Okuyucularla Hasbihal
('Kralımızın atı bana baktı..' diyen 'yanaşma' tipler..' başlıklı yazı etrafında..)
-Ali Rıza: Sadece bir noktaya deginmek gerek: "Reis'in bunlardan haber yok demek biraz naif kaliyor gibi. "Reis" yapilanlari elbette görüyor olmali, lakin şu an bu tipler hayli işe yarar göründüklerinden istihdam edilmeye devam ediliyor olmalilar. Bu (mutlak) gücün ayartmasi ya da her kim olursa olsun asiri gücün dejenere etme riskini gösteren iyi bir örnek.
-Seyfullah: Reisin etrafındaki bunca danışmanın da mı, bu tür cıvık insanlardan haberi yok veya Reisi doğru bilgilendirecek yakın bir dostu da mı yok.
-Sami: İnsanın fıtratı, hayatta kalma mücadelesi ve imtihanda çıkacak soruları belli.
İnsanın bir ömür ektikleri de, kader adı altında biçtiklerin den ibaretse, tek sorun kaliteli bir toplum ve bu kalitenin içerisinden seçilen insanlarla yönetilmek olarak göze çarpıyor.
Bu toprakların insanlarından beklenilenler konusunda haksızlık etmemek gerekir, genetik kodlamaları çoğu şeye izin vermiyor.
-Bekir Ziya: Tayyib Bey'in bunlardan haberi vardır da, adamlar İbn Sebe gibi. Atsan atilmiyorlar, satsan satilmiyorlar. Lakin bir sekilde bu fitneci yagcilar halledilmezse ileride buyuk sıkıntılara sebebiyet verirler. Bizden soylemesi..
-Nur: Reisin haberi olmadan bu yapilanlar referandum da işi zorlaştırıyor. Bu noktada krala bağlı olan dürüst adamin ön plana çıkması lazım. Halkın gerçekleri daha ne öğrenmesi lazım.
*
('Suriye'de 'Tencere dipleri' başlıklı yazı etrafında..)
-Murad: Hiç bir zulüm karşılıksız kalmaz.. Bu konuda İran da Suriye'de yaptıklarının karşılığını görür. kendi ulkesini bogacak..
-Hakkı Beyaz: Bu yazı aslında her şeyi kısa ve öz anlatıyor, Allah razı olsun.
-B. Ziya: 15 Temmuz gecesi sabaha kadar neden uyuyamadiklarını söyleyen Zarif syi ve ideal ve idealni da soyleseydi Zarif! Yine Cakirgil'den
-Celaleddin Eroğlu: İslam İnkılabı'nın yıldönümünde bir-iki yazı gerekmez miydi?
*SEÇ: Ben İslam İnkılabı'nın başlangıçta ortaya koyduğu ölçü ve ideallere hâlâ da bağlıyım.. Ama, bugün geldiği noktayla dünya müslümanlarına verecekleri hiç bir olmlu mesaj bırakmadılar.. İnşaallah bu acıyı kendileri de düşünürler ve 1979'lardaki fabrika ayarlarına dönerler.
-Bilal Kara: Ben İran'da okuyan bir öğrenciyim. Size geçen sene vefat eden ve âyetullah unvanlı M. Rıza Mehdevîkenî'nin bir konuşmasının videosunu gönderiyorum. Miraç’daki süratin ışık hızından da fazla olduğunu söylüyor ve Einstein’ın bunu farkederek izafiyet teorisini geliştirdiğini ve hattâ bununla yetinmeyip müslüman ve hattâ şiî bile olduğunu iddia edebiliyor..
Ne dersiniz?..
*SEÇ: Videoyu izledim.. Komik desem değil.. Belki traji-komik.. Yazık..
Bu konuda ne gibi bir delilin var demek de mümkün değil.. Çünkü İnkılab'ın önde gelen isimlerinden olan Mehdevîkeni şimdi hayatta değil.. Albert Einstein de ölümünün üzerinden 55 yılı geçmekteyken böyle bir iddiayı nasıl tekzib edemez, yalanlayamaz..
Ama, Einstein bu komik iddiayı herhalde kendi dindaşları olan yahudiler üzülmesin diye açıklamamıştır..
