Ortaçağ mı dediniz!
CHP’nin dayandığı kavram ve kurumların tümü, 19.YY sonunda, imparatorluğun dağılış sürecinde, savaş yıllarında, kapitalizmin, komünizmin ve faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlardır ve günümüz dünyasında bir anlam ve değeri de yoktur.
Abdurrahman Dilipak, Yeni Akit gazetesinde yayınlanan makalesinde Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Özgür Özel'in çocukların İslami eğitim aldığı Diyanet’in halihazırdaki kursları ve yeni açtığı kurslara "Ortaçağ zihniyeti" diyerek hakaret etmesi üzerinden CHP zihniyetinin kullandığı kavramların arkaplanını yorumluyor:
“Lâf ile verirler aleme binlerce nizâmât, bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde.” “Ortaçağ”dan söz edenlerin çoğu aslında “İslam”ı kast ederler; Ortaçağı kapatıp, yeni bir çağı başlatan Fatih’i düşünmezler. Bunlar maalesef tarihi de bilmezler. Ve tabii bilmediklerini de bilmezler, bir de bunu tekzip edenlere saldırırlar. Netice olarak cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkündür. Bu anlamda iyi eğitim almışlardır. Kimi zamane Kemalistlerine göre, adeta, Kemalizm kavram ve kurumları ile dinler üstü bir din, ideolojiler üstü bir ideoloji; geçmiş ve gelecekten ve mekandan bağımsız; bütün zamanların tek hakikatidir. Her Kemalist de bunun yılmaz bir savaşçısıdır. Ve “Mutlakiyetçi”, “Kemalist Vesayet” rejimi yüzünden “inkılapçı” olduğunu iddia eden CHP’den bir şey olmaz. CHP budur işte. Onlar bir kere ittifak ettiler, o da ittifak etmemek üzere. CHP, çoğunluk sistemine bağlı bir rejim olan “Cumhuriyetçi” bir akılla yönetilmez, CHP’nin başındaki “Cumhuriyet” kelimesi, bir yandan “Tek Parti” dönemine has, devlet partisi anlamında, öte yandan; “Cumhuriyet Meyhanesi”, “Cumhuriyet İşkembecisi”, “Cumhuriyet Gazetesi” “Cumhuriyet Sucukları”, “Cumhuriyet Lokantası” gibi kendilerine bahşedilen bir imtiyazdır. Yani “Cumhuriyetçi” oldukları anlamına gelmez.
Mesela ABD’de “Demokratik Parti” ve “Cumhuriyetçi Parti“ olmak üzere iki baskın parti bulunur. CHP aslında tek parti dışında hep “azınlık” partisidir. İhtilaller döneminde ancak iktidar ortağı olabilmektedir. Ve bütün darbeler “Atatürkçülük” ve “Laiklik” adına yapılmaktadır. Her ikisinin patenti de CHP’ye aittir. 6 OK da zaten Anayasa ile korunmaktadır. O dönem yasaları, değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen yasalardır. CHP’nin “Cumhuriyet”i bu anlamda, “Cumhuriyet savcısı”, “Cumhuriyet Merkez Bankası” der gibi, devlete ait ya da devleti oluşturan kurumların aidiyet ilişkisini ifade etmek için kullanılan bir isimdir.
CHP, banka yöneten bir partidir mesela. Herkesin CHP ilkelerine bağlılık yemini etmek zorunda olduğu bir partidir. İmtiyazlı bir partidir. Birileri bu imtiyazlı konumunu kullanarak bir yere gelmek için bu partide yer alır, ama sonuçta olmuyor işte. CHP normal bir parti değildir. Ve birtakım, Özel örneğinde olduğu gibi halka tepeden bakan, buyurgan ifadeler, toplumsal hafızayı canlandırırken, sonuçta CHP’den kaçışı artıran bir etki yapmaktadır.
CHP’nin dayandığı kavram ve kurumların tümü, 19.YY sonunda, imparatorluğun dağılış sürecinde, savaş yıllarında, kapitalizmin, komünizmin ve faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlardır ve günümüz dünyasında bir anlam ve değeri de yoktur. Zaten Kemalizm bu süreçte 40 kez kılık değiştirmiştir. Kemalizm’i gelinen noktada Kemalistler bile tanımlayamamaktadır. “Hangi Kemalizm” ya da “Ben Atatürkçü değilim” diye yazanların hepsi, CHP karşıtları da değildir. Bana söyler misiniz, hangi parti daha Atatürkçü! Askerlerin Atatürk’ü farklı, Perinçek’in Atatürk’ü farklı, Haydar Baş’ın, Adnan Oktar’ın Atatürk’ü farklı, Nejla Çarpan’ın da öyle, AK Parti’nin, Erbakan’ın Atatürk’ü farklı. Herkes Atatürkçü olmak zorunda olunca, herkes kendi Atatürk’ünü kendi icad ediyor. Sonuçta da geriye bir şey kalmıyor. CHP, İttihat Terakkinin siyasi kanadıdır. Türkçülüğü de, İslamcılığı da, çağdaşlığı da kendine göre yorumlamıştır. Boşuna Agop Dilaçar dil devriminin başına gelmedi. Dinde Reform ve Kemalizm’i “Türkün dini” diye tanımlayan Türk’e “Amentü” yazan Tekin Alp / Moiz Kohen’e yol verilmedi. Türk Kültürü ve Tarihi için Lazaro Franko yardıma koşmadı. Çağdaşlaşmanın da rotası belli idi zaten.
