1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Zalimliğin Sıradanlaşması

Zalimliğin Sıradanlaşması

Kasım 2014A+A-

Abdullah Gül’ün sosyal medyada yazdığı “İnsan gerçekten hayret ediyor.” sözü çok ilgi çekmişti. Gerçekten hayret edilecek ne çok şeyle karşılaşıyoruz bu ülkede. Hatta o kadar çoklar ki, bir müddet sonra hayret edecek pek bir şey gibi dahi görünmüyorlar. Olağan, sıradan haller şeklinde algılanıyorlar.

Ana muhalefet partisinin lideri “Kobani için ayrı bir tezkere çıkaralım, ordumuz gitsin Kobani’de IŞİD’i süpürsün, geri gelsin!” derken hiç de öyle saçmalayan adamın tedirginliğiyle değil, gayet makul bir ses tonuyla konuşuyordu. “Bir buçuk milyon Suriyeliyi ülkeye almak vatana ihanettir!” sözünü sarf ettiğindeki gibi. Sunucunun düzeltmesi ile manevra yapma fırsatı buldu ama sözlerinin zihnini yansıttığını herkes biliyor. Aynı şekilde Esed rejimine kol kanat germek adına her şeyiyle açığa çıkmış bir eylemi “Reyhanlı’da 52 vatandaşımızın can verdiği patlamayı IŞİD yaptı!” diyerek karartmaya çalıştığındaki gibi.

Ve bir başka muhalefet partisinin eşbaşkanının şu sözlerine bakalım bir de: ...Biliyoruz ki, en acil tehdit IŞİD tehdididir. IŞİD'in de uçağı yok, helikopteri yok. Niye uçuşa yasak bölge, Türkiye açısından bu kadar acil bir konudur? Onu anlamış değiliz. Kimin uçağını, kimin helikopterini engellemeye çalışacak?

İşte bu kafa yapısı, yanı başımızda üç buçuk yıldır devam eden Esed vahşetine gözünü yummuş bu mantalite Kobani üzerinden hepimizi ve tüm dünyayı insanlık testine tabi tutabiliyor. Yetmiyor, katliam iddiasıyla çapulcularını sokaklara salıp fiilen katliama sebep olduktan sonra bile pişkin pişkin çıkıp küstahça hesap sorabiliyor. “Bıraksanız gençlerimizi IŞİD çetelerini tükürüğümüzle boğarız!” türünden hamasi cümleler kurmaktan çekinmiyor, Amerikan uçaklarının günlerdir yağdırdığı bombaların, füzelerin ardına gizlenip sahte kahramanlık gösterilerinden de geri kalmıyor.

Sokakları yangın yerine çevirip önlerine gelen her şeyi yakıp yıkan, yağmalayan, İslami kimlikli insanları IŞİD’çi diye yaftalayıp hunharca katleden çetelere karşı aciz, öngörüsüz, tedbirsiz hükümet ise bir yandan “Kamu düzeni sağlanacak!” sözünü nakarat gibi tekrarlarken, tüm bu olan biteni “çözüm sürecini sabote etmek isteyenlerin işi” diye niteleyip failleri görünmez hale getiriyor. Birkaç sert cümle sarf edip, Meclise de birkaç maddelik güvenlik öncelikli yasa taslağı sevk edince yapılması gerekenler yapılmış sayılıyor. Oysa bu insanlıktan nasip almamış mücrimlerin çözüm süreci ile birlikte makul bir yönelim içine gireceğine inanmanın saflıktan öte bir aldanma hali olduğu o kadar açık ki!

Hiç kuşkusuz, 6-8 Ekim tarihleri arasında Diyarbakır’da, Adana’da, Van’da, Kızıltepe’de ve daha pek çok yerde yaşanan azgınlık, gözü dönmüşlük bu ülkede milliyetçi cahiliyenin Kürt versiyonunun da aynen Türk versiyonu kadar çirkin ve zalim olduğunu ve net bir şekilde karşı durulması gerektiğini adalet ve vicdan duygusuna sahip herkese bir kere daha göstermiş bulunuyor! 

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR