"Öleceksek, adam gibi ölelim.."
Önceki gün Ankara'dan geliyorum. Doktor bir arkadaşı aradım. "Yahu" dedi, "başbakanı dinliyorum da, senin Taksim konuşmasını hatırladım" dedi.. İki konuşma arasındaki benzerliğe takılmış.
Taksim'de Bosna'daki katliamın ardından aniden gelişen bir buluşmada halka hitap etmiş ve yaşananlar karşısında suskun kalanları "dilsiz şeytan" olarak nitelemiş ve "aşağılık, lanetli bir zilleti kambur gibi sırtımda taşımaktansa şerefli bir ölümü yeğ tutarım" diye seslenmiştim o muhteşem kalabalığa
Aslında ben A Haber'in 13.00 haberine Ankara'dan stüdyo konuğu olarak katılacaktım, son olayları değerlendirecektik. Ama Avrasya Din Alimleri şûrasının sabahki oturumuna katılıp, bir konuşma yapması beklenen Erdoğan öğleden sonraki oturuma katılınca, kanal da şûradan canlı yayına geçince bizim program suya düştü tabii.
"İyi" dedim, demek benim söylemek istediklerimi Başbakan söylemiş. Sonuç olarak birinin bunları söylemesi gerekiyordu, bir siyaset adamı söylemiş..
Basından izledim de, Erdoğan yine BM'ye de, batılı ülkeler de vermiş veriştimiş..
Grub toplantısında da kaldığı yerde devam etti. Gazze ile ilgili olarak "öleceksek adam gibi ölelim" diyor. Batılı ülkeleri Gazze ve İsrail konusunda, Kürt meselesi ile ilgili olarak iki yüzlü davranmakla suçluyor..
Erdoğan Ariel Şaron'un binbaşı rütbesindeki küçük oğlu Gilad'ın 'Gazze'yi Hiroşima gibi dümdüz etmeliyiz' önerisine de sert cevap verdi. Biliyorsunuz Şaron hâlâ ölemedi, bitkisel hayatta, makineye bağlı olarak yaşıyor.. Erdoğan buna da göndermek yaparak "Baban kaç yıldır makineye bağlı yaşıyor. "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" dedi..
Bu arada Gazze'den her saat başı farklı bir haber geliyor.
Arap ülkelerinin Gazze halkı ile dayanışmasına Türkiye de destek verdi. Ahmet Davudoğlu da Arap meslektaşları ile bir arada Gazze'ye geldi.. İsrail daha önce açıkladığı kara saldırısını başlatmadı ama, sınırdaki zırhlı birliklerini de geri çekmedi.. Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, İsrail'in Gazze saldırısının bugün sona ereceğini söyledi. İsrail ordusunun dağıttığı broşürlerde ise Gazze'de yaşayanlara bulundukları yerleri "derhal" boşaltmaları gerektiği bildirildi.
Bu arada ABD ve batı ülkeleri de bölgede önlemeyecek bir savaşın başlamasından endişe ediyor..
Eğer İsrail Gazze'ye saldıracak olursa bu defa Mısır seyirci kalmayacak.. Ve Gazze halkı bu sefer çaresiz değil, köşeye sıkışmış değil.. Gazze'den fırlatılacak füzeler, İsrail'in işgali altındaki toprakların üçte ikisini vuracak güçte. Yine Suriye üzerinden de İsrail'in önemli bölümü İhvan'ın saldırısına açık..
İsrail'in saldırgan politikaları, İslam dünyasında ipleri kopma noktasına getirdi.. İsrail yönetiminin ise aklı karışık.. Bir yandan gelecek korkusu yaşıyorlar, bir yandan seçim hesabı yapıyorlar, bir yandan batıyı İslam'a ve Müslümanlara karşı kendi yanlarında savaşa sokmaya çalışıyorlar. Kimi Tanrıyı kıyamete zorlamaya çalışıyor, kimi ne yaptığını bilmiyor.
Vijdan sahibi Museviler de yok değil.
İsrail de dindarlar da bölünmüş durumda. İsrail devleti için savaşmaya hazır hahamlar da var, İsrail devletine karşı savaşmaya hazır hahamlar da..
Solcusu ayrı bir alem, liberali ayrı..
Disporası zaten 40 parça.. İsrail ordusu, İsrail derin devleti, İsrailli zenginler, Rus Yahudileri, Arap Yahudileri, Türk Yahudileri, Falaşalar hepsi ayrı birer alem..
Kafaları gibi kalpleri de karışık.. Din, ideoloji, siyaset, çıkar, hepsi birbirine karışmış durumda.. Öfkeleri akıllarından daha büyük.. Korkuları da öfkelerinden büyük..
İsraillilerin görmek istemedikleri bir gerçek, bir şüphe beyinlerini kemiriyor. Savaşarak, vuruşarak mı geri çekilecekler, anlaşarak, uzalaşarak mı?
Gelecek günlerin, geçen günleri aratacağını hissediyorlar.
Onlar için artık "tarihin sonu" geldi.. Döktükleri kan ve gözyaşı içinde boğulup gidecekler..
İsrail bölge için, insanlık adına bir hüsranla son buluyor..
Komünizm gibi, Kapitalizm gibi, Faşizm gibi Siyonizm de derin bir kriz yaşıyor..
Her an her şey olabilir.. İsrail'deki çılgın bir grub için bu bir kıyamet savaşına dönme pahasına da olsa başlatılması gereken bir savaş..
Ama olaylara ilişkin yapılan tüm ön görüler İsrail'in miadını doldurduğunu gösteriyor.. Şimdi cevabını arayan soru bunun "kanlı mı olacağı, kansız mı?" İsrail eğer kan dökmek için düğmeye basarsa, birileri de kendini savunmak için düğmeye basacak..
ABD ve AB Ankara'dan Hamas'ı durdurmasını istiyor. Hamas da Türkiye'den batıyı İsrail'e yardım etmemesini sağlayarak, bölgeri geri dönüşü olmayan bir savaşın çıkmasını önlemeye ve İsrail'in saldırgan politikalarının durdurulması ve işgal ettiği topraklardan çekilmeye ikna edilmesini istiyor.
Türkiye tercihini yaptı ve Gazze halkının yanında yer aldı ve bunu da deklare etti.
İsrail şunu görmeli; artık yeni Mısır, eski Mısır değil. Yeni Türkiye de eski Türkiye değil. Ürdün sınırı da İsrail için eskisi kadar güvenli değil. Suriye'nin Filistin'e sınır bölgelerindeki askeri güç de eski Suriye ordu birlikleri değil. Özgür Suriye hareketi, bir yandan Esed rejimine, öte yandan İsrail'e karşı eşzamanlı bir savaş verebilir..
İran yönetimi ve Lübnan Hizbullahı da ses vermeli artık. Sırtlarındaki Esed kamburundan kurtulup safını belli etmeli.. Eğer bugün, bu noktada bile İran yönetimi uyanmayacaksa, İmam Humeyni'nin mezarında kemikleri sızlayacaktır!
Selâm ve dua ile..
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT