'Özerk Kürdistan Talebimiz Yok!'
Al Jazeera Türk iç savaşın devam ettiği Suriye’nin Halep kentinde YPG denetimindeki bölgelere girdi. YPG Dış İlişkiler Sorumlusu Ebu Ravan, 'Özerk Kürdistan talebimiz yok' dedi.
Yılmaz Bilgen’in röportajı:
2013 yılında rejim güçleri tarafından tamamen terkedilen Şeyh Neccar ve Eşrefiye mahallelerinde kontrol büyük oranda PYD’nin silahlı kolu olan YPG tarafından sağlanıyor. Eşrefiye ve Şeyh Maksud yüzde 55 oranında muhaliflerin denetiminde olan Halep’in en büyük mahalleleri arasında yer alıyor. Her iki semtte de nüfusun büyük çoğunluğunu Kürtler oluşturuyor.
Abdullah Öcalan fotoğrafları ile süslenmiş sokaklar ve YPG kontrol noktalarında nöbet tutan kadın savaşçılar bölgede ilk dikkat çeken unsurlar. Eşrefiye ve Şeyh Maksud’a girmek için birçok muhalif kontrol noktasından geçmek gerekiyor. 2013'ten bu yana YPG güçleri ile muhalifler arasında baş gösteren sıkıntılar sebebiyle karşılıklı giriş ve çıkışlar çok sıkı kontrollerin ardından sağlanıyor.
5 kişilik bir İdari Meclis tarafından yönetilen Kürt bölgesinde, Al Jazeera Türk’ün sorularını YPG Dış İlişkiler Sorumlusu Ebu Ravan yanıtladı. Aslen Afrin’li olduğunu söyleyen 27 yaşındaki YPG komutanı, 2011’den bu yana önce gösteriler sonra da silahlı direnişin içerisinde yer aldı.
PYD’nin Suriye’de faaliyetleri ne zaman başladı?
2003 yılında gizli bir yapı olarak faaliyetlerimiz başladı. O dönemin ağır şartlarından dolayı gizli bir oluşum olarak çalışmak zorunda kaldık.
Suriye direnişine aktif katılımınız ne zaman oldu?
Baas Partisi rejimi Kürtlerden hiç hazzetmedi. Hatta bize hep düşmanca davrandı. Gösteriler başlayınca biz de tereddüt etmeden muhaliflerin yanında Esed’e karşı saf tuttuk.
Suriyeli muhalifler sizin hep etnik bir devlet hedefiniz olduğunu söylüyor. Bu durum karşılıklı güven eksikliğinden mi kaynaklanıyor?
Biz, Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) ait 3 yıldızlı bayrak altında savaşan gruplardan biriyiz. Öz itibarı ile hiç bir farkımız yok. Aynı amaç için savaşıyoruz, bizim de hedefimiz Suriye’nin özgürlüğü. PYD-YPG olarak biz özgür ve kardeşlik temelinde yaşayabileceğimiz bir Suriye için savaşıyoruz. Kürt bölgelerinde kendi halkımızı rejim saldırılarından korumak adına oluşturduğumuz birlikler diğer gruplardan farklı amaçlar gütmüyor.
Ajandanızda Suriye Kürdistanı yok mu?
Kesinlikle böyle bir gayemiz yok. Biz Suriye halkının bir parçasıyız. Suriye’de nüfus dağılımı ve coğrafi yapı zaten bize böyle bir imkân tanımaz. Şayet Suriye bölünürse, bundan en büyük zararı Kürtler görür. Çünkü Kürt nüfusu dağınık ve Suriye’nin hemen her bölgesinde yaşamakta. Kim, nasıl ve neye göre bizi bölecek?
Esed’e karşı savaşmadığınız, gizli bir ittifak halinde olduğunuz yönünde eleştiriler var. Ayrıca Halep’in tüm muhalif bölgeleri her gün varil bombaları ile vurulurken Eşrefiye ve Şeyh Maksud’da varilden ve savaştan hiç iz yok gibi. Gerçekten de aranızda bir anlaşma var mı?
Öncelikle rejim bizim kontrolümüzde olan bölgeleri vurmuyor. Bu doğru bir tespit. Fakat sebebi, aramızda fitne çıkarmak ve bizimle adeta işbirliği içerisinde olduğu görüntüsü vermek. Olayın bir diğer boyutuna gelince, Şeyh Maksud ve Eşrefiye’de muhalif bölgelerden gelen 13 bin Arap ve Türkmen aile yaşıyor. Yani aslında bu durum her ne kadar bir fitne özelliği taşısa da bazı olumlu yanları da var.
Esed’le işbirliği yaptığımız eleştirilerine gelince; Halep’in bugün özgürleştirilmiş tüm bölgelerinde ÖSO ile birlikte savaştık. Bostanpaşa, Seyfüddevle, İzaa, Eşrefiye ve Şeyh Maksud rejimden alınırken biz de bu savaşların içerisinde yer aldık. Ayrıca yine muhalif gruplarla birlikte IŞİD’e karşı Azez, Savran, Ahtarin ve Mera cephelerinde savaştık, savaşmaya da devam ediyoruz. Şu an Eşrefiye’de rejimle aramızda sık sık çatışmalar oluyor. Defalarca bölgeyi ele geçirmek için bize saldırdı. Esed rejimi bizim düşmanımız ve öyle kalacak. Onunla hiç bir biçimde aramızda ittifak olmadı, bundan sonrada olmayacak.
Her konuda diğer muhaliflerle mutabık olduğunuzu mu söylüyorsunuz?
Böyle bir şey söyleyemem elbette. Biz öncelikle Esed’ten kurtulmak ve sonra demokratik ve özgür bir Suriye istiyoruz. Arap, Türkmen, Nusayri, Süryani ve tüm etnik ve siyasi farklılıkların bir arada olduğu demokratik bir sistemde hayatımızı sürdürmek istiyoruz. Diğer muhalif bileşenlerle bu konuda ayrışabiliriz. Ancak bunun bir savaş-kavga sebebi ya da dışlanma unsuru olacağını düşünmüyoruz.
PKK ile ilişkiniz hangi düzeyde ve siz söylendiği gibi PKK’nın Suriye kolu olarak mı faaliyet yürütüyorsunuz?
Öncelikle biz tamamen Suriyeli Kürtlerin oluşturduğu, buraya ait bir yapıyız. Bu kapsamda PKK’dan birçok konuda ayrılıyoruz. Onların özerk bir Kürdistan talebi var ancak bizim Suriye’de böyle bir talebimiz yok. Nasıl ki Irak’taki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile PKK arasında fark var, bizimle de benzer farklılıklar mevcut.
Aranızda Türkiye’den gelen savaşçı var mı?
Hayır yok. Tamamen bu bölgenin gençleri ile savaşımızı sürdürüyoruz.
Eğitim ve silah konusunda nereden destek aldınız? Savaşçılarınızdan PKK kamplarında eğitim görenler oldu mu ya da halen görenler var mı?
Bir kez daha söylemek istiyorum, biz tamamen bölgesel ve Suriyeli Kürtler tarafından oluşturulan bir grubuz. Afrin’de bir eğitim kampımız var ve tüm askeri eğitimlerimizi bu kampta yapıyoruz. PKK kamplarında eğitim gören hiç bir askerimiz yok. Herhangi bir dış desteğimiz yok, sadece Kürt halkının yaptığı yardımlarla ayakta duruyoruz.
Halep merkezde gücünüz nedir?
İki yılı aşkın bir süredir burada direniyoruz. Bin 500 civarında silahlı askerimiz var. Ancak şunu söyleyebilirim ki çok iyi savaşçılara sahibiz. Sıkı bir eğitim sürecinden geçirildikten sonra askerlerimizi cepheye sürüyoruz.
Suriye’nin bölünme riski var mı?
