Türkmen, konuşmasının girişinde Suriye’nin aç, susuz kaldığını,  ilaçsız, doktorsuz, hastanesiz bırakıldığını, açlıktan ölen çocukların, soğuktan donarak ölen insanların ve her gün bombaların, füzelerin hedefinde paramparça olan bedenlerin varlığını hatırlattı. Son beş yıldır Suriye halkına yapılmayan eziyet, işkence ve zulüm kalmadığını vurgulayan Türkmen, aynı zamanda bu zulmü görmemezlikten gelen dünya halklarının tutumunu eleştirdi. Özellikle Batılı Devletlerin ve sözde aydınların Suriye meselesine yaklaşımlarındaki ikircikli tutuma değindi.

Yaşanılan tüm zorluklara rağmen Allah’ın yardımıyla direnerek ayakta kalmayı başaran onurlu bir halkın varlığını hatırlatan Türkmen, “Müslümanlar olarak sorumluluklarımız nedir?” sorusu üzerinde düşünmemiz ve sorumluklarımızı birbirimize hatırlatmamız gerekliliğini ifade etti.  Şura Sûresi’ndeki “İnananlar bir haksızlığa uğradığında derhal birlik olup karşı dururlar/yardımlaşırlar” ayeti çerçevesinde Müslümanlar olarak savunmasız bırakılan,  ateş altında kalan, kimyasal silahlara,  varil bombalarına kurban verilen Suriye halkına kardeşlik elimizi uzatmanın önemi üzerinde durdu.

Yoğun ilginin olduğu program saat 11.00’da Halep yararına yapılan yemek kermesi ile başlayıp gün boyu devam etti.