Gözünüzün önüne Einstein'ın herhalde bu gibi iddialar için de dilini olabildiğince dışarı çıkardığı ünlü fotoğrafını hatırlayarak birilerine nanik yaptığını hatırlayabilirsiniz..
-Necati Sandıkçı: Hayreddin Karaman hoca 250 yıl öncelerde yaşamış olan Nadir Şah'tan övgüyle sözetti geçen hafta ve onun şiî-sünnî ihtilaflarını sona erdirmek için harcadığı çabaları övdü.. Onun konuşma metninden bölümler aktardı. Ama, benzer iyiniyet sözlerini İran rejiminin bugünkü Rehberi de söylüyor. Ama, uygulama? Gelin de görün..
*
-adalet: Tevhid-i Tedrisat Kanunu kaldırılmalı ve her vatandaşın kendi anadiliyle eğitim hakkı önündeki engeller kaldırılmalı, cumhurbaşkanlığı forsuna tarihteki bütün müslüman devletlerin sembolleri yerleştirilmeli.. Bütün müslüman kavimleri kucaklayan söylemler üretilmeli; tarih kitaplarında, bu topraklarda meskun olan bütün etnik unsurların kahramanlıkları, fedakârlıkları, hizmetleri anılmalıdır.
-Mehmed Doğan: Ağzınıza sağlık, mesleyi kısa ve özlüce tesbit etmişsiniz.
mümkün ise bu sistem ve yapılara karşı müslümanların nasıl hareket etmesini işlemenizi nacizane isterim.
-Akın Morçol: Eyvallah.. Kavmiyetcilik ve mezhebçilik hastalığı bir Yahudileşme temayülüdür..Bütün kavmiyetci/Irkçıların atası şeytandır. Zira o da, ateşten yaratıldığını,topraktan yaratılan Âdem'den üstün olduğunu iddia ediyordu..
-Ayhan Akın: Tüm ulusal simgeler PUT'tur. . Bunlara karşı mücadele etmeyen tüm İslami kesimler büyük bir vebal altındadır. Maalesef İslami kesimin en radikalleri bile artık bu ulusal putları realpolitik gereği kabullenmiş bulunmakta daha acısı bu putları meşrulaştırmak için bayağı uğraşmaktalar..
* (Referandumla ilgili yazılar etrafında..)
-Bir gurbetçi: Aynen, tek adam olsa da en azından 5 yılda bir halka sorulacak!
-Bilal Sürgeç: Bu değişiklik onaylanırsa müslümanlar için büyük felaket olacağını düşünüyorum. Yanlış düşünüyorsam... değişiklik metinlerinde müslümanlar lehine en küçük bir madde veya cümle dahi yok. Sizin Temel Karamollaoğlu'na olan görüşlerinizi de müsaadenizle eleştireceğim..
*SEÇ: Farklı düşünebiliriz.. Ama , korkulara kapılmadan.. dehşet senaryoları yazmadan.. 'tek adam ' ideolojisine dayalı 90 yıllık kemalist laik darbeci zihniyetlere karşı bir tavır geliştirilmeye çalışılıyor.. Kanun metinlerinde sizin dediğiniz gibi bir düzenleme yapılması da herhalde normal olmazdı..
Temel ağabeye bir eski tavrını hatırlattım..O kadar..Siz de beni eleştirebilirsiniz elbette.. ama ben , CHP başkanının ziyaretinde hele Recai ağabeyin bile hazır bulunmasını KK tarafından yapılan bir atraksiyonun yerini bulduğu şeklinde değerlendiriyorum, teessülerle..
-Şerif: Maslahat diye bir kavram vardır unutulan..Hala oy verip vermemeyi akide olarak okuyanlar bunu anlayamaz.selahaddin abi 40 yıllık bir tecrübedir bugün devleti yöneten Tayyip beyde, heva ve heveslere uyanlara değil, ümmet diyen bu adamların varlığı için EVET..
-Ömer Faruk: Konu 15 temmuz direnişi ve Erdoğan olunca, fetöcü bazı kişiler saldırıya geçebilmekteler. Gerçekçi ve dürüstçe kimliklerini, taraflarını belirtmeden zihin bulandırmak için yazanlar oluyor. Bunların amacı konuyu tartışmak değil, müslümanların geleceğini karartmak. Bunun dışında Erdoğanın ve hükumetin icraatları tartışılabilir. Ancak oyun çok büyük ve kalleş organizatörleri var..
