
“Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üflediğimde...”
“Hani Rabbin meleklere demişti: Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım. Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üfürdüğümde hemen ona secde ederek kapanın." (Hicr / 28-29)
وَاِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلٰٓئِكَةِ اِنّ۪ي خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ ﴿٢٨﴾
فَاِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ ف۪يهِ مِنْ رُوح۪ي فَقَعُوا لَهُ سَاجِد۪ينَ ﴿٢٩﴾
“Hani Rabbin meleklere demişti: Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım. Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üfürdüğümde hemen ona secde ederek kapanın." (Hicr / 28-29)
Hatırlayın, hani Rabbin meleklere buyurmuştu ki, Ben balçıktan, işlenebilen, vurulduğu zaman ses getiren kara topraktan bir insan yaratmaya karar verdim.
Onun organlarını düzenleyip insan haline getirdiğim, adam ettiğim ve kendisine bir ruh üfürdüğüm, bir canlılık verdiğim zaman da hemen ona karşı secdeye kapanın. Evet hatırlayın ki işte Rabbiniz meleklere böyle buyurdu.
Bunun üzerine, Rablerinin bu emrini alır almaz hemen meleklerin hepsi secde ettiler. Rablerinin emrine boyun büktüler.
BASAİRUL KUR’AN
"... Ona Ruhumdan üflediğim (zaman)...."
İnsanı, Allah'ın halifesi olma konumuna yükselten ve onu meleklerin ve bütün dünyevi varlıkların secde edeceği bir yüceliğe eriştiren işte Allah'ın ruhunu insana üflemesi olayıdır.
Her özellik gerçekte ilahi sıfatların şu veya bu şekilde bir yansımasıdır: Bir hadiste Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: "Allah merhameti yüz parçaya böldü. Doksandokuz parçasını kendisine ayırdı. Geriye kalan bir parçayı da yeryüzüne gönderdi. İşte bu parça nedeniyle yaratıklar birbirlerine merhamet gösteriyorlar. O kadar ki hayvanların yavrularını tepmemelerinin nedeni de bu merhamettir."
TEFHİMUL KUR'AN
Yüce Allah’ın dediği olmuştu. Yüce Allah’ın öncesiz ve sonrasız soluğunun yaratılmış ve fani balçığı nasıl bürüdüğünü sorma yetkisine sahip değiliz. Bu tür tartışmalara girmek aklı boş yere uğraştırmaktır. Hatta akılla alay etmektir. Onu yetkisinde olan düşünce, kavrama ve hikmetin nedenlerinin çerçevesinin dışına çıkarmaktır. Yüce yaratıcının yaptığı insanın duyularına göre değerlendirme girişimidir. İnsan aklının enerjisinin boş yere harcanmasına neden olmaktadır. Sonra bu girişimin yöntemi temelden yanlıştır. Oysa insan aklından bu konuyu bir çözüme bağlaması kesinlikle istenmemektedir. Çünkü yüce Allah, “Bu olay olmuştur” diyor.“Nasıl olduğunu anlatmıyor.” O halde mesele ispat edilmiştir, insan aklı ise bunu çürütemez. Aynı şekilde insan aklı ayetlerin belirttiklerine teslim olmaktan başka kendi yorumu ile bu olayı ispat edemez de. Çünkü insan aklı hükmetme yöntemlerine sahip değildir. Kendisi sonradan yaratılmıştır. Sonradan yaratılan bir varlık ise, zati itibariyle öncesiz bir varlık hakkında hüküm verme yetkisine sahip değildir. Bu durum yaratılışı itibariyle de öncesiz olan varlık hakkında da geçerlidir. Aklın daha baştan bu zorunluluğu ya da “Sonradan meydana gelen bir varlık ne şekilde olursa olsun, öncesiz bir varlık hakkında hüküm verme yetkisine sahip değildir”önermesini kabul etmesi, kendisi için güvenilir olmayan alanlarda enerjisini boşu boşuna tüketmekten vazgeçmesi için yeterlidir.
FİZİLALİL KUR’AN
HABERE YORUM KAT