Meslek büyüklerimizin tatil dönüşlerindeki ilk köşe yazıları genellikle bir soruyla başlardı:
“Nerede kalmıştık?..”
Ben de böyle yapıyorum.
Ancak, bir haftalık bayram tatili sonrasının ilk yazısında yeni bir şey yok.
Konu, asker ve siyasetle ilgili. Daha doğrusu Türkiye’de demokrasinin, demokratik hukuk devletinin hallerine ilişkin klasik bir yazı.
Kimilerine sıkıcı gelebilir.
Ama öyle de olsa önemli.
Çünkü, askerle siyaset ilişkisi bu ülkede demokrasi yörüngesine oturmadığı sürece hukukun üstünlüğü de, siyasi istikrar da kapımızı doğru dürüst çalmaz, çalamaz.
İşte bu nedenledir ki, Türkiye’de askerle siyaset konusunu gündemde tutmanın demokrasi ve hukuk açısından bir görev olduğuna uzun yıllardır inanıyorum.
Şimdi sadede gelelim.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’la ilgili bir suç duyurusu var. Hakkında 1 aydan 5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Gerekçe, Başbuğ’un siyaset yapması.
Bir başka deyişle:
Genelkurmay Başkanı’nın bir parti lideri gibi davranması...
Suç duyurusunun altında şu imzalar var:
Ufuk Uras, Baskın Oran, Ahmet İnsel, Sezgin Tanrıkulu, Aydın Engin, Oya Baydar, Cengiz Algan ve Mithat Sancar.
İstanbul’da dün sabah Sultanahmet Adliyesi’nde savcılığa verilen dilekçede, Genelkurmay Başkanı’nın bayram sırasında Mardin’de yaptığı açıklamalarla yetkisini aşıp siyaset yaptığı, böylece suç işlediği savunuluyor.
Dilekçenin özeti şöyle:
“Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ 21-22 eylül tarihlerinde Güneydoğu sınır bölgesinde yaptığı konuşmalarda kendine kanunla verilmiş görev ve yetkilerin dışına çıkmış, siyasi nitelikte konuşmalar yapmıştır.
Bu konuşmalar Askerî Ceza Kanunu’nun 148’nci maddesinin C bendine göre suçtur.
Adı geçen Madde 148 ‘Siyasi Faaliyette Bulunanlar’ başlığını taşımakta olup, ‘(...) siyasi amaçla nutuk söyleyen, demeç veren, yazı yazan veya telkinde bulunanlar (...) fiil daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde 1 aydan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar (...)’ hükmüne girmektedir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında söz konusu demeçlere ilişkin soruşturma açılması için suç duyurusunda bulunmaktayız.”
Suç duyurusu yapanlar arasındaki Baskın Oran, Taraf gazetesine yaptığı ‘Kemalistlere dipnot’ başlıklı açıklamasında şunları söylemiş:
“Türkiye’de eğer bazı meslekler ve insanlar ayrıcalıklı değilse, Türkiye Cumhuriyeti kanunları herkese uygulanır. Genelkurmay Başkanı, Askerî Ceza Kanunu’nun 148. maddesini sürekli ihlal etmektedir.
Bu suç duyurusundan iki şeyi öğreneceğiz.
Birincisi, Genelkurmay Başkanı T.C. kanunlarına tâbi mi yoksa onun üzerinde mi? İkincisi, Genelkurmay Başkanı’nı bu ülkede kim sorgulayacak, kim mahkemeye verecek?
Deniyor ki, ordunun ülkeyi koruma-kollama görevi var. Ama o kanun 1960’da askerî darbeyle birlikte gelmiş bir kanun. Siyasi nitelikte konuşmalar yapmayı yasaklayan kanun ise 1930’da Atatürk zamanında konmuştur. Bu da Kemalizm’i çok sevenlere bir dipnot...”
Şimdi ne olacak?..
Sivil savcılık, Genelkurmay Başkanı hakkındaki suç duyurusunu not etmiş durumda.
Ama yetkili değil.
Soruşturma konusunda yetkili olan, sivil değil askeri savcılık. Bu yüzden, yetkisizlik kararı alıp dilekçeyi Genelkurmay Askeri Savcılığı’na havale edecek.
Peki o makam ne yapacak?
Genelkurmay Başkanı hakkında siyaset yaptığı gerekçesiyle soruşturma mı başlatacak askeri savcılık?..
Geçelim.
Türkiye’de devleti demokrasi ve hukukla tanıştırmak ya da birinci sınıf hukuk devleti haline dönüştürmek için daha yapacak o kadar çok şey var ki, insan bazen umutsuzluğa kapılıyor.

MİLLİYET