Orucun Dostu ve Düşmanı Ameller
Ne mutlu ki yeni bir Ramazan’a daha kavuştuk, Elhamdulillah. Ancak Ramazan’ın veya diğer zaman dilimlerinin rahmet ve mağfiretle, bereket ve huzurla, kardeşlik ve dayanışmayla dolup taşması bizim ihlas, sabır, takva, namaz, oruç, zekât, infak, cihad gibi salih amellerimize bağlı olduğunu unutmamak şartıyla. Cuma, Kadir gecesi ve Ramazan, Allah-u Teâla’nın diğer bütün zaman dilimlerinden üstün kıldığı zaman dilimleri olmakla birlikte asıl mesele bizim bu mübarek vakitlerden pay almak üzere ne oranda seferber olduğumuza göre belirginlik kazanıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu yılki Ramazan ayı temasını “İnfak Kalpleri Birleştirir” sloganıyla kamuoyuna ilan etti. Diyanet’in oruç ve infak ibadetleri arasındaki ilişkiyi vurgulaması, bu ilişkinin toplumsal hayata nasıl taşınacağına dair yaptığı izahlar oldukça güzel. Kalbin, aklın ve duyuların oruçla bütünleşmesiyle ibadet bilincinin zirveye çıkacağı hatırlatılıyor mesela. Müminlerin dua ve güzel ahlak sayesinde Âlemlerin Rabbi’yle buluşabileceği gibi son derece güzel nasihatler var mesela.
İsraf ve gösterişle sofralarımızın bereket ve güzelliğine gölge düşürülmemesi gerektiğine dair ikazlar var mesela. İftar sofralarımızın akraba, dost ve komşularla olduğu kadar garip ve yoksullara da açılmasının güzelliği ve zarureti vurgulanmış mesela. Bu ve benzeri nasihatlere uygun davranmanın yakın sonucu da şöyle ilan edilmiş: “Eğer hakkıyla idrak ve ihya eder, hikmet, nimet ve güzelliklerini iyi değerlendirirsek Ramazan ayı, hayatı bir okula, bütün yeryüzünü bir mabede, dünyayı cennetten bir huzura dönüştürecektir.”
Tevbesiz Ramazan, Muhasebesiz Oruç Trendi
Ramazan aylardan herhangi bir ay değil. Ayrıcalık ve üstünlüğü, fazilet ve bereketi Kur’an-ı Kerim’in bu ayda vahyolunuşu ile bizzat Allah-u Teala tarafından tescil edilmiştir. Ramazan’a yetişmek, oruç ve infaka güç yetirebilmek büyük bir nimettir. Hiç şüphesiz Ramazan’ı mübarek kılan Kur’an’dır. Bireysel ve toplumsal hayatımızı Kur’an-ı Kerim’in terbiye etmediği bir halde Ramazan’a ulaşmak bir anlam ifade etmez. İslam’ın izzet ve şeref kazandıran hayat tarzını esas almakta kararlılık gösterdiğimiz oranda Ramazan bizim için mübarek olacaktır elbette. Mü’minleri iffet ve takvadan, adalet ve merhametten, cesaret ve cömertlikten uzaklaştıran tutum ve davranışların yaygın olduğu bir toplum için Ramazan nasıl olur da rahmet ayı olur?
Oruç (savm) bir taraftan tutmak diğer taraftan da terk etmektir. Bu yönüyle hicret gibi iki yönlü bir ameldir oruç. Biz orucu tuttuğumuz gibi oruç da biz tutmalı ki Allah’ın muradı gerçekleşmiş olsun. Namazdan nasibimiz sadece zahmet ve yorgunluk, oruçtan nasibimiz de sadece açlık ve eziyet olsun istemiyorsak ibadetlerin ruhunu ve hedefini kaybetmemeliyiz. Samimiyetle tevbe etmeden mesafe alamayız. Hayatımızın itikadi, ibadi, ticari, siyasi, ailevi vd. sahalarda esaslı bir muhasebesini yapmadan da takvaya eremeyiz. Faydasız bir cedel, boş bir münakaşa ile herkes kolayca yapıp ettiklerine meşruiyet kazandırabileceğini zannediyor artık. Allah’ın rızası yerine reel-politik tutumu, Rasulullah’ın (a.s.) güzel ahlakı merkeze alan sünneti yerine fırsatçı karakteri hiç zorlanmadan önceleyen hastalıklı bir karakter toplumsallaşmaya başladı.
