Orhan Alimoğlu’nun Gazze anıları
Beyan yayınları tarafından Şubat ayında yayınlanan Sevgili Gazze -Bir Doktorun Anıları- isimli kitabın müellifi Orhan Alimoğlu, Elazığ doğumlu bir tıp doktoru. Genel cerrahi alanında uzmanlaşmış bir profesör kendisi. Ürdün’de, Kanada’da, Avusturya’da, Yemen’de, Somali’de, Uganda’da bilimsel araştırmalarda bulunmuş, öğretim üyesi olarak emek vermiş bir hoca. 2014 yılında işgalci İsrail’in Gazze’ye saldırması sonrasında ağır hastaların Türkiye’ye getirilmesiyle görevlendirilen heyette bulunmuş Prof. Dr. Orhan Alimoğlu. Bir yıl sonra Türkiye-Filistin Cerrahi Kongresi için yine Gazze’ye geçmiş. 2016 yılında da Damar Cerrahisi Kursu vermek için güzelim Gazze’ye revan olmuş. Son olarak 2023 yılının Haziran ayında Filistin Cerrahi Kongresi’ne katılmak için Gazze’ye vasıl olmuş. Endişe, sevinç ve en çok umut içinde geçen bu dört seyahatte tuttuğu günlüklerinden, izlenimlerinden ve kanaatlerinden de ortaya Sevgili Gazze gibi eser ortaya çıkmış.
7 Ekim 2023’te yaşanan Aksa Tufanı Harekatı’ndan sonra işgalci İsrail’in başlattığı soykırım günlerinde yayınlanan bu eser, Gazze’yi içerden görmeye ve yıllardan beri Gazzeli kardeşlerimizin neler yaşadığını anlamamıza katkı sunacak bir çalışma. 10 Ağustos 2014 yılında Orhan Alimoğlu’nun yaptığı ilk Gazze ziyareti savaş sonrası yaralıların tahliyesi ile ilgili olmuş. Ebu Haddef ailesine yapılan ziyaret ve Minik Maha’nın durumu, Gazzeli kardeşlerimizin ağır yaralarına rağmen başlarına gelenleri sabırla karşılayışları Gazze’deki izzetli duruşun yeni olmadığını bir kez daha hatırlatıyor. Orhan Alimoğlu, bir dönem Kızılay başkanlığı da yapan Kerem Kınık ile Şifa, Al-Nasser ve Avrupa hastanelerinde hasta değerlendirmeleri yaparak, ağır yaralıların bir kısmının Türkiye’ye gelişlerini sağlamışlar. Önemli bir tanıklık bu.
Orhan Hoca’nın 10 yıl evvel savaş sonrası sıcağı sıcağına sahada yaptığı izlenimleri çok çarpıcı: “Saldırı en çok Şucaiye Mahallesi’nde yapılmış. Succah, “cesaret” demektir Arapça’da. O bölgeye gittiğimizde mahallenin tamamen toz olduğunu gördük. Dediklerine göre o bölgede tanklarla insanlar karşı karşıya gelmiş ve kara savaşı yapılmış. Bütün savaş orada gerçekleşmiş gibi. Göğüs göğse çarpışmalar olduğunu söylediler. Gerçekten ölüm kalım savaşının verildiği ruhsal bir yer izlenimi oluşturuyordu. Hissedebiliyorduk. Bölgeyi gezdiğimizde ceset kokuları geliyordu. Yıkılan binaların altında kalan, çıkarılamayan cansız bedenlerin kokusu olabilir diye düşündük” (s. 55) Bu alıntıyı paylaştığımız gün Şucaiye’de yine bombardıman yine katliam vardı.
Gazze tarihinde yapılmış en büyük cerrahi kongresi olan Türkiye-Filistin Cerrahi Kongresi, 26-28 Mart 2015 yılında gerçekleşmiş. Programın açılış konuşmasını Orhan Alimoğlu yapmış. Abluka altında kıpırdayamayan, imkânsızlıklar içinde görevlerini büyük fedakarlıklarla yapan Gazzeli hekimlerin bilgi ve birikimlerini artırmak, gelişen yeni teknolojileri, teknikleri paylaşmak için yapılan bu çabalar ne kadar kıymetli. Gazze’de yapılan kongreye Türkiye’den İstanbul Medeniyet üniversitesi, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Bezmialem Üniversitesi’nden konuşmacı olarak katılımlar olmuş. Bu üniversiteleri katılımlarından dolayı kutluyoruz.
Alimoğlu, eserinde, “Hemen hiçbir şekilde dışa açılma imkânı bulunmayan, zaten çok zor ve imkânsızlıklar içinde yetişen Gazze’nin yaralarını olabildiğince kendi imkânları ile en iyi bir biçimde saracak, hekimlerinin birikimlerini artıracak, yeni gelişmeleri paylaşacak, bir amaç için burada bulunmaktayız.” (s. 114) diyor. Türkiye’nin Gazze’nin sağlık sistemine hem fiziksel hem de bilimsel olarak çok ciddi katkıları olduğunu, Türk Kızılay’ının, TİKA’nın, İHH’nın, Yardımeli Derneği’nin ve Yeryüzü Doktorları’nın çalışmalarının kıymetini görme imkânı buluyoruz. 7 Ekim sonrası vurulan ilk hastanelerden biri olan Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi’ni bu gezisi esnasında yazar, ayrıntılı anlatıyor. Böylesine büyük ve nitelikli bir hastanenin yıllar sonra vurulduğunu ve bu günlerde işgalciler tarafından kalan kısımlarının karargâh olarak kullanıldığını görmek üzüyor insanı.
