1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Özgür-Der Adana : "İfsat ve işgal çağında müslüman olmanın anlamı"
Özgür-Der Adana : "İfsat ve işgal çağında müslüman olmanın anlamı"

Özgür-Der Adana : "İfsat ve işgal çağında müslüman olmanın anlamı"

Özgür-Der Adana Temsilciliği, 2024-2025 dönemi aylık seminerleri kapsamında önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Doç. Dr. Mahsum Aytepe'nin konuk olarak ağırlandığı programın konusu "İfsat & İşgal Çağında Müslüman Olmanın Anlamı" idi.

13 Nisan 2025 Pazar 09:00A+A-

Sunuculuğunu Salih Eşiyok'un üstlendiği program, Eşiyok’un çağın ifsat ve işgalle kuşatılmış yapısına dikkat çeken açılış konuşmasıyla başladı. Kur’an tilavetini Furkan Yılmaz’ın gerçekleştirdiği etkinlik, ardından Doç. Dr. Mahsum Aytepe’nin kapsamlı sunumuyla devam etti.

Aytepe, bu çağda ifsat ve işgalin ayyuka çıktığını hemen herkesin kabul ettiğini ifade etti. Toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında yayılan akımlar, LGBT ve feminist dernekler, cinsiyetsizleştirme çalışmaları ve aileyi ifsat etmeye dönük çabalar devasa fonlarla destekleniyor.

Diğer taraftan genetiği değiştirilmiş ürünlerin yol açtığı hastalıkların büyük bir hızla yayıldığına dikkat çekildi. Bundan 30 sene önce 10 binde bir insanda görülen otizm, şu anda 40 kişide bire kadar yükseldi. Yakın gelecekte 2 insandan birinin otistik doğacağı öngörülüyor. Aytepe, bu durumun Kur’an’da hakimiyeti ele aldıklarında ekini ve nesli tahrip etmeye çalışanlara dair uyarının (Bakara, 205) güncel bir yansıması olduğunu söyledi.

Aytepe, sömürgeciliğin yeni versiyonlarının bütün dünyada hızla yayıldığını belirtti. Afrika kıtasının tarihsel ve sosyal gerçekliklere göre değil, tamamen sömürge hesaplarına göre 52 parçaya ayrıldığını hatırlattı. Bugün yaklaşık 54 Afrika ülkesinin siyasi sınırlarının yapay olduğunu ifade etti.

Afrika ülkelerinin merkez bankalarının fonlarını Fransız Merkez Bankası'na bağlı hesaplarda tutmak zorunda kaldığını ve bu ülkelerin kendi paralarına erişiminin sınırlı olduğunu belirten Aytepe, Fransa’nın bu yöntemle Afrika’dan yıllık yaklaşık 500 milyar dolar kazanç elde ettiğini söyledi.

Aytepe, dünyadaki fiili işgalin en canlı örneklerinden birinin Gazze olduğunu belirtti. Gazze’de yaşananların, İsrail’in değil küresel küfür sisteminin işleyiş biçimini gösterdiğini ifade etti. İsrail’in, küresel emperyalizmin operasyon üssü konumunda olduğunu vurguladı. Şu ana kadar 51 bin insanın öldüğünü, 200 bine yakın insanın yaralandığını ve milyonlarcasının evini, işini, geleceğini kaybettiğini, gerçek rakamların ise bunun en az iki katı olduğunu söyledi.

Küresel emperyalizmden yalnızca Müslümanların, Afrikalıların ya da Latin Amerika ülkelerinin değil, batılı ülkelerdeki insanların da zarar gördüğünü belirten Aytepe, Finlandiya’da her yıl 50 bin kadının cinsel şiddete maruz kaldığını, Almanya’da kadınların yüzde 43’ünün tacize uğradığını, ABD’de ise yaklaşık 2,1 milyon kişinin hapishanelerde bulunduğunu ifade etti.

Evet, listeyi uzatabilir, istatistikleri artırabiliriz. Bardağın boş tarafından bakarsak bunları görürüz. İşgal, sömürü, ifsat, katliam, emperyalizm ve zorbalık, küresel hegemonya, kukla Müslüman liderler, teknolojik üstünlük, internet sistemleri vs.

Aytepe, bardağın dolu tarafında ise en büyük imkânın otantik bir vahiy olduğunu vurguladı. Ayrıca devralınan büyük medeniyet mirası, insanlığın ortak vicdanı, sömürülen milletlerin derin bekleyişleri ve harekete geçmeye hazır dinamik bir gençlik olduğunu söyledi.

Tarihte ilk defa, insanların İslam’ın insanlığa nasıl bir izzet, onur, direnç ve dirayet sunduğunu bir milletin şahsında anlık olarak gördüklerini belirten Aytepe, Gazze’nin bu yönüyle İslam’ı ve Müslümanları anlatmak için büyük bir imkân sunduğunu ifade etti.

Aytepe, “Ortam bu kadar uygun iken, elimizde vahiy ve insanlık fıtratı gibi iki güçlü imkân varken ne yapacağız?” sorusunu gündeme getirdi. Bu çağda Müslüman olmanın iki düzeyde sorumluluk taşıdığını belirtti: Retorik düzey ve reel düzey.

Retorik düzeyin, İslam’ın insanlığa neyi vadettiğini açıklayan, genel çerçeveyi ortaya koyan boyut olduğunu ifade eden Aytepe, İslam’ın aileye, topluma, sanata, hukuka, edebiyata, ekonomiye, kültüre ve eğitime dair söylediklerine açıklık kazandırılması gerektiğini söyledi.

Reel düzeyin ise bireyin hemen şu anda ne yapması gerektiğiyle ilgili olduğunu belirten Aytepe, en büyük sorunun küresel sorunları gören bireyin kendi sorumluluklarını küçümsemesi ve dünyayı kurtarma telaşına kapılması olduğunu ifade etti.

Aytepe, herkesin retorikçi olmasının en büyük problem olduğunu söyledi. Herkes dünyayı, insanlığı, küresel sorunları konuşurken, kimsenin komşusuyla, akrabasıyla, ailesiyle olan ilişkilerine dikkat etmediğini belirtti. “Hep yarınlardan bahsedersek bugünümüzü kaybederiz. Hep ötekilerden bahsedersek kendimizi unuturuz. Hep sorunlardan bahsedersek umudumuzu kaybederiz.” dedi.

Komşuyla iyi geçinmenin, anlaşmazlıkları iyi niyetle çözmenin, yardımseverliğin, dürüstlüğün, namazda devamlılığın ve infakın Kur’an’da defalarca yer aldığını vurgulayan Aytepe, bu değerlerin basit değil, aksine temel ahlaki sorumluluklar olduğunu belirtti.

Program, soru-cevap ve katkı bölümünün ardından sona erdi.

 

b-100.jpg

c-083.jpg

d-057.jpg

HABERE YORUM KAT

1 Yorum