-Yunus: tek adamı eleştirip bügün aklımı tek adama teslim edemem
*SEÇ: Yunus isimli arkadaşa: 'Tek adam'ı eleştirip bugün aklımı tek adama teslim edemem..' gibi şeklî mantık açısından doğru giibi gözüken bir cümle kurmuşsun..
O 'tek adam' öleli 79 sene oldu, ama, hâlâ bütün sosyo-politik hayat onun icraat ve ilkelerine göre tanzim ediliyor, anayasa ve huku sisteminde ve bürokraside ve de eğitimde..
İnsaf yani.. Sorumsuz, sorgulanamaz bir cumhurbaşkanlığı yerine kendisini seçen halka hesab veren ve sorumluluğu getiren ve yargılanma yolunu açan bir cumhurbaşkanlığı düzenlemesini nasıl bir tek adamlık statüsü ile bir tutabiliyorsunuz.. Uygulaması beğenilmezse, 5 sene sonra halk yeniden seçmez, olur biter..
Üstelik de, kıyasladığınız 'tek adam' hakkında en küçük bir düzeltme ve düzenleme yapılamadığı da ortada iken..
-Hasan: Kıymetli Selahaddin ağabey! Son derece duygusal bir yazı yazdığınızın farkında mısınız bilmiyorum. Yazınızı nihayetinde götürüp getirip Erdoğan kaybederse gider, gitmesin, gitmemesi için de evet diyelim türünden bir sonuca bağlamışsınız. Oysa ki oy kullanıp kullanmamaya esas teşkil edecek olan şeyin islamdan neşet eden temel ilkelerimiz olması gerekir. Bu ilkeler çerçevesinde evet veya hayır denir veya son dönemlerde bayağı görülse de oy kullanılmama yolu tercih edilir. En azından yıllarca oy kullanmayan bir camianın önde gelen simalarından biri olarak, bugün oy kullanmaya esas teşkil eden ve değişen “illeti” ortaya koymanız ve konuyu bu çerçeve de tartışmanız gerekirdi. Ancak görünen o ki “kazanım” denilen şey her şeyin merkezine öyle bir oturtulmuş ki “dünyevi bir kazanımın olmadığı” bir duruş tartışmaya dahil bile edilmemekte.
Bir diğer husus da şu ki başkanlık sistemi şu anki mevcut rejime nazaren bir takım görece “iyiyi” bünyesinde barındırsa da , birçok sıkıntısı da mevcut. Durum böyle iken aleni bir şekilde EVET diyelim demenin çok hikmetli olacağını düşünmüyorum.
-Furkan: Kaleminize sağlık. Zaten algısal yönlendirme oyunlarıyla yapılmak istenen tam da ifade ettikleriniz. Mahkeme kadıya mülk değildir. Millete hizmet etmek isteyen ve bu noktada durmadan çalışan Recep Tayyip Erdoğan'ın amacı istikrarlı bir ülke dengesi oluşturmaktır. Evet demek istikrarlı bir ülke profiline yönelik katkı sunmak demektir. CHP zihniyetinin iddia ettiği gibi ve geçmişlerinde yaşanılan tek adamlık değildir..
-Nur: Bu durumda kaybeden biz (yani halk ) oluruz. O yüzden çıkacak sonucun Evet olmasi ümidiyle. İnşaallah..
-Bekir: Zayif ihtimal de olsa hayir cikmasi durumunda hic de K.K.'nin dedigi gibi olmaz. Bir ulkede islerin yolunda gitmesi icin gereken en onemli sey moraldir. Halkoylamasinda cikacak olumsuz bir sonuc once moralsizlik, sonra guvensizlik, sonra da krizlere sebebiyet verebilecektir. İcerden ve disaridan baski kolaylasacak, doviz ve faiz artacaktir. Ekonomik durgunluk bas gosterecek, issizlik daha da artacaktir. Teror moral bulacak, nefesi kesilmisken bir anda. ABD ve Rusya'ya karsi elimiz zayiflayacak, ulke iç-dış mudahalelere daha fazla hazir hale gelecektir.
