatma örneği olarak karşımızda durduğunu belirten Dilipak "Olması gereken Özgür-Der'in kapatılması değil, yasakçı yasaların çöpe atılmasıdır!" dedi.
Dilipak'la birlikte söz alan Düşünceye Özgürlük Girişimi sözcüsü Şanar Yurdatapan da Özgür-Der'in örgütlenme özgürlüğüne yapılan saldırının düşüncesini örgütlemeye çalışan bütün örgütlere yöneltilen bir saldırı olduğunun altını çizerek farklı düşünen insanların haklar ve özgürlüklerin savunulması ortak paydasında dayanışma içerisinde olarak omuz omuza mücadele etmeleri gerektiğinin önemini vurguladı.
Despotizme Karşı Özgür-Der'in Yanındayız!
Eylemde Doğru Haber Gazetesi adına söz alan Mehmet Göktaş da İslami kimlik ve talepleri dolayısıyla kapatılmak istenen Özgür-Der ve İlkav'ın bütün faaliyetlerinin altına imzalarını attıklarını belirterek "Özgür-Der'in bütün bildirilerinde kendimizi bulduk ve onlarla iftihar ediyoruz. Despotizme karşı Özgür-Der'in yanındayız!" dedi. Göktaş, çocuklarımızı resmi ideoloji cahiliyesinden uzak tutmanın önemine dikkat çekti.
Özgürlükleri Hedef Alan ve Bütün Türkiye'yi İlgilendiren Bir Dava
"Yargının bir kez daha baskı altına alındığı bir dava sürecindeyiz." diyerek konuşmasına başlayan Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Gülden Sönmez de bu davanın sadece Özgür-Der'i muhatap almadığını, düşünce, ifade, örgütlenme vb. özgürlükler bağlamında bütün Türkiye'yi ilgilendiren bir dava olduğunu belirterek sonuna kadar davanın takipçileri olacaklarını söyledi.
Türkiye'de Bir Ayıba Daha İmza Atıldı
Son konuşmacı olarak eylemde söz alan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Türkiye'de bir ayıba daha imza atıldığını belirtti ve inşallah kapatmayla sonuçlanıp bu ayıbın derinleştirilmeyeceği temennisinde bulundu. Davanın AK Parti'nin özgürlükler açılımı bağlamında tutarlılığı üzerinde de duran Yıldırım, AK Parti'nin bir yandan Müslüman Ortadoğu halklarını heyecanlandıran politikalar izlerken diğer yandan İslami kimliği dolayısıyla böyle bir dava açılmasının onun iktidarda olduğu bir döneme denk gelmesinin de bir paradoks olduğunu söyledi.
HAKSÖZ-HABER
Fotoğraflar: Sabiha Çimen / Haksöz-Haber
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
Dayanışma ve Duyarlılık Çağrısı
ÖZGÜRLÜK TALEBİ YARGILANAMAZ!
ÖZGÜR-DER KAPATILAMAZ!
29 Nisan 2009
Türkiye'de yaşanan hak ihlalleri başta olmak üzere, küresel çapta işlenen insanlık suçlarına karşı tam 10 yıldır İslami kimlikli bir muhalif tutum sergileyen Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der) devlet tarafından kapatılmak isteniyor. Özgür-Der 1999 yılında Türkiye'de örtülü askeri darbe koşullarında başta başörtüsü yasağı olmak üzere, devlet tarafından icra edilen sistematik baskı ve yasaklara karşı tepkileri örgütlemek üzere kurulmuş ve şu anda Türkiye'nin muhtelif şehirlerinde 15 ayrı temsilciliği olan bir dernek.