Son ziyaretini 2023 yılının Haziran ayında yapan Alimoğlu, Gazze’ye yine Cerrahi Kongresi için gelir. Konuştuğu doktorların ruh hallerini anlatır. Şifa Hastanesi’nde çalışan bir doktor şu cümleleri kuruyor: “İşte o gün Şifa Hastanesi’nde tek başıma yüzlerce çocuğun ölümüne karar verdim. Elimizdeki imkânları ölmek üzere olanlara harcayamazdık. Yüzlerce çocuk ağlayarak ölümü bekledi. İnsani olmayan, katlanılması zor durumla karşılaştık. Dediğim gibi bazı hastaları acısız, rahat ölsünler diye analjezik ve anestezik ilaçları verip bir köşede ölüme kavuşsunlar diye bıraktık. İnanın savaşta öncelikler değişiyor ve hasta seçimi başlıyor. Bunun nedeni kadronun ve imkânların yetersizliği ve daha da önemlisi hasta yükünün çok fazla olması. Hayatta kalma oranı daha yüksek olanları seçip onları tedavi etmeye çalışıyorduk.” (s.118-119)Soykırım günlerinde büyük fedakârlıklar yapan, hastalarıyla birlikte can veren, tutuklanıp işkence altında şehid olan Gazzeli doktorların bu destansı mücadelelerinin yıllardır var olduğunu örneklerle gösteren bir kitap Sevgili Gazze.
Orhan Alimoğlu Hoca bu kongre vesilesiyle Hastane Başhekimi ve Filistin Cerrahi Derneği Başkanı Dr. Sobhi Skeik, Al- Azhar Dekanı Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Mohammed R. Zughbor’ı, Gazze İslam Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Dr. Fadel N. Naim, Palestine Children's Relief Fund (PCRF) Gazze Temsilcisi Suhail Flaifl ve Kudüs Başkonsolosu Sn. Ahmet Demirer ile görüşerek mevcut çalışmaları ve ileride yapılabilecekleri değerlendirme imkânı da bulmuş bir insan.
Yazar, son Gazze seyahatinde Norveçli Doktor Mads Gilbert’la da bir araya gelir. “Nerede bir haksızlık varsao haksızlığa karşı benim sesim duyulur.” Diyor Gilbert ve devam ediyor: “Sesim kısılırsa yüreğimde dindiremediğim bir azap olur. Vicdan azabıdır bu. Söz geçiremeyeceğim, teselli edemeyeceğim ve öfkesini dindiremeyeceğim tek şey vicdan azabıdır.” (s. 153) Otelde Gilbert’la görüşen Alimoğlu, Gazze’deki ablukanın boyutlarını da onun Gazze’nin Gözyaşları isimli kitaplarından alıntılar yaparak anlatır. Alıntılardan sonra Gilbert’a gıpta ettiğini yazmaktan ve onun hidayeti için dua etmekten geri kalmaz.
Alimoğlu’nun Filistin izlenimlerini devam eder. Kongre sonrası Batı Şeria ziyaretinde Kudüs, Mescid-i Aksa, El-Halil izlenimleri hemen birkaç ay sonra tarihin gördüğü en büyük zulme uğrayacak bir halkın son aylarının fotoğrafıdır adeta. Uçak yolculukları, oteller, sınır kapıları, günlük hayat, hastaneler, sağlık çalışanları, alışkanlıklar, güçlü ve zayıf yönler günlüklerde kendine yer bulur. Filistin’in en meşhur yemekleri olan Maklube, Fette, Kedra Pilavı, Summakiyye, Musakken, Mulukiyye, Humus ve Felafel ile aralıklarla karşılaşırız. Kitaptan kimi zaman tıbbi bilgiler verilirken kimi zaman tarihi bilgiler, kanaatler sayfalardan okura taşınır.
2023 Haziran’ında Kudüs’ü gezen Alimoğlu, Jaffa Kapısı’ndan şehre girince TİKA’nın restore ettiği güzel bir kafeden bahsedip yaşlı bir amcanın elinden acı bir Arap kahvesi içtiğini yazıp bir de fotoğraf paylaşmış. İmad Ebu Hatice amcamızın mekânı burası. Kitapta ismi zikredilmese de anlatılan kişi o. Üstelik o civarda çay bulunabilecek tek mekân orada. Dükkanını milyonlarca dolar verilmesine rağmen satmayan, TİKA’nın da mekanını restore ettiği İmad amcamız, İstanbul’a da gelmiş camilerimizi ziyaret etmiş güzel bir Müslüman.
Kitapta pek çok alıntıya yer veren Orhan Alimoğlu’nun, Gazze’de doğup Kahire’de vefat eden, asıl adı Muhammed bin İdris bin Abbas olan İmam Şafii’nin şiirinden yaptığı alıntıyı da burada paylaşmak isterim: “Yetişebilseydim eğer bir parça toprağına/Sürme diye çekerdim göz kapaklıma.” Gazze için söylenebilecek en güzel cümlelerden biri herhalde.
Sevgili Gazze -Bir Doktorun Anıları-, Beyan Yayınları arasından çıktı.
YAZIYA YORUM KAT