-Alper: Ankaradaki devlet idaresindeki ufuksuz ruhsuz bürokrat kesimi değişmediği veya ıslah edil mediği müddetçe hiç bir şey başaramayız.Suriye ile 900 kilometre sınırımız var bu sınırların ötesinde oynanan oyunların inisiyatifini başkalarına kaptırdık. Biz millet olarak bu tür hadiseleri sorgulamalıyız.Bunu millet adına Sayın Cumhurbaşkanı yapmalı, gücü yetmiyorsa millete havale etmelidir.Millet 15 Temmuz'da nasıl hainlere cevab vermişse o beceriksiz ruhsuz kadrolara da cevab vermesini bilir.
*
-Akın Morçol: Elbette DEAŞ ve benzerlerinin, İslam adına diyerek yaptığı uygulamaların, İslam adına kabul edilecek bir tarafı da yoktur. Ama, unutulmamalıdır ki, emperyalist güçler yeni bir Soğuk Savaş kutbu icad etmek istiyorlar.. Asıl hedefleri, bu..
Bizi asıl düşündürmesi gereken, Merkel'in veya bir başka gayrimuslim kişinin biz müslümanlara ‘İslam’ın yanlış yorumlanmaları karşısında müslümanlar da çalışmalı..‘ şeklindeki hatırlatması.. Böyle bir vazife hatırlatması bize ağır gelebilir, ama asıl sorumlular elbette biz müslümanlarız.. Başkalarının hakkımızdaki sözlerinin niyet veya muhtevası üzerinde uzun boylu düşünmeye gerek yok.. Onlar kendi fıtrat ve maslahatlarının gereğince hareket ediyorlar..
Ama biz de kendi fıtrat ve maslahatımıza uygun hareket edebiliyor muyuz? Asıl mes'elemiz bu..
-Faik Kaynak: İslam ümmetinin halini/ ahvalini/ durumunu ; Neresinden ele alıp, değerlendirelim? .. Yeryüzünde yaşayan 2 milyara yakın müslümanın parçalanmışlığından mı/ tevhid anlayışının binbir çeşitliliğinden mi/ birbirimize -uhuvvet- merhamet - muhabbet göstermekten ziyade, geliştirilen nefret dilinden mi/ mezhebi-meşrebi-şeyhini-cemaat abisini- İslam akidesinin tam merkezine oturtan ahmaklardan mı/ cihad maskesi altımda Müslüman kanı dökmekten haz duyan harici kafalı aklını-ruhunu şeytana kiralamış debil-sefil canavarlardan mı bahsetsek/ etnik kimliğini , İslam dininden Aziz bilen nasyonal / mankurt kafalardan mı söz etsek/ bu asırda; kızların okula gitmesine şiddetle karşı duranları hangi kefeye koysak/ ilim,ve irfanın yerine, hurafelerle istimal eden şarlatanlarla mücadeleyi mi anlatsak/ açlıkla-sürgünle-tehcirle-ifsadla imtihan olan mazlum kardeşlerimize Ensar/muhacir kardeşliğini göstermeyip, sırtımızı onlara çevirdiğimizi Nasıl anlatsak/ beyinleri ve kalpleri emperyal güçlere kiralamış- dünyevileşmiş- petrol zengini Arap şeyhlerini Firavun'laşma eğilimlerini Nasıl tartışma konusu yapsak?
*
-mnuh: Merhum Ömer Abdurrahman'la ilgili yazınızda "Şeyhimiz, ilk gittiği andan itibaren Amerika’yı çok sevmiş ve verdiği bir röportajda ‘Amerika’nın Avrupa gibi olmadığı, tam bir özgürlük diyarı olduğu‘ gibi sözler etmişti." diyorsunuz.
Ironi dolu bu sözler merhum Şeyh'in ruhunu sizlatmaz mi?...
Siz de bir zamanlar Avrupanin özgür falan oldugunu söylemediniz mi hic?..
*SEÇ: İroni yok, bir ibretlik yanılgıdan söz ediliyor.. hatasız yanlışsız, yanılmasız tipler oluşturmayalım..
Bir müslüman, sınırlarını İslam'ın tarif ettiği hürriyet vs. kavramları başka dünyaların tariflerine göre kullanmamalıdır herhalde..
Avrupa veya başka âlemler kendi kültür ve ölçülerine göre bir takım tarifler vermiş olabilirler.. Onları kendi çerçeveleri içinde anlamak gerekir.
YAZIYA YORUM KAT