Özgür-Der kurulduğu günden beri eğitim alanında uygulanan şartlandırmalardan Kürt sorununa, cezaevlerinde siyasi tutukluların tecridine kadar Türkiye gündemindeki pek çok toplumsal soruna yönelik çalışmalar yürüttü. Perspektifini sadece Türkiye gündemiyle sınırlamayıp küresel zalimliğe karşı da mücadele eden ve bu amaçla emperyalist ABD'nin Afganistan'da ve Irak'ta gerçekleştirdiği işgallerden Siyonist saldırganlığa kadar insanlığı ilgilendiren her konuda yoğun faaliyetler gerçekleştirmiş bir hareket aynı zamanda.
Muhalif tutumu dolayısıyla Özgür-Der yöneticileri ve üyeleri bugüne kadar çeşitli düzeylerde baskılarla, zaman zaman emniyet yetkilileri ve savcıların tehdit içerikli uyarılarıyla karşılaştılar. Kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik açıklamaları ve eylemleri nedeniyle pek çok kere adli takibatlara maruz kaldılar. Ve şimdi baskılar bir aşama daha kaydetti ve 7 Kasım 2008 tarihinde yayınlanan bir bildiri nedeniyle Özgür-Der hakkında kapatma davası açıldı. "İnancımızın ve Kimliğimizin Aşağılandığı, Resmi İdeolojinin Dayatıldığı Törenlere Tavır Alalım!" başlıklı söz konusu bildiri temel hedef olarak eğitim alanında insan haklarına saygı gösterilmesi ve eğitimin özgürleştirilmesine yönelik talepler dizisinin bir halkasını oluşturuyor.
Özgür-Der Genel Merkezi, temsilcilikleri ve bazı destekçi kuruluşların imzalarını taşıyan söz konusu bildiri, okullarda çocukların ve gençlerin militarist yönlendirmelere tabi tutulmasını eleştiriyor. Her sabah ders başlamadan önce ve resmi bayramlar vesilesiyle düzenlenen törenlerde askeri direktiflerle icra edilen ve marş söylemek, ant içmek gibi ritüeller içeren uygulamaların terk edilmesi isteniyor. Atatürk'ün şahsında kişi yüceltmeye, putlaştırmaya dayalı bu törenlerin çocukların ve gençlerin kişiliklerine yönelik baskıcı bir ortam oluşturduğu; daha genelde de ırkçı, faşizan eğilimleri beslediği dile getiriliyor. Bu tarz militarist nitelikli törenlerin eğitimin bir parçası sayılmaması gerektiği ifade edilen bildiride öğrenci velilerine bir çağrıda bulunuluyor ve çocuklarını bu törenlere göndermemeleri talep ediliyor.
İşte bu temel hak ve özgürlük talebinden dolayı Özgür-Der suçlanmakta ve kapatılması istenmektedir. Bildirinin kamuoyuna ilan edilmesinden sonra gerek Özgür-Der Genel Merkezi ve şubeleri, gerekse de imzacı diğer kuruluşlar yoğun bir baskı ile karşılaşmışlardır. Valiliklerce denetimler sıkılaştırılmış ve savcılıklarca soruşturmalar açılmıştır. Nihayet bildiriyi "anayasa ve kanunlara aykırılık" şeklinde niteleyen İstanbul Valiliği'nin talebiyle Fatih Savcılığınca Özgür-Der hakkında kapatma davası açılmıştır.
Özgür-Der'in kapatılması talebiyle dava açılmasını düşünce ve örgütlenme özgürlüğümüze karşı başlatılmış bir saldırı olarak görüyoruz. Benzeri hak ve özgürlük taleplerimiz gibi, eğitimin militarist dayatmalardan arındırılmasına yönelik taleplerimizi bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de savunmaya devam edeceğiz. Hakkımızda açılan kapatma davasını Türkiye'de hakim bulunan resmi ideolojik dayatmaların, otoriter tahammülsüzlüğün tipik bir tezahürü olarak değerlendiriyor ve insan hakları ve özgürlükler konusunda duyarlı tüm çevreleri bu davayı yakından takip etmeye çağırıyoruz.
ÖZGÜR-DER