Ordular ilk hedefiniz demokrasi!
“Kaynağı neresi olursa olsun; bu tür haberlerle Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yöneltilen hukuk dışı saldırılara karşı yalnız Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değil, onun gerçek sahibi yüce Türk milletinin de yasal ve demokratik tepki göstermesi doğal bir beklentidir.”
Cuma akşamları iş çıkışı ne yaparsınız? İçmeye mi gidersiniz? Yoksa kendinizi biran önce eve atıp haftanın yorgunluğunu mu çıkarırsınız?
Ama herhalde hiç kimse oturup tüm geceyi ‘yeminli düşmanlarına’ cevap yazarak geçirmek istemez. Cuma gece yarılarına kadar çalışıp bildiri yazmanın da fazla mesai ücretine tabi olduğunu da pek sanmıyorum.
Burada ancak üstün bir fedakârlıktan ve işkoliklik mertebesinde bir profesyonellikten bahsedilebilir.
Ama bizim Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’vari bir ordumuz var. Gündüzleri TSK, geceleri STK olarak çalışmaktalar. Memleketin tüm işlerini tembel siviller onların sırtına yıkmış, o rahatlıkla cuma gecesi herkes başka bir yerde dağıtmakta.
Gece yarıları ona buna cevap yetiştirmek, sivil toplum tabanlı katılımcı demokrasi çağrıları yapmak, hafta sonlarına böyle öfkeli bir ruh haliyle girmek ise yine orduya kalmış.
Memlekete demokrasi gelecekse, sivilleşeceksek onu da ancak TSK’dan bekleyebiliriz.
Onlar da memlekete demokrasi getirmek işinin de üstlerinde kalmasından çok rahatsızlar. Bakın aynı bildiride ne demişler:
“Her fırsatta Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve onun mensuplarını olayların içine çekme gayretinde bulunan ve görünüşte özgürlük ve demokrasi savunucusu olduklarını vurgulayan çevreler, Türkiye’nin istikrarını bozan odaklar haline gelmiş bulunmaktadırlar.”
Bu durum Milliyet’in darbe isterken bile kibar kalabilen Ankara temsilcisi Fikret Bila’yı da çok kızdırmış olacak ki bildiri ile ilgili yazdığı yazıda “Solcu olarak aradığını bulamayan, parayı görünce şipşak ideoloji değiştiren, Siyasal İslamın dümen suyuna girenlere” esip gürlemiş:
“Darbe yerine yasal ve demokratik tepki beklentisini açıklayan TSK, yeminli düşmanlarının ezberini bozmuş olmalı...”
Darbe beklentisini bile açıklamayan, halka tepkilerini ancak yasal ve demokratik yollarla vermesi çağrısı yapan bir ordumuz olduğu için ne kadar şanslıyız. Burası sahiden demokratik bir ülke olmalı. Ne ordular var dünyada.
Mesela Britanya ordusu bir gece yarısı bildiri yayınlayıp Basra’da yediği haltları eleştirmeyi görev bilmiş ‘yeminli düşmanları’ Guardian’ın, Independent’ın merkezlerine karşı halkı Molotof kokteylli saldırılar yapmaya çağırmıştı.
Bu örnekler ortada iken Bila’nın insanın kanını donduracak derecedeki soğukkanlı ve ‘objektif’ Ankara gazeteciliği daha fazlasını yazmasına engel olmuş olmalı. Ben olsam dünyadaki tüm demokrasi literatüründen, hürriyet mücadeleleri tarihinden de utanmaz şöyle de derdim:
“Mesai saatleri içinde siyasete karışmamaya özen gösterecek kadar sağlam gelenekleri olan bir ordumuz var. İlle de siyasi tartışmalara katılacaksa cuma günü geceyarısını bekliyor. Borsanın kapalı olmasına özen gösterecek kadar da vatanseverler.”
TSK’nın bu sert bildirisine neden olan haberin sahibi Akşam’dan İsmail Küçükkaya ise cuma gecesi binbir zahmetle kaleme alınmış sert bildiriyi hiç üzerine almamış: “Son dönemde Silahlı Kuvvetlerimize yönelik haksız saldırılar hiç olmadık ölçülere çıktı. Dolayısıyla komuta kademesinde ve ordunun iç kamuoyunda hassasiyeti arttı. Evet, maalesef bu ülkede Türk Silahlı Kuvvetleri karşıtlığı yapanlar vardır.”
Ben o cuma gecesi haftanın tüm yorgunluğuna rağmen, herkes bir yerlerde eğlenirken, eve gitmek yerine oturup o bildiriyi kaleme almış askerlerden biri olsaydım bu aldırmazlık ve kayıtsızlık beni fena halde kızdırırdı.
Hele önceki gün manşetten verdiği ve pek çok gazetenin sür manşetine çıkmış haberine Genelkurmay’dan bir gece yarısı sert bir bildiri gelmiş “kasıtlı haber yapıyorsunuz” diye suçlanmış Akşam’ın, havaya bakıp ıslık çalar hali beni öfkeden çıldırtır, üşenmez üstüne bir de en şaibelisinden “o gazetenin kim tarafından finanse edildiğine bakmak lazım” açıklaması yapardım.
Zaten ben bu ülkenin ordusunun başında olsaydım, bu gazeteci şakşakçılığından da fena halde sıkılır, adam gibi eleştirilmeyi özler ve memlekete en acilinden demokrasiyi getirirdim. Herhalde bu onlara verilecek en büyük de ceza olurdu.
TARAF
YAZIYA YORUM KAT