Yasakçılar Zulümlerini Sürdürüyor
22 Ekim'de Şanlıurfa'dan başlayan ve başlangıçta Yasemin Çiçek, Mehmet Turmak ve Emine Turmak'tan oluşan 3 kişilik 'başörtüsüne özgürlük' yürüyüşü grubunun sayısı ilerleyen süreçte Gaziantep, Osmaniye, Adana ve Konya'da gerçekleşen katılımlarla 30'u buldu. Meşakkatli ve zor geçen yürüyüşlerini 43 gün boyunca soğuk havaya, yağmur ve kara rağmen yılmadan sürdürdüler. 2 Aralık'ta Ankara Gölbaşı'nda değişik sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de aralarında bulunduğu kalabalık bir grubun da desteğini alarak yollarına devam eden başörtüsüne özgürlük yürüyüşçüleri 3 Aralık'ta tekbirlerle ve 'Başörtüsü Onurumuzdur Koruyacağız' sloganlarıyla yaklaşık 3000 kişinin katıldığı başörtüsüne özgürlük isteyen destekçiler tarafından Abdi İpekçi Parkı'nda karşılandılar.
Yürüyüşçüler adına Yasemin Çiçek; kimseden hak dilenmeye değil, haklarını direnerek almaya geldiklerini ve uyanık olarak direnişin yükseltilmesi gerektiği mesajını veren bir konuşma yaptı. Daha sonra Ankara'da yürüyüşçüleri karşılayanlar adına Mehmet Pamak söz alarak 'Kurulduğu günden beri halkı yok sayan; halkın inancına, kimliğine, kültürüne karşı kapsamlı ve sistematik bir savaş yürüten; ülkenin ekonomik kaynaklarını yağmalayan oligarşik sistemin yasaklarla, dayatmalarla, tahammülsüzlük ve zorbalıkla halk üzerindeki tahakkümünü sürdürme çabasında olduğunu söyledi. Başörtüsünün İslami kimliğimiz ve onurumuz olduğuna vurgu yaparak hak, adalet ve özgürlüklerimiz için direnişin yaygınlaştırılması gerektiğine değindi. Abdi İpekçi Parkında yapılan eylem 'Zulme Karşı Direneceğiz', 'Başörtüsü onurumuzdur koruyacağız', ' Direniş. Adalet, özgürlük' sloganlarıyla sona erdi. Hükümeti sorunu çözmeye davet eden başörtüsüne özgürlük yürüyüşçüleri mücadelelerini eylemlerini kısa bir süre daha Abdi İpekçi Parkı'nda kurdukları çadırla sürdürmeye devam edeceklerini ilan ettiler.
Tek Yol Direniş
Açıktır ki, 28 Şubat darbesinin bir ürünü olan ve virüs gibi gitgide daha da yaygınlaştırılan yakıcı bir sorun olan başörtüsü yasağına, zulmüne karşı çıkmak ancak direnişle ve mücadele ederek mümkün. Çünkü yasak her alanda giderek yaygınlaşarak artmaya devam ediyor. Üstelik yasak ihraç da ediliyor!
Yasak sevicilerden biri olan, 'özgürlük, insan hakları, demokrasi' kavramlarını dilinden düşürmeyen devlet okullarında başörtüsü yasağını uygulayan Fransa'da, başörtülü olarak okuluna alınmayan ve saçlarını kazıtarak okuluna devam etmek zorunda kalan Cennet Doğanay'a yapılan baskıların yanında babası da hiçbir gerekçe gösterilmeden işten çıkartıldı. Aslında demek istenen 'bizim gibi düşünmüyorsanız, giyinmiyorsanız, bizim istediğimizi yapmıyorsanız biz de sizi böyle mağdur ederiz' den başka bir şey değildir. Özellikle Müslümanlara yönelik yapılan bu uygulamalar ne ilk ne de sondur. Dünyanın pek çok ülkesinde her türlü baskı ve zulümlere karşı boyun eğmediği, yasakçılar gibi düşünmediği için muhalif kimliğe sahip islami şahsiyetli insanlar mağdur edilmeye devam ediyorlar.
