"Onların çoğu iman etmezler"
“Sen insanların iman etmesini ne kadar ısrarla istersen iste, onların çoğu iman etmezler.”
“Sen insanların iman etmesini ne kadar ısrarla istersen iste, onların çoğu iman etmezler.” (Yusuf-10)
Peygamberimiz, -salât ve selâm üzerine olsun- yaşadığı toplumdaki herkesin imana gelmesi için ısrarla çabalayan bir kimseydi. O, kendileri için getirmiş bulunduğu gerçek, hayır ve iyiliği onların herbirine benimsetebilme arzusuyla yanıp tutuşuyordu. Onlara duyduğu merhametten ötürü hiç kimsenin, dünyada perişanlıktan, ahirette de azaptan kurtulamayacak olan müşriklerin akıbetine uğramasını istemiyordu. Ancak Allah, insanların yüreklerini en iyi bildiği gibi, onların doğalarından, iç dünyalarından da en iyi biçimde haberdardır. Bu nedenle de Peygamberimizi, ne kadar uğraşıp çabalarsa çabalasın, çoğunluk durumundaki müşriklerin imana yanaşmayacakları noktasında uyarıyor. Çünkü onlar, Allah’ın ayetlerinden yüz çeviren ve bunları zerre kadar umursamayan kimselerdir. Bu yüz çevirmelerinden ötürüdür ki, bir türlü iman edecek bir düzeye gelemezler. Yine bundan ötürüdür ki bir türlü kendilerini çepeçevre kuşatmış Allah’ın ayetlerinden yararlanarak gerçeği yakalamasını bilemezler!
Bu ayetteki uyarının önemini tam anlamıyla kavrayabilmek için bu sure için yazılan girişte zikredilen arka planı gözönünde bulundurmamız gerekir. Kureyş gerçek bir peygamber olup olmadığını güya sınamak için Rasulullah'ı bir toplantıya çağırmıştı. Rasulullah (s.a) oraya vardığında bir ön açıklama getirmeden şu soruyu ortaya attılar: İsrailoğulları Mısır'a niçin gitti? Buna cevaben Rasulullah (s.a) da bu sureyi okudu. Kureyş madem ki bu sorunun çok ani olacağını ve cevap vermek için hazırlık yapılamayacağını biliyordu; bu durumda verilen cevap karşısında onun Allah Rasulü olduğuna inanması beklenirdi. Fakat o kadar inatçıydılar ki, buna rağmen inanmadılar. Allah onların niyetlerini bildiğinden mealen şöyle diyerek elçisini uyarıyordu: "Her ne kadar seni bizzat tabi tuttukları imtihanı başardıysan da, çoğu
inanmayacak; zira hakikatı bulma endişelerinde samimi değiller. Bu surenin vahyedilişi, Kur'an'ın senin uydurman değil, Allah'ın mesajı olduğunu sonunda ispatlasa bile yine inanmayacaklar. Çünkü gerçek kasıt ve niyetleri öyle veya böyle senin Risaletini reddetmektir. Şimdi küfürleri için başka mazeretler icad edecekler."
TEFHİMUL KURAN
Siz sabredin, dirençle yolunuza devam edin, görevinizi yapmayı sürdürün, Müslümanca kalabilmenin hesabını yapın. Kesinlikle bilesiniz ki ölüm çok yakındır, kıyâmet çok yakındır, yakında onlar pişman olacaklar. Unutmayın ki dünya üzerinde hiç bir insan yoktur ki pek yakında keşke ben de Müslüman olsaydım diye pişmanlık duyacakları bir ortama gitmesinler. Hepsi hepsi bu yaptıklarından pişman olacaklar. Keşke, keşke diyecekler, dövünecekler, yolunacaklar. Siz hiç onların yaptıklarına aldırış etmeden yolunuza devam edin.
Evet yarın ölümle birlikte bu adamlar pişman olacaklar ve keşke diyeceklerken niye ölüm gelmeden bu pişmanlığı gerçekleştirmiyorlar? Niye acaba kendilerine hiç bir faydası olmayacak bir döneme bırakıyorlar bu pişmanlıklarını? Niye şu yaşadıkları dünya hayatında teslimiyet göstermiyorlar? Doğrusu bu insanları anlamak mümkün değildir. Halbuki peygamberler güvenilir insanlardır, kendilerine asla yük olmayan insanlardır.
BASAİRUL KUR’AN
HABERE YORUM KAT