Oruç namaz ve zekâtla olduğu gibi, tesettür ve cihadla, adalet ve merhametle, anne-babaya itaat ve yetimi-öksüzü koruyup kollamakla da kardeştir. Oruç diğer ibadetleri tahkim eder, diğer ibadetler orucu tahkim eder ki; ihlas ve takva ile kuşanmış güzide bir ümmet olarak yaşayalım.
Cimri, Yalancı ve Riyakâr
Orucu tahkim eden diğer ibadetlerdir. Fakat orucu ifsad eden amellere de dikkat etmek mecburiyetindeyiz. Kalpte hased ve nifak, dilde yalan ve kötü söz, davranışlarda riyakârlık ve harama temayül devam ettikçe orucun kazandıracağı faziletler eriyip kaybolur. Adalet ve merhamet mücadelesinden nasipsiz bir oruç mümkün değildir. Tıpkı namaz, zekât, cihad gibi oruç da sadece kendimiz, ailemiz ve dostlarımız için değil bütün bir insanlık için adaleti ve merhameti emrediyor bize. Oruç en çok infak etmeyi, Allah rızası için doyurmayı, giydirmeyi, sahiplenmeyi teşvik ediyor. Milyonlarca insan muhacir olduysa yüz milyonlarca mü’min derhal ensar olmak zorunda. Neden muhacir oldular, nasıl kaçtılar, çalışıp kazansınlar söylemleri bizi ensar olmaktan alıkoyarsa boşuna rahmet iklimi edebiyatı yapmış oluruz. Orucun ruhu cimriliği değil cömertliği, zulmü değil adalet karakter edinmemizi emrediyor.
Yalan söylemek fazlasıyla politize olmuş, lüks ve şatafatı emel edinmiş bir toplumun en yakıcı hastalığı olmuş durumda. Zandan kaçınmayı emreden Kur’an ve Hz. Muhammed (a.s.)’ın emirlerini hiçe sayan güruh giderek genişliyor. Zandan kaçınmayı geçtik alenen yalan uyduran, iftiralar organize eden profesyonel bir takım şebekeler dikiliyor toplumun karşısına. Piyasası bir hayli genişleyen sponsorlu yalancılara, profesyonel münafıklara trol deniyor şimdilerde. Yalanın ve iftiranın hesabını sormak bir tarafa Müslümanlardan bir kısmı yalan ve iftirayla kutsal davaya sahip çıkma adına müsamereler kurup oynuyorlar. Rahmet iklimi istiyorsak yalan ve iftirayla en şiddetli bir biçimde mücadele etmeye mecburuz. Yalancılarla, müfterilerle dostluklar devam ederken orucun faziletleri üzerine kimseye nasihat edilmez.
Riyakârlık özellikle iktisadi ve siyasi açıdan yükselişe geçilen dönemlerin hastalığıdır. Hassaten halkaya en geç katılanların vasfıdır. Ancak halkaya en son katılanlar sürekli bir biçimde samimiyet ve sadakat testi yaparak gerek etraftan gerekse merkezden adam eksiltmeye yönelirler. Rüzgâra göre konum alırlar, konjonktüre göre öne çıkardıkları sembol ve söylemlerde değişime giderler. Mistik liberalizmle Kemalist devletçilik arasında hızlı geçişler yaparlarken yerli ve milli İslam vaazları verebilir, Putin’e ya da Trump’a övgüler dizebilirler mesela. Toplum çok da farkında değil veya şartlar gereği bu riyakarlarla iş tuttuğumuzu biliyor ve kabul ediyorlar filan diyerek kimse kendini kandırmasın.
Yüzümüzü ağartacak amel ve insanlara koşmak gibi bir sorumluluğumuz olduğu gibi yüzümüzü karartacak amel ve insanlardan da kaçmak gibi bir sorumluluğumuz var. Ramazan ve oruç yüzümüzü ağartacak amel ve dostlarımızı çoğaltmaya, yüzümüzü karartacak amel ve kişilerden uzaklaşamaya vesile olsun inşallah. Ramazan ve orucun edebiyatını yapmaya değil ruhunu hayata hakim kılmaya mecburuz çünkü.
Yeni Akit
YAZIYA YORUM KAT