Böyle bir risk elbette var. Ancak PYD-YPG olarak biz, bir ve bütün Suriye’yi savunmaya devam edeceğiz. Şayet bizi yeniden bölmek isteyenler olursa onlarla da savaşmaya hazırız. Aynı bayrak altında güçlü bir Suriye halkı olarak geleceğimizi şekillendirmek zorundayız.
Geçtiğimiz günlerde tüm muhalif gruplar Halep’te size karşı birleşti ve sundukları şartlar kabul edilmezse saldıracaklarını ilan etti. Bu hadisenin arka planında ne yatıyor?
YPG olarak yaklaşık 3 yıldır Halep’teki muhalif gruplara Esed güçlerine karşı ortak saldırı planları sunuyoruz. Şu ana kadar hiç bir dönüş olmadı. Ama YPG’ye karşı onlarca grup 3 saat içerisinde birleşip savaş ilanı yapabildiler. Bu durum bize hayli ilginç geldi. Gerginlik, bizim bölgemizde yaşayan bir kadının sorgulanmak üzere asayiş ekiplerimiz tarafından alınması ile patlak verdi. Bu kadın şüpheli birisiydi ve defalarca uyarıldığı halde bazı yanlışlarda ısrar ediyordu. Olay çok farklı bir boyuta sürüklenip bizim peçeli bir hanımı taciz ettiğimiz yönünde duyuruldu. Bu tam bir kışkırtmaydı ve sonrasında malum savaş ilanı geldi.
Kim neden böyle bir kışkırtma içerisinde olsun?
Rejim, savaşın en zayıf dönemini yaşıyor. İdlip, Dera, Hama gibi birçok cephede geriliyor. Sıranın Halep’e de geleceğini bildiği ve bu yönde bazı oluşumlarda ortaya çıktığı için içeride bir fitne uyandırmak ve Halep’in düşüşünü geciktirmek istiyor. Burada yaşanan olay kelimenin tek anlamı ile Suriye istihbaratının ince bir taktiğiydi.Şayet bu gerginlik sürseydi, tüm Halep ve Suriye direnişi bundan büyük zarar görürdü.
Şu an gelinen noktada tam bir mutabakat var mı aranızda?
Biz iyi niyet gösterisi olarak elimizde tutuklu bulunan 48 kişiyi serbest bıraktık. Ayrıca bölgeyi diğer gruplara da açarak her türlü tetkiki yapabileceklerini ilan ettik. Diğer muhalif bölgeler neyse Kürt bölgeleri de aynı statüye sahiptir. Bu konuda son derece şeffafız ve mevcut durumda anlaşma hali sürüyor.
Halep’in rejim güçlerinden arındırılmasına yönelik herhangi bir operasyon olursa siz de katılmayı düşünüyor musunuz?
Bu konuda görüşmelerimiz sürüyor. YPG olarak operasyon odasında yer almak ve bu büyük saldırıda işbirliği yapmak istiyoruz. Şayet ortak harekât kapsamında teklifimiz kabul görmez ise biz kendi bölgemizde kendi gücümüzle saldırıya destek vermeye hazırız.
Halep’in tamamen muhaliflerin kontrolüne geçmesinden sonra size yönelik bir saldırı endişesi taşıyor musunuz?
Doğrusu böyle bir kaygımız yok. Hepimiz zaten bu semtlerin çocuğuyuz. Bize neden saldırsınlar? Aramızda savaş sebebi olacak herhangi bir neden görmüyoruz. Biz bu direnişin bir parçasıyız ancak şayet böyle bir durum vukuu bulursa da kaçmayacak ve bölgelerimizi savunacağız.
Türkiye ile ilişkileriniz nasıl?
Mersin, İstanbul, Ankara ve birçok şehirde savaş nedeniyle göç eden akrabalarımız var. Türkiye tarafında biz de diğer Suriyeli muhalifler gibi karşılanıyoruz. Bu konuda herhangi bir ayrıma tabi tutulmadık.
Kaynak: Al Jazeera
HABERE YORUM KAT