Bizimkilerin öve öve bitiremedikleri “Batı uygarlığı hakkında, insaf sahibi batılılar ne diyor: Luis Masignon (1883-1962, Fransız) ne diyordu: “Onları her şeylerini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi ve intihar için uygun bir hale geldiler.” Montaigne (1553-1592, İngiliz) ne diyordu: “Bunca şehir temelinden yıkılıyor. Bunca milletin kökü kurutuluyor. Milyonlarca insan kılıçtan geçiriliyor. Dünyanın en zengin, en güzel ülkesinin altı üstüne getiriliyor. Niçin, inciler biberler alıp satacağız diye. Aşağılık makine zaferleri bunlar”. Gustav Le Bon(1841-1931, Fransız sosyolog, Antropolog): “Müslümanlar Fransa’yı fethetmiş olsalardı, Paris şehrinin de Kurtuba gibi ilim ve medeniyet merkezi haline geleceğini, Kurtuba’da yolda yürüyen sıradan insanların bile okur-yazar olduğu halde Avrupa’da kralların isimlerini yazmayı bilmedikleri ve parmak damgası kullandıklarını” ifade etmektedir. Müslümanların Fransa’yı fethinin durdurulmasının Avrupa için bir kayıp olduğunu söylemektedir.
Bizimkiler doğuyu da bilmiyorlar, batıyı da, bilmediklerini de bilmeyince böyle oluyor işte.
Batılı insaf sahibi düşünürler sizden daha merhametli bayım! Kindar olmayı kınıyorsunuz da, bu kininiz, öfkeniz nereden geliyor söyler misiniz! Siz bu akılla bizim ifademiz, hızımızsınız, gündüzün geceye muhtaç olduğu gibi, bize de siz lazımsınız. Durmak yok, yola devam.
Keşke durup düşünseniz, kendinize gelseniz. Biz de öyle yapalım. Herkes öyle yapsa keşke..
CHP, İttihat Terakki ilişkini iyi araştırın. “Darbeciliği” oradan gelir. “Halaskar zabitan” takımındandır. CHP’nin derin yanı oradan gelir. Osmanlıdaki “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” triosunu çağdaşlaşma adı altında batılılaşma adıyla temellendirmeye çalışmıştır. Nev-i şahsına münhasır bir Türkçülük ve önce dini, ekonomik, sosyal, siyasal alandan tecrid ederek reformist, Protestan bir İslam için kolları sıvamıştır. Onun için Türk Ocağı’nın arkasında Lazaro Franko vardır.
Tevhidi tedrisat, devlete dinler üzerinde otorite olma imkanı veriyor. Mustafa Kemal’in okuduğu Şemsi Efendi Mektebi’ni araştırın bir!
Okul öncesinde çocuklara dinini öğretmek kadar doğal bir şey yok, dinine bağlı bütün ülkelerde aileler okul öncesinde çocuklarına dini öğretiyor ve kendilerince okulları var. Niye bizim ülkemizde çocuklara dininin öğretilmesine bu kadar tepki var?
Çocuk ne zaman öğrenecek dini!
Ya da Türkiye’deki Katolik tarikat mektepleri hakkında ne düşünüyorsunuz. Diğer dini topluluklar hak, hukuk, geleneklerini nasıl koruyacaklar. Hani demokrasi diyordunuz. Tevhidi tedrisat, şapka devrimi kadar eski; bey-efendi demeyi yasaklayan kanun kadar eski!
Bu kişiler, mesela neden hiç Fulbright komisyonu hakkında seslerini çıkarmaz.
“Milli Eğitim”de ABD’nin ne işi var!
Bu arkadaşlar Sıbyan mektebinden bahsediyorlar ya.. Demek ki, Osmanlıda okul öncesi mektep de varmış.
Bir de İptidaiye var. Mesela Filozof Rıza o iptidaiyeden icazetli. İptidaiyede o zaman mezuniyet tezi vardı. Filozof Rıza’nın mezuniyet tezi “Çağdaş Filozoflar”dı Ve bu mezuniyet tezi, Çocuk Vakfı tarafından “Felsefe kitabı” olarak yayınlandı. İmmanuel Kant gibi isimler, o dönemde yaptıkları çalışmaların başına Müslümanları örnek alıp, besmele ve Fatiha yazıyorlardı, ama bizimkiler bunu da bilmezler.
Milletin vekili, milletin dinine, tarihine bu kadar uzak olunca!?
Özgür Özel, Kur’an kursları üzerine şecaat arz ederken yaralarımızı depreştirdi. CHP’de bu akıl sahipleri bu şekilde meydan okumayı sürdürmeleri halinde, onların karşısında kim olursa olsun, seçimi kazanır.
Siz karşıtlarınızın umudu oluyorsunuz aynı zamanda bu öfkeli dilinizle.
Kaçtığınız şeye doğru koşuyorsunuz, siz de ötekiler gibi. Durmak yok yola devam..
Selâm ve dua ile.
HABERE YORUM KAT