Bu mağduriyetleri Müslümanlar her yerde yaşıyorlar. Fransa, Türkiye ya da bir başka yer fark etmiyor. Zalimler yasaklarla hayat karartmaya devam ederken hiçbir hak, hukuk, vicdan dinlemiyorlar. Yasakçılar zulümlerini sürdürmekte; hükümet ise başörtüsü yasağını görmezden gelerek 'başörtüsü gibi bir gündemimiz yok' demekle yetinmektedir.
Esra Kılıç'ın Eğitim Hakkını Kim Engelliyor? Babası mı, Devlet mi?
28 Şubat zihniyetinin hakim olduğu ülkemizde başörtülü olduğu gerekçesiyle haksız ve hukuksuz uygulamalara maruz kalanlardan birisi de Esra Kılıç. Esra Kılıç'ın yaşadıkları Türkiye'de insanların en değerli hakkı olan eğitim hakkı konusunda yaşanan çifte standardı da ortaya koyuyor. 'Haydi Kızlar Okula' kampanyasına katılan ve okumak isteyen 12 yaşındaki Esra Kılıç eğitimini başörtülü yapmak istediği için önce okula alınmadı. Sonra da hakkında boyalı basın tarafından babasının göndermediği şeklinde haberler yayınlandı. Ve ardından da dini inançlarından dolayı başını örten ve buna herkesin saygı göstermesini isteyen, başörtülü olarak okumak isteyen Esra Kılıç ve ailesine 3 Aralık akşamı Kartal Kaymakamı'nın tebligatı üzerine Kartal İlçe Jandarması 11 askerle baskın düzenledi.
İnancı gereği örttüğü başörtüsünden, başörtülü olarak okumak isteyen ve bunun için direniş gösteren Esra Kılıç ve ailesine karşı yapılan bu baskın, baskı ve zulümler tam anlamıyla bir insan hakkı ihlalidir, insan onuruna aykırıdır. Saldırılarla hedeflenen başörtüsü üzerinden İslami kimliğimizedir. Bunun farkında olarak hareket etmeliyiz.
Her türlü zulme ve zalimlerin kirli oyunlarına karşı direnişle, birlikte hareket ederek, yılmayarak, örtümüzle, inancımızla, Rabbimizin bizlerin yanında olduğunun bilinciyle, zihinlerimizdeki 'bu sorun çözülmez' yargısını da bir kenara bırakarak mücadeleye devam edelim
Ve bu yolda da sinmeden, pasifleşmeden, azimle yürümeyi ve yürüyüşlerimizi yaygınlaştırmayı sürdürelim.
- Zulmü Kanıksamak Suçtur
- AB Süreci: İmkanlar ve Riskler
- ABD, Irak’ta Etnik ve Mezhebi Çatışmaları Körüklüyor
- Felluce Katliamı ve Sorumluluklarımız
- karartın kandilleri
- Yanlış Soruya Yanlış Cevap!
- İsimsiz
- Felluce Eylemleri ve Eylem Birlikteliklerinde Ölçü
- Karanfildir Toprağa Düşen Yiğitçe Savaşmışsa…
- Yaser Arafat’ın Ardından
- Avrupa’nın İslam Fobisi ve Hollanda Olayları
- Yasakçılar Zulümlerini Sürdürüyor
- Menfur Fiil, Meşhur Fail
- Devlet Tarafından Yakılan Köy Gavgas’ın Öyküsü
- Tecrit, İnsanlık Dışı Bir Cezalandırma Sistemidir!
- Yeni İnfaz Yasası Cezaevleri Sorununu Daha da Alevlendirecek!
- Eşitsizlik ve Zulmü Pekiştiren Yeni İnfaz Tasarısına Hayır Deyin!
- Devlet, Putin İçin Gözaltı Gösterisi Yaptı!
- Bush, İkinci Dönemin Düşmanını Belirledi: İran
- Mehmet Şahin ve Abdulhamit Çelik Tahliye Edildi
- Cengiz Sarıkaya Nihayet Tahliye Edildi!
- Kuşun Kanadında Kurşun
- Kudüs Gecesi: Hüzün ve Coşku
- Edebi Sanatlarla Kur’an’da Kıyamet Sahneleri
- Tüketimde Denge -İstihlakta İktisat İmkanı-