Okulların En Zorlu Problemi: Bütçe
Pek çok okul temel bakım ve ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor, hizmetlilere ödediği para dışında diğer ihtiyaçlara kaynak ayrılamıyor. Okul yöneticileri “Gider hesabı yapmaktan eğitime odaklanamıyoruz.” diyor.
İstanbul'daki bazı okulları gezdik, eğitimcilerden ve velilerden sorunları dinledik. Yıllardır talep edilen okullara bütçe verilmesi şimdi Hükûmet'in programında.
“Üç aydır okula temizlik malzemesi alınamıyor, kırık cam veliler ne zaman para verirse takılabiliyor, kalorifer peteklerinden su fışkırıyor. Tamir ettiremediğimiz için petekler kapalı. Camların kilitleri bozuk olduğu için vidaladık. Bu kez de camları açıp hava almak mümkün değil…”.
Eksikler listesi uzayıp gidiyor. Pek çok okul temel bakım onarım ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Temel ihtiyaçlara yetmeye çalışmaktan eğitim ile ilgili ihtiyaçlara sıra bile gelmiyor.
Okul Bazlı Bütçe Hükûmet Programında
64. Hükûmet programında eğitim hedefleri arasında ilk ve ortaöğretimde okul bazlı bütçe yönetimine geçilmesi de var.
Okullar için ayrılan bütçe merkezden yani Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yönetiliyor. MEB bütçesi içinde okulların ihtiyaçlarının karşılandığı cari sermaye giderleri ise toplam bütçe içinde en az paya sahip. Uzun yıllardır devlet okullarının en büyük problemlerinden biri kısıtlı bütçenin merkezden yönetilmesi.
Okullar MEB tarafından ödenen elektrik, su, doğalgaz giderlerinin dışındaki pek çok ihtiyacına kendi kaynak bulmaya çalışıyor. Okulun bulunduğu mahallenin sosyo ekonomik durumu ihtiyaçların karşılanmasında da belirleyici. Veli desteğinin olduğu okulların şartları biraz daha iyi, ihtiyaçları karşılamak daha kolay. Ancak sosyo ekonomik durumu düşük çocukların gittiği okullar fiziksel olarak daha sorunlu. Bu da okullar arasındaki eşitsizliği derinleştiriyor.
Okulların isimleri, bulunduğu ilçeler, iller değişiyor. Ancak sorun ortak. Okulların bütçe sorununu araştırdık. Eğitimciler ve veliler ise isimlerinin yazılmaması şartıyla sıkıntıları anlattı. İşte, İstanbul'daki bazı okullardan örnekler:
Yemekhane ve Tuvalet Yok
Yenibosna’daki Kudret Saraçoğlu Ortaokulu, büyük ve kalabalık bir okul. Okulun içinde üç okul türü var. 4+4+4 ile birlikte okulun 1. ve 2. sınıfları Kuleli İlkokula’na gönderildi. Ancak yer olmadığı için 3. ve 4. sınıflar okulda kaldı. İlkokul öğrencilerinin yanı sıra okulda ortaokul öğrencileri de var. Toplamda okulun 2 bine yakın öğrencisi var. Okulda bir de ana sınıfı da bulunuyor. Ana sınıfı öğrencilerinin tuvaleti ve yemekhanesi yok. Öğrenciler bir üst kattaki kadın öğretmenler tuvaletini kullanıyor.
48 derslikli okulda biri devletin verdiği toplam 7 hizmetli çalışıyor. Altı hizmetlinin asgari ücretten maaşlarını ve sigortalarını okul karşılıyor. Okul hizmetlilerin maaşını ödeyebilmek dışında başka hiçbir masrafa para ayıramıyor. Adının yazılmasını istemeyen bir öğretmen okuldaki sorunları şöyle anlatıyor:
Lambalar Kırık, Temizlik Malzemesi Yok
“Hizmetlilerin maaşını ödemek için veliden aylık 10 TL aidat isteniyor. Okulun yarısı veriyor yarısı veremiyor. Sadece hizmetlilerin maaşı için aylık 8-9 bin TL gerekiyor. Elektrik, su, doğalgaz devlet tarafından karşılanıyor. Ancak okulun birçok ihtiyacı oluyor. Kantinden okula 3 bin TL gibi bir aylık para kalıyor. Başka hiçbir bütçemiz yok. Temizlik ve güvenlik gerektiği gibi sağlanamıyor. Kapıda güvenlik görevlisi olarak tek bir kişi duruyor. 2 bin kişilik okulda bir hemşire yok. Okul açıldı. Aylardır temizlik malzemesi alınamıyor. Temizlik malzemesi alınsa hizmetlilerin maaşını yettiremeyiz. Sabunla okul temizleniyor. Lambalar kırık. Cam kırılsa veliden para toplanana kadar takılamıyor. Ya da esnaftan veresiye alıyoruz sonra ödüyoruz parasını. Bu temel ihtiyaçları karşılamakta zorlanıyoruz. Eğitim ihtiyaçlarına sıra gelmiyor bile. Engelli çocukların eğitim aldığı özel alt sınıfın eğitim materyallerine ihtiyacı var ama alamıyoruz ki…”.
Sadece Personel Giderleri Karşılanabiliyor
Esenyurt’taki Sonnur Yalnızoğlu İlkokulu’nda durum farklı değil. Burası da ikili öğretim yapan kalabalık bir okul. 3 bin kişilik okulda 8 hizmetli var. İkisinin maaşları devlet tarafından, altısının maaşları ise okul tarafından ödeniyor. Okulun aylık personel gideri yaklaşık 10 bin TL. Okul Aile Birliği'ne yapılan bağışlarla bu masraflar çıkarılmaya çalışıyor. Ancak velilerin sosyo ekonomik durumu kötü olduğu için destek çok sınırlı. Veliden beklenti senede 50 TL verebilmesi. Ancak tüm velilerden bu ücret alınamıyor. Alınan bu aidatla zaten personel giderleri ödeniyor. Kantinden gelen aylık bin 800 TL gelirle iki hizmetlinin maaşı bile çıkmıyor.
“Kalorifer Peteklerini Değiştirmek Hayâl”
Hâl böyle olunca okulda pek çok eksik var. Okulun demir giriş kapısının bir parçası kırık. Okulun bahçesindeki anaokulunun çatısı sorunlu. Ancak anaokulu öğrencilerinin verdiği ücret, personel ve yemek giderlerini karşılıyor sadece. Kalorifer peteklerinden tam verim alınamıyor çünkü eskiler. Ancak okuldaki eğitimcilerin deyişiyle petekleri değiştirmek hayâl. Okulun bazı sıraları yeni, bazıları eski, hepsini yenilemek için bütçe yok. Eski ahşap sıralar zımpara makinası alınarak zımparalanmış ve verniklenmiş.
“Gelir Gider Hesabından Eğitime Odaklanamıyoruz”
Adını vermek istemeyen bir veli çocuğunun okuduğu okulun durumunu şöyle özetliyor:
“Dar gelirli vatandaş her ayın sonunu getirmeye çalışır ya bizim okul da her ay başında hizmetlilerin maaşlarını çıkarma derdinde. İşletme yönetilmiyor. Ancak işletme yönetir gibi gelir gider hesabı yapmaktan eğitime odaklanılamıyor. Öğretmenlerle ve velilerle aidat diyaloğuna girilmek zorunda kalınıyor. Okullara öğrenci sayısına göre bütçe verilirse okulların işi çok kolaylaşır.”.
48 Tuvalet, 150 Kapıya Bakım Onarım Yetişmiyor
Ayazağa Ortaokulu ise 1700 öğrencili büyük bir okul. Tam 53 dersliği var. 5 katlı okulun temizlik ve bakım onarım masraflarına yetişmek hayli güç. Adını vermek istemeyen bir veli eksikleri şöyle anlatıyor:
“Biri devletin çalıştırdığı toplamda 6 hizmetli var okulda. Biri okulun dış kapısında duruyor, güvenlik niyetine. Kantin geliri 2 bin 500 TL. Burası velilerin durumunun çok iyi olmadığı bir okul, etkinlikler de çok sık yapılamıyor. Bir tiyatro yapılıyor mesela, bilet ücreti 3 TL. Bunun 1.5 TL’si okula kalıyor. Tüm öğreciler gelemiyor ki. Yapılan tiyatrodan okula kalan para 480 TL. Bu parayla ancak okulun bir aylık çöp poşeti ihtiyacı karşılanıyor. Okulda 48 tuvalet var. Her gün sabun koymaya kalksanız para yetişmiyor. Peçete hiç konmuyor. Sifonlar çalışmıyor. 150 tane kapı var. Kapıların hepsini bir anda tamir etmeye kalktığınızda toplam maliyet büyüyor.”.
Okuldaki tüm ihtiyaçların okul aile biriliği bütçesinden karşılanmaya çalışıldığını anlatan veli, eksikleri sıralamaya başladığında listenin sonu gelmiyor:
“Kazan dairesinin bulunduğu tarafta çatı akıyor. Poşet ile kapandı. Kapı kollarından bazıları kırık, sınıflarda kapanmayan camlar var. Bu camları çivilerle kilitledik. O zaman da camlar açılamıyorlar ve sınıf havasız kalıyor. Lambalar eksik. Tuvalet kapılarının sürgüleri kırık. Kalorifer peteklerinin bazıları arızalı. Vanaları açınca su fışkırıyor. Mecburen petekler kapalı.”.
“Her Okula Bütçe Zor Değil, Öncelik Meselesi”
Eğitim Reformu Girişimi Araştırma Kodinatörü Alper Dinçer, okulların bütçesinin olmayışının eğitimdeki eşitsizliği derinleştirdiğini vurguluyor. Dinçer’e göre okullara bütçe ayrılması hiç de zor değil. Bu sadece öncelik meselesi:
“Özel okulları teşvik mi edeceğiz yoksa ilk ve orta okullara bütçe mi vereceğiz? Tablet ve etkileşimli tahta mı alacağız yoksa okulara bütçe mi vereceğiz? Kaynak değil öncelik meselesi. Okulların bütçesi olursa bürokratik bir süreç de sona erecek. Okullar ihtiyaçlarını İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, ilçe, İl Milli Eğtim Müdürlüğü’ne, il de Milli Eğitim Bakanlığı’na yazıyor. Bu zaman alıyor. Çoğu zaman da zaten geri dönüş alamıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı okulların harcamalarını merkezden karşılamaya çalışıyor. Merkezde okullar için kullanılan bütçe var. Ancak bu paranın içinde elektirik, ısınma gibi giderler de var. Kısıtlı bir bütçe. O para merkezden kullanılmak yerine yerelden kullanılmalı ve bu kaynak artırılmalı. Okullara bütçe ayrılması önemli.”.
Dinçer, okulun temel ihtiyaç ve bakım onarım sorunlarının eğitimi de etkilediğini anlatıyor. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı'nda 2012 (PISA) Türkiye'deki okul müdürlerine aydınlanma ve ısınma durumunun eğitimini nasıl etkilediğini sorduklarını söyleyen Dinçer, her beş okul müdüründen birinin aydınlanma ve ısınmanın sıkıntı olduğunu söylediğini vurguluyor.
Al Jazeera
HABERE YORUM KAT